"İNŞALLAH BEREN, İLİŞKİSİNDEN ZARAR GÖRMEZ!"

Yayın Tarihi : 07-06-2012 11:06
O bu alemin kara kutusudur. Uzuzn zamandir ağzını açıp konuşmadı, bildiklerini anlatmadı.Eski dostluğumuzu kullanarak ona müthiş bir duygusal şantaj yaptım, baskı uyguladım… Sonunda dayanamadı. ‘Önce insanım, sonra gazeteci’ diyor ya sevgili dostum. Burada da insanlığına kurban oldu. [resim=20120607resim-185357G9][/resim] Her şeyi bilen magazinci hakkında pek bir şey bilinmiyor. İn misin cin misin,kimlerdensin anlatsana biraz... Babam İzmir’de Eşrefpaşa delikanlılarından biriydi. Böyle şöyler söylemek çok ayıp ama Eşrefpaşa’nın nerdeyse yarısı onundu. 13 dükkanı 4 evi vardı. Günde üç takım elbise değiştiren bir adam... Ne iş yapıyordu? Gazino dünyasını hatmetmiş ilk insanlardandır. Fakat gazinocu imajının yanlış olduğunu düşündüğü için hiçbir zaman kendini o meslekten görmedi. O işi bıraktıktan sonra taş ocakları kurdu ve müteahhitliğe başladı. Eşrefpaşa’nın delikanlıları meşhurdur zaten… Çift silah taşırdı ama ikisi de ruhsatlıydı. Kimseyi vurmuşluğu var mı? Yoktu öyle karanlık işleri. Eşrefpaşa taksi durağında 20 tane Chevrolet’si vardı. Mahalledeki bütün çocukları sünnet ettirirdi. Chevrolet’de mi sünnet ettirirdi… Hemen hemen İzzet. çocukları arabalara doldurup sünnete götürür, kendisi de önden at üzerinde giderdi. Sen de el bebek, gül bebek büyümüşsündür… Aynen öyle. 81 yılına kadar annem ekmeğin kaç para olduğunu bilmezdi. Düşün babamın cenazesi için Efes otelinin 2 kral dairesi ve 2 katı tamamen kapatıldı. Kürt İdris’lerden Dündar Kılıçlara, Fahrettin Aslan’ına, Emniyet Müdürlerine kadar her kademeden insan vardı. Biraz "Godfather" durumları seziyorum Asla… Tam bir kabadayıydı. Racon keser, küsleri barıştırır… Son sözü o söylerdi ama hiçbir zaman mafya olmadı. Etrafındakileri hep kolladı. Bizim eve ne yiyecek içecek girerse,tüm mahalleliye de aynılarından bir kamyon getirtirdi. Sen de silah taşıyorsun... Babadan kalan alışkanlık diyelim. 15 yaşındayken Almanya’dan getirilen Opel araba vardı altımda. Böyle bir babaydı. Her şeyi ondan gördük. Silah kullanmayı da öğretti mi? Öğretti. Biraz erkek, biraz kız çocuk gibi yetiştirdi beni. Saçlarımı sarıya da boyattığım oldu, incecik kaşlarım da. Ama cebimde hep silah vardı. Aslında bu konuya hiç girmeyecektim ama sen açtın…Erkek gibi mi yetiştirildin? Nereye geleceğini biliyorum.Pek çok kişi benim cinsel kimliğimi tartıştı.Bu Allah ile kul arasındadır. Aseksüel yaşantım da oldu, erkek flörtlerim de. Kimseye hesap vermek zorunda değilim. Erkek flörtler derken… Mesela kim? Ali Kılıç, İstanbul’un en büyük delikanlılarından biriydi. Evliliğin eşiğinden döndük. Evlilik teklifini kim yaptı? O.. Londra’ya gidip evlenelim dedi. Vallahi bu evlilik olayını ben bile bilmiyordum. Biraz da magazin dünyasına gelelim. Yıllardır bazı magazincilerin para karşılığı haberleri örtbas ettiği konuşulur. Doğru mudur bu Allah aşkına? Bir şey diyemem çünkü hiçbir zaman kul hakkını almam. Ama bazı gazetecilerin sanatçılarla iç içe yaşadığını görüyoruz. Ona bakarsan eskiden gazeteci menajerlik de yapmazdı. Sen yaptın ama... Gazeteciliği bıraktıktan sonra… Benimle ortak olduğunu bile söylediler bir ara… Halbuki