KİM BU GİZEMLİ ADAM?

Yayın Tarihi : 01-09-2012 12:22
Tam ‘şunu başımdan def etsem de yerine kocaman bir saksı çiçeği alsam, onunla huzur içinde yaşarız’ diye düşünürken yine bir vaveylayla girdi kapıdan. Öyle de heyecanlı ve sempatik bir hergele ki az önce düşündüklerimden utandım. “Hadi yine iyisin” dedi “Harika bir malzeme getirdim sana… Dün gecce Sezen….” *** Efendim Nişantaşı'nda Çarşamba geccesi öyle bir cümbüş yaşanmış ki, bizim ki bile şaşırıp kalmış gördüklerine. Her şey, Sezen, Nukhet ve arkadaşlarının mekana gelmesiyle başlamış. ‘Arkadaşları’ diye geçiştirerek onların da hakkını yemeyelim; bu ünlü ikilinin yanında Sezen’in menejeri, her şeyi Yaşar Gaga, Göksel, Saba Tümer ve Yalın varmış. Kadroya bakar mısınız? Eski gazino günleri olsa başlı başına olay… Sezen’in keyifli olduğu zamanlarda gittiği yerlerde şarkı söylemeyi nasıl sevdiğini bilirim. İster salaş bir meyhane olsun, ister şık bir gecce kulübü; eline mikrofonu aldığı zaman adeta sadece kendi için söyler minik serçe ama mekandakiler de zevkten dört köşe olur tabii… O gecce de Frankie’nin konukları için de böyle olmuş ama olayın bir de kaymaklı kadayıf yönü var; o da Nukhet Duru… Nukhet mikrofonu eline alıp unutulmaz iki şarkısını ‘Anılar’ ve ‘Melankoli’yi söyledikten sonra Sezen fırlamış sahneye üç muhteşem şarkı da o patlatmış; ‘Küçüğüm’, ‘Unuttun mu beni’, ‘İstanbul İstanbul Olalı’ .Ardından da yakışıklı bir dostuyla dans etmeyi de ihmal etmemiş.Yıkılmış tabii ortalık. Bu iki ustadan sonra Yalın ve Göksel sahneye çıkmayarak ablalarına saygıda kusur etmemişler. “Zeynep Doruk’un da hakkını yememek lazım” dedi Gargamel. “O da öyle güzel şarkılar söyledi ki bütün gecce hayran hayran hayran dinledik.” Gargamel o gecce yaşadıklarını anlattıktan sonra çektiği fotoğrafları da çıkardı ortaya. O zaman tepem attı “Ulan bunlar neden net değil” diye fırçayı çekince “Eee abi cep telefonuyla bu kadar oluyor. Alsan bana bir Canon neler getiririm sana” demez mi? [resim=20120901resim-185522D4][/resim]