İBO ERKEK BABASI OLACAK!

Yayın Tarihi : 13-09-2012 10:27
“Biri eve bir şey getirmiş, o zaman hırsız olamaz” diye düşünce perspektifimi tamamladım da, içim rahat etti. Mantık güzel şey… Ama kim getirip koymuştu o kazulet gibi direği oraya? Az sonra dış kapı açıldı, ve sorumun cevabı göründü. Gargamel, yüzünde esrarengiz bir ifade odanın ortasına doğru yürüdü, sonra ani bir hareketle başındaki fötr şapkayı askılığa doğru fırlattı. Hani eski dedektif filmlerinde, şak diye takılır ya şapka askının koluna. Bizimkininki yere düştü doğal olarak. Hiç asabımı bozmadan bütün bu maskaralığın sebebini sorunca, önce kuşkulu bakışlarla etrafını süzdü, sonra kısık bir sesle “Dedektif oluyorum, kurslara kaydoldum” dedi. “Peki ya o şapkayı niye yere attın?” “Atmadım, düştü. Hani Mike Hammer ofise girince şapkasını…” Sözünün devamını getiremedi, çünkü tam masaya oturacaktı ki, ceketinin cebinden eşek kadar bir büyüteç düştü yere. “Bu ne ulan” dedim “Pertavsız, iz sürmek için” deyince dayanamadım “Salakçığım pertavsızı Şerlok Holmes kullanır” dedim. Demez olaydım, meğer bizimki Mayk Hammer ile Şerlok’un sentezi olacakmış. Yani zeka ve bilek gücü bir arada. “Senden olsa olsa Pembe Panter’in müfettiş Clouseau’su olur” dedim ama hiç aldırmadı, cebinden çıkardığı bir pipoyu yakarak “Azizim Watson , apaçık bir gerçek kadar yakalanması zor bir şey yoktur" diye Holmes’in o ünlü vecizesini yumurtladı. Pertavsız dediği o büyüteci kafasında kırmak vardı da, ağabeylik bende kalsın diye nasihate başladım; “Oğlum dedektif olacağını git adam gibi doktor, mühendis ol. Neden uğraşıyorsun bu boş işlerle…” “Boş işler olur mu abi… Daha ilk araştırmada müthiş bir şey öğrendim ama sana söyleyemem.” Merakımı kaşımayı nasıl da biliyor it… “Neden söyleyemezmişsin” deyince “İbrahim Tatlıses hakkında abi, yazmazsın ki… Ne demişti İbo abi sana…” Gerçekten de Tatlıses ile böyle bir konuşmamız olmuştu. Ameliyat sonrasında yaptığım bazı haberlerden sonra telefonu açıp “İzzet kardeş, bir daha beni kalemine alma” demişti kendine özgü üslubu ile. Ben de duyduklarımdan hiç birini yazmadım bu güne kadar. Yine de merakımdan sordum ‘nedir duyduğun’ diye Gargamel’e. “Abi bebeğin cinsiyeti belli olmuş” deyince “Oğlum dünya alem biliyor, herkes yazdı, çocuk kız olacakmış” diye kahkahayı patlattım. “Azizim Watson” dedi “Söyledim ya , apaçık bir gerçek kadar yakalanması zor bir şey yoktur.” Sonra Gargamel öğrendiklerini anlattı, ben de dayanamadım bu kez yazmaya karar verdim. Çünkü güzel ve hayırlı bir haberdi… İbrahim ve Ayşegül çiftinin çocukları kız değil erkek olacakmış. 12 hafta sonunda Ayşegül hanım Acıbadem Hastanesindeki ultrason ekranında bebeğin cinsiyetine şahit olmuş. Ayşegül Tatlıses aslında bir kız istiyormuş, ‘İnşallah ikincisi öyle olur” diyormuş. Zaten oğlan da olsa, kız da olsa evlat evlattır. Bunları anlattıktan sonra bir an durdu Gargamel, sonra “Yanlış anlama abi, biliyorsun ben sadece basit bir hafiyeyim. Yılların gazetecilerini yalanlamak gibi bir derdim yok. Bunlar benim duyduklarım sadece ama bilirsin hiçbir haberim de yanlış çıkmadı. Asıl önemli olan, İbrahim abi ile Ayşegül ablanın mutlu olması” Ben de aynı şekilde düşünüyorum. İbrahim beye de şimdiden mutluluklar diliyorum, hayırlı evladı olsun ve Allah analı babalı büyütsün yavrusunu. . [b]SADETTİN SARAN’IN NİKAH SMOKİNİ OBAMA’NIN TERZİSİNDEN [/b] “Sonunda Saadettin Saran da muradına eriyor ha” dedi bizim acemi dedektif. Bir taraftan da elindeki büyüteçle kahvaltı masasına dökülen ekmek kırıntılarını dikkatle inceliyor. Pek oralı olmadım, o devam etti; “O