KÜÇÜK KADINLAR!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 11-07-2005 11:34
Kendini Türkbükü'nün muhtarı ilan eden Reha Muhtar'ı Türkbükü'nde, 400 milyona votka açılan bidonlu mekanda buldum! Mehmet Barlas'ın kendisine yazdığı "inşaat işçisi" yazısından sonra içiyordu. (Bu arada, Barlas ve Hıncal Uluç'la yaşadığı polemiği okurların fazla anlamadığını ve ilgilenmediğini belirtip, bu durumları kendi aralarında mailleşmelerini rica ettim. Hak verdi.) Reha Muhtar, Cumartesi geccesi sabah 04.30'a kadar kaldığımız Ship A Hoy'da, masamıza kim gelirse gelsin, yoldan geçenler, etraftaki tüm kızlar dahil olmak üzere herkese, "Kenan bu işin piridir, üstüne yoktur. Ben buralarda geçiciyim" dedi, durdu. Yani, Türkbükü muhtarının kendisi olmadığını itiraf etti.. Teşekkür ederim.. Türkbükü çok entresan bir yer, entresan bir güzellik var.. Yan yana mekanlar, iç içe geçmiş müzikler, gürültü, balık istifi gibi insanlar, deniz, güneş, çılgınlık.. Gündüzü ayrı, geccesi ayrı bir dünya.. Ama Türkbükü'nün iki kelimelik özeti gerekirse, birincisi pahalılık derim, ikincisi ise küçük kadınlar!!! İsterseniz gelin şimdi bu konuları açalım. Önce, "Küçük Kadınlar"dan başlayalım.. Ama lütfen anneler-babalar dikkatli okusun ve sakın bana kızmasın. Tam tersine yazılarımdan ders çıkarsınlar.. Dünyanın hiçbir yerinde en fazla, taş çatlasın, 16-17 yaşındaki kızların bu kadar çok votka içip, dağıttığı görülmemiştir.. Türkbükü imamının sabah ezanıyla birlikte, eğer hala ayaktaysanız ve otelinizi bulmaya çalışıyorsanız, Türkbükü iskelelerindeki minderlerin üzerinde yatan kızların halini görebilirsiniz! Makyajları akmış, zaten bir karış olan mini etekleriyle sere serpe uzanmış, saçlar dağılmış, yayılmış vaziyette kızlar.. Ship A Hoy ile Maça Kızı arasındaki tüm iskelelerde üçer-beşer, dağınık vaziyette sızmış, kendinden geçmiş kızlar! Gün ağırırken, iskelelerdeki alkol kutularını, kusmukları temizleyecek olan delikanlıların, "Hadi arkadaşlar kalkın, sabah oldu" uyarısıyla nerede olduğunu hatırlamadan kalkıp, çaldırmamışsa telefon ve çantasını alıp, anında toparlanıp, etrafına miskin miskin bakındıktan sonra da, apar-topar kaçan küçük kadınlar!! Daha önceki yazılarımda da belirtmiştim, bir de bu işin tekne ayağı var. Teknelerde de böyle yüzlerce kız var.. Hangi teknede olduğunu bilmeden girip, kendine bir yer bulup yatan ve sabah olunca kaçan kızlar.. Bu küçük kadınların anne ve babaları yok mu? Yatacak yerleri yok mu? Kimse sormaz mı? Arkadaşlarına, takıldıkları yerlere, sabaha kadar nerede kaldıklarına gidip bakmaz mı? Akşam yarı fiyatına verilen ve çılgın bir rekabet yaşanan Happy Hour'larda başlayan alkol muhabbeti, sabaha kadar sürüyor.. Bunlar normal.. Orası Bodrum, Türkbükü.. Normal olmayan bu kızların, gençlerin yaşları.. 16-17.. Tabi ki yetişkinlerde var. Ama yaş ortalaması inanılmaz düşmüş.. Aileler gelmez olmuş, çocuklar cirit atıyor.. Dediğim gibi Reha Muhtar'la sabah 04.30'a kadar bidonlu mekanda, tüm mekana ve yola hakim stantda durduk.. Şaşkınlık içinde kaldık.. Gerçi Reha Muhtar masa masa dolaşıp durdu. Her masaya Türkbükü'nü anlattı. Yetişkinlerden çok, su gibi içilen meyvesulu votkaların, rehaveti sabaha karşı kendini göstermeye başladı. Öpüşenler, koklaşanlar, arayanlar, bulamayanlar, birden fazla bulanlar, ne ararsanız hepsi vardı.. Bu işin birde hesap kısmı var. İsterseniz hesap işini de yarın anlatalım.. Kenan Erçetingöz