Tarkan'ın içine Sibel Can kaçmış!

Yayın Tarihi : 03-09-2013 15:06
Pazartesi geccesi Harbiye’deki konserine giderken bende bir heyecan, bir heyecan sormayın... O anda aklıma yıllar önce, trafik yüzünden iki saat geç kalıp kaçırdığım Park Orman'daki Tarkan konseri geldi. Düşünün İstanbul trafiği felç olurdu Tarkan sahneye çıktığı zaman ama... ‘Ama deyince anladınız siz, arkasından bir şeyler gelecek. Onlar gelmeden önce şunu da yazmak boynumun borcu. Konserin tüm geliri Hayat Paylaşım Ve Dayanışma Derneği’ne yani engelli vatandaşlarımıza verilecek. Tarkan’ın yüreğinin yüceliği karşısında eğiliyorum ve onun diğer şarkıcılara örnek olmasını diliyorum... xxx İşin ‘ama’sına gelince. Lafı hiç dolandırmadan baştan söyleyeyim; Tarkan eski Tarkan değil, ya da tam tersi Tarkan eski Tarkan... Yani hala 90‘ların megastarı... Daha ilk şarkısında hissettim bunu. Onun sesinden dinlemeye bayıldığım Firuze ile başladı konsere. Kırmızı perde açıldığında lazerden bir kafes içinde girdi şarkıya. Eskiden sahnenin altındaki bir asansörle çıkardı ya, o efekti vermeye çalıştı ama olmadı ne yazık ki... Bir de böyle ağır bir parçayla çıkış yapması yanlış bir seçimdi bence... Eh arada bir olur böyle vakalar diye düşündüm ama olmadı maalesef.. İkinci şarkıdan sonra başladı yine klasik omuz atma ve kıvırma hareketlerine. Tıpkı ilk yıllarındaki gibi... Bir an durum öyle bir hale geldi ki, çocuğun içine Sibel Can kaçmış sandım. Konser ilerledikçe onun hakkındaki bütün düşüncelerim değişti. Tarkan bizim ultra megastarımız, yurt dışında Türkiye’yi temsil eden medarı iftiharımız tamam da, ne değişmiş aradan geçen bunca yılda... Hiç bir şey. Bence ‘kaybolan yıllarını’ Tarkan’a geri verseler iyi olacak galiba. Sakın “Şimdi de başımıza müzik eleştirmeni mi kesildin” deme sevgili Tarkan. Dünyada neredeyse bütün starların konserlerini yakından izlemiş bir ‘profesyonel izleyici’ olarak yaptığım uyarıları da yabana atma lütfen... Elin Rihanna’sı, Justin Bieber’i geliyor İstanbul’a; aylar önce tanıtımları başlıyor. Justin’in Paris konserinde 6 ay öncesinde şehrin duvarları onun billboard’larıyla donatılıyor... Sen neredesin canım kardeşim; hala Harbiye’de... Eğer Rihanna 50 bin kişilik İnönü stadında full çekiyor, kapılarda hala insanlar bekleşiyorsa, sen neden bunu yapmayasın? 10 yıl önce de Harbiye’yi bu kadar dolduruyordun ne değişti. Acaba biz mi seni gözümüzde çok büyüttük yoksa sen mi kendini çok küçük düşürdün. Danslarına gelince... Klasik Tarkan copyright'ı olan hareketlerinin dışında yeni hiç bir şey yok. Ayrıca milletçe update delisi olduğumuz bu günlerde sen neyini yeniledin sevgili kardeşim. Telefonumuza, tabletimize, bilgisayarımıza, hatta televizyonumuza her gün yeni updateler geliyor. Sahnede seni o halde görünce içim burkuldu; kusura bakma ama iPhone’un ilk modeline benziyordun. Hayatta çok şey değişti, twitter diye bir şey çıktı haberin var mı? Bence ayarlarından software update'ini bir kontrol et! O gecce seni dünya starlarıyla karşılaştırmayı düşünürken Tarkan’ı taklit eden kötü bir Çınarcık çay bahçesi şarkıcısı buldum karşımda. Evet çoluk çocuk genç ihtiyar seni delicesine alkışladılar; ama kanma bunlara. İnsan alternatifsiz olduğu zaman kendini zirvede hisseder. Bak bir zamanlar Maslak'taki eski Mövenpick oteli İstanbul’un en uzun binasıydı. Şimdi Sapphire gibi başka gökdelenlerin üzerinden insanlar kuş bakışı bakıyor oraya. Şöyle bir düşün; zaman insanlara neler kazandırmış, neler kaybettirmiş diye...Ajda Pekkan yıllara tokat gibi bir cevap vererek öyle bir çıkıyor ki sahneye, update'in ne olduğunu o zaman anlıyorsun... Sezen Aksu’nun her konserinde bir sürprizi var. Nilüfer aylar öncesinden hazırlanıyor konserlerine. Senden yıllar sonra şarkıcılığa başlayan Demet Akalın artık 3D Mapping yapıyor sahnesinde. Keşke sen de o hırsını kaybetmeseydin, ben oldum demeseydin. Galiba bir de çok asosyal oldun Tarkan. O sırça köşkünden çık, biraz insanların arasına karış, birilerine akıl danış. Yanındakiler (her kimse) gerçek dostların olsaydı, bütün bu yazdıklarımı senin iyiliğin için çoktan anlatırlardı sana. Bu yazıyı seni ve şarkılarını çok seven bir izleyicin sıfatıyla kaleme aldım. İster dikkate alırsın, ister almazsın, o senin bileceğin iş. Ama ben hala gerçek Tarkan’ı beklemeye devam edeceğim. Umarım her şey şarkıların kadar güzel olur…