MURATHAN MUNGAN YÜZ NAKLİ Mİ OLUYOR?

Yayın Tarihi : 20-02-2012 10:02
MURATHAN MUNGAN YÜZ NAKLİ Mİ YAPTIRACAK? Prag’tan atlamışım uçağa, İstanbul’a dönüyorum… Şimdi diyeceksiniz ki “Ya havada kuşlarına rastladın ya da Gargamel yanında oturuyordu…” Vallahi hiç biri değil lakin yanımda harbiden iki hanımefendi oturuyordu “Duydun mu şekerim n’olmuş” diye başladılar dedikoduya; ben de medeni bir insan kılığına girdiğim için hiç oralı olmamaya çalıştım. Taa ki Murathan Mungan’ın ismini duyana kadar. O zaman kulakları diktim tabii… Eee ne de olsa serde ‘araştırmacı gazetecilik’ var; yanımdakileri çaktırmadan dinleyerek araştırmaya başladım. “Ay şekerim Murathan yüzün değiştirecekmiş” deyince hanımlardan biri, önce olayı yüz nakli ameliyatı olarak algıladım ve tüylerim diken diken oldu. “Acaba Murathan Mungan, yüzünü Nicholas Cage ile mi değiştirecek” diye kıllandım. Sonra düşündüm ki, ‘Face Off’ sadece bir filmdi, ben de onu seyrettiğime göre iş zaten bitmişti ve Murathan ile Nıcholas’ın yüz değiştirmesi pek olası değildi. Yan kotlulardaki diyalog biraz daha ilerleyince, anladım ki Murathan Mungan Köln’de bir estetik ameliyat geçirecekmiş. Daha doğrusu Facelift yaptıracakmış. Yani yüzdeki fazla deri kesilip,. çarşaf gibi gerilecekmiş. Ameliyatın bilimsel adı da ritidektomi imiş, ne demekse. ALLAHTAN MİMİKLER DEĞİŞMİYOR Önce biraz telaşlandım tabii yanımdaki hanımlara çaktırmadan. Hani bizde bazı oyuncular botoks yaptırır da, mumya gibi çıkarlar ekran karşısına… Ama ‘duydun mu şekerimciler’ muhabbeti ilerlettikçe içim rahatladı. Meğer bu ameliyatın en büyük özelliği yüzdeki mimikleri hiç bozmamasıymış. Ağız ve göz kenarlarındaki kırışıklıkları alıyor, yüzün ortasının çökmesini yeniden şekillendiriyor, yüzdeki yağların bir kısmını yok ediyor ve doğal bir görünüm sağlıyormuş. Kısaca yüzdeki bölgeleri orjinine döndürüp armonik bir birleşme yaratıyormuş. Daha genç ve dinlenmiş bir görüntü de cabası… “Helal olsun Murathan’a” dedim o zaman; “Herkesin cesaret edemediği bir işe soyunuyor gönlünün istediğini yapıyor. Üstelik kaleminin güzelliği yüzüne yansıtacak” Sonra en sevdiğim Mungan dizeleri geldi aklıma, izninizle sofranın bu bölümünü ustanın şu sözcükleriyle noktalayalım; “Aslında giden değil , kalandır terk eden - Giden de bu yüzden gitmiştir zaten” ANGELİNA JOLİE ALMODOVAR’A NEDEN YALVARDI? Angelina Jolie artık güzelliğinden çok zekasıyla da konuşturmaya başladı milleti. Senaryosunu 2 günde yazdığını söylediği ‘The Land of Blood and Honey’ filminin Saraybosna’daki galasında ölüm tehditleri aldığı her yerde yazılıp çiziliyor ama bundan bir süre önce yaşadığı çok ilginç bir olay henüz yansımadı bizim bu cenaha… Efendim Angelina, Altın Küre ödülleri çerçevesinde düzenlenen seminerlerden birinden çıkınca, doğal olarak bir medya ordusu sarıyor çevresini. Onlarla son gördüğü Almodovar filmi üzerine konuşuyor Jolie ve yönetmene ne kadar hayran olduğunu ifade ediyor. “Çok zeki bir adam, son filminin ardından iki gün acaba ne anlatmak istemişti diye düşündüm ama çok kızgınım ona” deyince muhabirler tabii mal bulmuş mağribi gibi saldırıyorlar kıza. Jolie ise sözlerini şöyle tamamlıyor “Çok kızgınım çünkü bu güne kadar bir tek filminde oynatmadı beni” Tam bu sırada aynı kapıdan Pedro Almodovar çıkmaz mı? Tabi muhabirler bu kez onun etrafını sarıyor. “Angelina size çok kızgınmış” diye fiştekliyorlar adamı. Pedro şaşırıyor “Yahu daha İngilizceyi yeni çozüyorum, teker teker konuşun” filan derken bir bakıyor ki, Angelina da geri dönmüş yanı başında bitivermiş. “Yalvarırım Pedro, beni bir filminde oynat” diye yarı şaka yarı ciddi bir diz çökmediği kalıyor. Sonunda kurt yönetmen anlıyor durumu; “Sen hem Angelina Jolie’sin hem de daha çok gençsin. Önümüzde uzun zaman var ama sana kameralar önünde söz veriyorum, bir gün bir filmimde oynayacaksın…” Vallahi aynen böyle gerçekleşiyor olay. Bana inanmayan varsa Youtube’dan bulup izlesin. Hollywood'u parmağında oynatan bu hatunun Almodovar'ın karşısında neredeyse "6 çocuğumun rızası için" diye adamdan zorla teklif alması işin asıl tarihi yanı. Bana sorarsanız Angelina bu işin peşini bırakmaz, yeni sezona bir Almodovar-Jolie filmi izleriz. Fena da olmaz hani… SEVAN DÜNYAYA AÇILIYOR 'Yüzüklerin Efendisi' Sevan Bıçakçıyı dünya bizden daha iyi tanıyor desem yalan olmaz. Onun sanat eseri niteliğindeki yüzükleri Kraliçe II. Elizabeth’ten Brooke Shields'e, Güler Sabancı’dan Elton John'a kadar yerli yabancı pek çok ünlünün parmaklarını süslüyor. Türkiye’nin yükselen değeri Sevan, şimdilerde yeni kurduğu şirketine teklif veren yabancı ortaklardan biriyle anlaşarak tam anlamıyla dünyaya açılmayı düşünüyormuş. İşin ilginç yanı sadece mücevher olmayacak artık markası altında üretilenler. Günlük tüketim malları, örneğin tekstil üzerine de yoğunlaşabilirmiş. Bunları duyduktan sonra bir de kendi ağzından dinleyeyim neler oluyor onun cephesinde dedim ve aradım Sevan’ı… Her zamanki gibi mütevazı konuşuyor yine; “Markamı satmak gibi bir amacım yok, sadece temelleri sağlam bir kurumsallaşma yolundayım, en büyük hayalim çocuklarıma bu topraklardan çıkacak bir Türk markası miras bırakmak" dedi. Kendi deyimi ile ‘branşındaki bazı boşlukları doldurduktan’ sonra tekstil hatta parfüm gibi başka alanlara yönelebilirmiş. Konuştuğumuzda saat akşamın yedisiydi ve hala atölyesinde bir işçi gibi çalışıyordu Sevan. Bu hızla giderse, yakında onun dokunuşuyla sanat eserine dönüşmüş bir tişörtü Harrods'da, mücevher gibi tasarlanmış şişesindeki parfümünü Barneys'de görürsek hiç şaşırmayalım. Aperatifleri okudunuz, sıcaklar ve tatlılar yakında inşallah.