"KADERİMİ HEP KADINLAR BELİRLEDİ!"

Yayın Tarihi : 11-03-2012 11:24
Röportaj yapmak için telefonu açtığımda “Aman karnınızı doyurmadan gelin, size mükemmel bir yemek hazırlayacağım” demişti Cenk eren. Şeytana uyduk, sözünü dinledik. Yemekteyiz programında birinci olduğunu bildiğimden, mükellef bir sofra hayali kurmuştum ama heyhat... Sadece söz verdiği mantıyı yapmıştı. Üstelik mantının tuzunun dozunu kaçırmıştı Cenk. Zaten ilerleyen dakikalarda bu mantı konusunda ‘olağan şüpheli’ olduğunu anlayacaktım. Ancak muhabbeti, müthis bir tatlı yerine geçti doğrusunu söylemek gerekirse. İstanbul’a ilk geldiği yıllarda uzun süre birlikte çalışmıştık ve bu sürenin pek çoğu didişmekle geçmişti. Gerçekten özlemişim Cenk’i. Ama siz yine de benden şanslısınız. Onun elinden şap gibi bir mantı yemek yerine, onun bu tatlı muhabbetine tanık olacaksınız. Muhabbete başlamadan bir konuda anlaşalım, sır saklamak, politik cevaplar vermek yok. Valla yıllardır patronum, bir dönem arkadaşım, bir dönem dostum oldun, senden mi sır saklayacağım (gülüyor) Çok yazıldı çizildi ben de pat diye sorayım o zaman, hala baba olmak istiyor musun? İsterim tabi neden istemeyeyim, ama Şimdi 45 yaşındayım. Çocuk 10 yaşına gelince ben 56…liseden mezun olduğunda 60 küsür. Zor iş. Evlilik yapmadan çocuk isterdim ama. Mezuniyet balosunda şarkı söylerdiniz çoluk çocuk, fena mi? 60 yaşında da şarkı söylemek derdinde değilim. Bu işten biraz daha para kazanıp sonra sakin bir hayata geçmek istiyorum. Hırsım körelmedi ama zamanla törpülendi. Öyle hiçbir zaman çok iyi albümler yapayım filan demedim. Ama iyi bir sahne şarkıcısıyım. Hatta en iyisiyim. [b]AJDA’NINKİ KAPRİS DEĞİL SÜPERSTAR AĞIRLIĞI [/b] Vallahi çok da mütevazisin… Türkiye’nin en büyük starlarıyla da aynı sahneyi paylaştın... Nilüfer ve Sezen hariç. Nükhet Duru’dan Ajda’ya pek çok ağır topla çalışırken onların şöhretlerini basamak olarak kullandı mı Cenk Eren? Bunlar çok önemli kadınlar, kullanmadım dersem yalan olur. Sahnede profesyonel bir iş yapıyoruz. Onlar da beni kullanıyordu bir şekilde. Cenk Eren bu ‘Cenk Eren’ olmadan önce nasıl oldu da koskoca Ajda’yla birlikte aynı sahnede şarkı söyledi? Bunu sen de biliyorsun zaten. O dönem 2 gün Ankara’da iki gün de senin Dedikodulu Meyhane’de çalışıyordum.Ajda, Şenay (Düdek) ile birlikte beni Ankara’da dinlemiş, “Bu çocuk çok iyi, İstanbul’da kadroya alalım” deyince, Şenay da; “İzzet kıyameti koparır” diye cevap vermiş “Sen halledersin Şenay” demiş Ajda’da… Anlat biraz, Ajda kaprisli miydi sahnede? Kapris demeyelim de, bir süperstar ağırlığı ve mükemmeliyetçiliği vardı tabii… Kapris diye algılarsan kapristir ama ben öyle algılamadım. Sahnede hep bir adım gerisinde durdum. Ama Ajda'ya sorsan hatırlamıyor bile benimle sahneye çıktığını (gülüyor) [b]KÜÇÜK EMRAH TAKLİDİ YAPTIM SEZEN’DEN BESTELERİ KAPTIM[/b] Peki sen albümünü yaparken insanların bir şarkıyı zor aldığı Sezen'den dört besteyi nasıl kaptın? İşin içinde biraz yüzsüzlük var tabii.. Bir gün direk olarak istedim. Sezen'den tık yok. Ortak bir tanıdıkla haber gönderdim, yine ses seda yok… Artık bu iş yattı derken, bir gece sabaha karşı üçte arayıp, “Şarkın hazır gel al” demez