ÇİĞDEM SİMAVİ'NİN ŞAPLAĞI

Yayın Tarihi : 17-11-2011 16:20
Aslında İngilizce kitap okumayı pek sevmem. Ama bunu bizim Sarp tavsiye etmişti. Bu arada ‘tavsiye’ sözcüğüne bakıp aldanmayın. Onun tavsiyesi, kitabını okuyup bitirene kadar, dırdırını dinleyip, başınızın etinin yenmesi anlamına gelir. Biraz da bu nedenle Nicholas Haslam’ın ‘Redeeming Features’ kitabını alıp kuruldum koltuğa… [b]KİTAPTA TÜRK SOSYETESİ CİRİT ATIYOR[/b] Haslam, dünyaca ünlü bir dekoratör. Anılarını kaleme almış. Müthiş renkli bir yaşamı var… Bir dalmışım ki sormayın gitsin… Nicholas’ın satırları arasında dünyayı gezip turlarken, 299. sayfaya geldiğimde 'güm' diye durdum… Böyle afallamamın sebebi ise şu: Dünya jet sosyetesinin ünlü isimleri arasında bir baktım ki tanıdık isimler… Hem de ne tanıdık; Çiğdem Simavi, Mustafa Koç, Ayşegül Nadir cirit atıyorlar kitabın sayfalarında… [b] HER YERİN ANAHTARI SİMAVİ'DE [/b] Meğer Nicky (Eh maceralarını okuya okuya adamla ahbap olduk ya, ben de dostları gibi Nicky diyebilirim ona) bizim 'creme de la creme’in de aşina olduğu bir isimmiş. Mustafa Koç’un İstanbul’daki düğününde bile bulunmuş. Bu arada Christie's Müzayede evinin en üst düzey yetkililerinden 6. Baron Hindlip'in televizyoncu kızı Kirstie Allsop, ‘bizim Nicky’yi Çiğdem Simavi ile tanıştırmış... Bakın kitabında Simavi’yi nasıl anlatıyor Haslam; “Çiğdem Simavi, Türkiye'yi adeta elinde tutan muhteşem güzellikte bir kadın. Sanki her yerin anahtarı, sarayların girişleri, sabırlı şoförler, botlar, yatlar, baharatlar hepsi onun elinde…” [resim=20111117resim-185023C2][/resim] [b]AYŞEGÜL NADİR'İN YALISINDAKİ MACERALAR[/b] Türk Jet-Set’i deyince Ayşegül Nadir’i de es geçmemek lazım. O da Nicky’nin dostları arasında. Ayşegül Nadir’in oturduğu Sadullah Paşa Yalısı'na hayran kalmış Nicky... “18. Yüzyılın bütün muhteşemliğini 20 yüzyıla taşımış Sadullah Paşa Yalısı'nda Ayşe” diye yazıyor ve şu satırlarla devam ediyor “Gecenin bir yarısında ellerini çırpar, yalının önünde bir bot belirir ve bizi Avrupa yakasındaki gece kulüplerine götürürdü”... Buraya kadarını tatlı tatlı okuyorsunuz ama kitapta Nicky’nin Çiğdem Simavi ile öyle bir anısı var ki insan “Vay bee” demekten kendini alamıyor. Nicholas, Simavi için yurt dışından özel aksesuarlar ve mobilyalar getirdiğini anlatıyor. Çiğdem Simavi ile İstanbul gümrüğünde buluşmuşlar... [b]ELLERİNİZİ UZATIP, AVUCUNUZU AÇIN[/b] Ama resmi işlemler bir türlü ilerlemiyor... Yarım saat, bir saat, bir buçuk saat derken Çiğdem Hanım'ın kafası atmış: “Bu tip adamlar hep boyle engelleyici olabilir” diye fısıldamış Nicky’ye, sonra onu müthiş şaşırtan bir hareket yapmış… Aniden öfkeyle ayağa fırlamış Simavi ve “Çabuk yanıma gelin çocuklar” diye haykırmış gümrük memurlarına… Üç adam ürkek ve şaşkın yaklaşmışlar. Çiğdem Hanım buz gibi bir sesle : “Ellerinizi uzatın, avuçlarınızı açın…” demiş... [b] SORUNU JET HIZIYLA ÇÖZÜVERMİŞ[/b] Adamlar korku içinde hiç itiraz etmeden uymuşlar bu emre… Çiğdem Simavi, okul çocuklarını cezalandıran bir öğretmen edasıyla; “Yaramaz, yaramaz, yaramaz” diyerek üçünün de ellerine birer şaplak patlatıvermiş… Sanırım ardından işler bir süratlenmiş ki sormayın... Nicky işte tüm bunları hayretler içersinde anlatıyor kitabında... Aslında Nicky’nin hayretten hayrete düşmesine şaşırmamak lazım. Benim bile ağzım bir karış açık kaldı… “Helal olsun” dedim kendi kendime kitabı kapatırken; “Jet sosyete, işte aynen böyle jet hızıyla çözüyor problemleri”...