FENERBAHÇE LOJALARI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 20-10-2004 10:14
Dün akşamüzeri sevgili dostum Mustafa Çağlar aradı ve "Hadi gel, maça gidelim" dedi.. Herhalde stadyumda maç seyretmeyeli 10 yıl olmuştu.. Saat 20.00'de, 5'nci yıldızını alan ve konum itibariyle mükemmel bir otel olan The Plaza'da buluştuk. Oradan hep beraber Şükrü Saraçoğlu Stadı'na gittik. Özel lojaların ayrı bir otoparkı var. Oradan asansörle direkt olarak kendi lojanıza çıkıyorsunuz. Lojalar 10 kişilik. Belki bu sizler için bildik bir şeydir ama benim gibi "Stad cahilleri" için yeni ve güzel bir şey.. O görkemi, o Fenerbahçe coşkusunu ve sevgisini görmeniz lazımdı. Her ne kadar televizyonlar bu tip maçları canlı yayınlasa da, staddaki heyecan bir başka oluyor. Güzel oluyor, hoş oluyor.. Şükrü Saraçoğlu Stadı'nda altlı-üstlü sıra halinde bir çok loja var. Dediğim gibi bu lojalar 10 kişilik ve giriş bölümünde bir bar ve oturma odası bulunuyor. Stad bölümünde ise 10 koltuk. Barınızda güzel bir bayan size servis yapıyor. Gördüğüm kadarıyla servis elemanlarından sarışın olan garson kızı, başka lojalara transfer etmek isteyenler bile olmuş. Kız o kadar güzel yani! Şu işe bak.. Maça gittik, yine dedikodu yapıyoruz! Loja katında Divan Pub var ve daha başka cafe'lerde bulunuyor. Purocu bile var. Herkes çok şık.. Yani daha çok bu loja işi, şıklık yarışı ve sohbet-muhabbet ortamı için yaratılmış.. diye düşünürken maç başlayıp da heyecan doruğa çıkınca o işadamlarının küfürleri karşısında şaşkına döndüm. Şükrü Saraçoğlu Stadı'ndaki lojaların sezonluk fiyatı 120 bin dolarmış ama adamına göre ve uzun yıllar kiralamaya göre 80 bin dolara kadar düşüyormuş. Kaldı ki, herkese de loja verilmiyormuş. Eski başkan Metin Aşık'a bile verilmediğini duymuştuk. Doğru olup olmadığını bilemiyorum. Bu derece kapış kapış yani lojalar.. Ben bu loja işini sevdim.. Ve sayın Aziz Yıldırım'a bugün bir mektup göndererek bir adet "gecce.com" lojasını almak istediğimi bildireceğim. Hepberaber gideriz.. Milleti görseydiniz, 10 kişilik lojalarda çoluk-çocuk tıkışmışlardı.. Mustafa-Caroline Koç, Turgay Ciner, Azmi Hamzaoğlu, Nuri Yönver ve bir çok eski gazeteci dostumu gördüm, sohbet ettim. Aklıma yine Papermoon geldi. Ben dün akşam ki maçta bir tek seyirciye hayran kaldım. Fenerbahçe kendi evinde 3-1 yenilmiş, maç bitmiş ama seyirci hala "yensende yenilsende taraftarız senle" diye bağırıyordu. O ne coşku, o ne sevgi öyle.. Böyle bir ortamda Fenerbahçe'nin yenilmesini anlamak mümkün değil. Daum'un neden yenilen bir takımda oyuncu değiştirmediğini de anlamak mümkün değil! Neden değiştirmedi? Bunu sadece ben değil, seyreden herkes söyledi. "Daum neden oyuncu değiştirmedi?".. Herhalde bir açıklama yapacaktır. Benden çok daha fanatik olan Fenerliler mağlubiyet için kaleci Rüştü'yü suçladılar. Aman aman hem de ne suçlama, ne suçlama! Öyle böyle değil.. Şimdi kavrayabiliyorum, bir zamanlar bana çok vahşice gelen Rüştü'nün dayak yeme olayını.. Duyduklarımdan sonra dayak olayının yaşanması çok normal kaldı! Tabii Rüştü'de de suç var ama defans çok boştu. Adamlar her pozisyonda kalecimizle karşı karşıya kaldılar ve 3 gol attılar. Bizimkiler ise çok ağır kaldı. Maç bitiminde, seyirciye öpücük gönderebilen Daum'u, seyirci yuhaladı. Demek yüzsüzlükte böyle bir şey olsa gerek!