sıkıntılı dönemlerimde bana borç verdiğini kimse bilmez. Birlikte çok gezdik. O ayrı bir röportaj konusu olur.96 yılında İstanbul’a dönüp yeniden gazeteciliğe başladığımda altımda Toyota Land Cruıser vardı. Ne bir sanatçı ne bir işletmeci Şenay’ın o yediği yemeğin parasını ödedik diyemez. Buna İzzet de dahildir desene. Tabii sen de dahilsin. Bir indirimim vardır o ayrı. Bu benim en doğal hakkım. İş adamları da bugün içeceği şarabın pazarlığını yapıyor. Seni yakından tanığıdım için dilinin dümeni olmadığını biliyorum. Yaptığın haberlerden dolayı hiç tehdit aldın mı ? Tabii… Ölümden döndüm.96 yılında bir kokain haberi yapmıştım. Bir çok şöhretin ismi geçiyordu.Haberin ardından büyük patlamalar yaşandı. Nasıl patlamalar? Çok büyük bir kokain operasyonu yaptı polis. Hemen bunun ardından Ataköy’deki evim kurşunlandı. Arabamın önü kesildi. “Lanet olsun” dedim; “Bir ben mi varım bu misyonu üstlenecek. Dibine kadar içsinler, dibine kadar da intihar etsinler” Senin inançlı bir kişiliğin var. Magazin yapılırken bazen insanların ahını aldığımızı düşünüyor musun? Tabii düşünüyorum. Mesela Ramazan’da elimden geldiğince magazin yapmamaya çalışıyordum. Sadece Ramazan'da mı? Yok… Aslında 96 yılında gazeteciliğe yeniden döndüğümden beri kimsenin kalbini kırdığımı ya da kul hakkı aldığımı sanmıyorum. Tam tersine çok insanı kolladım Mesela? Mesela bir sanatçının New York’ta evli bir erkekle beraber olduğunu öğrendim. Şimdi çok ünlü bir isim o.. Ama yazmadım. [b]ARSIZLIK VE YÜZSÜZLÜK ŞÖHRETİN DİĞER ADI OLMUŞ[/b] Nasılsa adını söylemeyeceksin. Peki böyle sakladığın çok olay var mı ? Çok var . Artık her şey o kadar laçkalaşmış ve yüzsüzleşmiş ki… Arsızlık ve yüzsüzlük şöhretin diğer adı olmuş. O zaman şöyle sorayım. Bu arsızlığı ve yüzsüzlüğü bildiğin halde açıklamayarak okurlarına ihanet etmiş olmuyor musun? Hayır. Çünkü benim de hatalarım var. O zaman onları açıklamak zorundayım. Hatalar sadece şöhretlere mi ait? Halkın arasında yok mu uyuşturucu kullananlar, kocasını karısını aldatanlar?Sadece şöhretler yapınca mı manşet olması lazım? Ne oldu da aniden elini eteğini her şeyden çektin? Korkunç bir olay yaşadım. Star TV’de ‘Bir Dilek Tut’ programını yaparken 3,5 metreden yere düştüm.Herkes öleceğimi zannetti.Sol omzum kimin biliyor musun? [b]SOL OMZUM AMERİKALI BİR KOMANDO SUBAYINA AİT[/b] O ne demek şimdi? Sol omzum protez, Amerikalı bir komando subayına ait. Vücudumda 21 tane platin var.Felç olma ihtimalim yüzde 99’du.Kazandığım bütün parayı bir kenara ittim. Kendinle hesaplaşmaya mı başladın? Aynen öyle.Allah bana bu cezayı neden verdi diye düşünmeye başladım… Ceza değil mesajdı belki de? Ben ceza olarak algıladım. Sonra düşündüm. Demek ki bazı insanlara bazı acıları tattırmışım. Allah da bana dedi ki.. [b] ALLAH TATLISES'İ VE BENİ CEZALANDIRDI[/b] Biraz fren yapman gerekiyordu belki? Evet. Çok güzel paralar kazanıyordum. Bir takım şımarıkça hallerim de vardı . Allah da bana “Bak kulum ben sana her şeyi verdim burada biraz dur” dedi. Bu benim için de geçerlidir, İbrahim Tatlıses için de. Allah hepimizi cezalandırdı.Tatlıses ve ben buna en güzel örneğiz. Onun başına gelen de mi bir mesaj? Allah bazı şeylerden arınalım ve yeniden geçmişimize