konudaki araştırma sonuçlarımı da söylesem…” Sanki Devlet İstatistik Enstitüsü hergele… Ama her an bir şey yumurtlayabilir diye de pek hırpalamıyorum. “Söyle bakalım ne buldun” dedim umursamazca. “Bir haftalık kurs paramı ödersen anlatırım” dedi. “Tamam ulan” dedim. “Ama ‘nikah Saran’ın Kemerburgazda’ki evinde yapılacakmış, sonra da Pazar günü Kırıkkale’de 3 bin kişilik bir düğün düzenleniyormuş’ filan gibi bildiğimiz lafları edersen pertavsızı kafana yersin.” “Sen karar ver” dedi, anlatmaya başladı Gargamel. Efendim Saadettin bey, müstakbel eşi Emek Külür ile dünya evine girmek için çok özel bir smokin yaptırmış kendine. Bu kırlangıç yaka siyah smokinin özelliği, onu diken ellerde. Atatürk’ün de smokinlerini diken ailenin dördüncü kuşaktan oğlu Levon Kordonciyan, provaları da Saran’ın evinde yapıyormuş. Levon bey gerçekten mesleğini en üst düzeye taşımış bir isim. Obama’nın ABD Başkanı seçildiği gün onuruna verilen baloda giydiği smokin de onun usta ellerinden çıkmış. Bir de ağzı çok sıkıymış Kordonciyan’ın; yerli yabancı pek çok ünlüyü, politikacıyı ‘smokinlediği’ halde onların isimlerini sır gibi saklarmış. Yine de, Hasan Cemal, Güneri Civaoğlu, Ata Demirer, Tolga Çevik gibi isimleri giydirdiği biliniyor. Orhan Pamuk’un Nobel ödülünü aldığı gün üzerindeki smokin de yine ona aitmiş. Abdullah Gül, Tayyip Erdoğan ve Egemen Bağış da Levon usta’nın fraklarını yurt dışında katıldıkları balolarda giymişler. Ayrıca son James Bond Daniel Craig’in ‘Casino Royale’ filmindeki Casino sahnelerinde kullanılan smokinler de onun hünerli ellerinden çıkmış. Gargamel bütün bunları anlattıktan sonra “Şimdi ne yapacağını biliyorum” dedi “Önce Saran çiftine ömür boyu mutluluklar dileyeceksin, sonra da benim dedektiflik kursu paramı vereceksin.” İlkini yaptım. İkincisini yapmadım. [b]BENDEN DUYMADINIZ [/b] 1- Eksen Festival 15 Eylül Cumartesi günü Radyo Eksen’in Maçka Küçük Çiftlik Parkında düzenlediği Eksen Festival, müzikseverlere ilaç gibi gelecek. Bombay Bicycle Club, the Stranglers , Space,Belle&Sebastian( dj set) ve London Guns gibi ağır topların sahne alacağı gecede desibel patlaması bekleniyor. 2- Antica Locanda İstanbul’un Osmanlı döneminden kalma Taksiarhi Rum Ortodoks Kilisesi’ne ait eski fırın binası Yüksek Mimar Turhan Kaşo yönetiminde bir yılı aşan restorasyonun ardından Antica Locanda’ya dönüştü. Hem antika, hem lokanta hem de İtalyan mutfağı… Bundan iyisi Şam'da kayısı. 3- M.A.C. Pop Up Store Kapalı çarşı Pop-Up furyasına sonunda M.A.C. Türkiye de katıldı. Dünyaca ünlü kozmetik firması ülkemizde açtığı ilk ‘geçici’ mağazası ‘’M.A.C. Temporary’’ için Kapalı Çarşıyı seçti. Adamlar akıllı. Çünkü 550 yıllık tarihinde Kapalı Çarşı içinde açılan ilk küresel marka olma özelliğini ele geçirdiler. 4- Akbank Caz Festivali - The Kilimanjaro Darkjazz ‘Metropolis’, ‘Nosferatu’ gibi unutulmaz sessiz filmlere yeniden müzik yapmak fikrinden doğan Kilimanjaro Darkjazz grubu , 10 Ekim 2012 Çarşamba günü saat 21:30’de İstanbullu müzikseverlerin karşısında olacak. Ama şimdiden uyaralım, adına bakıp Kilimanjaro’nun sakinliğini ve huzurunu bulacağını zannedenler fena halde yanılacaklar. Deneysel ve elektronik jazz sevenler ise mest olacak. 5- Zegna Stefano Pilati Stefano Pilati Yves Saint Laurent’ten, Ermenegildo Zegna’ya geçti! Tek bir solukta okuyabildiyseniz bravo... Benim gibi olanlar için açıklamasını yapayım; Yves Saint Laurent’ten ayrılan ünlü tasarımcı Stefano Pilati, İtalyan markası Ermenegildo Zegna’ya transfer olmuş. Anlayanlar için bu kadarı yeterli, anlamayanlar bir bildiklerine sorsunlar.