DEDİKODU TABAĞINDAKİ MAGAZİN MEZELERİ!

Yayın Tarihi : 06-02-2012 09:31
Ama şundan emindim; eskiden ne rahat bir mesleğim varmış. Onca curcuna arasında bile keyfe keder yaşayabiliyordum. Şimdilerde kafamda onlarca tilki kuyruklarını birbirine dolayıp duruyor. Üstelik sadece dolasalar iyi, bir de; “Yazı günün geldi, bakalım şimdi ne yazacaksın, yoksa yine fırçayı yiyecek misin” diye dalga geçiyorlar. Tilkidir milkidir diye aldırmıyorum ama kafam da bozulmuyor değil. Tabii bu bahtsız düşüncelerle boğuşurken, bir gazeteci abimin lafı geldi aklıma “Köşe yazarı olmak bir nemfomanla evli olmak gibi bir şey. İlk iki hafta her şey çok güzel!” demişti, o da kimden duymuşsa. O zaman gülmüş geçmiştim ama şimdi bakıyorum da ne kadar haklıymış. Gerçi köşe yazarı filan değiliz de, her hafta bir şeyler bulup yazıyormuş gibi yapmak da ömür törpüsü vallahi… Bütün bunları ölçüp biçerken o meşhur ampul yanıverdi lepiska saçlı başımda. Neden ortaya karışık bir tabak daha hazırlamıyorum? “Nasılsa asıl mesleğim” dedim ve kolları sıvadım… TEOMAN’DAN 350 BİN DOLARA HAYIR! Bazı özel insanlar gerçekten çok garip oluyor. Mesela Woody Allen… Adamı bu yıl Midnight in Paris filmiyle 27. Kez Oscar’a aday göstermişler. Fakat bizim babanın dünya umurunda değil. Hep anlatırlardı da inanmazdım, meğer doğruymuş; Woody abi 1972 yılında Annie Hall filmiyle iki Oscar birden kazandığı gece ödül törenine uğrayıp, oscarcıklarını almaya bile tenezzül etmemiş. Aynı saatlerde Manhattan’da her gece çaldığı Michael’s Pub’ta klarnetini üflüyormuş. İnsanın aklı almıyor valla Bütün bunları anlattık, herhalde bir sebebi var. Bizim Teoman da, Woody abi tipi akıl sır ermez delilerden biri. Paranın, şöhretin bütün nimetlerine bir tekme savur, “Eyvallah abi” de, çek git. Milletin beyni tavana vurdu tabii… Bir kısım münafıklar reklam yapıyor dedi, bir kısmı döner mi-dönmez mi tartışmalarına başladı, derken geçen gün Teo’nun fotoğrafçılığa başladığı, dünya turuna çıktığı haberleri geldi… Ama şimdi bizim Gargamel’den duyup size aktaracağım dedikodu bütün bu tartışmaları sona erdirecek. Teoman sahneye çıkmak için 350 bin dolarlık bir teklifi tek kalemde silip atmış. Hem de sadece üç konser için teklif edilmiş bu para. Veren kim derseniz, sadece şu kadarını çıtlatayım; en büyük telefon firmalarından biri. Böylece bir kez daha belli oldu ki Teoman verdiği sözü tutacak. Onun bu tavrına şapka çıkarıyorum da, bari bizi o güzelim bestelerinden mahrum bırakmasa… ESRA ÇAVUŞOĞLU NEW YORK’TA BÜFECİ OLDU [resim=20120206resim-185153F5][/resim] Sen kalk, İstanbul gece hayatının göbeğinden, New York’lara git, Greenwich Village’de bir köşe başında büfe aç, döner simit sat… Bu cinlik kimin aklına gelmiş diyorsanız hemen söyleyeyim; Esra Çavuşoğlu’nun… Büfe’nin ismi de pek bir hoş; TurKiss… Esra’nın dönerleri pek lezzetliymiş ama menüye döner yerine ‘Gyro’ yazmak zorunda kalmış. Neden derseniz, uyanık Yunanlılar bizden önce davrandığı için Amerikalılar döneri Gyro adıyla tanıyor. Ama Esra yine de pes etmemiş, bu kelimenin üzerine kocaman bir çarpı koyup ‘Turkish Doner’ ibaresini de kondurmuş. Menüde ayrıca köfte, piyaz ve kumru da varmış. Ben girişimci ruh diye buna derim işte, İzmir’in kumrusunu elin New Yorklusuna sat. Şimdilerde Esra'nın İstanbul'da Hermes çantayla görmeye alıştığımız ellerini, Greenwich Village’de döner bıçağı ile görmek mümkün. Yolunuz TurKiss'e düşerse sakın döner isterken gyro demeyin de bir çarpı da size atmasın Esra kız. ARNOLD’UN BAKLAVALARI ARTIK YEŞİL YEŞİL Bugünlerde ne zaman Arnold Schwarzenegger deseler aklıma Kıvanç’ın baklavalarının 'yetiştiği yer' geliyor. Şaka maka değil ha! Bizim çocuğun göbeği baklava tepsisi ise, Arnold’un ki sanki baklava dükkanı. Ama Schwarzenegger, beyninin kıvrımlarının vücudundakilerden daha çok olduğunu ispat etmek için gitti California valisi oldu. Onu hep Conan, Terminatör matrak isimlerle biliriz ama meğer Arnold Wisconsin üniversitesi İşletme ve Ekonomi bölümü mezunuymuş. Bizim Terminatör abi geçenlerde 1 gün için Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’ye gitmiş. Ziyaret-i sebebi, orada ‘Sürdürülebilir Enerji Konferansı’ yapılması.. Arnold artık yeşil enerjiyi