VEKALETEN YAPILMIŞ BİR LADY GAGA RÖPORTAJI

Yayın Tarihi : 19-01-2012 10:40
Şaka bir yana bu söyleşinin en büyük özelliği, ilk kez Gaga’nın bir gazeteciyi doğup büyüdüğü eve davet etmesi… Böyle uçuk bir müzik ve moda ikonunun nasıl bir aileden geldiği, çocukluk günleri ve genlerindeki çılgınlığın nedeni bu söyleşide tüm çıplaklığı ile konuyor ortaya. Benim nacizane fikrimi sorarsanız bir sır filan yok ortada. Çünkü Lady Gaga, onda ne görüyor, ne algılıyorsanız ta kendisi. Annesinin evinde, kafasına Macaron kutusunun kurdelesini takarak, siyah dantel bir Chanel elbise ile domatesleri doğrayıp yemek yapan bir kadından daha ne gibi bir sır beklersiniz ki? [resim=20120119resim-185132C1][/resim] STEFANİ JOANNE ANGELİNA GERMANOTTA(!) “İçeri girdiğinde üzerinde bir file çorap, tayttan bir tulum kocaman siyah gözlükler ve müthiş bir güven vardı. O an “Tamam” dedim kendi kendime; “İşte bu kız yeni süperstarımız, yeni Michael Jackson’ımız olacak.” Bundan yaklaşık beş yıl önce, Layd Gaga’nın menajeri Troy Carter, onu ilk gördüğü anı bu cümlelerle anlatıyor. Bugün tüm dünyada 23 milyon albüm, 64 milyonu single satan Gaga, ünlü menajerin kapısına gelene kadar o müthiş özgüveni nasıl giymişti üstüne? Onun Grammy ödüllerinin kırmızı halısındaki gibi bir yumurtanın içinden çıktığını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Gaga’nın da da hepimiz gibi bir anası, babası, kardeşleri var ama asıl onu bizlerden ayıran tüm bunların yanında uçlarda gezinen o farklı yaşamıydı. İşte bu söyleşi o farklı yaşamı gözler önüne seriyor. Röportaj, Stefani Joanne Angelina Germanotta’nın çocukluğunun geçtiği aile evinde başlıyor. Hemen “O da kim?” demeyin… Neredeyse bu bir paragraflık isim, bizim kız Gaga’nın nüfus kağıdındaki gerçek adı. Hani Kızılderili mahkemeye gitmiş de “Adımı değiştirmek istiyorum hakim bey” demiş. “Nedir senin?” adın” sorusunun karşılığında da “Vadilerin ve ormanların arasından dumanlar çıkararak çuf çuf sesleri arasında ilerleyen demir at…” cevabını verince hakim de sormuş: “Eee, ne yapmak istiyorsun adını?” El cevap; “Düt…” Gaga’nınki de işte o hesap herhalde. [resim=20120119resim-185132E9][/resim] 100 MİLYON DOLARLIK KADIN YER YATAĞINDA YATIYOR Belki inanmazsınız ama Lady Gaga bütün bu şöhretine rağmen hala bir ana kuzusu. Hayatının büyük bir kısmı otellerde geçiyor ama fırsat buldukça soluğu New-York daki ailesinin evinde alıyor. Annesi Cynthia ile babası Joseph Germanotta 30 yıllık evliler ki, bu nedenle “Allah bir yastıkta kocatsın” diyemeyeceğiz, kocatmış çünkü. Gaga, baba ocağına döndüğü zamanlar çocukluğunda olduğu gibi, kız kardeşi Nathalie ile aynı odayı paylaşıyor . Üstelik, artık yatağını kaldırdıkları için, 100 milyon dolarlık serveti olan bu kadın yer yatağında uyuyor. İşin ilginç yanı, evdeki yatak odalarında hiç kapı olmaması. Çünkü Cynthia ve Joseph, çocukların seslerini duyabilmek için evdeki ‘kapı fazlalıklarından’ kurtulmuşlar. Neden derseniz; hem gözlerini çocukların üzerinde tutmak, hem de yatarken seslerini duyabilmek için. Ama Gaga “Ben de onları duydum” diyor. Seks hakkındaki