BANLIEUE 6080

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 02-12-2005 15:14
Eğlence hayatında eskiden Etiler in'di, şimdi ise Nişantaşı in.. Gidip gördünüz mü bilmiyorum ama yan yana ve karşılıklı bir çok mekan açıldı Nişantaşı'nda.. Hava biraz soğuk olsa, hafif yağmur yağsa bile insanlar dışarıda demir sobaların altında oturup kahve içiyorlar, keyif yapıyorlar.. Nişantaşı öyle oldu ki, moda merkeziyle birlikte, bressarie ve bistro'lar hayatımızdaki yerini hemen alıverdi.. Ve maalesef Nişantaşı'nda mekan açacak yer kalmadı! Böyle olunca alternatif bölgeler ve mekanlar açma gerekliliği doğdu.. Büyük şehirlerin banliyöleri vardır. İşte şimdi de Nişantaşı'nın bir "Banliyö"sü oldu.. Mekanın orijinal adı; Banlieue 6080 Harbiye'de Açıkhava Tiyatrosu yanındaki, eski Safari, Cat Walk ve en son Balkon On5 olan yer, Banlieue 6080 oldu. Hemen şunu söylemeliyim, dünya standartlarında ve belki de dünya standartları üstünde bir yer olmuş.. Mimar Ali Türker öyle bir mekan yaratmış ki inanılacak gibi değil.. Henüz açılmadı. Sanıyorum önümüzdeki Çarşamba geccesi açılacak. Dün tesadüfen Lütfü Kırdar'daydım ve "geçerken uğradım" yaptım, gördüklerime inanamadım.. Sizde gidince inanamayacak ve bana hak vereceksiniz.. Kapı girişinden başlayan sükse, mutfağa ve tuvaletlere kadar yansımış.. Yerler İtalyan naturel taş, duvarlar özel tasarım alçı panel kaplama, aydınlatmalar Porsche marka.. Çok modern sandalyeler İtalya'dan gelmiş.. Abajurlar özel tasarım. Tuvaletler Phllip Stark imzalı.. Mozaiklar Bizzaza, boydan boya deri kaplama bir bar.. Birbirine uymayan bu kadar çok malzemenin mekan içinde çok uyumlu olduğunu görüyoruz.. Adeta dans ediyorlar.. Zıtlıkların dansı.. Ortada, varaklı resim çervesinin içinde asılı olan büyük abajurun altında 12 kişilik bir masa.. Sağ tarafta çok özel tasarlanmış masa ve sandalyeleri ile vişne rengi bir restoran.. Tam karşısında beyaz örtülü masalarla bir İtalyan havası..Barın yanında faça masalar.. Geniş bir lounge ve ilginç bir bar... Beş dakika için uğradım ama inanın beş saatte çıkamadım.. Mekanın her köşesi ilginç ve ne hikmetse her köşesinden "aynaların dansı"yla mekan harika görünüyor.. Ve tabii ki mönü.. Aşçıbaşı Bilal Ateş yine harikalar yaratmış.. İlgimi çekenler; İskender salatası, mercimek ve keçi peynirli salata.. Fingerfood'da inanılmaz çıtır hamsi ekmek.. Tabi ki risotto ve makarnalar.. Köfte kuskus harikaydı.. Arjantin Steak yıkılıyor.. Garnitürleri ayrıca seçebiliyorsunuz.. Ve New York Ricotto Cake inanılmaz güzeldi.. Banlieue 6080'ni görmek lazım.. Yaşamak lazım.. Bence Türkiye'de değil, dünyada böyle bir yer yok.. Dünya Şehri olan, her geçen sezon markalaşan İstanbul'a yakışmış.. Ve bu "şehir efsanesi" olacak mekan Banlieue 6080'nin tek patronu İzzet Çapa.. Tebrikler İzzet Çapa.. Tebrikler Ali Türker ve çalışanlar.. SUHSİ MARE İstanbul'daki en iyi balıkçı mekanlarının başında gelen Del Mare'de, şimdi sushi ile birlikte SushiMare'de açıldı. Dün akşam gittik, çok kalabalıktı açılış.. Del Mare'nin alt bölümü SushiMare olmuş.. Tepenyaki'de vardı.. Ben o kalabalıkta sadece Mustafa Denizli'yi seçebildim.. Sushi'ler küçük kesim ve lezzetliydi, tepenyaki'yi eleştirecek hiçbir şey bulamıyorum, mükemmeldi.. Rahmetli Mehmet Sabancı'dan sonra Tepenyaki'yi SushiMare'de yemek nasipmiş.. Ama SushiMare'de hakkını vermiş.. Tebrik ediyorum.. Del&SushiMare ile ilgili tek eleştirim arabayı beklemek.. Beş vale var ama beklemekten insan yediği sushi ve tepenyaki'nin keyfini çıkartamıyor.. Mare'cilere duyurulur..