mi. Sonra küt diye kapattı telefonu. Koşa koşa gittin tabii Gideceğim de, ne adresini biliyorum, ne telefonunu. Kimi arayayım o saatte, delireceğim. Sonra Yaşar Gaga’ya ulaştım, kalktım gittim. İnsan sabahı bekler en azından. Gittin de ne oldu o gece? Dinledim ve şarkıya bayıldım. Sonra evine gidip gelmeye başladım. Bu arada yeni albümü hazırlıyorum. Kendimi biraz acındırarak “Sezen bir tane daha ver, n’olur bir şarkı daha versene” diye diye dört şarkıyı kaptım. Duygu sömürüsü ise yaradı yani Tabii, direk Küçük Emrah modunda takıldım; kaşlarımı indirip hafif ağlamaklı bir ifade ile sürekli başının etini yedim Sezen'in. Yalnız bir ara kadına fenalık geldi. “Yeter artık” dedi. Şarkıların parasını öderken de kaşlar indi mi aşağı? Hiç maddiyat konuşmadık ama hepsinin parasını ödedim. Yalnız dördüncüyü hediye etti. Başından savmak için yapmıştır… Bence de. Stüdyoda yanına gidip başkaları için yaptığı şarkılara sarkıyordum.“Kime yaptın bu şarkıyı diye soruyorum” , “Sana ne” diye tersliyor. Sende nasıl bir büyü var ki bütün bu kadınları baştan çıkarıyorsun? Ne büyü var, ne de baştan çıkarma… Sahnemi beğeniyorlar o kadar. Biraz da kurnazlığım vardır, kafamda kırk tilki dolaşır. [b]HALAY BAŞIMIZ ONUR DİRİK'Tİ[/b] Kadınların sana özel bir ilgisi var ama Yakışıklıyım da ondan Yakışıklı mı? Egon tavan yapmış Cenk… Haydi diyelim hiç yakışıklı görmedik, başka bir şey yok mu? Vallahi yok. Peki hiç bu isimlerden biriyle duygusal yakınlaşma oldu mu aranızda? Yok canım Yapma, mutlaka olmuştur magazin basınını karıştıracak bir kaçamak Oldu ama, senin düşündüğün isimlerden biriyle değil. Kimsenin tahmin edemeyeceği biri ama söylemem. Evli miydi? Oha… Teşekkürler… Bir de folklor maceran varmış TRT 1978'de ilk defa uluslar arası bir şenlik düzenledi. Biz de Türkiye’yi temsil ettik. Sonra yurt dışında yarışmalara filan katıldık. Sahnelerin prensi folklorun sultanıydı demek. Var mı o zamandan aklında kalanlar? İlk defa sana anlatıyorum, içime çok dokunan bir olaydır. Siyaseti severim fakat öyle uluorta konuşmam…Ama şimdi sırası geldi. Haydaa, kaftanım sahneye takıldı, koreografiyi unuttum gibi bir şey dersin sandım, ne siyaseti? Dinle ,1981 yılında Avusturya’da bir yarışmaya katıldık ve Van yöresi oyunlarıyla birinci olduk. Oranın kültürü, bizim etle tırnak gibi olduğumuz Kürtlerle ortak kültürümüz. Halay başımız da Onur Dirik’ti… İsim yabancı gelmiyor... Bir iki sene önceki Dağlıca baskının komutanı… Kürtlerle silahlı çatışmaya giriyor, birbirlerine ateş açıyorlar. Düşünsene aynı toprağın insanları. Ateş açtıkları komutan o kültürü yaşatmış,Türkiye’ye birincilik kazandırmış bir adam. Nasıl bu hale geldik biz diye, içim çok yanmıştı. [b]KADERİMİ KADINLAR BELİRLEDİ[/b] Haydi biraz havayı dağıtalım, burada da halay başı benim ne de olsa. Kendini bir başarı hikayesi olarak görüyor musun? Göreceli bir şey o İzzet. Neye göre başarı? Buralara sıfırdan geldin,bu başarı sayılmaz mı? Sıfırdan geldiğim doğru. Alanya’da 18 ay askerlikten sonra Ankara’ya döndüm. Çalışmak zorundaydım, kendime pavyonlarda iş arıyordum. Pavyon şarkıcısı oldu mu Cenk Eren? Tabii.Ama pavyon sahipleri bana bayıldığından değil. Orada