BEN MİAMİ’DEN DÖNDÜM, ARTIK BURADAYIM EFENDİM.. KENAN ERÇETİNGÖZ YAZDI

Admin
Admin
Yayın Tarihi : 30-07-2001 11:28
Merhabalar efendım.. Ben Miami'den döndüm efendim... Ben yokken neler yaptınız, anlatın bakalım. Neler oldu Türkiye'mizde, guzel İstanbul'umuzda söyleyin bakalım? Benim size anlatacağım çokşey var. Ama daha yeni geldim ve inanılmaz yorgunum. Bugünden itibaren bombalamaya, yine ortalığı karıştırmaya ve size yeni projelerimizden bahsetmeye devam edeceğim. Ben yokken Gecce.com editörü Şerif Ercan herşeyi çok güzel idare etmiş. Türkiye'nin Magazin Portalı Gecce.com olarak 5 tane Vodka kart dağıtmıştık, yoğun istek üzerine 5 tane daha dağıtmış. Ama sanıyorum, ikinci Vodka kart talihlerinden bazıları kartlarını henüz almaya gelmemiş! İkinci Vodka kart talihlerini bugün tekrar yayınlayacağım, Çarşamba günü mesai saati bitimine kadar gelmezlerse, hakları iptal olacak ve yeni talihleri bildireceğim. Yani haberiniz olsun.. Türkiye'nin Magazin Portalı Gecce.com, Vodka kartlardan sonra sürpriz armağanların dozunu arttırdı ve Tarkan'ın Mydonose Showland'da vereceği konserden bilet vermeye başladı. 10 şanslı Gecce.com üyesi, Tarkan'ın muhteşem konserini en önde izleyecek. Sürprizlerimiz ve yeni projelerimiz hızla devam ediyor. Her geçen gün daha da hızlanacağını biliyorsunuz. Bu hafta sizlere yeni projelerimizden bahsedeceğim. 1 Eylül'de Türkiye, yepyeni dergilerle, yepyeni bir medya grubu ile tanışacak. Biraz sabredin, bu hafta bu müthiş projeyi, dergileri, bombaları anlatmaya başlayacağım. Miami'den döndüğüm gün, Kaya Çilingiroğlu'nun uzun süredir tedavi gören babasının vefat ettiğini öğrendim. Kaya'ya ve ailesine başsağlığı diliyorum. Gelelim şimdi ben Miami'deyken çıkan saçma sapan bir yazıya. New York Times gazetesi muhabirinin yazdığı yazı Türkiye'de ortalığı karıştırmış, herkes birşey söylemiş. Ne saçma sapan bir şey o öyle.. Sanki Amerika'da, Miami'de gecce kulüpleri önünde dilenciler yok! Sanki dünyanın en fazla 'Homeless' denilen evsizleri Amerika'da yaşamıyor! Sanki Miami'nin en baba gecce kulüpleri olan Level ve Bed'de çalışan garsonların durumları Türkiye'dekilerden çok farklı! Fark sadece şurada; Amerika'da 300 dolara da araba alabiliyorsunuz, ayda 150 dolar taksitle de çok güzel araba alabiliyorsunuz. Orada 3 otobüsle biryere gitmiyorsunuz, inanılmaz güzel metrolarla heryere gidebiliyorsunuz. Ev kiraları inanılmaz pahalı, çalışanlar öyle aman aman paralar almıyor. Sadece sistem güzel kurulmuş. Eşşek gibi çalışıyorlar, adam gibi yiyorlar. İşte bu kadar basit. Herkes de tıkır tıkır vergisini ödüyor, kimse fiş kesmemezlik yapmıyor. Dünyanın en fazla evsizine sahip olan Amerika, onlara her gün south beach'de sıcak yemek de dahil olmak üzere üç öğün yemek dağıtıyor. Evsizlerin halini görmelisiniz, saat geldiğinde sıraya giriyorlar ve sıcacık yemeklerden, tatlıya kadar alıp yiyorlar ve çöplerini de kendi torbalarına koyup ortadan kayboluyorlar. Yani bizdeki gibi sadece kurban bayramlarında gösteriş için yemek çadırları kurulmuyor. Devlet adam gibi devlet olunca, evsizine de sahip çıkıyor, yoksuluna da maaş ödüyor ama vergiyi de sonuna kadar alıyor. Trafikte sürat yaparsan gözünün yaşına bakmıyor, hele hele hız limitini iki kat aşarsan cezanı ikiye katlıyor, hapis cezası bile veriyor. Herkes işini yapıyor. İş saati bitince de güzel güzel eğleniyor. Sen önce devlet ol, ol da adam gibi sistem kur. Vergiyi tahsil et, fiş kesmeye mecbur et, ondan sonra vatandaşına iyi şartlar sağla.. Adamlar neden herşeye fiş kesiyor? Çünkü vatandaş fiş istiyor. Fiş almadan gitmiyor. Vatandaş fişini neden ısrarla istiyor? Çünkü aldığı malı 30 gün içinde beğenmezse, 30 gün içinde dikkatinizi çekerim, fişiyle birlikte geri götürüse aynen iade edebiliyor veya değiştirebiliyor. Ne alırsa alsın, 30 gün içinde kullanıp da beğenmezse geri verebiliyor. Sisteme bak, bir de bize bak!!! Ailelere, önümüzdeki ay açılacak olan okul harcamaları için bir defaya mahsus olmak üzere vergisiz alış-veriş imkanı sağlanmış. 29 Temmuz Cumartesi günü, Miami'de vergisiz alış-veriş günüydü.. Yani bizdeki KDV, o gün alış-veriş yapanlardan alınmadı.. Ondan sonra da New York Times yazarı yazmışda, Laila uçurumuymuşda falan filan. Ne alakası var. Laila gibi, China White gibi yerleri teşvik edeceksin ama denetleyip vergisini de tıkır tıkır keseceksin. Rüşvet yemeden, idare etmeden keseceksin. O Laila'daki, China White'daki, ya da onun gibi yerlerdeki kapı görevlileri ile garsonlar ne kadar para kazanıyor biliyor musunuz? O New York Times yazarının aklına şaşayım ben! Laila'nın kapısında araba bırakma bedeli 10 milyon lira. 10 milyon. İsterseniz 5 milyon verin! Ee, bir arabadan 10 milyon alınırsa 100 arabadan ne alınır? Peki 500 arabadan ne alınır? Hesaplayın, üşenmeyin hesaplayın! Bu her gecce böyle.. Peki bunun fişi, vergisi, ıvırı-zıvırı var mı? Yok.. Peki bu kadar parayı kim kazanıyor, tabi ki kapıda çalışanlar. Garsonlarda tip denilen bahşişlerden kazanıyor. Daha ne olsun be abi.. Bizde sistemler var! Hem de çok güzel sistemler var! Ama bizim sistemlerimiz şahıslar üzerine, genel değil, herkesi ilgilendiren sistemler değil.. Önce sistemleri kuralım, sonra da onları uygulayalım, uygulatalım... Bakın sorunlar nasıl çözülür..