MÜZİĞİN TÜRKÇE MEALİ!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 02-06-2005 12:30
İTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Kontrabas Sanatta Yeterlilik Öğrencisi olan Çelik, "Müzik sektörünün vasiyetnamesi"nde inanılmaz konulara değinmiş. Devam ediyoruz; Müzik ya da müzikli jeneriği olmayan bir Televizyon, radyo, haber, eğlence, çocuk programı, reklam sektörü restaurant, canlı müzik yapan bar, otel, tatil köyü, spor merkezi vs. yoktur.. Yani müziksiz hayat düşünülemez. Reklam müziği ve jenerik müziği ile ilgili sektör tekel gibi çalışmaktadır, bu tekelci zihniyet, sanatçıların buradan uzak kalmasına sebep olmuştur, reklam sektörü çeşitlilik ile veriminin yüzde olarak çok arttığını şu anda fark etmiş ve bunu uygulamaya başlamıştır, bu tekelci zihniyet, dizi film, film ve reklam müziği çalışmaları ile şu anda kırılmaya başlamış ve profesyonel sanatçıların bu yapımlara sağladığı katkı seyredilme oranları ve müzik yapımcılarının bu müzikleri ürün olarak pazarlamaya başlamasıyla daha da değerlenmiştir.. Dünyada Phill Colins, Bryan Adams, Sting gibi sanatçıların çok ciddi film müziklerine imza attıkları ve bu konuda Hollywood'da ödül aldıkları gözen kaçırılmamalıdır... Sanatçıları çalışmaya sevk edecek, tüm toplum tarafından güvenilen,geniş bir katılımla uygulanan, sanatçılara destek olan lojistik dalları da içeren ödül kategorileri oluşturulmalı, kriterleri akademisyenler tarafından belirlenmeli ve bu ödüller mutlaka akademik bir kurum yada kurul tarafından verilmelidir... Şu anda sektörde çalışan en iyi makyaj uzmanı kim belli değildir, yada en iyi fotoğrafçı, medya koordinatörü, dekor kostüm düzenleyicisi, en iyi catering, en iyi tonmaister, enstrümantist, rodi, en iyi menajerlik yada organizasyon kurumu belli değildir..Bu kategorileri içeren ödüller, çalışmaya heves katacağı gibi iyi çalışanların ve bu sektöre katkıda bulunanların fiat kategorilerinin de hak ettikleri seviyeye gelmesinde etken olacaktır... Çünkü ucuz ve bir şey yapamayan zihniyetle, ekonomik koşullar sebebi ile çalışmak zorunda olan sektör, ucuz zihniyetin bir şey yapamaması sebebi ile ucuz olduğunu ve bu zihniyetin dikkate değer ve izleyici dikkatini çekemeyecek bir şey yaratamadığını çok geç fark etmiştir. Bunun bedeli ağır olmuştur, hem sektörü çökmüştür, hem de hak ettiğin alamayan sanatçılar zor durumda kalmıştır..Tüketici ise kaliteli olmayan ürünü almayarak sektörü cezalandırmıştır. Sektör nasıl bu hale geldi ? Bu raporda yapılan teşhisler suçlu aramayı değil, neleri yapınca ne olduğunu ve ne olabileceğini belirtmektedir. Bu rapordaki teşhisler % 100 doğru da olmayabilir, ancak bu bir tartışma ortamını açacak ve bu akılcı ve bilimsel bir düzeyde yapıldığı taktirde sektör yaşamaya devam edecektir...Değerlendirmeler buna göre yapılmalıdır...Yani sektördeki herkes ve her kurum kendine özeleştiri yapmak zorundadır, zaten bir süre sonra yapmak zorunda kalacaktır... Sol anahtarı ile İngiliz anahtarını ayırt edemeyenler müzik konusunda topluma vaaz vermekte akademisyenler ise akademik nezaketle bu katliamı seyretmektedir.... "Sanat için eğitim gerekli midir ?" sorusunun tartışılması bile ortaçağ zihniyetine dönüştür... Çünkü modern dünya ve tabii ki sanat da eğitimli kişilerin yarattıkları metotlarla ortaya çıkmıştır.. Ancak bilgisiz sözde sanatçı güruhu, gerçek kabiliyete sahip sanatçılar ortaya çıkarsa kendisinin yok olacağını bilecek kadar tilki zekasına sahip olduğundan, bu konuyu güzelce sömürmektedir. Bu sektörün akıl verenleri, doktorların