UÇAKTA BOMBA VAR!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 15-01-2006 17:57
Ve 9 günlük bayram tatili bitti.. Ne çabuk geçiyor değil mi? 2006'da 15. gün geçti bile.. İnanılmaz bir hızla akıyor takvim yaprakları.. Gelelim Antalya maceralarına... Ama isterseniz önce sondan başlayalım ve dönüşte çektiğimiz çileyi yazalım.. Pazar günü çile çekmemek için, dönüşlerimizi Cumartesi günü yapalım dedik ama çektiğimiz çilenin haddi hesabı yok.. Cumartesi akşamı, 21.05 THY uçağıyla İstanbul'a döneceğiz. Kontuardaki bayan "30 dakika rötor var efendim" dedi. Yarım saate hazırlıklıydık. Uçağa aldılar, bavullar yüklendi, tam kalkacağız bir anons; herkes üste koydukları el çantalarını alsın, üst bagajlar boşaltılsın.. Hayda.. Neden? "efendim iki kişi uçaktan indi. Sabiha Gökçen'e inecek olan uçağa bineceklermiş önlem olması açısından".. Bu konuşmanın ardından, Türk insanına özgü prokovasyon ve yaygara koparma dedikoduları başladı.. - Uçakta bomba varmış, inelim arkadaşlar.. Hayda, herkes aşağıya inmeye, kaçışmaya başladı.. Bir otobüse tıkıldık, kapılar kapatıldı. Sözde uçakta bomba var ve biz uçağın dibindeki otobüsün içindeyiz! Tam bize özgü bir uygulama.. Bağırış-çağırış.. Dedikodular katlana katlana, komplo teorilerine döndü.. Kalem bombaymış.. Belki de bir başka yolcunun cebine atılmış.. vs. vs.. Aman Allah'ım inanılacak gibi değil.. Kaptan pilot uçağın camından aşağıdaki kargaşayı izliyor. Çocuklar üşümüş, ağlıyor.. Anneler sinirli bağırıyor.. "Biz bu uçakla gitmeyeceğiz. Başka uçak bulun".. Kaptan, "uçakta bomba yok, buyurun" diyor. Diğer mavi takım elbiseli elinde telsiz olan yer görevlisi, "Kenan Bey, iki çocuğumun üstüne yemin ederim ki bomba yok, sadece bir önlemdi" diyor.. Yaşananlar şaka gibi.. Ne bomba imha ekibi var, ne köpekler, ne de herhangi bir önlem alınmış.. Ortada sadece kargaşa var. Uçakta Ersun Yenal, Halis Komili, Süleyman Orakçıoğlu, Mehmet Tuna gibi ünlüler de var.. Dedikoduların yönü değişiyor; "Acaba onlara yönelik mi bir bomba bu?" Yok artık ama iyice abarttınız yani.. Kaptan, "kapıları kapatıyorum, binen binsin" diyor, kadın yolcular "ölürüz de binmeyiz" diye bağırıyor.. Sanki, Taksim-Kadiköy dolmuşuna bineceğiz. Antalya havaalanında uçağın kapısında dışarıda tüm yolcularla yaşanıyor bu anlattıklarım. İkna edilip tekrar uçağa biniyoruz ama sonra yeniden indirilip aprona götürülüyoruz.. Yeni uçak hazırlanıyor ve 3 saatlik rötorla uçup İstanbul'a geliyoruz. Olaydan çıkardığımız sonuç, böyle küçük bir olayı bile doğru dürüst organize edemeyen ve sürekli kargaşa çıkaran bir milletiz! Sorumlular; 1. sorumlu Kaptan.. kaptan gibi anons edip yolcuları ikna etmeyi bile düşünmedi. 2. sorumlu yer görevlileri. Ne yapacağını bilemediler. Oysa kaptan anons edip, "kaptanınız konuşuyor, uluslar arası prosedür gereği... vs" deseydi ve olaya sahip çıksaydı bunların hiçbiri yaşanmayacaktı. Yaşananlardan ders çıkarabilsek yine de mutlu olacağım ama asla ders almıyoruz, adam olmuyoruz. Bayram dedikodularını, Ceyla Şahnavaz'ın gecce kulübü keyfini, şarkıcı Birol'u, Hillside Su Oteli, Oktay Kaynarca'yı, Antalya gecelerini, SPA'larını, Rus kızlarını yarın yazacağım..