YAKALANAN KIZ ALİYE’DİR!

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 07-03-2006 12:08
* * * "Aliye Skandalı"yla ilgili iki gün içinde ne kadar çok haber, ne kadar çok yorum ve yazı çıktı değil mi? Gerçekten Türkiye'nin gündemi oldu, Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın olayını bile solladı! Maalesef Türkiye böyle bir ülke.. Kimse inkar etmesin, burun kıvırmasın.. Türkiye'nin en büyük gündem maddeleri maalesef magazin dünyasından çıkıyor.. Artık bunu herkes kabul etsin.. Ben konuyla ilgili yazılanlardan önce dün akşama ve Pişti porgramına dönmek istiyorum.. Tabii ki Hülya Avşar'ın söylediklerine değinmek istiyorum. Reha Muhtar, bu konuda büyük tecrübe sahibi olan Hülya Avşar'a "sen ne düşünüyorsun?" diye sorduğu zaman, Hülya, "Bence boşanmasınlar, 'erkektir, yapmıştır' deyip geçsin Esra." dedi ve "Ben bu şartlar altında 2-3 kere yırttım. Sonunda gözüme sokulunca utancımdan...." diye devam etti.. Yani "utancımdan boşandım" diyecekti ama cümlenin sonunu getiremedi. Daha önceki evliliğinden ders almamış olacak ki aynı şeyi aldatılan kadın Esra Akkaya'ya da tavsiye etti.. Oysa, çapkınlıkları karşısında affettiği eşini son çapkınlığında utancından boşamıştı! Demek ki bazı kadınlar böyle.. Ders almıyorlar, akıllanmıyorlar.. Bir de Hülya Avşar'ın şu lafı çok ilginçti! "Belki bir geccelik bir şeydi" Yani Hülya Avşar demek istiyor ki, bir geccelik ilişki için evlilik bozulmaz! Kocalar bir geccelik ilişki yaşayabilirler! Kocalar yaşabilirde, acaba kadın gibi kadınlar kabul edebilir mi? Bu laf bence Sanem Çelik'e de hakaret oldu biraz.. Ama konu çabuk kapandı.. Şimdi konuya şöyle bakmak istiyorum.. Tabii ki, dünyada olduğu gibi ülkemizde de, her sektörde, her türlü ilişki yaşanabilir. Yaşanıyordur da.. Kimbilir hangi patronlar sekreterleri ve asistanlarıyla yurt dışı iş görüşmelerine gidiyordur! Kimbilir hangi reklamcı, iş adamıyla akşam yemeğine gidiyordur! Kimbilir hangi sanatçı-manken işadamıyla Londra'da tatile gidiyordur! Genelleme yapmıyorum ama tabii ki gidiyordur.. Herkesin kendi planı, yolu ve yordamı vardır.. Beni hiç ilgilendirmiyor. Kimisi para için, kimisi kariyer için, kimisi karısına kızdığı için, şefkat bulamadığı için, kimisi fantezi için, kimisi adrenalin için, kimisi değişiklik için, heyecan için, "nasıl olsa boşamaz" için, "kimse duymaz" için birlikte oluyordur.. Bunlar beni hiç ilgilendirmiyor.. Herkes, her istediğini yapabilir.. Kararı kendi verir.. Sonuçlarına kendi katlanır. Benim derdim, böyle görüntülerden sonra hala ahkam kesmek, "boşansın-boşanmasın" demek, "Aliye dizi rolü gerçek hayat değil" demek, vs.. Kurtlar Vadisi'nde Çakır öldüğü zaman cenaze namazı kılan, Baron'dan restoranlarda ücret almayan bir ülkede neyi konuşuyorsunuz, kimi kandırıyorsunuz? Böyle bir AGB sisteminde, reyting için her türlü ezikliğin, fakir-zengin ilişkisinin, mafyaların konu yapıldığı dizilerde neyi savunuyorsunuz? Aldatılan ve çocukları için mücadele veren Aliye, evli bir erkekle sarmaş-dolaş görüntülenmiştir arkadaşlar. Erkek de dizinin evli yönetmenidir. Olay çaybahçesinde geçmiştir. Kulağında küpe olan ve üzerinde siyah bir kazak bulunan evli erkek Aliye'ye arkadan sarılmış, öpüp koklamaktadır. Kamera ışığının yanmasıyla birlikte adamın hayatı kararmış, içinden "has...tir" demiş ve eliyle yüzünü kapatmıştır. Aliye daha atik davranmış, moraran yüzünü kameralara fazla göstermemiş ve hemen yere kapaklanmıştır. Ve bu görüntüler film şeridi gibi çekilmiştir. Keşke çay bahçesine gidilmeseydi, keşke çekilmeseydi demenin hiçbir faydası yoktur. Olay olmuştur. Aliye evli erkekle yakalanmıştır. Çünkü o görüntüleri izleyen halk için o yere kapanan kız Aliye'dir.. Sanem Çelik değildir. Zaten Sanem Çelik olsaydı, yere kapanmazdı! Bekarım, her istediğimi yaparım der geçerdi.. O yüzden lütfen artık sapla-samanı karıştırmayalım. Kendimizi kandırmayalım. Entel yazar ayaklarında atıp tutmayalım. Bir de hakedeni alkışlayalım.. Pazar Keyfi'ni tebrik ediyorum.. Ciddi gazetecilik yaptılar ve yaptıklarının hakkını verdiler..