şarkıcı kadınlar severdi beni.Halime acıyıp patronlarına “Bu çocuk burada çalışsın” diye baskı yaparlardı. Hayatında kadınların etkisinin sebebi 'Cenk Eren seksapelitesi' mi? (Gülüyor) O zaman çok seksapelitem yoktu, küçücüktüm ama dediğinin bir kısmı doğru. Hayatımda bazı kadınların çok önemli yerleri var. Oralarda asılan olur muydu sana? Hani kulis maceraları falan? Yok be, bizi adam yerine koymazlardı o günlerde. Sonra Pavyon’dan Luna Park gazinosuna terfi ettim Para kazanıyor muydun peki? Bak terfi de etmişsin İdare ediyorduk işte. Luna Park’a girmeme de o zamanlar cok unlu olan Üniversiteli Dansoz Melike yardımcı oldu.Yine bir kadın etkisi yani Sen hala seksapelitem yoktu de dur, kimler vardı kadroda? Solist Nurdan Torun, Kibariye, Gökben... Kimi ararsan var… [b]GARSONLARA ŞARKI SÖYLÜYORDUM[/b] Cenk Eren de uvertür Tabi,hem de ilk uvertür. Florasan lambalar altında garsonlar masaların düzenini bitirmeye çalışırken ben üç şarkı söylüyordum. Garsonlar beğeniyor muydu bari sahneni? Sadece onlara söylemiyordum canım.50-60 kişi oluyordu o bin kişilik gazinoda. Bir gün çok komik bir şey oldu. Eskiden solistler repertuar listesi yaparlardı ya… Solistin söyleyeceği şarkıları kimse söyleyemez. Evet, Nurdan Torun çok meşhur bir şarkıyı listesine koymuş, Kibariye aynı şarkıyı yeni kasetinde okuduğu için ben söyleyeceğim diye tutturmuş. Bunlar kavga edince olay gazinonun patronu İlhan Bey’e aksediyor.O da kızıp “İkisi de okumasın” diyor. Nesi komik bunun? Dur daha bitmedi. Bunu duyan ben tın tın tın İlhan Bey’in odasına çıktim “Abicim bu şarkıyı ben okuyabilir miyim?”dedim. Adam ne dese beğenirsin “Sen de kimsin?” Yakışıklılık patrona sökmüyor anlaşılan… Garsonlara sorsaymış… “Ben burada çalışıyorum İlhan bey” deyince “Peki o zaman sen oku oğlum” dedi ve o yılın en popüler parçasını ben söyledim. Kurnaz Cenk yine iş başında. Peki İstanbul’da kaderini kim değiştiriyor? Sen… Dedikodulu Meyhane’de çalışmaya başlıyorum. Ben sayılmam, bir kadın bulmak lazım… Ona geliriz de şimdi kaldığımız yerden devam edelim. Luna Park’tan sonra Mersin’e gitim; bak işte orada da bir kadın var. Pakize Suda…. O günlerde nasıl meşhur anlatamam… Bir gün bir kavga ettik neredeyse dövüyordu beni. Ne yapmıştın kim bilir? Ben bir şey yapmadım canım, neyse boş ver. Orada bir ay çalıştım. Sonra benim Alanya dönemim başladı.On günlük bir program için Alanya’ya gittim. Ve yine bir kadın sayesinde döndü şansım. Kazanova'nın anılarını dinliyor gibiyim,bu seferki kim? Ankara’da bütün pavyon solistlerinin elbiseleri diken Terzi Neriman. Alanya’ya yerleşmiş; “Burada çok güzel bir gazino var, gelip çalışır mısın?”dedi. On günlüğüne gittim, oldu mu sana üç sene.Gazino’ya ortak oldum. Nasıl yani? “Patron sana para vermeyeyim, hisse al karşılığında” dedi, kabul ettim. İlk patronluk deneyimim böylece 1990’da başladı. Çok hırslıydım. Büyük şeyler yapmayı düşünüyordum. En büyük kim var: Bülent Ersoy.Onu getirmeye karar verdim. Çok pahalıya gelir dediler ama gözüm kara o zamanlar. [b]BÜLENT ERSOY BENİ ÇILDIRTTI![/b] Tanıyor muydun Bülent Ersoy’u? Hayir ama menajeri Liza Tuna'ydı.Onu çok severim, telefon açtım. Meğer Antalya’da bir konseri