NUR TOPU GİBİ BİR NOBU OTELİMİZ OLUYOR!

Yayın Tarihi : 25-02-2012 10:55
Bu efsaneye adını veren Japon arkadaş Nobu Matsuhisa, Tokyo’da suşi restoranlarında çalışarak işe başlamış ve kapağı Amerika’ya atmış. Ufaktan ufaktan mekanları çoğaltırken bir gün New York’taki restoranına Robert De Niro’nun gelmesiyle bütün hayatı değişmiş. Robert abi onun yemeklerine bayılmış, arkadaşlıkları iş ilişkisine dönüşmüş, böylece Nobu’ya da şans tanrısı Hiru-ko “Yürü ya kulum” demiş… Sadece ortaklıkta kalmayan, restoranların dekorasyonuna bile salça olan De Niro sayesinde dolmuş taşmış mekanlar. Aslında yurt dışına gidip de Nobu’ya uğramayan pek az Türk vardır. Sağolsun bizimkiler de, sanki ana kucağında suşi ile beslenmeye alışmış gibi soluğu hemen bir Nobu restoranda alıverirler. İşler bu kadar büyüyünce Matsuhisa ve De Niro yeni ortaklarla birlikte otelciliğe merak sarmışlar. Önce Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten başlayarak bir oteller zinciri macerasına soyunmuşlar. Las Vegas’taki Caesar Palace’nin towerlarından birine yatırım yapıp, milyonlarca dolar harcayarak 180 odalı bir otel inşasına başlamışlar. Tabii içinde Nobuya ait bir lounge ve restoran olacakmış. Bütün Las Veagas şimdi 2102 yazında açılacak bu yeni keyif merkezini bekliyor. Şimdi sıra geldi “Elin Japonundan bize ne diye” huysuzlanmaya başlayan okurlara… Efendim artık bizim de nurtopu gibi bir Nobu otelimiz oluyor. Bu şans büyük bir ihtimalle inşaatı halen devam eden emektar Maçka otelinin yüzüne gülecek. Bir neslin anılarını taşıyan bu otelin üzerinde Nobu yükselecek. Peki Türk ortaklar kim derseniz onu da söyleyelim… Cengiz Çetindoğan ile Demet Sabancı Çetindoğan şu günlerde anlaşmayı imzalamak üzereler. Tabii Nobu İstanbul’un açılmasıyla birlikte dünya çapındaki markalar da bu otelde şubelerini açacaklar. Çetindoğan çifti Tom Ford ile görüşmelerini sürdürüyormuş. Ayrıca Nişantaşı’ndaki Hermes de büyük olasılıkla buraya taşınacakmış. Kısaca Maçka otelinin tarihinde yeni bir sayfa acılıyor. Yakında Altın Portakala gitmek için uçağa binmeden önce Yeşilçam ahalisinin orada yemek yediğini görürsek şaşırmayalım. The Hakaan Effect Şimdi başlığı görünce İzzet iyice kafayı sıyırdı kendini New York Times'da yazıyor zannediyor demeyin. Hemen açıklayayım İngilizce'yi 'parçalamanın' sebebini. Efendim öncelikle belirteyim ki bu başlığı Netaporter adlı dünyanın en lüks ve en önemli alışveriş sitesinin online dergisinden arakladım. Sitede ne mi arıyordum? İnanın ben de bilmiyorum, bizim Gargamel'e uydum yine. Sabahın köründe bir telefon "Çabuk net-a-porter'ye gir, Hakan Yıldırım hakkında müthiş bir yazı var". Sitenin ismini yavaş yavaş kodlattım ve karşıma işte bu malum başlık çıktı. [b]The Hakaan Effect.[/b] Benim gibi alışveriş cahilleri için öncelikle biraz Net-a-porter'den bahsetmekte fayda var. 2000 yılından beri hizmet veren bu alışveriş sitesine site demek biraz hafif kalıyor doğrusu, çünkü burası bildiğiniz lüks bir online AVM. Yves Saint Laurent, Alexander McQueen, Valentino gibi markaların ürünlerini ayda 2.5 milyon ziyaretçi kapış kapış alıyor bu ismini telaffuz edemediğim 'siteden'.Bu çok bilinen moda evlerinin dışında Alaia gibi kült tasarımcıların ürünlerini de bulmak mümkün sitede, ve Gargamel'in dediğine göre bu çok önemliymiş, onun yalancısıyım. Üstelik benim gibi moda cahili olmayan vatandaşlarımız bu siteyi çoktan 'fethetmiş' olacak ki shop and miles'a 3 taksit anlaşması bile yapılıyormuş.Anlaşılan bizimkiler giyinirken bol bol da mil topluyor. Amacınız alışveriş değilse bile net-a-porter'nin sayfalarında dolaşmak da çok keyifli, adeta bir moda dergisinin içinde kayboluyorsunuz. Bizim başlığa gelince, Netaporter haftalık dergisinde modanın 'yeni süperstarı' ünvanını kullanarak yakından tanıdığımız bir tasarımcıdan,Hakan Yıldırım'dan bahsediyordu. Moda için 'dış görüntü bilimi' demiş çok bilen amcalardan biri, eğer bu doğruysa Hakan Yıldırım da kuşkusuz çığır açan bir bilim adamı. 2010 yılında Londra Moda Haftası'ndaki ilk büyük defilesinden beri Hakan'ı tutabilene aşkolsun. O gün bugündür ne Madonna, ne Rihanna ne de Lady Gaga kaldı giydirmediği. Net-a-porter modada Hakan etkisinden bahsediyor ama Yıldırım'ın siteye özel etkileri de var doğrusu. Gargamel'in söylediğine göre bu lüks AVM'de satışa sunulan Hakaan ürünleri o kadar hızlı satılıp tükenmiş ki hemen yeniden siparişler verilmiş. Bu yeni gelen kıyafetler de aynı hızla 'sold out' olma yolunda ilerliyormuş. Yani anlayacağınız net-a-porter bu 'yurdum evladına' boşu boşuna süperstar demiyor. Ve herkese de sevsinler veya sevmesinler Hakan Yıldırım'ın dünyanın star modacılarıyla aynı kulvarda koştuğunu kabul etmek düşüyor.