"SEZEN AKSU'NUN MÜRİDİ OLABİLİRİM"

Yayın Tarihi : 17-06-2012 12:47
Alaçatı’daki konserinden önce İspanya’nın bu ünlü sesi ile konuşmak için Madrid’in yolunu tuttuk. Menajeri de Sinan Ufuk isimli bir Türk çıktı Buika’nın . Mayorka’nın bir Çingene mahallesinde büyüyen Buika içten, şeker gibi ve çok zeki bir kadın. Pedro Almodovar’ın ‘İçinde yaşadığım Deri’ filmindeki rolü ve orada söylediği şarkı ile gönlümü çalmıştı zaten. Almodovar’dan, İspanya’daki ekonomik krize kadar pek çok şey konuştuk. Ama beni en çok şaşırtan onun şu sözleri oldu; “Türkiye’de hiç tanışmadığım bir kardeşim var. Sezen Aksu’nun müridiyim ben…” Dünyanın neresinde olursa olsunlar sanatçı kanı birbirine bağlıyor bu insanları diye düşündüm bu sözler üzerine… Ayrıca bu söyleşi sayesinde medyaya yepyeni bir fotoğrafçı armağan etmenin gururunu yaşıyorum. Sayfada gördüğünüz fotoğraflar Sarp Yaman’a ait. İşletmeciden gazeteci olan bendenizin, şirketinin başındaki adamı fotoğrafçı yapması hiç şaşılacak bir durum olmamalı. [b]Gerçek adın gerçekten çok uzun; Maria Concepción Balboa Concha Buika… Sana ne diyeceğimi şaşırdım.[/b] Dilin neyi söylüyorsa benim ismim odur… [b]Ben de zannetmiştim ki beş kere filan evlendin.[/b] Yok… Bir kere evlendim ama üçlü bir evlilikti… [b]KOCAM VE BEN İKİNCİ BİR KADINLA EVLİYDİK[/b] [b]Üç kere evlendin yani… [/b] Hayır, kocam ve ben ikinci bir kadınla birlikteydik. Tam bir evlilik triosuydu… [b]Zor olmuyor muydu evlilik triosu? Birbirinizi yiyordunuz herhalde?[/b] Hayır, aksine son derece eğlenceliydi. Hele bu günkü ekonomik şartlarda aileler için çok faydalı bir durum. [b]Nasıl?[/b] 3 kişi evli olunca her birinin günde 12 saat çalışmasına gerek kalmadan ailenin geliri artıyor. [b]Sırf ekonomik nedenlerle yapmadın herhalde bu evliliği?[/b] Tabi ki hayır. Biri iki kişiye neden aynı anda aşık olamasın ki? Ayrıca Yaratıcı insanlar için aslında üçlü evlilik ideal. Diyelim ki kitap yazmak için üç ay bir yere kapandım. Biliyorum ki kocam sıkılmıyor. Onunla ilgilenen biri var. [b]Ben almayayım sağol ama merak ettim bu üçlü ittifakta kıskançlık krizleri falan... [/b] Diğerlerini bilmem ama bende hiç kıskançlık olmadı. Eğer ikisini de seviyorsan kıskanmak diye bir şey söz konusu olamaz. Böyle çok güzel iki yıl geçti. [b]ÇİNGENE MAHALLESİNDEKİ TEK SİYAHİ ÇOCUKTUM.[/b] [b]Şimdi hayatında ikili, tekli, üçlü… Her neyse yeni bir aşk var mı?[/b] Hayır. Şu anda yalnızım. İnsanlardan aldığım sevgiyle besleniyorum ama özel biri yok hayatımda. [b]Hep böyle akıntının tersine mi gittin hayatın boyunca?[/b] Hayır, çocukluğumda en büyük isteğim herkes gibi olmaktı. Bir Çingene mahallesindeki tek siyahi çocuktum. Zor günlerdi… [b]Bu farklılık sende ‘öteki’ olma duygusu yarattı mı?[/b] Tabii. Çocukken farklı olmak istemezsin. Arkadaşlarımla uyum sağlayamamanın sıkıntısını çok çektim. Kendimi bir yere ait hissetmiyordum. Mahallede tek siyahi aile bizdik. Uğur getirsin diye yolda yürürken saçımı okşarlardı. [b]Ekvator Gine’sinden neden Mallorca’ya göç ettiniz?