varmış, ikinci iş olarak size gelir dediler. Anlaşmalar yapıldı. Antalya’da sahneye çıktı ertesi sabah onu almaya gittim. Galiba büyük macera şimdi başlıyor Hem de nasıl.Antalya-Alanya arasındaki 1.5 saatlik yolu tam 4.5 saatte gittik. Neden? Yolunuzu mu şaşırdınız? Bülent hanım “Ben lavaboya gideceğim” diyor, bir benzinci buluyoruz, ekibi önceden gidip her tarafı temizliyor, Bülent Hanım "Yok burası pis" deyip girmiyor biz de haydi diğerine.Bu arada bizim ekipten bir kız tayt giymiş, onu çok beğendi “Nereden aldın?” diye sordu. Söyleyiverseymiş kız Söyledi zaten,söylemez olaydı.“Antalya Vakko’dan” deyince Bülent Hanım “Haydi geri dönüyoruz” demez mi? Tayt almak için mi? Aynen öyle. Antalya’ya döndük.Bayram olduğundan Vakko kapalıydı.Dükkanın sahibini ne yaptım ettim buldum. Bülent Ersoy deyince akan sular durdu, dükkan açıldı ama bu sefer de Bülent hanımın bedenine uygun tayt yok, neyse biz sonunda geldik Alanya’ya. Eee karşında Diva var, şikayet etme hakkın yok Şikayet eden kim? Bülent hanıma saygım öyle büyük ki, bir arkadaşımın Alanya kalesinde çok güzel bir evi vardı, otelde kalmasın diye orayı ayarlamışım. Ama kale çok yüksektedir ve döne döne çıkılır.Tam yukarı vardık, Bülent hanım “Akşamki konseri iptal et, ben bu yoldan tekrar inmem" demez mi Eee, İstanbul’a nasıl dönecek inmeden? Ben de bunu söyledim. Sinirlendi ama yanındakilere "Bu çocuk akıllı" demis Nasıl ineceksiniz peki kaleden aşağı? Önce “Helikopter isterim” diye tutturdu. Şimdi 'oha' sırası bende. Ne yaptın peki? Allem ettik, kalem ettik, sonunda arabanın arka koltuğunda yattı Bülent Hanım ve indik aşağı. Harika bir program yaptı ama benim ömrümden de ömürler gitti. [resim=20120311resim-185223C2][/resim] [b]BÜLENT HANIM'IN SARIMSAKSIZ MANTISI[/b] Sonra tekrar yukarı çıkmadınız herhalde Çıktık, çıkmaz olur muyuz. Onu bıraktıktan sonra bir arkadaşım ile disko’ya gidecektim.Baktı ki kendi gelemeyecek,başladı mi kaprise ,bu sefer gecenin üçünde “Canım mantı istiyor” diye tutturdu. Hem de eti dana olacak, iki kere çekilecek falan filan. Allah’tan Alanya’da herkesi tanıyorum. Market’in sahibini, kasabı uyandırdım o saatte. Biraz abartıyorsun gibi geliyor bana? Ne abartması… Liza Tuna bunların hepsine şahit. Sonunda mantıyı yaptık,baktık sarımsak yok.Bu sefer de “Sarımsaksız yemem” diye tutturdu. E haklı Bülent Hanım sarımsaksız yenir mi mantı? Diskoya gidebildin mi bari? Ne diskosu? Şimdi de bir arkadaşımla sarımsak arıyoruz. Civarda tek tük evler var. Birinin kapısını çaldım. Adam elinde tüfekle cikti. “Bülent Ersoy için sarımsak arıyoruz” desek bunlar deli diyecek. Sonunda söyledik beyefendi havaya ateş açtı Sarımsak uğruna canından olacaksın Sorma, adam polis çağırırım falan dedi ama aldık sarımsakları. Nihayet mutlu son Sen öyle san… Sarımsakları da koyup mantıyı servis ettik. Bülent Hanım “Bunun eti kötü, ben yemem” demez mi… Ama çok sevdi beni. O gün gidecekti, üç gün daha kaldı. Sonunda bir İstanbul uçağına bindirdik. Havaalanı dönüşü arabayı deniz kenarına park ettim, derin bir ohhh çektim… Bütün bunlara değdi tabi, işler aldı yürüdü Tabi o zamanlar Alanya’nın Tarkan’ıyım. Kral gibiyim, iyi de para