Saçmala günüm!..

Yayın Tarihi : 29-07-2013 12:02
Orhan Veli’nin dediği gibi “Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurunda mı dünya” diyenlerin dünyası bu... Kendi kendime bugünü ‘saçmalama günüm‘ ilan ediyorum, gündem bu kadar karışıkken cicili bicili haberlere kurban ediyorum naciz bedenimi... [b]ANGELİNA’NIN BABASI, BRAD’İN JETİ...[/b] Madem Orhan Veli’den başladık, onunla devam edelim... “Hiçbir şeyden çekmedi dünyada nasırdan çektiği kadar...” demiş ya usta bir şiirinde... Angelina Jolie’nin derdi de nasırı değil babası Jon Voight... Kızcağız ondan çektiğini kimseden çekmemiş olmalı ki sonunda soyadını değiştirmek için mahkemeye başvurmuş. Gerçek adı Angelina Jolie Voight olan bizim kız, ismini sahne adı olan Angelina Jolie'ye çevirecek resmi olarak. Bunun için Los Angeles'taki dava başlamış bile. Uzun zamandır babasıyla arasında sorunlar bulunan Angelina, son olarak onun televizyona çıkıp; “Kızımın psikolojik problemleri var, ciddi olarak yardım alması lazım” lafından sonra çıldırmış ve isminden babasının soyadını sildirmeye karar vermiş. Aslında kız haksız değil... Bizde de televizyonlara çıkıp ünlü çocuklarına verip veriştiren ebeveynler var ya; durum hemen hemen aynı. Üstelik Jon Voight’un şu sözlerle kendini acındırması da çileden çıkarmış Angelina’yı; “Kızıma ulaşmaya, onun yardımını almaya çalışıyorum. Kızım beni görmek istemiyor çünkü ben onun içinde bulunduğu durumu açıkça anlattım ve yardım alması gerektiğini söyledim" Angelina ise konuyu şu cümlelerle kestirip atmış; “Babamla olan sorunlarımız yüzünden insanları rahatsız etmek istemiyorum. Sadece şunu söyleyebilirim ki, onun yakınlarında bile olmak benim için hiç sağlıklı değil.” Şimdi diyeceksiniz ki “Vay beee... Zavallı kızın yaşadığı drama bak...” Ama madalyonun bir de arka yüzü var. Brad Pitt, bu ‘zavallı kıza’ özel bir jet alıyormuş. "Brad Londra'da ‘World War Z'yi çekerken, Angelina da Hawaii'de ‘Unbroken’ adındaki savaş filmini yönetirken birbirlerini özlemişler doğal olarak. Özel jetle özlem giderecek çocuklar... Zaten Angelina’nın 2004‘den beri pilot lisansı varmış; jet’i beğenmiş, Brad de parayı bastırıp almış... Onlar ermiş muradına, baba Jon Voight ise hala kerevete tırmanmaya çalışıyor... [b]MODANIN PAPASI KARL LAGERFELD[/b] 31 Ocak 1964 günü John Lennon; “Biz Beatles olarak İsa’dan daha meşhuruz. Rock’n Roll mu önce gider, Hristiyanlık mı bunu bilemiyorum” diye bir demeç verince yer yerinden oynamış, batı dünyasında kıyamet kopmuştu. Beatles’ın plakları yakıldı, Amerika’nın pek çok yerinde Ku Klux Klanlar yeniden faaliyete başladı, hatta borsa bile etkilendi bu cümlelerden. Sonunda John, çevir kazı yanmasın misali bir özür diledi ve Papa tarafından affedildi. Bu olaydan yıllar önce de Charlie Chaplin aynı cümleyi, yani İsa’dan daha meşhur olduğunu söylemiş ama bu kadar tepki çekmemişti. Lennon’un da, Şarlo’nun da ne kadar çılgın olduğu bilinir. Ama çağımızda çılgın deyince akla gelen isimlerden en önde gideni şüphesiz ünlü modacı Karl Lagerfeld’dir... Karl, şimdi de -her ne kadar diğerleri kadar ileri gitmese de- Papa ile aşık atmaya kalkmış. Herhalde hakkında çekilen 4 saatlik bir belgeselde ‘Modanın Papası‘ olarak gösterilmesinden de biraz cesaret almış olmalı... Efendim, bir Alman televizyonu ‘Mode als Religion’ adlı belgesel için 16 ay boyunca Lagerfeld'i takip etmiş, günlük yaşantısını filme almış. Modayı bir din olarak ele alan ve çılgın modacıyı da modanın Papa'sı olarak ilan eden bu 4 saatlik belgeselde yer alan diğer ünlüler ise Claudia Schiffer, Sarah Jessica Parker, Linda Evangelista, Ines de la Fressange, Suzy Menkes, Christiane Arp, Gerhard Steidl, Diane Kruger ve Milla Jovovich. Buraya kadarı iyi hoş da; bizim çılgın Karl tutamamış yine çenesini, Papalık müessesesine de hafiften çemkirmiş. Mesela; “Bir tek şık Papa vardı;12. Pius... O da öldü gitti” “En karizmatik Papa 23. John’du... Gerisi fasa fiso” filan demiş... Bu cümleler Vatikan’ı çileden çıkaracak cinsten tabii... Hatta bazı firmalar belgeselin sponsorluğundan çekilmişler... Ama ırgalar mı bunlar çılgın Karl’ı... Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umrunda mı dünya... [b]SKANDAL DEDİĞİN MURDOCH'INKİ GİBİ OLMALI[/b] Büyük başın skandalı da büyük olur... (Bunu kimse söylemedi, kendim kendime uydurdum vallahi) Malumunuz dünyanın en büyük medya patronlarından Rupert Murdoch bir tele kulak skandalı ile gündeme gelmiş, mahkemelere düşmüştü. Şirketinin bünyesindeki News of the World' gazetesinin editörleri Andy Coulson ve Rebekah Brooks'un bazı ünlülerin ve vatandaşların telefonlarını hackleyip bilgi toplamak suçundan yargılandıkları dava hala sürüyor. Şimdi gelelim asıl bombaya... Sızan bilgilere göre, dava sürecinde sanıkların e-mail hesapları incelenirken dudak uçuklatan başka bir gelişme yaşanmış. Meğer Rebekah Brooks hem Andy Coulson'la, hem Rupert Murdoch'la, hem de Rupert'ın oğlu Lachlan Murdoch'la yatıyormuş. Tabii bu bilgiler resmi olarak doğrulanmadı ama ‘ateş’ ve ‘dumanla’ haberleşen kızılderilileri de unutmamak lazım.