[/b] O zamanlar ülkede demokrasi savaşı varmış ve babam rejim karşıtı olduğu için ailesini alıp kaçmak zorunda kalmış. Bir nevi sürgüne gelmişler. Ben burada doğdum… [b]BABAM EVDE TAM BİR DİKTATÖRDÜ[/b] [b]Buika bir demokrasi savaşçısının kızı yani?[/b] Babam belki dışarıda öyleydi ama akşamları eve gelince bunun kocaman bir yalan olduğunu görüyorduk [b]Neden o?[/b] Çünkü evin içinde tam bir diktatördü. Dışarıda demokrat, evde diktatör… Ne çelişkili değil mi? Ama düşünecek olursan hepimiz aynı sırları paylaşıyoruz. Herkesin evinin duvarları arasında kim bilir neler yaşanıyor? [b] İspanyada da siyasete devam etti mi baban?[/b] Ne siyaseti… İlk dönemler çok güçlük çektik. Çingene mahallesinde yaşamamız, tenimizin rengi gibi sebeplerden babam iş bulmakta zorlandı. Bir ara bankada çalıştı. Öğretmen olmasına rağmen ancak seneler sonra üniversitede bir iş bulabildi. [b]Nasıldı yaşam Çingene mahallesinde?[/b] Bugünkünden farkı yoktu.. Çingene kızları asla mahallenin dışına çıkmazlardı. Discoya, partilere gitmek filan hayaldi. Sokaklarda el çırparak şarkı söyler, kendi eğlencelerini kendileri yaratırlardı. Altın bir hapishanenin içindeydik sanki. [b]Bir mahkum gibi mi...[/b] 80'ler benim güzel ve hüzünlü yıllarım. Sokaklarda uyuşturucu diz boyu... Yaptığım tek şey ise oynamak ve eğlenmek... Güzel ve çirkin misali benim için iki ayrı kutuptu yaşam. [b]Hiç keşke bunları yaşamasaydım dediğin oluyor mu? [/b] Bunlar benim gerçeklerim ve oldukları gibi güzeller. Kendimi tam sohbetin havasına kaptırmıştım ki yavaş çekimde kırmızı bir sıvının sanki bir vampir filminin kanlı sahnesi gibi Sarp ve Buika’nın üzerine döküldüğünü gördüm. Buika ayağa fırlarken Sarp sakinliğini hiç bozmadı. Allahtan kan filan değilmiş. İspanya’nın en sakar garsonu bize düşmüş olmalı ki elindeki Gazpacho’yu ( hani şu İspanyolların ünlü soğuk domates çorbası) bizimkilerin üzerine döküvermiş. Hayret bir şekilde Sarp’ın üzerine tek bir damla bile gelmedi. Bizim ki yine de etraftaki soğan kokusunu bastırmak için çantasından çıkardığı parfümle küçük bir banyo yaptı. Buika’nın gözü Sarp’ın kolundaki nazar boncuğuna takıldı. “Sen şanslısın koluna kötü göz savar” takmışsın” deyince “Valla maşallah kızın da bilmediği yok” diye geçirdim içimden. Bunu duyan Sarp, nazar boncuğunu çıkarıp Buika’ya taktı. Kibar çocuk… Sonra kaldığımız yerden devam ettik muhabbete. [b]HİÇ İNGİLİZCE BİLMEDEN BLUES SÖYLÜYORDUM[/b] [b]Peki müzikle tanışman nasıl oldu?[/b] Mahallede bir çocuk vardı, piyano çalardı. Çocukluğun verdiği salaklıkla diğer arkadaşlarla bir olup onunla dalga geçer, hatta taş bile atardık. [b]Bir gün diğer hergelelerle piyanosunu ‘çalıp’ müziğe mi başladın.[/b] (gülüyor) Yok,fark ettim ki ikimiz de müziğe aşığız. Buluşmaya başladık, o çalıyor ben söylüyordum. O zaman müziğin bambaşka bir dünya olduğunu fark ettim. [b]İlk öğretmenin mahallenin şişman çocuğuydu yani.[/b] Evet, bana çok şey kattı. Piyanonun haricinde daha bir çok enstrüman çalıyordu. Zamanla ben de öğrenmeye başladım o aletleri 'konuşturmayı' [b]Başka hiç müzik eğitimi almadın mı?[/b] En büyük öğretmenden;Tanrı'dan aldım ben eğitimimi.Sesim ve yeteneğim O'nun birer lütfu. [b] Ve bir gün mahalle dar gelince sahnelere attın kendini öyle mi?