TANSA MERMERCİ'NİN STİLİ!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 05-08-2003 03:00
'Vay gidene' demişler! Bu dünyada akıllı olacaksın ve ölmeyeceksin. Öldün mü, yandın! Hayatta ne kadar cimri olursan ol, öldükten sonra kimse gözünün yaşına bakmıyor. Ve farkında mısınız, nedense erkekler kadınlardan daha çabuk göçüyor bu dünyadan. Ne iş bu anlamadım, gitti! Üç gün-üç gecce süren Mermerci'lerin düğününü gazetelerde okurken geldi bunlar aklıma. Birden geliverdi işte.. Keşke babaları da hayatta olsaydı da, kızlarının bu mutluluğunu görseydi. Kimbilir ne kadar sevinirdi. Sevinir miydi acaba? Ender Mermerci'nin ölen eşinin çok cimri olduğu söylenir hep. Parasına hiç kıyamazmış.. Ama şimdi bakıyorum da Ender Hanım, dünya jet sosyetesini İstanbul'da kraliçeler gibi ağırladı, yalılar, davetler, partiler, kına gecceleri yapıldı. Paralar su gibi aktı! Tabii böyle olunca da milletin ağzı torba değil ki büzesin, ha bire konuşuyorlar, dedikodu yapıyorlar. 'Yok efendim, paraları bitmiş! Son 5 milyon dolarları kalmış! Anne, kızlarını biran önce dünya jet-set'inden birileriyle evlendirmek istiyormuş! Daha neler, neler! Haftasonu bir arkadaşımın evinde barbekü'ye davetliydik. Masadaki tek konu, Mermeciler'in dillere destan düğünüydü. Üç kadın bir araya gelmiş, vıdı vıdı düğünü ve dedikoduları konuşuyorlardı. Bir de o gün, içlerinden en büyüğünün (Tansa'ymış. Ben oldum alası bu üç kızı karıştırırım) göğüsü dışarıda fotoğrafı çıkmaz mı? Aman aman, ne dedikodu, ne dedikodu! Efendim baba ölünce, amcalar ile itilafa düşmüşler ama daha sonra Tansa para ödeyip amcalarıyla barışmış. İşin başında şimdi Tansa varmış. (Hani en büyüğü, göğüsü dışarı çıkan). Ne anne, ne de diğer iki kız kardeş işe karışmıyormuş. Kardeşlerin ise Tansa'dan ödü kopuyormuş. 27 yaşındaki Tansa, anne gibiymiş. Aferin kıza. Bu yaşta, ne güzel başarmış. Gazetelerin birinci sayfasında Tansa'nın göğüsü dışarıda fotoğrafını görenler, 'eski aşkından dolayı bunalımda, çocuğun bırakmasını hazmedemiyor, bilerek yapıyor ve kıskandırmak istiyor' dediler. Vallahi masada duydum, Tansa şimdi de dekoratör Viki Hünal'ın oğluyla berabermiş! Bu arada, barbekü'deki bayanlar Tansa'nın yeni bir tarz oluşturduğunu, artık makyaj ve saçını yaptırmadığını konuşuyorlardı. Pahalı kıyafetler giyiyormuş ama makyaj yapmıyormuş. Dünya starları da böyle yapıyormuş. Paranın verdiği gücü etrafa bu şekilde yansıtmaya çalışıyormuş. Kızlar Cavalli'den giyinirken, neden gelinlik Yıldırım Mayruk imzalı ve kötü bir çalışmaymış! Yosun'un gelinliğine şaşırmış bizim sosyete! Yıldırım Mayruk'a da fazla para ödenmemiş, sadece masrafları verilmiş. Şimdi Tansa Mermerci için (Hani göğsü açık fotoğrafı olan) Büyükdere'de yalı inşaa ediliyormuş. Conrad'ın sahibi olan Aksoy'lar inşaatı üstlenmiş, Betina Hakko da iç dekorasyonu yapıyormuş. Vay be, ne güzel bir yalı olacak desenize.. Biz erkekler tavla oynarken, bayanlar vıdı vıdı konuşmaya aynen devam ediyordu; Peki Büyükdere'deki yalı neden yapılıyormuş? Şimdi Yosun, evlendi ve Amerika'da yaşayacak. En küçük olan Derin de, Ralpf Tezman'la birlikte ve bu yıl son sınıf için Amerika'ya gidecek. Geriye anne Mermerci ile Tansa kalıyor. Kızlar şimdi Vaniköy'de annesinin yalısında kalıyorlarmış. Tansa, Büyükdere'de yalı yaptırdığına göre annesinden ayrı mı yaşayacakmış? Bak sen, düşündüklerine bak. Size ne yahu, nerede isterse yaşar kız. Parası var, güzel, akıllı kız. Ben onları dinleyeceğim diye, tavlada mars oldum ama onlar konuşmaya devam ettiler; Ender Mermerci'nin Amerika'daki otel odasına 400 bin dolarlık Luis Viton seti sipariş ettiğini, sosyete gazetecilerini gezdirdip güzel haberlerinin çıkmasını sağladığını, Ulus'ta mütevazi bir dairede yaşayan amcanın oğlu Yavuz Mermerci'nin bu şatafata çok bozulduğunu, annenin bütün derdinin, en büyük kızı Tansa'nın evlenmesi olduğunu, bütün bu jet-sosyete davetlerinin, üç gün-üç gecce partilerin sebebinin Tansa için olduğunu, Ender Hanım'ın sürekli estetik yaptırdığını, kızların da annelerinin yolunda olduğunu konuştular, durdular. Vallahi, o güzelim etlerden, kanatlardan bir lokma aldılar, hepsi o.. Ah bu kadınlar. Aman Allah kötüsüne çattırmasın. Yanarsınız! Zenginin parası, züğürdün dilini yorarmış. Ben bunları dinlerken, ölen babayı düşündüm. Görüyorsa, ne düşünüyordur acaba? Şu kısacık dünyada, çalış-çabala, ondna sonra da herşeyi bırak git. Olacak iş mi bu? Diyoruz ama aynen çalışmaya devam ediyoruz. Hayat devam ediyor, durmuyor ve ölenle ölünmüyor.