bakıp şükredelim istedi..Bu gün İbrahim o vaziyette ekrana çıktığında aslında pek çok insana ders veriyor. Sen ne gibi bir ders veriyorsun? Önce insan sonra gazeteciyim diyorum. Gördüklerimi,duyduklarımı yazmadığım için pek çok insan sokaklarda rahat geziyor ve halkın gözünün içine baka baka yalanlarına devam ediyor. Sen de yaz o zaman Yazmam. Bunlar benimle mezara kadar gidecek.Fakat hepsi çok mutsuz insanlar ve arayış içerisindeler.Hiç dilemem ama öyle isimler var ki sonları intihar. Tam bir kara kutusun Şenay… Türkiye'nin magazin gündemini belirleyen kadın olmanda kimlerin desteği oldu? Allah rahmet eylesin Çetin Emeç ve Nezih Demirkent’in bende çok emeği vardır. Bir de Erol Simavi’nin. Yeniden başlamama da sevgili Rıfat Ababay sebep oldu. Onların dışında tırnağımla kazıyarak geldim olduğum yere. Şöhretin bedeli olduğu malum, peki ya şöhretlerin haberlerini yapmanın? Olmaz olur mu?.. Protezle gezmem, 7 sene antidepresan kullanmam bedel değil mi? Ayrıca hazımsızlıklar, kıskançlıklar var. Ben yeniden ekranlara dönmeyeyim diye bazı arkadaşların kumpaslar yaptıklarını görüyorum. Bu tip insanlar yazılı medyada da var mıydı? Eskiden yazılı medya müthiş bir şeydi. Çok saygı duyduğum bir insan var. Hanzade Doğan Boyner.Şimdi sadece tiraja bakılıyor. Ne yani eskiden satışlar önemli değil miydi? Önemliydi tabii ama o zamanlar basın çok daha güven veriyordu, hükümetleri bile değiştirirdi,savaşları başlatırdı fakat şimdi o gücünü maalesef kaybetti. [b]PEK ÇOK YAZAR MEYVE TABAĞI GİBİ[/b] Bunun sebebi ne sence? Pek çok gazete yazarı ortalıkta şovmen ya da şovgirl gibi dolaşıyor. .Eskiden 15 tane yazar okurdum şimdi birkaç taneyi geçmiyor. Çoğunun götü başı oynuyor. O zamanlar herkesin rengi belliydi. Şimdi pavyonlarda verilen meyve tabakları gibiler. O ne demek şimdi? Yanar döner demek Her neyse şimdi İzmir’de ne yapıyorsun? Orada çok önemli bir misyon edindim .Atatürk Çocukları kütüphaneleri Yaşatma derneği var İzmir’de.Mesut Tim ile birlikte köylerde kütüphane açıyoruz. Gazeteciliğe dönmeyi düşünüyor musun? Hayır, düşünmüyorum… Ama çok da iddialı konuşmayayım. Belki haftada bir televizyonda yeni bir sayfa açarım kendime. Peki sence magazin basınını en iyi kullanan sanatçı kim? Demet Akalın tabii… Ya en ahlaksızca kullanan? İsimlerini söyleyip onları ödüllendirmem. Ama kendilerini biliyorlar, halk da onları gayet iyi biliyor. Üstüne basarak söylüyorum, bu kişiler yalnızca kendilerini kandırıyorlar, halk her şeyin farkında. [b]BU CAMİADA HERKES ÇİFT KARAKTERLİ[/b] Bu piyasanın içinde olmak insanda psikolojik rahatsızlık yaratmıyor mu? Yaratmaz olur mu İzzet… Bu camiada kimse kendisi değil. Herkes çift karakterli. Böyle bir genelleme doğru mu? Hiç mi yok kendisi gibi olan? Var tabii ama çok az. Mesela Ebru Gündeş’e hayranım.Reyting peşinde koşmuyor. Bir de öyle bir yanı var ki Ebru’nun kimse bilmez.