SENİ DE SADDAM'I DA HERKESİN ORTASINDA ASARIM!

Yayın Tarihi : 28-11-2011 13:36
[resim=20111128resim-185041C3][/resim] Özal'ın ağzından dinliyoruz şimdi; [b]SENİ DE SADDAM'I DA HERKESİN ORTASINDA ASARIM [/b] "O zaman yani, daha savaş başlamadan önce Irak Başbakan'ı Taha Yasin Ramazan gelmişti. Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ne. Adam asker üniformasıyla, belinde de tabanca var. Tabii korumalar o halde yukarı bırakmamışlar. Babama haber verdiler 'Bırakın çıksın, kurusıkıdır o tabanca dedi' Sonra geldi adam... O sırada Kuveyt'e girmiş Irak. Babam 'Oradan bir an önce çıkın, sizi orada yaşatmazlar' diye nasihat veriyor. Ramazan dedi ki 'Siz ABD'ye yardım ederseniz, sizi de düşman biliriz!' Tam bunu söylediği anda babamın tipi değişti. Çünkü babam sinirlendiği zaman iki kaşının arası hafif kızarırdı... Dedi ki 'Bak Taha Yasin Ramazan, buradan git Saddam'a benden selam söyle. Eğer TC topraklarına yanlışlıkla dahi olsa bile bir top mermisi düşerse, ben Başkomutan olarak ordumu alır Bağdat'a gelirim. Seni de Saddam'ı da herkesin ortasında asarım. Bunu git aynen böyle Saddam'a ' Taha Yasin Ramazan da kös kös döndü ülkesine tabii ki"... [resim=20111128resim-185041E4][/resim] [b]EVREN PAŞA, BABAMA YALVARDI[/b] Ahmet Özal'a sorduğum diğer bir soru da şöyleydi: "Kızmayın ama Sayın Erdoğan'ın askere karşı gösterdiği dirayeti Turgut Bey'in gösterdiğine inanıyor musunuz?" demiştim... Ahmet Özal da yine pek bilinmeyen, daha doğrusu 'unutulan' bir olayı hatırlattı bizlere... Yine Ahmet Bey'in ağzından dinliyoruz; "Babam Genel Kurmay Başkanı'nı değiştiren 'ilk başbakan'dır. O dönemde Genel Kurmay Başkanlığı için gün sayan Orgeneral Öztorun ve Genelkurmay Başkanı Üruğ'u görevden alıp yerine Necip Torumtay'ı atamıştı... Hatta Öztorun Paşa kendi Genel Kurmay Başkanlığı resepsiyonu için davetiyelerini bile bastırıp dağıtmıştı. Babam da 'Ben daha kararnamesini imzalamadan nasıl davetiye bastırır. Biz burada noter miyiz, imzalamıyorum' demişti de kıyamet kopmuştu... Daha sonra Evren Paşa babama yalvardı, 'Aman Turgut Bey, bunlar ihtilal yaparlar' diye... Ama babam direndi ve kararnameyi imzalamadı. Hal böyle olunca da Öztorun Paşa'nın düzenlediği resepsiyon da patladı kaldı. Onun yerine Torumtay Paşa Genel Kurmay Başkanı oldu. Sonra o da bu Musul, Kerkük meselelerinin duyumlarından korkup istifa etti"... İşte bu aşamada, dayanamayıp sordum Ahmet Özal'a 'Acaba Öztorun Paşa kalsaydı, evet der miydi?' diye... O da yine açıkyüreklilikle cevapladı bu sorumu; "Sanmam... Çünkü o da korkardı savaş çıkacak diye. Ama babamın bir lafı vardı: 'Bana savaşan asker lazım' demişti. Askerin görevi odur. Bizde askerler son zamanlarda merasim ve ihtilal üzerine koşullandılar. Meclisi koruyan askerdir, Cumhurbaşkanlığı'nı koruyan. Hatta TRT'yi bile asker korurdu icabında. Neden, çünkü ihtilal olursa kolay ele geçirsinler her tarafı diye... [b]ZEYNEP ÖZAL, BENİM KARDEŞİM DEĞİLDİR[/b] [resim=20111128resim-185041E8][/resim] Ahmet Özal'a 'özel hayatı' ve 'ailesi'yle ilgili de sorular yönelttim tabii ki... Bunlardan birisi de Zeynep Özal'la ilgili olanıydı. Aynen aktarıyorum, soru ve cevapları; Siz kardeşlerinize karışır mıydınız? Mesela Zeynep'e. Bir dayak filan Allah muhafaza?.. Karışırdım... Lisedeyken kızdırmıştı beni, ben de bir tokat atmıştım. O zamanlar gençtik. Daha toleranssız, daha maçoydum. Sen bunları nasıl giyersin gibi tartışmalar oluyordu. Her kardeş arasında olmuştur böyle şeyler. Semra Hanım 'Zeynep Özal'ın Adnan Güngör ile evlendiği gün ağladığını ve nikaha gidemediğini' söylüyor. Siz nasıl karşıladınız? Zeynep'in nikahına ağabeyinin tepkisi ne oldu?.. Bir dakika. Önce şuna bir açıklık getirelim. Ben Zeynep'in ağabeyi değilim. O benden büyüktür ama hep böyle söyler!. Eyvah yaşlar çıkıyor ortaya.. Peki nikahında bulundunuz mu? Elbette. Ben hiçbir zaman Zeynep'in ayrıldığı, evlendiği insanlara karışmadım. Onların hepsiyle de hala görüşürüm... Benden şimdilik bu kadar, söyleşinin tamamını Mecmua dergisinin Aralık sayısında okuyabilirsiniz.