BAYAN CLINTON'IN İSTANBUL ZİYARETİNDEN ÇOK ÖZEL NOTLAR!

Yayın Tarihi : 24-04-2012 09:40
Buralara kadar gelip depremzede Erkan bebeğe burnunu bile sıktırmıştı. Sonra gün oldu devran döndü silindi gitti politika sahnesinden. Her ne kadar Henry Kissinger “Politikacıların yüzde doksanı kalan yüzde on’un adını lekeliyor” dese de, Clinton’lar herhalde bu yüzde onluk kısma dahil olmalı. Yoksa kocasının ardından, Hillary’yi ‘yeni dünyanın’ en etkili Dış İşleri Bakanı yapar mıydı adamlar? Bu satırları okuyunca “İzzet yine uçtu” diye düşünenleriniz çoğunluktadır mutlaka. Yok yok, korkmayın politikaya filan falan takılacak kadar kafayı yemedim henüz. Geçenlerde Hillary Clinton İstanbul’a gelmişti ya. Gazeteleri karıştırırken hanımefendinin bir fotoğrafı dikkatimi çekti. Baktım önünde bir bira şişesi. “Hiç de bira içecek bir tipe benzemiyor” diye mırıldandım. Masanın karşı tarafında sabah kahvaltısı olarak altıncı hamburgerini mideye indirmekte olan Gargamel “Yok abi, o kadın ağzına bir damla bile alkol koymaz” demez mi? Hoppalaaa… “El alemin sabık First Lady’sinin içki içip içmediğini nereden biliyorsun oğlum” dedim. Sırıttı… “ Şimdi bak, ben Al Bushra’da krallar gibi ağırlandım. Bir humus yapıyorlar ki, ellerini de birlikte yersin.” demez mi? Bu mahluk beni deli etmek için yaratılmış olmalı. Biz ne konuşuyoruz, o ne anlatıyor. Ama tabağındaki 7. hamburgeri kapınca “Tamam abi kızma” dedi “Her şeyi açıklayacağım.” *** Meğer Gargamel, geçenlerde Hilton Oteli'nin içindeki Lübnan restoranı Al Bushra'ya gitmiş. Bir yandan yemek yerken bir yandan da her zaman olduğu gibi etrafa kulak kabartmaya başlamış. Hillary de aynı günlerde Hilton da kaldığı için, bizimki –huyu kurusun- ne olmuş, ne bitmiş her şeyi öğrenmiş. Hillary Clinton için otelin 7. ve 8. katları tamamen kapatılmış. Hilton zaten bir Amerikan oteller zincirine ait olduğundan eski First Lady pek de rahat etmiş. Yanına otelden 24 saat ona eşlik etmek için bir de butler vermişler. “Butler ne oğlum” dedim… “Ab.i kahya gibi bir şey işte dedi. Kadının keyfinin kahyası…” İçinde mutfağı da olan kral dairesinde kalmış Hillary. .Ama peşindeki koruma ordusunu ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Adamlar onun Sezar salatası ve ızgara tavuğu yapılırken mutfaktaki aşçıları bile uzaktan dikizlemişler Olur a, yemeklerin içine zehir mehir atar belki sivri akıllının biri… Yemek demişken eski First Lady tam bir organikçiymiş. Odasına gelmeden önce buzdolabı boşaltılmış Clinton'ın ekibinin getireceği organik ürünlere yer açılmış. Ne kadar yüzde yüz organik ürün varsa doldurmuşlar dolaba. Bu arada kim söylediyse (artık bizimki o kadarını öğrenememiş) Feriköy pazarını keşfetmiş Amerikalılar. Oranın organikleri de malum, yeme de yanında yat. Bu arada bayan Clinton sadece yağsız yoğurt ve müsli yemiş, kahveyi de kremalı içmiş. Gün boyunca bitki çaylarını tercih etmiş, Ve Türk kahvesi, tabii ki az şekerli… Masaj yaptırmak için de randevu almış ama daha sonra vakitsizlikten iptal etmiş. Bütün bunların yanı sıra, oteldekilerin genel izlenimi şu; Hillary, çok dominant bir kadın olmasına rağmen, hiç kaprisi olmayan muhteşem bir varlıkmış. Hatta her yanına gelenle resim çektirmekten de kaçınmamış… Ama denilen o ki otel personeli daha önce yine Hilton'da kalan Obama'dan bile çok çekinmiş Hillary'den. Eh kadın sonunda Yeni Dünya'nın Dışişleri bakanı. Gargamel bir çırpıda bunları anlattı ama aklı Al Bushra’da yediği humusta kalmış bizim obezin…