ŞAHİN'İN SARIŞIN DİLBERİ KİM?

Yayın Tarihi : 09-04-2012 09:52
Şarkıları bizi alıp götürüyor eski günlere. Şöyle bir düşünüyorum da neredeyse bütün unutulmaz şarkıların hepsinin altında onun imzası var. Sahneye çıktığı zaman da insanı sanki avucunun içine alıveriyor. İkinci baharını yaşayan bu romantik prensin bir de matrak yanı var ki işte o da her şeyin tuzu biberi. Geçen gün bir program öncesi kulise şöyle bir uğrayayım dedim. Baktım Selami abi hazırlanıyor, güzel eşi Didem de yanında… Tabii önce küçük bir espri bombardımanına tutuldum, sonra laf lafı açtı, kahkahalar patladı. Bir ara Didem, “Ah sen bunu bilmezsin İzzet” dedi ve başladı anlatmaya… [resim=20120409resim-185251B4][/resim] [b]GECCE YARISI KAPIYA DAYANAN DİLBER [/b] Efendim Selami abimiz, bir tarihte Mehmet Ali Erbil ile Kıbrıs’ta bir programa Didem hanımla birlikte gitmiş. İlk gecce muhteşem bir performanstan sonra çift odalarına çekilmişler. Didem yatağa girmiş, Selami de tam ışıkları söndürecek, bir bakmışlar geccenin o saatinde ‘Tık tık tık…’ kapı çalınıyor… İkisinde de bir merak, kim ola ki? Sonunda Selami pembe panter adımlarıyla gitmiş açmış kapıyı. Didem yattığı yerden gelenin kim olduğunu göremiyor ama Selami fısır fısır bir şeyler söylüyor… Aaaa, bir de İngilizce üstelik. “Selami kim?” diye soruyor , cevap yok Selami’den. Sonra meraklanıyor kalkıp bir gidiyor ki kapıya ne görsün? Sarışın bir afet, up uzun boy dalgalı saçlar… O anda pat diye kapatıyor Selami kapıyı “Yanlış odaymış” diyor demesine ama sen gel bir de Didem’e anlat yanlış mı değil mi… Merakım kabarıyor tabii konuşmanın burasında. Selami Şahin için çapkın derlerdi ama o eskidendi. Şimdilerde hiçbir vukuatı yok “Ne demiş kadın” diye soruyorum. “ ‘Sabah beni kahvaltıya davet edebilir misin?’ demiş” diye Didem yanıtlıyor sorumu… Selami de “Sana sucuklu yumurta ısmarlarım dedim” diye gülerek kulağıma fısıldıyor. “Şimdi böyle güldüğüne bakma” diyor Didem; “O anda yüzünü görecektin kireç gibi olmuştu…” [resim=20120409resim-185251A5][/resim] Neyse, o sabah her ikisi de sağ sağlım kahvaltıya indiklerine göre kadın tarafının elini kana bulamadığı bir gerçek. Ama tartışma hala devam ediyor. Selami “Valla yanlış odaymış” diye ne kadar dirense de inandıramıyor. Tam Didem, masadaki çatal bıçaklar arasında cinayet aletini tespit etmeye çalışırken, yüzünde tabak gibi bir gülümseme ile Mehmet Ali Erbil gelip oturuyor yanlarına ve ilk cümlesi şu oluyor “Nasıl ama kız fıstık gibiydi di mi?” “Mehmet Ali mi tezgahlamış her şeyi” diyorum. “Tabii ya, sabaha kadar da kıkır kıkır gülmüş hergele” diyor Selami… Olayı bir kez daha hatırlayan Selami Şahin, Mali’ye karşı yeni intikam planları düşünürken bu kez Didem ikinci bombayı patlatıyor… [b]BÜLENT ERSOY BORNOZLA ODADAN FIRLAYINCA… [/b] Selami Şahin’in Kıbrıs maceralarının ikinci bölümü biraz traji komik aslında. Bir başka konserden sonra bizimkiler yine odalarına çekiliyorlar ama Selami’nin niyeti yatıp uyumak değil. Geceliğini giyen Didem Selami’nin elbiselerini değiştirdiğini görünce hayretle soruyor “Nereye” diye? Selami yatıştırıcı bir sesle masum amacını açıklıyor; “Biraz casinoya inip şöyle bir etrafa bakınacağım sevgilim” Bu arada o gecce otelden aldığı paraları da ceplerine doldurmak üzere. Didem onun bu ‘masum’ isteği karşısında yelkenleri fora ediyor tabii… Gidersin gidemezsin, büyük bir tartışma başlıyor… Didem kocasının elinden dolarları çekiyor, diğeri vermemekte ısrarlı… Sesler yükseliyor, yükseliyor… Yan odada sahneden inmiş, makyajını temizlemekte olan Bülent Ersoy’un kulağına kadar gidiyor. Bülent hanım yardımcısına “Git bak bakalım Selami’ler neden kavga ediyorlar. Didem’i de çağır buraya” diyor. [resim=20120409resim-185251F4][/resim] Didem ağlamaklı gözlerle Bülent Ersoy’un odasına girdiği zaman Selami çoktan asansörse binip sıvışmış bile… Didem; “Bu gecce kazandığı parayı kumarhanede bitirecek” deyince “Neden gitmedin peşinden kız” diye soruyor Bülent hanım. Meğer Selami yasaklamış Didem'in aşağıya inmesini, kıyameti koparırım peşimden gelirsen diye… Bülent Ersoy’ a söylenecek laf mı bu?. Kafası atıyor o anda Divanın.. “Yürü kız gidiyoruz, o herifi alıp yukarı getiriyoruz” diye fırlıyor. Onun üzerinde bornoz, Didem’de son anda giydiği sabahlık odadan çıkıp asansörün önüne geliyorlar ki… “Gerçekten indiniz mi o halde aşağıya…” “Vallahi iniyorduk. Zaten Bülent hanımı tutamıyorum. O anda asansörün kapısı açıldı… Yüzünde muzip bir ifadeyle bizim ki çıkmaz mı?” “N’olmuş…” “Dinle… Bir de gülüyor “geç kaldınız hanımlar, gitti bütün paralar” diye… Selami Şahin kahkahayı patlatıyor… Sahne zamanı gelmese Didem daha neler anlatacak kim bilir… Bizim ağbi sahneye çıkarken Didem dönüp bana diyor ki “Bak İzzet, haftaya Dubai’ye gidiyorum, Selami sana emanet. Göz kulak ol bizim adama” “Tabii yenge sen merak etme” diyorum en güven verici ifademle, kurda kuzu teslim eden bu güzel kadına…