Mustafa Kemal Sabiha Sultan ile evlenseydi tarih değişir miydi?

Yayın Tarihi : 17-07-2013 16:30
Şeref konuğu Rus Çarı 1. Nikolay çevresini saran kalabalığa kibarca gülümsüyor arada bir de bir kaç kelime sarf etmek lutfunu onlara bağışlıyordu… Keskin gözlerle çevresini tarayan Nikolay, sonunda aradığını buldu. İngiliz elçisi Sir Hamilton Seymour… Bir an bakıştılar… Çar, çevresini saran kalabalıktan sıyrıldı, Elçi de öyle… Ve salonun bir köşesinde fısıldayarak konuşmaya başladılar. Koyu bir Türk düşmanı olan Nikolay, “Türkiye hasta bir adamdır” dedi… “Osmanlı imparatorluğunun çökmesi ihtimali karşısında İngiltere ve Rusya’nın vakit varken anlaşması gerekir…” Çar, açık açık Osmanlı’nın paylaşılacağı sofrada İngiltere’ye ittifak teklif ediyordu. Hatta ‘geçici hami’ sıfatıyla İstanbul’u işgal bile edebilirlerdi… ‘Avrupa'nın hasta adamı’… İşte bu ünlü söz ilk kez 9 ocak 1853 geccesi, Elena Pavlovna’nın sarayında kullanılıyordu. Daha sonra bu deyim, New York Times tarafından da yazılınca ‘Boğazın hasta adamı’, Avrupa tarafından küçümsenmeye başlamıştı… 1914 yılında Osmanlı hala hasta bir adamdı. Dünyayı dize getiren o büyük imparatorluk çökmüş, batan bir kayık gibi su almaya başlamıştı… Ve felaket kapıya yaklaşırken, çaresiz bir adam kaderini bekliyordu; Padişah Vahdettin… Bütün bu politik çalkantılar arasında hüzünlü bir aşk öyküsü de filizlenmişti… Vahdettin’in kızı Sabiha Sultan genç bir subaya aşık olmuştu. Osmanlı sarayı, kısa bir süre önce yine bir damat kabul etmişti. Padişah Abdülmecid’in torunu Naciye Sultan ile evlenen Enver Paşa, daha sonra Türkiye’nin Dünya harbine girmesine neden olacak insandı. Enver, binlerce Türk askerinin donarak öldüğü Sarıkamış faciasının ve Ermenilerin sürülmesine neden olan Techir kanunun da mimarlarındandı, İşte o günlerde Enver Paşa ile büyük bir rekabet halinde olan genç bir subay, Vahdettin’in kızı Sabiha Sultan’ın gönlünü çalmıştı. Onun mavi delici bakışları Sabiha’nın rüyalarını süslüyordu. O bir Padişah kızıydı, istediğini alırdı. Babasına durumu açıkladı, sadece nikah günün kararlaştırılması istedi. Saray koridorlarında kulaktan kulağa yayıldı bu dedikodu. Padişahın kızı genç bir subayla evleniyordu. Genç subay, karşısında oturan adamın gözlerinin içine baktı ve sordu; “Sen ne diyorsun bu işe doktor?” Doktor Rasim Ferit Talay vakit kazanmak için bir an çevresini süzdü. Güneş batmak üzereydi. Maçka parkında bir bankın üzerinde oturuyorlardı ve çevrede kimseler yoktu… Sonra bakışlarını karısındaki mavi gözlere çevirerek konuştu; “Eğer evlenirsen… Birinci madde; Sen genelde iki ay içinde bir kadından bıkarsın, bundan da bıkacağın gibi. İkinci madde; Bir Sultan ile evlilik, sana ağır gelecektir ve o merasimlere dayanamazsın… Gelelim en önemli maddeye; Eğer bir Osmanlı Sultanı ile evlenirsen, ayıpladığın ve hiç onaylamadığın Enver Paşa’nın durumuna düşersin!” Karanlıklar arasındaki mavi gözün sahibi bir an düşündü, sonra dedi ki; “Tek dostum senmişsin doktor. Herkes bu evliliği yapmam için baskı yapıyor, evet demem için ağzıma bakıyorlar.” İşte o akşam Maçka parkındaki o bankın üzerinde Mustafa Kemal adlı genç bir subay, koskoca bir padişah kızını red ediyordu. Kaderin cilvesine bakın ki 5 yıl sonra 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Kurtuluş Savaşı’nı başlatmak üzere Samsun’a çıktığında Vahdettin tarafından hakkında ölüm emri çıkarılacaktı… Önemli not: Sevgili okuyucular, malum tarih fizik veya kimyaya benzemiyor. Bazı olayların ‘gerçekleri’ tarihçiler arasında bile tartışmalara neden olabiliyor. Buyrun 3 önemli tarihçinin yukarıda yazdığım konu hakkındaki yorumları. Murat Bardakçı: Sabiha Sultan da bunu doğrulamış ve “Kendilerini bir defa görmüş ve hoşlanmıştım. Gayet yakışıklı idiler. Ateş gibi gözleri vardı, alev alev yanıyorlardı. Ama evlenemezdim, zira Faruk ’u seviyordum” demişti. İlber Ortaylı: “ Mustafa Kemal ile Sabiha Sultan görüşmüşlerdir. Sabiha Sultan beğenmiştir. Ama bu iş daha sonra olmamıştır” Çağatay Uluçay: Bir gecce eğlenceden dönüşte, Mustafa Kemal, Doktor Rasim Ferit Talay’a bu meseleyi açar. Talay, “Sen 2 ay içinde her hangi bir kadından bıkarsın” der. Bunun üzerine Mustafa Kemal, “Tek dostum sen imişsin, herkes bu işi yapmam için ayak diriyor” diyerek konuyu kapatır.