kazanıyorum. [b]YÜZ NAKLİ YAPTIRMAK İSTİYORUM[/b] Yine de İstanbul'un taşı toprağı altın dedin ve yola çıktın öyle mi? Şöyle oldu.Rahmetli Fahrettin Aslan’ın yazlığı vardır orada. Bir gece geldi beni dinledi; “Bir ay sonra İstanbul’a gel, seni Maksim’de Seda Sayan’ın kadrosuna koyacağım” dedi. İmparatorluğun yükselme devrine giriyoruz sanırım Önce havalara uçtum. Sonra İstanbul’a gelip kapısını çaldım. “Seni Safiye Soyman’ın kadrosuna aldım” deyince ben de“Onunla çalışmam, Seda için çağırmıştınız” dedim. Safiye'yi tanımıyorum bile Cüret zengini diye tam sana derler. Korkarım şimdi Fahri beyden bir de dayak yiyeceksin. Yok canım, beni sevmişti. “Sen büyük gazinoların şarkıcısı değilsin. Şimdi gece kulüpleri revaçta, git oralarda çalış” dedi.Kibarca 'dövdü' yani. Sonra Allah yürü ya kulum dedi diyorsun… Valla demeseydi belki daha iyi olurdu… Bazen Yüz nakli yaptırmak istiyorum. Neden? Yüzsüz müsün? Ben değil de, sanat camiasındaki yüzsüzler gördüklerinde beni tanımasınlar diye Ne var işte canım, şurada bir avuç insan gül gibi geçinip gidiyorsunuz… Bilmiyormuş gibi konuşma. Bizim sanat camiasının entrikaları Topkapı sarayının hareminden daha fazla, beni konuşturma Tamam sustum bu konuda…Sen hepsinden bir ders cikartmissindir Tabii Mesela Alanya’da olduğum günlerde Hülya Avşar bir konser için Antalya’ya gelmiş. Ama vokalisti gelememiş. Rahmetli annesi Emral hanım “Hemen birini bulun akşama vokal yapmak için” deyince bana haber verdiler, koşarak gittim. Emral hanım beni Hülya'nın odasına çıkardı. Baktım Erol Atar ile tavla oynuyorlar. [b]HÜLYA AVŞAR’IN EGOSU TAVANDIR [/b] Heyecan dorukta herhalde Biraz heyecan var tabii.“Akşam vokal yapacak arkadaş geldi” dendi Hulya’ya. Bunlar yüzüme bile bakmadılar. Sanki orada yokum.Sonra Emral Hanim “Sen akşam konsere gel oğlum” deyip beni dışarı çıkarttı. Konserde yüzüne baktı mı bari Hülya? O muameleden sonra konsere gider miyim canim. Demin bana dedin ya, Hülya’nın da egosu tavandır. Sonraki yıllar sadece selam verirdik birbirimize… Ya şimdi? İyi arkadaşız. Bir durum olursa mesajlaşıyoruz. Mesela geçenlerde Yetenek Sizsiniz yarışmasında acayip bir saç yaptırmış. ‘Saçın hakkında yorum yapayım mı; sonsuza kadar susayım mı” diye bir mesaj attım. O da ‘Sus’ diye cevap verdi. Ama ben Hülya’nın kendi bildiğini okuyan tavrını çok severim. Hepimiz de biraz gel-gitler var. Bir tahtamız eksik bence… Sende de tahta eksik yani Ben de birden fazla eksik. [b]KADINA “ARABANIN ANAHTARI YETMEZ, RUHSATINI DA VER” DEDİM[/b] Psikolojin nasıl bunca yıl sonra? Doğrusunu söylemek gerekirse pek sağlıklı değil. Tehdit aldığın oldu mu sahnede? İstediğimiz şarkıyı söylemezsen asarız, keseriz filan diyenler oluyordu ama artık yok böyle şeyler. Herkes nasıl eğleneceğini de öğrendi. Kadınlara dönelim, gözleri dönüp senin gömleklerini yırtanları biliyorum ben. Bilirsin tabii… Sahnede kadınlar tarafından en çok tacize uğradığım günler Dedikodulu dönemimdir. Peki hiç ev, araba filan veren olmuş muydu beraber olmak için. Araba anahtarını sahneye koyup “Sana Honda’ya değil Jeep'e binmek yakışır”dedi bir tanesi zamanında. Sen ne yaptın? “Yalnız anahtarı değil ruhsatı da uzat” dedim (gülüyor)