SEZEN'İN ZOR GÜNLERİ

Yayın Tarihi : 14-07-2011 12:35
Zordur böyle yazılar yazmak… Duygular kendini kapıp koyverir içinizde ama kelimeler çıkmamakta direnirler nedense… Bugün bir haber aldım. Sevgili Sezen çok üzgünmüş; İki yakın dostu hastalıklarla uğraşıyormuş. Bu, ‘sert görünen ve dayanışmaya ihtiyaç gerektiren bir hastalık!’ Ama bakıyorum Sezen’e, yine başı dimdik sahnelerde. Çünkü bilirim o güçlü bir kadındır ve her zaman onun için ‘show must go on…’dır. *** Oysa Sezen de kendini yeni toparlamıştı. Ama ‘dost’ deyince akan sular duruyor işte. Dostlarını herkes tanıyor, biri; uzun yıllar menajerliğini yapan Yaşar Gaga. Sezen’in rahatsızlığı döneminde yanında olan Yaşar’ı şimdi de Sezen yalnız bırakmıyor. Aslında Yaşar’ın hastalığı uzun zaman teşhissiz kaldı. Ve bu yüzden de tam anlamıyla tedaviye geçilemedi. Ama yine de arkasında kapı gibi Sezen’ciği ve onun verdiği yüksek moral var. Bu da, ‘benim diyen’ ilaç tedavisinden daha güçlü bir şeydir Elbette tıbbın imkanlarını reddetmiyoruz. Bizim üstünde durduğumuz, bu hastalığın iyileşmesinde maneviyatın da büyük katkısı olabileceği. *** Konu böyle hastalıklar olunca, aslında ‘sözün bittiği yer’ denir… Aslında katılmıyorum. Neden bitsin ki? Bu belki de yepyeni bir hayatın başlangıcı! Mutluluğun ve yaşamın değerini bilerek yaşamak. Ve işte bu yüzden sürekli ‘maneviyat, moral’... *** Sezen’i, hastalığı ile üzen ikinci dostu da, Meral Okay. Sezen ve Meral… ‘Kadim dostluğun’ sözcük anlamı ikisi bence. Öylesine iç içe yaşadılar ki, bunun da üstesinden gelirler elbette. Okay’ın hastane tedavileri başlamış bu arada ve son derece iyi gidiyormuş her şey. Gitmek zorunda. Muhteşem Yüzyıl’ın senaryosu ellerinden öper çünkü. Daha 39 bölüm yazacak. Sonra sıra gelecek, Sezen Aksu’yu anlatan kitaba. Sezen’i ondan daha iyi ifade edecek tek bir yazar tanımıyorum bu dünyada. Hem sonra birlikte ‘Keskin Bıçak’ gibi yeniden şarkı sözü yazacaklar, yeniden çalıp söyleyecek, fasıllar yapacaklar. Bir de ‘Beyaz Sayfa’yı söyleyecekler, Sezen'in Sibel Can’a yazdığı… Ben de yeni bir yazı kaleme alacağım… Duyduğum mutluluğun zirvesinde, avaz avaz ‘Beyaz Sayfa’yı söyleyeceğim bir başıma. Tanrım bunu saymıyorum affet Bir hayat yetmiyor öğrenmeye Ne çabuk geçmiş seneler hayret Ben daha yeni başladım büyümeye *** Bir varmış bir yokmuş Tanrım bunu borcuma say da Bir şans daha yaz geçme kayda Haksız çok hesap kitap var ya Toplamalı önce koyup alt alta Sonra başlamalı yeniden Açmalı bir beyaz sayfa Eminim, Sezen’i ve dostlarını bu satırlarda olduğu gibi bembeyaz sayfalar bekliyor, ‘bir varmış bir yokmuş’ misali.