[/b] İnan aslında sahneye çıkmam tamamen bir tesadüf sonucu oldu. Mahallemizde bir Blues barı vardı,orada teyzem şarkı söylerdi, bir gün bana “Yaşlandım artık yerime sen çıkar mısın?” dedi. [b]Hemen kabul ettin tabii ki[/b] Aslına bakarsan pek de ne yaptığımı bilmiyordum, çok gençtim.Apar topar barın sahibiyle görüşmeye gittim. Adam bana “Blues biliyor musun” demez mi? [b]Ne yani,Blues barında arya söyletecek hali yoktu herhalde adamın ?[/b] Haklısın da bırak Blues'u İngilizce bile bilmiyordum. Tek bildiğim mahalledeki Çingene şarkıları. 10 bin Peseto (60 Euro) yövmiyeyi duyunca takla bile atarım dedim… [b]Öğreniverseydin hemen bir iki şarkı[/b] Daha da iyisini yaptım, sahnede doğaçlama kendi İngilizce şarkılarımı yazdım [b]Kafam karıştı[/b] (gülüyor) Thank you, goodbye, welcome gibi bildiğim birkaç İngilizce kelime vardı. Bunları yan yana getirip blues tarzında söylüyordum… [b]PARASINI VERELİM MEMELERİNİ BÜYÜT DEDİLER[/b] [b]Müşteriler uyuyor muydu?[/b] Onlar benim kadar bile İngilizce bilmedikleri için deli gibi alkışlıyorlardı… [b]Bir dönem Las Vegas'ta da sahneye çıkmışsın, orada bu numaralar sökmedi herhalde[/b] (gülüyor).Tabii ki hayır. Oğlumla beraber ABD'ye gitmiştim.Las Vegas'ta Tina Turner ve Diana Ross taklitleri yaparak hayatımı kazanmaya başladım [b]Onlardan biri seni dinlemeye geldi mi hiç?[/b] Dalga mı geçiyorsun? Amerika’da onların taklidini yapan 100 binlerce insan var. [b]'Amerikan Rüyası'nın peşinden mi gitmiştin Las Vegas'a[/b] Rüya mıydı değil miydi bilemem, orası çok tuhaf bir şehir. Tek amacım para kazanmaktı [b]Tuhaf derken, iyi mi yoksa kötü mü?[/b] Demek istediğim Las Vegas'ın tamamen showlara ve gösterişe odaklanmış, aslında müzikle hiç alakası olmayan bir şehir olduğu. Showgirl olmadığım için iş bulmakta çok zorlandım [b]Showgirl olsaydın sende[/b] Bu vücudu öyle minik tangalara sokmam mümkün değil.Ama iş aradığım günlerde ‘Parasını verelim, memelerini büyült sahneye çık’ diyen mekan sahipleri bile oldu [b]Ne cevap verdin onlara?[/b] Tabii ki hayır,sahneye çıkacağım,şarkıcı olacağım diye estetik yaptıracak halim yok. O yüzden Tina Turner taklidi yapmayı hemen kabul ettim. [b]Bir fotoğrafın var mı o günlerden?[/b] Hiç yok (gülüyor) Kafamda 20 dolarlık bir peruk, üstümde felaket bir kostümle günde 12 saat şarkı söylüyordum. Böylesine bir çalışma temposunu film setlerinde bile görmedim. [b]ALMODOVAR VE ANTONİA BANDERAS AİLEM GİBİ OLD[/b]U [b]Vegas'ta Tina Turner taklidi yapmak Almodovar'ın filminde oynamaktan bile zordu diyorsun yani...[/b] Gerçekten öyle ama zaten benim bahsettiğin filmde ufak bir rolüm vardı. Ayrıca Pedro (Almodovar) ve Antonio (Banderas) sette bana o kadar sıcak davrandılar ki adeta bir aile ortamında gibiydim. [b]Bütün dünya Almodovar'a, o da sana hayranmış galiba[/b] Buna hayranlık denir mi bilmiyorum ama biz Pedro ile sanat dininde kardeşiz. Sanata inancı olan iki kişi buluşunca da doğal olarak yaratıcılıkta bir patlama yaşanıyor. Birbirimizden uzak olduğumuzda bile desteğini hep hissettiğim din kardeşimdir o. [b]Bütün bunlar iyi hoş da hiç mi despotluğu yoktu sette?