yerine soyunan üfürükçüler gibidir. Soytarı ile sanatçı arasındaki fark, önce sanatçılar tarafından anlaşılmalı ve hak ettikleri değerler kuvvetle savunulmalıdır.. Yoksa çok kısa bir zaman sonra sanatçıların, soytarılar kadar raytingi kalmayacaktır.. Halk ağzı ile "koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman çelebi" denilecektir.. Reklamın iyi kötüsü olmaz anlayışı yanlıştır.. Çünkü reklamın kötüsü vardır.. O sebeple reklamcılar kötü imajı olan biri ile ürünlerini bir araya asla getirmezler, çünkü kötü reklam, ürünü de kötü yapar... Reklamın iyi kötüsü olmaz anlayışının dedikoducuları, niye sektörün çöktüğü konusunda hiçbir şey yapamamaktadırlar.. Yani Doktorların yerine soyunan sanat üfürükçülerinin bilgisiz yalanları ile yakılan mumları sönmüştür.. Bu teşhislerin amacının, dedikodu yada gündem yaratmak olduğunu söyleyen uyanıklar mutlaka çıkacaktır, özellikle bu kişilere dikkat edilmelidir.. Bu raporun bilimsel doğrulunun kanıtı, bilimsel ispatı ise, gerektiğinde rakamlarla da ispatlanacak olan müzik piyasasının içinde bulunduğu içler acısı durumdur... Tüm dünyada müzik sektöründe her zaman üç tip olmuştur.. Unıversal film ve müzik şirketinin dünya başkanı Türkiye'ye geldiğinde, o zamanki genel müdür Süha Yavuz'a şu önemli ve her zaman geçerli bilgiyi aktarmıştır; "Dünya müzik sektöründe her zaman üç tip vardır; Çöp adamlar, gösteri kadınları ve erkekleri (showmenler-showgirller,) müzisyenler... Çöp adamlar; bunlar bir balon gibi şişer ve yok olur.. İşleri bittiğinde bizde onları kağıt gibi buruşturup çöpe atarız, çünkü bir daha para kazandırmazlar.. Çöp adamlar sayesinde sektördeki herkes çok kısa zamanda para kazanır, ama çöp adamın ikinci kez varolacağı bir kabiliyeti olmadığı için, yatırımcı çöp adama ikinci bir yapımı gereksiz kılar, aklı olan yapımcı bunu yapmaz, yapan da kazandığını kaybeder, yani çöp adamlar sayesinde asında kazanç yoktur, sirkülasyon vardır...Çöp adamların sektöre kazandırdığı sektörün bahşişidir.. Showmen ve showgirl; Bunlar iyi yorumcu değildir, beste yapamazlar, söz yazamazlar, dans yetenekleri yoktur, müzik bilgileri hiç yoktur, hatta içlerinde sahne aldıklarında şarkılarını tamamen vokallerine söyletenlere sektör tanıklık etmiştir, albüm çıkaranların sesleri stüdyolarda teknik imkanlarla olabildiği kadar düzelir, en son düzelmiş hali piyasaya çıkan albümlerdeki kadardır, bu tipin özelliği görsel sanatlarda var olmak istemesi ama gösterecek bir kabiliyeti olmamasıdır, bu sebeple sektörde dikkat çekecek şeyler yapma ihtiyacını hisseder, sürekli sansasyonel olaylarla adını yaşatmaya çalışır, Bunlar da sektörün kredi kartları gibidir, ancak kredileri yoktur... Klasikler; bunlar yaratıcının kendilerine verdiği kabiliyetle yaratabilen ve yaratıcılıklarının düşünsel olarak da farkında olanlar ve bunu ilahi bir görev gibi kabul edip her şeyleri ile işlerini çok iyi yapan müzik adamlarıdır, ses ve müzik renkleri ile hemen diğerlerinden ayrılırlar, bu müzik aşıkları sektörün yatırımcılarıdır, var ettikleri eserler yıllarca toplum tarafından güvenle korunur... Sektör bu kişileri gözü gibi korur, çünkü müzik yapar, söz yazar, beste yapar, yenilik arayışı içinde olur, akademik teşhislerde bulunur..Zaman zaman da düşünsel ve düşsel anlamda toplum önünde olduğunun bilincinde olarak topluma uyarılarda bulunur...Sektör bu kişilere her zaman düşünmeden yatırım yapar. Çünkü bu kişiler öldüklerinde bile aileleri, meslek birlikleri ve vs. sektör, para kazanmaya devam eder.. YARIN; TEŞHİSLER VE ÇARE NEDİR?