GERÇEKTEN 'ŞAKA GİBİ!'

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 08-01-2008 00:31
İstanbul'da hareket başladı.. Alışveriş merkezi çılgınlığı son hızla devam ediyor. Akmerkez, Kanyon, Metrocity, İstinye Park en popüler olanları. Şimdi bunlara iki yeni popüler olabilecek alışveriş merkezi daha eklenecek. Biri Gayrettepe'deki Astoria, diğeri ise Nişantaşı'ndaki City's.. Astoria'yı gezmedim ama City's'i gezme fırsatım oldu. Bence City's Nişantaşı'na farklı bir soluk getirecek.. Özellikle kışın çok hareketli olacak diye düşünüyorum. City's, alışveriş merkezinden çok restoran merkezi gibi olmuş.. Her katında ayrı restoran, ayrı bir café var. Yürüyen merdivenlerden inerken Kemal Koç'u gördüm. Komşu Kebap'ın fast food'unu açmış. Takmış koca döneri tüm City's çalışanlarına bedava ekmek arası dağıtıp duruyordu. Reina Ali Ünal da restoran açmış City's'de.. Mehmet Koçaslan'ın haberi var mı acaba? İnşallah Ali Ünal'ı desteklemiştir. Çünkü Ali Ünal kendi mekanını hak ediyor. Levent Penso da iki tane restoran açmış City's'de.. Erol Kaynar'ın cafe'si en üst sinema katında ve çok şık duruyor. Özel bir yer.. Ve City's'in en ilginç cafesi It's a Joke... Şaka gibi bir café. Çok farklı bir konsept, çok farklı bir tarz.. Dışarıdan hiçbir şey görülmüyor. Tüm sürpriz içeride.. It's a Joke'a daracık bir mutfak kapısından giriyorsunuz.. Çok ilginç geldi bana bu fikir.. Açık mutfakta her şeyi gözlerinizle görebiliyorsunuz. İtalya'dan özel olarak getirilen pizza fırını da salonla mutfağın tam ortasında.. Şef aşçılar Gazi ve Bilal Ateş kardeşler, Türkiyede ilk kez uygulanacak bu sistem için harıl harıl çalışıyorlardı. Şefin masası da hemen açık mutfağın önünde duruyordu. O masada sadece o gün şef ne verirse onu yiyebileceksiniz. Sanki mutfağın içinde gibisiniz ama aynı zamanda da salondasınız. Açık mutfakla birlikte bar bölümü de salonun ortasına kadar gidiyor. Her masa ve sandalye değişik renk ve dizaynlarda. Fayanslar duvara ters monte edilmiş. Kocaman bir at heykeli duruyor. O da mönü niyetine kullanılacakmış. Atın üstüne tebeşirle günün mönüsü yazılacak yani.. It's a Joke'da o kadar çok detay, o kadar çok farklı malzeme, o kadar çok ilginç ve müthiş tabak-çanak var ki anlatılacak gibi değil.. Bir kitaplık var görmeniz lazım. Eskiyle yeni, değerli ile değersiz, betonla kristal yan yana.. İnşaat kalasları bile avize niyetine kullanılmış. Garsonlar nostaljik okul önlüğü kıyafeti giymişler. Kısa paçalı pantolon, beyaz çorap ve siyah mokasen ayakkabı giyiyor garsonlar. Örgü kravatlar ve Ray-Ban pilot gözlükleri takıyorlar. Rap'çi bir garson bile var.. Aşçılar ise semazen kıyafetinde.. Müthiş.. Dekorasyon Mahmut Anlar, kostümler Biricik Suden.. Dünyanın her yerinden bavulda, elde taşınan tabak-çanak ve objeler ise İzzet Çapa'nın kurmayları Murat Özalp ve Rose'un eseri.. Murat ve Rose, büyük patron İzzet Çapa'yı It's a Joke'a sokmuyorlar. "Gelme huzurumuz kaçmasın. Sen Cahide'nle ilgilen" diyorlar.. Bence de çok doğru söylüyorlar.. Bu "It's a Joke Cafe" aşmış bence. Son nokta.. 18 Ocak'ta açılıyor. Gidip, görmek ve yaşamak lazım..