GECCELER HAREKETLENİYOR

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 31-10-2008 15:54
Her ne kadar AKP hükümeti, içki sektörünü baltalamak için ellerinden geleni yapsalarda gecce alemi gerçekten tüm hızıyla devam ediyor. (Sektöre idam fermanı yazısı aşağıda) BLACKK Geçen akşam Blackk gecce kulübünün özel bir daveti vardı. Emre Ergani, mimar Abdullah Burnaz'la birlikte Blackk'in tüm dekorasyonunu değiştirmiş. Mimar Burnaz, 18. Yüzyıl içinde geçen ama insanların henüz modernleşemediği Rococo tarzını Blackk'e uygulamış. Giriş müthiş.. Alt kat lojalardan oluşan club tarzında, üst kat ise biraz daha VIP ve restoran.. Ben Blackk'i çok sevdim.. Tam bir dünya kulübü gibi dizayn edilmiş. Blacck kızş sezonunun favori club'ları arasında bence.. Blacck'de Önder Bekensir'i gördüm.. Ayrılığı sordum. "Yok ağbi öyle bir şey. Birazdan gelecek buraya" dedi ama Süreyya Yalçın, Papermoon'da başka kız arkadaşlarıyla oturuyordu! Masal kısa sürdü, yazık oldu.. REINA Blackk'ten çıktık, yolumuz üstü Reina yaptık.. Reina'da tıklım tıklımdı. 1 Kasım'da kapanacak olan Reina, dekorasyon çalışmalarından sonra 15 Kasım'da tekrar açılacakmış. Sevgili dostum Erkan Petekkaya Reina'nın müdavimlerinden. İyice lafladık, o dizi çekimleri olduğu için erken gitti.. ŞAMDAN Reina'dan Şamdan yaptık, yer yok.. Mehmet Tuna her zaman olduğu gibi Bodrum'daymış.. Nasıl olsa işin başında Şehnaz Tuna var. Sağolsun Şehnaz bize "Halk tarafında" sıkış-pıkış bir yer ayarlayabildi. Şamdan'ın sol bölümüne "Halk tarafı", sağ bölümüne ise "sosyete tarafı" deniliyor.. Aynaların önündeki iki loja ise "çok özel" bölüm.. O lojaları parasını önceden verip yıllık kapatanlar bile var.. AL JAMAL Aklım, Maçka'da Cahide'nin yerine açılan Al Jamal'ın göbek taşında kaldı. Henüz gidip bakamadım ama Al Jamal'in tam ortasında göbek taşı varmış ve dansözler onun üzerinde oynuyormuş. İsterseniz sizlerde çıkabiliyormuşsunuz. Muzi Karaata'nın uzatmalı sevgilisi Saffet Arıkan göbek taşına çıkıp göbek atanlardan.. En kısa zamanda Al jamal'e de gideceğim ve İstanbul'un gecce hayatıyla ilgili son gelişmeleri sizlere anında bildireceğim.. Sektöre idam fermanı Devletin hazırladığı yeni bir yönetmelik, her türlü içkiyi pazarlamayı ve satmayı neredeyse imkânsız hale getiriyor Gazetecilik, haberleri çıplak olarak duyurmanın yanı sıra, birbirleri arasında anlamlı bağlar olan olaylar arasında bu bağlantıları kurarak, "büyük resmi" de toplumun önüne sunabilme mesleği... Ve işte son zamanların aralarında önemli bağlantılar olan birkaç gelişmesi: - İstatistiklere göre, 2008'de içki üretim ve tüketiminde büyük düşüş var. - Nielsen verilerine göre, içki satılan noktaların sayısında ciddi bir azalma var. - Türkiye zaten yıllardır Avrupa'nın kişi başına en az içki tüketilen ülkesi. - Yine Türkiye, kişi başına düşen ortalama alım gücüne göre şarap ve sert içkilerin en pahalı olduğu Avrupa ülkesi. - Memleketin her yeri sahte aromalı çikolata ve meyve "şarap"ları, beyaz şarabın gıda boyasıyla boyandığı "kırmızı" şaraplarla, sağlığa zararlı boğma rakılarla dolu, bunlar denetlenmiyor, engellenmiyor. - Bunlara göz yuman içki piyasasını düzenleyen kurum, bir yandan da düzgün üreticileri boğabilecek şekilde, içki satış ve pazarlamasına yeni sınırlamalar, yeni zorluklar getiriyor... Tüm bunlar alt alta konduğunda "büyük resim", zaten gerileme durumundaki içki sektörünün, daha da küçültülmek, daha da baltalanmak istendiğini ortaya koyuyor... Bu tabloyu, kısa adı TAPDK olan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun hazırladığı yeni yönetmelik taslağından dolayı aktarıyorum. Zira kurul bu yönetmelikle, şimdiye dek kimsenin aklına bile gelmeyen yeni sınırlamalar öngörüyor. Ve sonuçta, girmeye çalıştığımız AB'nin hiçbir ülkesinde olmayan dar bir elbiseyi içki, yeme-içme ve turizm sektörlerinin sırtına giydirmeye çalışıyor... İnternete bile karışıyorlar Taslakta, içki sektörünün ürettiklerini