ÇOK SIKI BİR MADONNA RÖPORTAJI!

Yayın Tarihi : 21-11-2011 14:07
[resim=20111121resim-185027D5][/resim] [b] HALA DAYAK YİYECEĞİM DİYE KORKUYORUM[/b] Madonna yeni filmi ‘W.E.’ de, İngiltere Kralı 8. Edward’ın uğruna tahtını terk ettiği, Wallis Simpson’ın hayat hikayesini anlatıyor. Hem de ilk kez yönetmen koltuğuna oturarak. “Hayatta yaptığım en zor şey film yönetmek” diyor. Madonna’ya göre, Wallis Simpson’un öyküsü, kendi hayat hikayesine çok benziyor. Filmini ‘Celebrity tarikatı’na bir ithaf olarak niteliyor. Wallis, kralın kalbini kazanarak adeta bir ‘tapınak’ konumuna getirmiş kendisini. "İnsanları tahtlara oturtmayı seviyoruz, ve onlara bu özelliği yakıştırıyoruz, ama eğer bu tapınaktan dışarı adım atarlarsa onları cezalandırıyoruz” diyor Madonna. Anlaşılan kendisi de ününden ve oturduğu hayali tahttan dertli. Davranışlarının ve yaşam tarzının insanları rahatsız ettiğini düşünüyor. “Yaratıcı bir sanatçı olarak yaptığım tüm farklı işlerde hep bir direnmeyle karşılaştım. Değişikliği kolay kabul etmiyor insanlar” diyor. Koskoca Madonna’yı, tüm bu ünü ve zenginliği ile bir eli yağda bir eli balda sanırsınız değil mi? Değilmiş işte. Kendisini hala liseli bir kız gibi hissediyormuş ve zaman zaman topluma ayak uyduramazsa ‘dayak yiyeceğinden’ korkuyormuş. “Eh, kazandıklarının yanında bu kadar da derdi olsun” diyorsanız, bana göre hava hoş. [resim=20111121resim-185027F9][/resim] [b]MİNİ ETEK DE, MAKYAJ DA YASAK! [/b] O da pek çok feminist gibi her alanda erkek bakış açısının geçerli olduğuna, kadınların birer obje haline getirildiğine inanıyor. “Ama kadınlar bile bundan rahatsız değil” diyor. “Ancak bir kadın ortaya çıkıp kendi cinselliğini açıkça yaşadığında başka kadınlar bile rahatsız oluyorlar. Komik bir çelişki değil mi? Zaten tüm dünya kadın cinselliğinden rahatsız…” Gel de şimdi “Kadının yaşından eksilttiği yıllar boşa gitmez, diğer kadınlara eklenir” sözünü hatırlama… Ama kendi cinselliğini keşfetmesi de pek kolay olmamış… O noktadan sonra nasıl uçup gittiğini son derece ilginç örneklerle anlatıyor Madonna… Gelin biraz çocukluğuna dönelim ve o Harper's Bazaar röportajından kesitlerle ‘cinsellik öncesi Madonna’yı tanıyalım. Annesini 5 yaşındayken kaybediyor Madonna. Orta Amerika’da tutucu, Katolik bir ailede büyüyor. Erkek çocukların her zaman istediklerini yapabildikleri, kızların ise sürekli baskı altında kaldığı bir ortamda… Etekler diz altında olacak, boğazlı kazaklar giyilecek, makyaj yapılmayacak… İşte kendisine diretilen kurallar… [resim=20111121resim-185027C8][/resim] [b]KILLI CANAVAR MADONNA[/b] “Babamı çok severdim ama o da çok eski kafalıydı” diyor Madonna; “’Eğer bakireler daha çok olsaydı, dünya daha iyi bir yer olurdu’ derdi o günlerde. "Eminin bu gün aynı şekilde düşünmezdi" diye eklemeden edemiyor… Yani sizin anlayacağınız öyle Hulusi Kentmen gibi şeker bir babası yokmuş kızın… Lise yıllarını ise şöyle anlatıyor: “Popüler kızların, erkekleri tavlamak için nasıl numaralar çektiğini fark ettiğimde, kesinlikle buna uyum sağlayamayacağımı anladım. Özellikle onların tam tersi davranmaya başladım. Saçlarım için bir kez bile kuaföre gitmedim. Ne makyaj yaptım, ne ağda… Koltuk altlarım kıllarla kaplıydı. Okuldaki erkek çocuklar benimle ‘kıllı canavar’ diye dalga geçerlerdi." [b] GAY KULÜPLERİN DAYANILMAZ CAZİBESİ[/b] İşte belki de bu baskılar ve içgüdüler nedeniyle, gençlik döneminde gay kulüplere gitmeye başlamış ve orada kendini rahat hissetmiş. Nedenini de şöyle anlatıyor; “Heteroseksüel erkekler beni çekici bulmazlardı. Belki de farklı olduğum için korkarlardı. Ben ise hep içimden geldiği gibi davranmanın peşindeydim.” Bugünlerde de yeni single’ını tanıtmak için o gay klüp senin, bu