VETOLU KAYINPEDER!

Yayın Tarihi : 03-08-2012 10:16
Her şey dediğim gibi oldu ve çok şükür ki Cem ile Ahu’nun sağlıklı bir evlatları dünyaya geldi. Çeşme'deydim haberi aldığımda, Ahu'nun babası Neşet abiyi aradım tebrik etmek için. “İzzet atla gel, anlatacaklarım var” dedi… “Abi nasıl şimdi İstanbul’a geleyim Çeşme’den" deyince “Ne İstanbul’u ben İzmirdeyim” cevabını aldım. Neden yeni doğan torununun yanında değildi ki? Artık Çeşme’den İzmir’e geçmek farz olmuştu… Öğle yemeğinde buluştuk. Ama Karşıyaka’daki evin önünde bir gazeteci ordusu beklediği için "tebdil-i mekan’da paparazzi yoktur" deyip geçici süreliğine başka bir yere taşınmışlardı. Jale abla muhteşem bir sofra donatmıştı. Yaprak sarma, İzmir usulu baklalı enginar, ve tandır… Sadece Ramazan olduğu için mezeler ve içki yoktu ortada. Yemeklere bir göz atınca Cem’in Ahu’yu istemeye gittiği gün çıkarılan menünün aynısı olduğunu fark ettim. “Bizim bütün misafirler için soframız aynıdır” dedi Neşet abi… “Ahmet de gelse, Mehmet de gelse, kız istemeye de gelseler aynı özeni gösteririz… Kırgındı Neşet Yağtu… İlk kez dede olmanın keyfini doya doya çıkaramamıştı. Fazla uzatmadan ve hiç yorum yapmadan sözü ona bırakmak istiyorum. Bakın neler anlattı. “Torunumun doğumunu çok merak ediyordum. Ama kimse bana tek kelime etmedi.Onun dünyaya geldiğini sabah arkadaşlarımın telefonu ile öğrendim. Saat sekizde Show Tv de izlemişler beni arayıp tebrik ediyorlar düşünebiliyor musun. Sağlıklı mı, değil mi ondan bile haberim yok. Böyle bir zulüm Kongo’da bile görülmemiştir. Ahu gene benim evladımdır. Etle tırnak birbirinden ayrılmaz. Kimse bu gerçeği değiştiremez. Asla yanlış anlaşılmasın. Ama olayları zamana bıraktım. Şu anda çağırsalar bile gidip torunumu kucağıma almam. “ Daha neler mi konuştuk. Devamını yarın okuyabilirsiniz…