pazarlama ve satma imkânını neredeyse sıfıra indirebilecek tuzaklar var. Öncelikle, içki satış yaşı 18 olmasına rağmen, "15 ila 24 yaş arası" diye bir genç tanımı getirilerek, "Gençleri alkolden koruma" diye bir bahane üretiliyor. Yeni sınırlamalardan biri de akaryakıt istasyonlarının mağaza ve lokantalarında 5 dereceden fazla içki satılmaması. Yani bir benzin istasyonunda mola verdiğinizde, geç saatte mahallenizdeki bakkal kapalı ise, buradan bir şişe rakı alamayacaksınız. Ya da benzin istasyonunun restoranında otomobili sürmeyecek yolcuların bir duble rakı içip rahatlamalarına imkân bulunmayacak. Bir dinlenme tesisinde mola verdiğinizde sürücü değil yolcu da olsanız içmeniz yasak! Geçen yıl Meclis'te AKP hakkındaki kapatma davasının da verdiği korku sayesinde zor bela izni çıkarılabilen internet satışları için de bin tane sınırlama öngörülmüş. Bunların en gülünçlerinden biri de, içki satışı yapılacak internet sayfasında ürünün fiyatı ve alkol derecesi vb. gibi temel enformasyonun dışında "hiçbir ek ifadenin yer alamaması"... Yani indirimli bir ürünü "ayın fırsatı" diye öne çıkarmak, "Şarabımız altın madalya aldı" diye anonslarda bulunmak, "Gurmelerin tercihi" gibi sloganlarla reklam etmek, dergilerde-gazetelerde çıkan övücü yazıları alıntı yapmak yasak... Bu arada, internetten satış yapan diyelim ki bir kasa Kavaklıdere şarabı gönderdi, kasanın üzerinde şarabın ismi yazıyorsa bu kasa da kullanılamayacak... Ürün bedelinin sadece kredi kartıyla tahsil edilmesi, havale kabul edilmemesi de anlamsız bir başka sınırlandırma. Taslakta, festival ve fuar gibi etkinliklerde içki sunumunun yapılması için belediyelerden izin alınması mecburi kılınıyor. Bu da AKP'li belediyelerin tutumları dolayısıyla, pratikte bu izinlerin alınamaması demek... İndirimli kutu yapmak yasak Yine evlere şenlik hükümlerden biri, "Muhataplarının tüketici olup olmadığına bakılmaksızın, alkollü içkiler halka bedelsiz, hediye, yardım, ödül, eşantiyon veya promosyon olarak dağıtılamaz. Üretici ve ithalatçıların üretim tesislerinde, açık alkollü içki satış belgesini haiz işyerlerinde veya sektöre yönelik fuarlarda halka kadehle tadım uygulaması mümkündür" maddesi. Her nasılsa kurum tadımı da yasaklamamış ama, diyelim ki bir rakı firması yeni çıkardığı bir ürünü 5 santilitrelik küçük şişelere koyup bir fuarda bile tadım amacıyla dağıtamayacak. Bir başka garabet de, iki ayrı içkinin promosyonla birlikte satılamayacak olması. Yani bir firmanın beyaz ve kırmızı şarabını tek bir indirimli kutu yapması da yasak. Hem rakı hem votka üreten bir firmanın ikisini aynı kutuya koyup yılbaşı paketi yapması yasak. Yeni ürününden küçük bir şişeyi, 70'lik şişenin boynuna sarıp tadılması amacıyla birlikte satması da yasak. İçkinin taşındığı kamyonda markanın yazılması da yasaklanıyor. Bu yasak o denli ileri götürülüyor ki, içki markalarının tanınmasını sağlayacak renk kombinasyonları, logolar ve görsel figürler bile kullanılamıyor. Yani Kavaklıdere kamyonunda markanın ismi yazamadığı gibi, ünlü üzüm amblemi dahi kullanılamayacak... Daha çok satış yapan veya belli bir kotayı dolduran bayiye armağan verilemeyecek, mesela Tuborg bir bayisine "Ayda 1 milyarlık kotayı doldur, buzdolabını yenileyeyim" diyemeyecek. Tekel bayileri, içkileri çocuklara yönelik ürünlerle bitişik raf ve standlar ile kapı önleri ve kasa yanları gibi çocukların dikkatini çekecek alanlarda satamayacaklar. Böylece, zaten avuç içi kadar yeri olan 10 metrekarelik küçük bir bakkal dükkânına baskı yapılması, ceza yazılması için yeni bir bahane uydurulmuş olacak. Beyler... Lafı bu kadar dolandırmaya gerek yok... Madem içkinin el altından korka korka, gizli gizli satılıp içildiği Arap ülkelerine özeniyorsunuz, "İçki üretmek ve satmak yasaktır" diye tek maddelik bir kanun çıkarın, olsun bitsin... Ne siz bu kadar uğraşın, ne de insanları bu denli uğraştırın... Tabii, gücünüz yetiyorsa... (Mehmet Yalçın-Milliyet)