destekleyenler arasına girmiş. Bu konuda kendine Gandi'yi örnek aldığını söylüyormuş üstelik. Tabii burada Arnold'a 'Mahatma'nın yeşil enerji ile görüşlerini nereden bulup okuduğunu sormak isterim doğrusu. Ama Conan'a hesap sormak için benim de Camako olmam gerektiğinden bunu es geçelim. Neyse bizim 'Terminatör vali'; "Dünyaya vücut geliştirme konusunda verdiğim heyecanı yeşil enerji konusunda vereceğim" diye garanti vermiş. Bir de adama baklavacı deyip geçeriz… Darısı Kıvanç’ın başına… SAVULUN YERLİ LARA CROFT GELİYOR… Conan demişken aklıma geldi. Geçen gün bizim çizgi ustalarımızdan Ergün Gündüz ile buluştum. Ergün, sessiz sedasız dünya çapında bir iş yapmaya hazırlanıyor. Meğer bundan iki yıl önce Efsun diye bir kadın karakter yaratmış. Biraz Lara Croft, biraz Kill Bill’deki Uma Thurman diyeyim de anlayın siz Efsun’un ne menem bir fıstık fırtına olduğunu. Eserinin ilk bölümünü tamamlayıp geçenlerde New York’da bir çizgi roman fuarına göndermiş. Ama fuar deyip geçmeyin, katılması bile olay olan bir etkinlik bu. Sonuç mu? Adamlar Ergün’dan çizgi romanın bütün haklarını satın almışlar. Şimdi Efsun’un yeni maceralarını Conan’ın yazarı yazacak, Spiderman’in ilüstratörü çizecekmiş. Bizimkinin adı da eserin yaratıcısı olarak geçecek. Hani Batman filmlerinin başında ‘Created by Bob Kane’ yazar ya, aynen öyle. Bakarsınız Efsun’a Hollywood da bir el atar da bizim çizgi kızı beyaz perdede görürüz ‘Batman v.s Efsun’ diye bir film ne şık olur doğrusu. Zaten Ergün da bu hayali fıstığı çizerken Matrix'teki abla Carie Ann Otis’i hayal etmiş… Bu arada unutmadan söyleyeyim. Ergün ile çok harbi bir röportaj yaptım, bu Pazar okuyacaksınız kısmetse… Kırdığı bütün cevizleri de içtenlikle anlattı… BRAD PİTT’İ NASIL ŞUTLADILAR? W dergisinin şubat sayısının sayfalarını çevirirken Brad Pitt ile yapılan bir röportajı görünce önce bayağı keyiflendim.İlk aklıma gelen tabii sizler oldunuz. Bir güzel Brad portresi çıkarır, ilginç yerlerini araklar, yazarın dedim ama nerede… Bizim yakışıklının sayfa sayfa fotoğrafları var ama yazı neredeyse dört satır. Keşke orada röportajcı olsaydım diye içimden geçirmedim de değil. Yine de ilginç bir anekdot buldum minicik yazıda. Pitt, ilk sinema filmi seçmelerine, Jodie Foster’in The Accused filminde oynamak için girmiş. “Bir tecavüzcü rolü vardı ama ben daha vicdanlı bir rol için gittim” diyor. Kısa bir deneme filmi çekmişler, sonra malum; “Sizi ararız” diye başlarından savmışlar. Bir süre sonra Brad aramış; “Sizce nasıldım” diye sormuş telefona çıkan elemana. Adam üç saniye düşündükten sonra "Oyunculuk dersleri almayı hiç düşündün mü?" demez mi geleceğin koca aktörüne… Bir parmak bal bu kadar olur işte. Bana değil W editörlerine kızın. NUR YERLİTAŞ İNTERNETTE DE HİZMETİNİZDE Bizim Gargamel’in kulağıma fısıldadığına göre Nur Yerlitaş, kişiye özel kıyafetler yapmaktan artık yorulmuş, şimdi kendini takı ve çanta işine vermiş. Birbirinden şık kolyeler, küpeler, çantalar hazırlıyormuş. İlk müşterisi de Sibel Can’ın kızı Melissa olmuş. Fiyatların da hayli uygun tutuyormuş. Zaten artık moda dünyasının dev markaları da piyasaya fiyatları el yakmayan ürünler sürüyor. Nur da bu pazarlama stratejisinden ilham aldı anlaşılan. Karl Lagerfeld, Chanel'in yanında daha makul fiyatla kendi ürünlerini çıkarıyorsa Nur'un neyi eksik... Ayrıca bizim Nutella'dan korkulur, kendi ürünlerini internetten de satacakmış. Bu kadının enerjisi müthiş, internet minternet derken bir bakarsızın Mark Zuckerberg’e rakip olmuş… OBAMA’YA PRADALI KADIN DESTEĞİ Sevgili Nur çanta, takı işlerine kafayı takmış ama diğer yandan moda dünyasının devi , Amerikan Vogue dergisinin genel yayın yönetmeni Anna Wintour da elinin hamuru ile politikaya iyice bulaşmış durumda. “Prada giyen bu dişi şeytan’ Obama’nın seçim kampanyası için Amerika’da en çok para toplayan kişi olmuş. Verdiği tek bir davette 1,5 milyon dolar para toplamış Anna, boru değil valla… Yemeğe gelenler kelle başı 45 bin dolar bayılmışlar. Yemeğe mi, ödedikleri paraya mı orası belli değil tabii.. Sekreteri, onun hakkındaki “Şeytan Prada giyer’ kitabını boşuna yazmamış. Kadın moda dünyasından sonra dünya politikasını da avucunun içine almış durumda.