gay klüp benim dolaşıp duruyormuş. Eski sığınağı yeni pazarlama alanı oldu diyeceğim ama düşünüyorum da, bildik bileli hep arası iyi oldu Madonna’nın gaylerle… Kendi geçmişinin tam aksine, çocukları söz konusu olduğunda çok hassas Madonna. Biraz Cem Yılmaz ağzı olacak ama ‘Eğitim şart’ diyor. Onların bütün enerjilerini okula vermesini istiyor. Bu arada kızı Lourdes, hem okulu, hem de annesi ile birlikte hazırladığı kıyafet koleksiyonun tasarımlarını beraber yürütüyor. “Modayı çok seviyor ve tasarımlarda bana yardım ediyor” diyor Madonna onun için; “Ben geri planda kalıp seyrediyorum. Ayrıca onun bloğunun editörlüğünü de yapıyorum. Tembellik ettiği zaman da azarı işitiyor tabii..” [resim=20111121resim-185027B7][/resim] [b] ANNE DİKKAT PAPARAZZİ VAR![/b] Peki bu büyük şöhretinin çocukları üzerinde nasıl bir etkisi oluyor? Bu soru sorulduğunda şöyle yanıt veriyor Madonna; “Geçen gün Lourdes ile sokakta yürüyorduk. Kendini iyi hissetmiyordu, biraz ateşi çıkmıştı. Bir eşofman altı ve bir tişört vardı sadece üzerinde. Döndü bana dedi ki; ‘Çok kötü görünüyorum, üstelik etrafta paparazziler var…’” İşte o an, Madonna da kendisini kötü hissetmiş; “Bir genç kız annesi olmak zaten zor, New York'ta bir genç kız annesi olmak daha da zor, bir de üstüne kızım, ünlü bir insanın çocuğu... Bunun farkındayım, kendimi devamlı bu sebepten dolayı suçluyor ve özür dilerken buluyorum. “ [resim=20111121resim-185027E2][/resim] Uzun süredir birlikte olduğu sevgisi Brahim Zaibat’ tan konu açılınca Madonna önce ‘sevgili’ sözcüğünden pek hoşlanmadığını söylüyor. ‘Sevgili’ deyince aklına bir çeşit seks partneri geliyormuş. Oysa kendisinin bundan çok daha fazlasına ihtiyacı varmış. “İç dünyamı paylaşacak birini istiyorum.” diyor; “Aynı zamanda çocuklarımın kendim için seçtiğim bu partnere saygı duymaları çok önemli. Özellikle oğullarım için... Babaları var ama evde bir erkek figürüne de ihtiyaçları var. Beraber olduğum insanları biraz da buna göre seçiyorum. Çünkü çocuklarım tam etki altında kalacak yaştalar. Bu nedenle beraber olacağım insanın özellikleri çok önemli” Çocuklarla, cici babaların anlaşması önemli tabii… Belki de o yüzden Madonna’nın seçtiği erkeklerin yaşları, çocuklarına daha yakın diyesin var ama... Ve ünlü yıldız, çocukları adına ‘erkeğinden’ beklediği en önemli iki özelliği şöyle açıklıyor “Önce kadınlara saygı duymalı, sonra kazandığı her şeyi, hak ederek, çalışarak kazanmış olmalı” Peki ya yaş sorunu? Bugün 53 yaşında olan ünlü şarkıcı her ne kadar bunu dert etmiyor gibi görünüyorsa da, adı ile yaşının sürekli birlikte anılmasından şikayetçi. "Hakkımda ne zaman bir yazı çıksa adımın hemen yanında hep yaşım yazıyor. Bu aynen sunu söylemek gibi bir şey; ‘O burada, ama unutmayın yaşı bu,yani artık pek bir önemi yok’ veya ‘Haydi herkese bunu hatırlatarak ona ceza verelim’ Birinin yaşını yazdığınızda onu limitliyorsunuz. “Gerçek yaşını söyleyen kadına asla güvenmemeli, çünkü gerçek yaşını söyleyen kadın herşeyi söyleyebilir” demiş ya Oscar Wilde… Bu yüzden Madonna’ya pek güvenmemek gerek. Açık açık söylüyor yaşını. Ama o söylemesin de kim söylesin? Kadın hala taş gibi. Bu halde kalabilmek için kendini sıkı bir fitness program içinde tutuyormuş. Peynir ve süt ürünlerini ağzını bile sürmüyormuş. Ama hayat bu… 20 yaşında bile görünse gün gelir, insanın gözünün feri sönüverir. Bu cesur, devrimci ve kariyerini aldığı risklerle pekiştiren ‘her yaşın kadını’ hayat felsefesini ise şöyle açıklamış: “Eğlenmek.. Asıl konu bu. Provokatör olmaya devam etmek, gençlerin ‘krallığının’ bir parçası olduğuma inanıp, isyankar olmak, kışkırtmak, ve her zaman yeni bir devrim başlatmak" Kadın sanki Madonna değil, Marx’ın yadigarı Marxonna…