NASTASİA KİNSKİ PERESTROYKA'DAYDI!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 12-08-2009 13:00
İstanbul gecceleri Ramazan öncesi en haraketli zamanlarını yaşıyor.. Joke Perestroyka’da devam eden her Salı partileri müthiş. Reina desen, bir kişi eksiksiz aynen full devam.. Ve yeni favori mekanım Ottomans 29.. [b]Nastasia’lı Joke Perestroyka…[/b] Neredeyse her akşam üstü sadece “bir uğrama” adına yaptığım ziyaretler, Perestroyka ortamı ve ekibinin sıcaklığıyla beni esir ediyor. [resim=20090812resim-183906C5][/resim] Kendi kendime “ne var burada seni tutan?” diyorum ama bir türlü bulamıyorum. “5 dakika” diye gittiğim Perestroyka’dan kalkamıyorum. Pazartesi sevgili Berna Erten’in başında olduğu Alem dergisinin “kendini star hisset” partisi vardı. Çok özel bir parti. Sağolsun bizi de çağırmış Berna, gittik. Berna Erten’in yaptığı davetler Avrupa’da da ses getiriyor.. [resim=20090812resim-183906G8][/resim] Çok güzel bir parti hazırlamış Berna. Çok özel misafirleri de vardı; Nastasia Kinski, Stevan Gutenberg (Polis Akademisi filmi) ve Hemingway’in torunu Mariel Hemingway.. Sıfır makyajlı Nastasia Kinski ile tanıştım. Einstein diye bir vejeteryan cafe açmak istiyormuş. Çünkü kızı vejeteryanmış. [resim=20090812resim-183907D3][/resim] Tam ben konuşurken Hande Ataizi de gelip tanıştı Nastasia ile. Serra Merzeci şöförüyle evden özel Türk takıları getirtip hediye etti. Takılara çok meraklıymış Nastasia.. [resim=20090812resim-183907D9][/resim] Mariel Hemingway, yemek kitabı yazmış. Mehmet Öz tarafında önerilen bir kitapmış. Hemingway artistlikten yalın bir hayata geçmiş. Alem dergisinin partisinde İsrail’den gelen dansçıların şovu müthişti. Zebra kılığında seksi dans şov yapan İsrailli kızları gören Aydın Soysal geccenin esprisini patlattı; “Ben o kadar Safari’ye gittim ama beni kandırmışlar” dedi! Salı akşam “Latin Partisi”ne gittim, Perestroyka yine ağzına kadar doluydu. Kimi ararsan oradaydı. Nasıl oluyor, nasıl geliyorlar, nasıl eğleniyorlar, “Düş Mühendisi” İzzet Çapa bu işi nasıl yapıyor anlamıyorum. Sonuçta, İzzet Çapa ve ekibi “mekan oscarları”nda tam sekiz ödül birden aldı. Çünkü bunu hak ettiler. Tebrik ediyorum İzzet Çapa ve tüm Çapamarka ekibi. Helal olsun size, İstanbul’a verdiğiniz emeklere.. [b]Ottomans 29[/b] Sevgili Ahu Aysal’a ait olan Les Ottomans otelinin boğaz tarafındaki mekan müthiş güzel.. Dünyanın en şeker, en keyifli, en gezmesini ve para harcamasını bilen ve kafasına hiçbir şey takmayan kadını Ahu Aysal, Les Ottomans otelin tüm eğlence, restoran, yeme-içme işlerini Metin Fadıllıoğlu’na verdi. Metin Fadıllıoğlu da müthiş ekibiyle birlikte Les Ottomans otelde bir İtalyan restoran ve bir de club açtı. Ayrıca havuzbaşı düğün-nişan ve her türlü davet organizasyonları yapmaya başladı. Boğaz kenarındaki çok özel İtalyan restorana gidemedim henüz ama geçen akşam Ottomans 29’a gittim. Üstü tamamen açılan gecce kulübünde bir kişilik yer yoktu. Diğer kulüplere nazaran burada daha elit bir kalabalık vardı. Ve en önemlisi bence çalan müzikti. Ottomans 29, Boğaz’la iç içe dans edebileceğiniz çok VIP bir gecce kulübü olmuş. Metin Fadıllıoğlu ve Ottomans 29’a bakan Ayşegül Perksoy'a teşekkür ediyorum.. [b]Reina’da 500 bin euro’luk ses tesisatı..[/b] Boğaz’ın incisi, İstanbul’un dünyaya açılan yüzü Reina, ses şikayetinden sıkılmış olacak ki, gecce 24.00’te boğaza karşı çektiği kalın kadife perdelerden sonra birde 500 bin euro vererek son teknoloji bir müzik sistemi kurmuş. Sevgili Ali Ünal bana test ettirdi. Pistin ortasında kulakları sağır edecek bir müzik çalıyor ve insan dans edemeden duramıyor ama pistin dışına boğaz tarafına doğru gidince ise gerçekten hiçbir ses gelmiyor. “Nedir bu?” dedim, meğerse şu anda dünyada kullanılan son müzik sistemiymiş. İşte budur.. Örümcekleşmiş kafalar, 50 polisle basılıp rezil olmalara son vermek için yapmış bu yatırımı Reina. İstanbul gecce hayatının mihenk taşı olmasının verdiği güç ve gururu müzik tesisatına yaptığı yatırımla harmanlamış. Tebrik ediyorum.