ÇOK ACAYİP BİR MANTI HİKAYESİ...

Yayın Tarihi : 28-07-2012 16:36
Günlük konuşmalarımız içinde çok sık duyduğumuz cümleler bunlar… Gelin en sonuncusundan başlayalım… Sabah sabah mantı yenir, hem de nasıl yenir. “Ben yiyorum” desem, sopayla kovalarsınız ama sıkıysa koskoca Fatih Sultan Mehmet’i kovalayın bakalım. 15. Yüzyıl saray mutfağının baş yemeklerinden biriymiş mantı ve haftanın beş günü Fatih’in sabah sofrası için pişirilirmiş. Geri kalan iki gün de diyet yapıyordu herhalde Sultan… “Nereden çıktı bu mantı muhabbeti?” sorusunun yanıtına gelirsek; Ramazan günü herhalde sushi tarifleri verecek değildik… Ayrıca bu güne kadar öylesine değişik konularda ahkam kesmişim ki, neredeyse bir tek spor üzerindeki yüce fikirlerimi yazmamışım. Ama kimilerinin beni ‘suçladığı’ lokantacılık hakkında pek klavye oynatmamışım. Alın size acayip bir mantı öyküsü… [b] TOPKAPI SARAYININ SONBAHAR MENÜSÜNDE… [/b] “Mantou’mun üzerine biraz daha yağ gezdir canım” derseniz bir ihtimalle Çin’de ne dediğinizi anlayabilirler. Çünkü mantı sözcüğü, Çin ve Kore kökenli bu harfler bileşkesinden geliyor. Ağzımızın suyunu akıtan bu tatlı belanın mucidi onlar. Orta Asya’dan Avrupa’ya ise Cengiz Han ve Timur döneminde taşınmış mantı. Yıldırım Beyazıt’ı esir aldıktan sonra “Şaşıyorum şu Allahın işine, dünyayı senin gibi bir körle benim gibi bir topala bırakmış” dediği rivayet edilen Aksak Timur, bu lafları söylerken bir yandan da mantısını kaşıklıyor olabilir miydi acaba? Şaka bir yana, Türkler ve Moğollar atlarıyla sefere çıkarlarken kurutulmuş mantıyı yanlarından eksik etmezlermiş. Kamp ateşinde suyu kaynat, at içine Mantou’yu, sonra afiyetle ye… Böyle ağzının tadını bilen atalarımız olunca, bendeki göbeğe de şaşmamalı… Kırgızlar işi daha da abartmışlar, koyun ve dana etinin yanında patates ve kabak da katıyorlarmış mantıya. Kazaklar ise koyun etinin yanı sıra, üzerinize afiyet, at eti de kullanırlar ve buharda pişirirlermiş. Gelelim Osmanlı’ya… Bugün genellikle sade suda ya da et suyunda pişirilen mantı, 15. yüzyılda Osmanlı mutfağında buharda hazırlanıyormuş. Mantıya o dönemde kıyma haricinde nohut gibi bakliyat da ekleniyormuş. … II Beyazıt döneminde ise mantı kardeş, Topkapı Sarayı’nın sonbahar menüsü arasında bulunuyormuş… [b]İSTER FIRINA AT, İSTER KIZART… [/b] Şimdilerde mantıyı suda haşlıyor, buharda pişiriyor,fırınlıyor ya da kızartıyoruz. Ama işin zahmetli kısmı, hamuru açma ve katlama aşaması. Suda pişirmek istiyorsanız iş kolay. At kaynayan suya, süzüp çıkar, üzerine salçalı kırmızı biberli yağı, yoğurdu boca et, mideye indir… Fırında pişiriyorsanız biraz daha zahmete katlanacaksınız. Mantı yavrucaklarını hazırladıktan sonra bir süre fırında pişireceksiniz. Sonra çıkarıp su ve tavuk suyu ekleyip tekrar aynı yere… Biraz suyunu çekince de fırından alıp domatesi, kırmızı biber, yağ sosuyla servis… Yoğurdu unutursanız döverler adamı benden söylemesi… [b]HEM YİYİP HEM ŞİŞMANLAMAMAK ELİNİZDE [/b] İç malzeme olarak genellikle kıyma kullanırız ama mercimekli, peynirli ve tavuklu mantı da yapılıyor. Şimdi gelelim asıl sorunun cevabına; “Her şey iyi güzel de mantıyı bünyeye bir güzel indirdikten sonra gelecek kiloları ne yapacağız?” Aslında bu konudaki genel kanı ve endişeler oldukça yanlış. Çünkü mantının kalorisi öyle sanıldığı kadar yüksek değil. Et grubu (kıyma, mercimek), süt grubu (yoğurt) ve tahıl grubu (un) yiyeceklerin hepsini bir arada tüketiyorsunuz. Üstelik üzerine gezdirilen yağ konusunda seçim size kalmış. Mantının sosunu kırmızıbiber ve zeytinyağı ile hazırlayabilirsiniz. Bir de kızartma çeşitlerinden uzak durulursa, mantı neden sağlıklı, tam bir öğün olmasın? Gürcistan’dan Filipinlere, İtalya’dan Almanya’ya 20’ye yakın ülkenin mutfağında yer alıyor Mantı. Gürcistan’da Khinkali adını taşıyor, daha büyük ve buharda pişiriliyor. Filipinler’de Siopao deniyor, elle yeniyor ve içine domuz, dana, tavuk eti, karides veya tuzlanmış ördek yumurtaları konuyor… İtalya’daki Tortellini’nin de mantının bir türevi olduğunu da söylemek mümkün. Lübnan ve Filistin’de…. Tamam tamam kestim… Ağzımızın suyunu kaçırmayalım lafa boğarak… Kısaca demek istediğim o ki; [b]“Canım acayip mantı çekti…” [/b] ……… Manitasıyla mutfağa girip mantı yapmak isteyenlere son bir kıyak. İşte Osmanlı’dan günümüze kalmış bir mantı tarifi. Manitasız da yapabilirsiniz ama mutfağı kim toplayacak? Kızmayın kızlar şaka yaptım [b]MALZEME[/b] 3 su bardağı un 2 yumurta 1 su bardağı su 1.5 tatlı kasığı tuz 400-500 ince kıyılmış koyun eti 200 gr haşlanıp ezilmiş nohut Karabiber, kırmızı toz biber [b]HAZIRLANIŞI[/b] Unu yoğurma kabına alın, ortasını havuz gibi açıp içine yumurtaları, tuzu ve suyun yarısını döküp yoğurmaya başlayın. Kalan suyu da yavaş yavaş ilave ederek yumuşak, elastik, kulak memesi kıvamında ele yapışmayan bir hamur elde edin. Üstünü nemli bir bezle örtüp dinlendirin. Hamuru açıp şekillendirmeyi de bir zahmet google'a bakıp siz öğrenin sevgili okurlar Not: Yine de şişmanlarım diye korkuyorsanız o zaman bir kibrit kutusu kadar beyaz peynire talim…