Ünlü bir astrolog vardı,Sevim Özüm... Rahmetli oldu. Toprağı bol olsun. Kanser hastasıydı. Ebru yıllarca ona baktı, evinin kirasını verdi, ilaçlarını aldı. Asla da kimse bilmedi. Geçer not verdiği başka kimler var sıfırcı hocanın? Sibel Can…Artıları eksileri vardır ama tükürdüğü yüze bakmaz, baktığı yüze de tükürmez. Bir elin parmakları kadar mı diyorsun? Öyle… Bir takım misyonlar üstlenip ödüllerini koyacak yer bulamayan bazı isimler halkın gözünün içine baka baka kandırdıklarını sanıyorlar ama aynaya baktıklarında uykuları dağılıyor çünkü karşılarında o sahte tabloyu görüyorlar Yine de isim vermem diyorsun… Vermem İzzet. Bunların arasında evli olanlar, çoluk çocuğa karışanlar var. “Kadın suskunluğunu bozdu üzerimizden prim yapıyor” demelerini istemiyorum Gelelim biraz da magazin gündemine. Seren Serengil ile Gülben Ergen’in barışmasına ne diyorsun? Barışmışlar da kek yemeye gitmişler… Yani bizi keklediler mi yıllarca… En güzelini sen söyledin. Biraz önce dedim ya ne tükürdüğün yüze bak, ne bakacağın yüze tükür diye… Sen köpeğine ‘Gülben’ deyince havlamayı öğretiyorsun, sonra kalkıp evine gidiyorsun.Pes Bir Şenay Düdek yorumu alsam bu konuda... Vallahi aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık. İkisini de çok iyi tanırım. Kuran'da ‘Küslük tül kuruyuncaya kadardır’ diye yazar. Ama bu kadar sene geçmiş aradan…Tülü bırak yorganlar kurumuş. Bakalım ne çıkacak aradan. [b]AZİZ YILDIRIM VE DENİZ SEKİ GÜNAH KEÇİSİ OLDU[/b] Peki ya Deniz'in mahkumiyet kararı? Aklım almıyor İzzet. Katiller, tecavüzcüler yeni yasayla dışarı çıkarken bir Aziz Yıldırım, bir de Deniz Seki günah keçisi oldu. Medyanın da bu kadar gitmemesi lazım onların üzerine. [b]İNŞALLAH BEREN BU İŞTEN ZARAR GÖRMEZ [/b] Ama işte bu da şöhretin bedeli….Kenan Doğulu ve Beren Saat de evliliğe doğru gidiyorlar galiba… İnşallah Beren bu işten zarar görmez… Ne gibi bir zarar? O kadarını söylerim, başka da laf alamazsın ağzımdan. Türkiye’nin top 5 starını say desem Eskilerin hepsini… Ya bu yılın? Ajda her jenerasyonun starı,tabii ki Tarkan ve Sezen … Sezen de senin hemşehrin… Aynı zamanda liseden arkadaşım.Yaaa çok matrak günlerdi… Kantinde elindeki süpürge sapını mikrofon gibi kullanıp Ajda’nın taklidini yapardı. Çok gülerdik. Bordo formalarımız vardı, Sezen onu kısaltıp mini etek yapardı. Nasıl kısaltırdı,iğne iplikle mi? Yok canım.Eteği belden kıvırıp içine katlardı. Annesi de müdür yardımcısı… En çok fırçayı ondan yerdi. Sonra da devam etti mi arkadaşlığınız? Etmez mi? İlk 45’liğini yaptığı zaman TRT’ye Kadın ve Magazin diye bir programa gelmişti. Ben de onun yapımcısıyım… Korkarım o zaman televizyon daha siyah beyazdı… Korktuğun başına geldi… Neyse onu ekrana çıkardım. Meğer şarkısı denetimden geçmemiş.Cezayı yedim tabii.Maaşımı da kesmişlerdi hiç unutmuyorum. Peki sence sanatçılar topluma örnek olmalı mı? Asla.Ben örnek değilsem onlar da değil… Affedemediğin kim var bu camiada? Affetmek Allah'a mahsus. Kırgın olduğum insanlar var ama doğrusunu istersen hiç kimse umurumda değil. Ünlülere özenenler için ne diyeceksin? Bu konuda üç kitap yazdım hepsi de best seller oldu. Onlara kimse özenmesin çünkü hepsinin yüreğinde bir yara var. Yok mu yeni bir kitap? Var, iki yıldır üzerinde çalışıyorum.Ama finalimi sinemada yapacağım. Allah izin verirse Şenay Düdek’in bir sinema filmi olacak. Gönlünden kimi oynatmak geçiyor? Meltem Cumbul, Beren Saat, Ezgi Mola ve Meryem Uzerli’yi beğeniyorum. Ama kahramanım bir doktor. Meltem biraz büyük, Beren de hafif kalabilir.Çok ağır bir rol…