[/b] O filmin çekimleri sırasında tüm ekibin ve benim hissettiğim tek şey sevgi oldu [b]Oyunculuğu sevdin mi peki? Seni yeniden bir filmde görme ihtimalimiz var mı?[/b] O ihtimal çok yüksek.En son hem senaryosunu yazdığım hem de prodüktörlüğünü yaptığım bir filmde rol aldım [b]Bak içime doğdu demek ki, adı ne filmin?[/b] 'Yalnızlıktan Cehenneme' [b]Komedi sanırım...[/b] (gülüyor)Konusunu daha açıklamak istemiyorum,40 dakikalık bir sanat filmi oldu. Gördüğün gibi üstüme başıma pek önem vermiyorum çünkü kazancımın çoğunu bu filme yatırdım. [b]Değecek mi peki böyle bir risk almana?[/b] Hem de nasıl. Ben bu filmi yaparken ne ticari bir amaç güttüm ne de piyasanın müdavimlerinin onayını alıp almayacağımı dert ettim.Sinema dünyasının yavaş yavaş ticari bir hapishaneye dönüştüğünü görüyorum.Benim filmim o dünyayı özgürlüğe kavuşturacak. [b]TÜRKİYE’DE BUSINESS'A, İSPANYA’DA OTOBÜSE BİNİYORUM[/b] [b]Sinemanın Jeanne D'Arc'ı geliyor desene...Neyse para ve üne kavuştuktan sonra 'star hayatı' yaşamaya başladı mı Maria Concepción Balboa Concha Buika?[/b] Yıldızları görürüz ancak çok uzaktadırlar üstelik parlamalarına rağmen etraflarını ısıtmazlar. Ben çevremdekilere sıcaklık vermek ve onlardan aynı sıcaklığı geri almak istiyorum. Herkese dokunabilen, arada terleyen hatta ter kokan bir insan olmak mutlu ediyor beni [b]Diana Ross'u taklit ederim ama onun gibi divalık yapmam diyorsun yani[/b] Diva olmak çok zaman isteyen bir iş. Benim o kadar zamanım yok. [b]Star değilim diyorsun belki ama Türkiye'ye geldiğinde yer yerinden oynuyor adeta[/b] Bak işte yalnız Türkiye'de kendimi bir yıldız gibi hissediyorum. [b]O niye?[/b] Niye olacak,Business class uçuyorum, 5 yıldızlı otellerde kalıyorum. Gerçek bir diva gibi ağırlanıyorum. Bu benim için inanılmaz bir durum.Türkiye'de özel şoförüm varken İspanya'ya dönünce ekip otobüsüne atlayıp eve gidiyorum. [b]SEZEN BENİM TANIMADIĞIM KIZ KARDESİM[/b] [b]Al sana her yabancı yıldıza sorulan klişe bir soru...Beğendiğin bir Türk sanatçısı var mı?[/b] Olmaz olur mu?Sertap Erener’i çok beğeniyorum ama Sezen Aksu’ya hayranlığım inanılmaz bir boyutta. Sezen deyince gözleri parlıyor Buika’nın… Uzun uzun ondan bahsetmeye başlıyor. Sezen ile hiç karşılaşmamış olmasına rağmen anlattıkları karşısında şaşkınlığa düşüyorum. “Türkiye’de hiç tanışmadığım bir kardeşim varmış gibi geliyor bana” diyor. Öyle çabuk ve içten konuşuyor ki… Bu arada söylediği bir cümle onun içtenliğinin ve hayranlığının özeti gibi; “Şarkılarının sözlerinden hiç bir şey anlamama rağmen Sezen’in müridiyim” diyor Buika. [b]Türkiye'ye gelmeden önce biliyor muydun Sezen'in kim olduğunu?[/b] Tabii.Fahir (Atakoğlu) bana ondan bahsetti ve bir şarkısını gönderdi. Türkçe bilmediğim halde inan her söylediğini anladım ve ilk dinlediğim anda vuruldum Sezen'in şarkısına. [b]Adı neydi şarkının?[/b] Bilmem, telaffuz bile edemem ki zaten. Ama şarkıyı dinler dinlemez evimdeki stüdyoya girdim ve sözlerini İspanyolca olarak yazdım [b]SEZEN İLE DÜET YAPTIM, ONUN HABERİ YOK[/b] [b]Buika yine kafamı karıştırıyorsun, anlamadığın sözleri nasıl İspanyolca'ya çevirdin?