rahat tavırlarının kaynağı belki de o günlerden kalmadır, kim bilir? Annesi Cynthia’ya alıcı gözle bakınca, Gaga’nın tarzını, söylendiği gibi David Bowie ve Marilyn Monroe’dan değil, ondan aldığı belli oluyor. Her ne kadar ‘etten’ olmasa bile siyah kazağı, siyah pantolonu siyah çerçeveli gözlükleri ile kendi çapında bir stil ikonu anne Cynthia… ÜNİVERSİTE YILLARIMDA ÇOK PİS KOKUYORDUM Uydu aracılığı ile uzaydan hayatımıza bağlanıyormuş havası veren bu kız meğer astronotlar gibi tüpten beslenmiyormuş. Yemek yapmasını da yemesini de çok seviyormuş. “Neden yüksek topuklu Louboutin ayakkabılar ve siyah-beyaz perukla yemek yapıyorsunuz?” sorusuna bakın ne yanıt veriyor: “Her zaman böyle görünmeyi hayranlarıma bir borç olarak biliyorum. Fakat bu okula gittiğim zaman da böyleydi. Her gün saçımı yapar, hatta sabaha hazır olsun diye makyaj işimi bile geceden hallederdim. Gösterişli olmayı seviyordum, kendimi bir yıldız gibi hissediyordum.” Balık baştan kokar demişler; bizim kız daha ‘Ga’ iken Gaga olma yolunda ilerliyormuş anlaşılan. Lise yıllarının bu ‘şık Latifesi’, üniversiteye gittiğinde giyim kuşam konusunda 180 derecelik bir dönüş yapmış. “Her gün aynı kıyafetleri giyiyordum, hiç çamaşır yıkamıyordum ve çok pis kokuyordum” diyor Gaga ve asıl eğitimi üniversiteden atıldıktan sonra, sokaklardan ve barlardan aldığını söylüyor. O günlerde orgunu sırtına vurup kulüp kulüp dolaşır, şarkılar söyleyip besteler yaparmış. Gaga, Vanity Fair muhabiri Lisa’yı gençlik günlerinde takıldığı o barlara da götürüyor. Lisa’nın; “Bara gitmek için saat beş çok erken değil mi” sorusuna da; “Dalga mı geçiyorsun eskiden olsa geç bile kalmıştım” diye yanıt verip kendine bir shot Jameson’s ısmarlıyor ve eski günlerini anlatmaya başlıyor. Buralarda uyuşturucuya başladığını ama bir gece, turne otobüsünde uykusundan uyanıp ne kadar aptal bir insan olduğunu fark ettiğini ve o günden sonra asla uyuşturucuya el sürmediğini söylüyor. [resim=20120119resim-185132F9][/resim] BENDEN DAHA YARATICI BİR SEVGİLİ İSTİYORUM Forbes’un dünyanın en güçlü yüz kadın listesinde, Oprah’ı bile geride bırakan bu kadının, nereye giderse gitsin çevresinin hayranları tarafından kuşatılması kaçınılmaz doğal olarak. Ama yine de Gaga, teker teker hepsi ile ilgileniyor, konuşuyor, hatta fotoğraf çektiriyor. Bunun sebebini de onun şu sözlerinden anlamak mümkün ; “Sahnedeyken insanların yüzünde bıraktığım gülücüğün yarattığı mutluluğu biliyorum. Ama hiçbir zaman bir sevgili tarafından böylesine sahiplenilmedim.” Anlayacağınız klasik hikaye… Büyük kalabalıklar arasında yapayalnız bir yıldızın öyküsü. Neden bir sevgili tarafından sahiplenilmediğine gelince bakın ne diyor; “Benim gibi yaratıcı insanlarla ilişki kurmayı seviyorum. Güzel başlangıçlar karşımdakinin hep benden nefret etmesiyle son buluyor. Çünkü ben piyanonun başına geçip çabucak bir beste yaptığımda sinirleniyorlar. Servetimden de olabilir ama asıl aklımdan ürküyorlar” “Belki de senden daha yaratıcı birileri ile beraber olman gerekiyor” tavsiyesine de Gaga’nın cevabı kısa ve öz oluyor; “Yes please…”