SÜREYYA'YA KIZDIK MI?

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 02-09-2003 03:00
Son 100 metrede Süreyya Ayhan'ın gözgöre göre geçilişini görmek beni kahretti, mahvetti! Çok sinirlendim Süreyya'ya.. Bunu bana, bize yaşatmaya hakkı yoktu. Çünkü bizi havaya o soktu. Burası çok önemli, bizi altın madalya havasına, dünya şampiyonu havasına sokan kendisiydi. Yaptığı açıklamalarda hep büyük konuştu, 'Pazar günü görürsünüz, Cuma günü ikinci olmam önemli değil, Pazar günü altın madalya benim' diyen kendisiydi. Daha önce rakiplerine fark atan da Süreyya idi. Çok havaya girmiştik, altın madalyayı çok benimsemiştik. Süreyya'nın kendine güvenine hayran kalmıştık ama olmadı, olamadı. Elin Rus'u her zaman olduğu gibi son anda gözümüzün önünde Ayhan'ı geçti, gitti. Dünkü gazetelerde sadece Hıncal Uluç, Süreyya Ayhan'ı haklı eleştiren bir yazı yazmış, 'Ders olsun. Süreyya'nın son 100 metre sprinti yoktu zaten' demiş. Diğer gazeteler ise klasik, 'gururumuz' vs. gibi başlıklarla haberi manşete taşımışlar. Aslında başarıya o kadar hasret bir milletiz ki, kimilerimiz ikincilikle yetiniyor, kimilerimiz ise dünya ikinciliğini beğenmez hale geliyor! Bir Türk olarak, yıllardır hasretini çektiğimiz başarıyı yakalamaya tam 30 metre kalmışken, yine ikinci olmak insanı üzüyor ama teselli için her zaman olduğu gibi, 'Buna da şükür' diyoruz. Belki de kendine çok güvenen Süreyya Ayhan bile, son 30 metrede kendini geçen Rus Tomashova'yı görüp bir şey yapamadığı zaman, aklından bu düşünceler geçiyordur; olsun, ikincilikte başarı.. Doğru, dünya ikinciliği biz Türkler için çok büyük bir başarı. Binlerce kez teşekkürler Süreyya. Bakma sen bizim sana kızdığımıza, üzüldüğümüze, ağladığımıza. Bunlar gelip geçici kızgınlıklar, üzgünlükler. Bizim işimiz gücümüz yok, sanki çok kolaymış gibi seni çekiştiriyoruz. Ama sen, Hıncal Uluç'un dediği gibi ders al ve daha çok çalış, Atina'da bize altın madalya ver. Çünkü altın madalyayı sen de hakettin, artık bizlerde.. Boğaziçi'nde bir Fransız Turgay Kıran, herhalde benim en az 20 yıllık tanıdığım bir dostum. Bir zamanların Etap Marmara'sının kurmay heyetindeydi. Ben o zamanlar otel muhabiriydim. O yıllarda şimdiki gibi mekanlar, paparazziler, mankenler yoktu. Biz magazinciler, otel muhabirleri olarak dolaşır, dururduk. Çünkü en iyi haberler otellerden çıkardı. İşte o yıllarda tanımıştım Turgay Kıran'ı. Çok profesyonel, beyefendi bir insan. Yıllar sonra La Maison'da karşıma çıktı Kıran. Meğerse, İstanbul'daki saklı güzelliğin, lezzetin durağı olan La Maison Turgay Kıran'ınmış. Hem otel, hem Fransız restoranı; La Maison.. Çırağan Sarayı'nın karşısındaki dik yokuşun solunda, nefesleri kesen panoramik İstanbul görüntüsü, yemeklerdeki sunuş ve lezzet, dekorasyonundaki doğallık, bembeyaz masalardaki zarif porselen yemek takımları, mum ışığının yarattığı ambians, özenli servisi ve sunduğu klasik Fransız mutfağının ayrıcalığı, La Maison'un 10 yıldır klasikleşen ve kalitesinden ödün vermeyen bir mekan haline getirmiş. Hep diyorum ya, İstanbul'da turist gibiyiz! Vallahi doğru.. Benim bile bilmediğim, gitmediğim daha o kadar çok yer var ki, anlatamam. İşte La Maison bunlardan biri. Profesyonel yönetim anlayış ve yaratıcılığının eseri. Yaratanlar; Turgay Kıran ama asıl Deniz Anapa. Zaten kadın parmağı olmadan bu kadar çok detay ve güzellik olmuyor. Deniz Anapa da La Maison'a hayatını vermiş, herşeyiyle tek tek ilgilenmiş. Muhteşem boğaz manzaralı teras mükemmel. Bruno Mattei ve Yalçın Yılmaz'ın lezzetleri mükemmel, müzik dinlendirici ve sohbet edilebilecek seviyede. Personel eski Etap Marmara'nın değişmeyen personeli. Daha ne olsun. Turgay Kıran şimdi yan terası da satın almış ve önümüzdeki sezon için hazırlıklara başlamış. Yani şu andaki mevcut teras iki katına çıkacak, boğaz manzarası Karadeniz'e kadar uzanacak. Ve tabii ki La Maison'un keyfine doyum olmayacak. BBQ Cumartesi günü Kemer Country'deki dostumuz Teoman Hünal'a misafir olduk. gecce magazin'in gurme yazarı ve gecce night guide'ın yayın kurulu üyesi olan Teoman Hünal, 17 adet The North Shield ile iki tane de La vecciha Toretta adlı İtalyan restoranının sahibi. Kemer Country'de de La Toretta açmış. Bir de uzun zamandır düşündüğü projesini hayata sokmuş; BBQ.. Yani Barbekü.. Maalesef ülkemizde çok ciddi barbekü yapan bir restoran yok. Teoman Hünal, Kemer Country'de bunu başlatmış. Şimdi sıra İstanbul'un içinde.. BBQ detaylarını yarın anlatacağım.