[/b] Sezen'in yazdığı dili anlamıyordum belki ama onun ruhunun dilini çözmüştüm. Stüdyoda onun şarkısını çaldım, kendi yazdığım sözleri melodinin üzerine okudum. Anlayacağın Sezen'den habersiz Sezen Aksu ve Buika düet yaptı. [b]Bir yolunu bulup göndersene Sezen'e düetinizi ne bekliyorsun?[/b] Zaten en büyük hayallerimden biri onunla tanışmak.O günün geleceğinden o kadar eminim ki Sezen için hazırladığım bu hediyeyi tanıştığımız gün kendisine bizzat veririm. [b]Türkiye'de konserine gelen bir çok kişi de senin şarkılarının sözlerini anlamıyor düşünecek olursan...[/b] Ben nasıl Sezen’in şarkısını anlamadan hissederek üzerine kendi sözlerimi yazdımsa, Türkler de benim şarkılarıma bir nevi kendi sözlerini yazıyorlar. Unutma müziğin dili yok.Tek doğru şarkıların bilinçaltındaki hatıralarımızı su yüzüne çıkarma gücüne sahip olduğu [b] Çok derin oldu bu Buika, ne demek istediğini de bir su yüzüne çıkarsan[/b] (gülüyor) Sevdiğin bir şarkıyı dinlerken duymak istediklerini duyarsın.Bilinçaltın yorum katar melodiye.Müzik o an direkt olarak hafızandaki sırlarla bağlantı kuruyordur.İşte o zaman dayanamaz ağlarsın. [b]Peki öyle diyorsan öyle olsun… Yaptığın müzik için Jazz, Blues, Yeni Flamenko falan diyenler var. Bunlardan hangisi doğru?[/b] Bilmiyorum ki. Hepimizin beyninde gerçekten özgür olduğumuz bir yer vardır. İşte benim müziğim oradan geliyor. Ayrıca Daha önce de dediğim gibi Tanrı öğretmenim olduğundan kişisel ve özgün bir müzik çıkıyor ortaya [b] Hangi dine mensupsun?[/b] Tanrı'nın temsil edildiği her haline saygım ve inancım var. [b]Yani benim dinim herkesin dini.[/b] [b]TÜRKİYE’DE TESETTÜRLE DE, ŞORTLA DA GEZEBİLİRİM.[/b] [b] Mesela Türkiye’de ezan sesini duyduğunda etkileniyor musun?[/b] İlk ezan sesini bir program sırasında duydum ve hemen şarkıyı kestim. [b]Vay bir kez daha şaşırttın beni...[/b] Annem çok dindar bir insandır. Çocukluğumdan beri bana her dine saygı duymam gerektiğini aşılamıştır. Türkiye’ye gelmeden üç gün önce de saygıda kusur etmemem için ne gerekiyorsa bana anlattı. [b]Yine klişe bir soru olacak ama senin bakış açınla Türkiye nasıl bir yer?[/b] Türkler çok gururlu insanlar. Bu da galiba geçmişlerini ve geleceklerini bir arada yaşamalarından geliyor. Ezan sesini de benimsiyorlar, Ipod’dan müzik dinleyen gençleri de. Çoğu ülke insanı geçmişinden utanır. Pek çoğu da sadece bu günü yaşarlar. Sizler geçmişi bu günü ve geleceği en iyi şekilde harmanlamayı başarmışsınız. [b]Bu yüzden mi kendine bir Türk menajer seçtin? [/b] Hayır, etrafımda herkes bana yalan söylerken gerçekleri tek söyleyen Sinan olduğu için onunla çalışıyorum. Türk olması da cabası… [b]Türkiye'de konserlerine her kesimden insanın gelmesi senin de dikkatini çekiyor mu?[/b] Çekmez mi? Zaten orada en sevdiğim şeylerden biri herkesin özgürlüğüne saygı duyulması. Tesettüre de girebilirim, şortumu da giyip dolaşabilirim Türkiye’de. Çoğu ülkede başı kapalı kadına ön yargıyla bakılıyor. [b]Tesettüre karşı değilsin o zaman.[/b] Değilim tabii ki. Bir kadının tesettüre girmeye karar verme özgürlüğü de olmalı. Biz İspanya’da her görüşe saygımız var diye kendimizi kandırıyoruz. Ama bu saygıyı Türkiye’de hissedebiliyorum. [b]TÜRKİYE’DEKİ ÖZGÜRLÜK İSPANYA’DA YOK[/b] [b]İspanya’da bu yok diyorsun yani… [/b] Burada da, İngiltere’de de, Fransa’da da bir kız okulda veya işte başını kaparsa sorunlar yaşayabiliyor.. Türkiye bu özgürlüğe saygı duyan bir ülke. Sizlerin başörtüsü konusundaki bu özgürlük anlayışını tüm ülkeler örnek almalı [b]Haydi biraz da ekonomi konuşalım. Ne olacak bu İspanya'nın hali?[/b] Krizin sonunun ne olacağını bilemem ama neden olduğu konusunda bir fikrim var. Fark ettin mi bilmem ama geçmişte kolonisi olan bütün ülkeler bu gün ekonomik problemler yaşıyor. Kim bilir belki de tarih onlardan intikamını alıyordur. Bir çeşit 'tarihsel karma'... [b]Seni nasıl etkiledi bu kriz?[/b] Fakir bir ailede büyüdüm,hayatım zaten krizlerle boğuşmakla geçti. [b]Para önemli değil mi senin için?[/b] Önemli olmaz olur mu. Üstelik çok da hırslı biriyim. Ama hırsımı nerede frenleyeceğimi iyi biliyorum. Sadece bankada dursun diye para sahibi olmak çok aptalca geliyor bana. [b]Yeni albümden bahsetsene biraz…[/b] Bu albümü ben mi yaptım, yoksa albümün ta kendisi miyim bilemiyorum inan. (gülüyor) Kafam öyle karışık ki. Aynı zamanda bir de elektronik albüm hazırlıyorum. [b]Belki yeni albümde Sezen ile gerçekten düet yaparsın… [/b] Eğer ikna edebilirsem Türkiye’de onunla birlikte stüdyoya girmeyi o kadar çok isterim ki. [b] Ya çok merak ediyorum, böylesine duygusal şarkıları yazman için sürekli aşk acısı çekmen gerekmiyor mu?[/b] Aşkta acıya inanmıyorum. Aşk dediğin kendi yolundan çıkıp başka birinin peşinden gitmek bana göre. İlişki bittiğinde alıştığın yola dönüyorsun yine. İnsan kendine dönmekten neden acı duysun ki? [b]BENİMLE KİMSE EVLENMEZ[/b] [b] Ama karşındaki insana da alışıyorsun ve birden yalnız kalıyorsun? Bu senden bir şeyler götürmüyor mü?[/b] Asla. Aşık olunca karşındaki insanı gözünde büyüte büyüte bir 'Superman' yapıyorsun. Kafanda yarattığın bu aşkı kalbinde istediğin kadar devam ettirebilirsin. Bunun karşındaki ile bir ilgisi yok… [b]Biz de adettir ünlülere evlilik teklif etmek. Türkiye’den sana hiç böyle bir teklif geldi mi? [/b] [b]Hiç kimsenin benim ile evlenmek isteyeceğini sanmıyorum. Hele bu anlattıklarımdan sonra…[/b] [b]Ne güzel gelinimiz olurdun, düğününde şarkı da söylerdin.[/b] Kendi düğünümü bilmem ama Türkiye’de bir düğünde sahneye çıkmam için teklif geldi. Fakat kabul etmedim. [b]Niye, özel davetlerde çıkmaz mısın sahneye?[/b] En son Pedro’nun doğum günü partisinde şarkı söyledim . Onun davetlerinin haricinde bu tür olaylardan uzak durmaya çalışıyorum. Hatta o partide bile sahneden iner inmez kaçtım oradan. [b]Eh, bu kadar asosyal olursan kimse de evlenme teklif etmez sana…[/b] (gülüyor) Ben yalnızlığımın bağımlısıyım. Stüdyomda yaşıyorum diyebilirim. Öyle partilere filan gidecek zamanım yok. Müzik benim hayatım olduğundan onu iş gibi görmüyorum. Hem zaten müzik yaparken ruhum devamlı bir parti halinde.