"TÜRKİYE'NİN ERGENLİK SORUNU VAR!"

16-09-2012 11:04

Bu işin babası böyle söylemişse, Türkiye’deki ‘anası’Bengi Semerci ne diyecek diye bir süredir düşünüyordum. Acaba gerçekten psikologlar, psikiyatrlar mutsuzluğumuza bir reçete yazabilir miydi? Mesela ben bir uzmanın önündeki koltuğa oturup anlatmaya başlasam, onu çıldırtacağımdan emindim. Ama geçenlerde okuduğum bir makale birden bakış açımı değiştirdi. ‘Ya Türkiye tek bir insan olsaydı ve bir psikiyatra başvursaydı nasıl bir reçete yazılırdı?” Bu fikir çok hoşuma gitti doğrusu. En azından kişisel olarak Bengi Hoca'yı çıldırtmak gibi bir vebalin altına girmeyecektim. Sonuçta bu bir ‘memleket meselesi’ydi. Böylece birlikte Türkiye’yi ameliyat masasına, pardon psikiyatr koltuğuna yatırdık. Töre cinayetlerinden çocuk istismarına, eşcinsellikten, Kürt sorununa kadar bu ülkenin portresini çıkardık. Daha doğrusu Prof. Dr. Bengi Semerci anlattı, ben ağzım açık dinledim… İşte size Türkiye’nin tedavisi için bazı öneriler… Türkiye tek bir insan olsaydı, görüp yaşadığımız toplumsal şikayetlerle senin hasta koltuğuna uzansaydı, teşhisin ve reçeten ne olurdu? Teşhisim ‘ergenlik, Kimlik karmaşası’ olurdu. Ardından da “Uzun bir terapi sürecine gücün, İSTEĞİN var mı?” diye sorardım, şayet “Yok, hemen bir reçete istiyorum” cevabını alırsam, sadece "Geçmiş olsun ," diyebilirdim. Doktor bulsaydın derdine bir çare, niye kapıyı gösteriyorsun hemen? Kısa sürede, tek öneri ile tedavisi mümkün değil de ondan. Akdeniz ülkesi ne yapsın, kanı kaynıyor yerinde duramıyor. Hoşgörüsüzlüğümüz ve asabiyetimizin sebebi de bu olabilir mi? Hoşgörüsüz değiliz aslında. Hatta bazen de aşırı hoşgörülüyüz. Türkiye’deki sorun, dürtü kontrol bozukluğumuzun olması. Facebook'ta devamlı 'dürtenler' gibi mi? (gülüyor) Hayır, demek istiyorum ki aklımıza eseni anında yapıyoruz. Düşünmeden konuşuyoruz. Hiç düşünmeden hemen harekete geçiyoruz. Üstelik gelecek nesilleri de böyle yetiştiriyoruz. Dolayısıyla genel olarak insanlarımız tahammülsüz. [b]GÜVEN EKSİKLİĞİ YÜZÜNDEN ‘BİZ TÜRKLER’ DİYE CÜMLELER KURUYORUZ [/b] Madem hoşgörüsüz değiliz, o zaman neden trafikteki en ufak bir tartışma bile cinayetle sonuçlanabiliyor? Bunun iki temel nedeni var. Birincisi kendi yaşadıklarımızın sorumluluğunu almayı öğrenmeden yetiştirilmemiz. Mesela halıya takılıp düştük diyelim, bu talihsiz durumum sorumlusu ya halıdır ya da o halıyı oraya koyandır. ‘Benim burada suçum ne?’ diye düşünmeyi öğrenmemişiz. Hmmm, peki ya ikinci neden? İkinci neden ise dürtülerimizi kontrol etmekle ilgili sıkıntılarımızın olması. Duygularımızı anlamlandırıp, nasıl dile getireceğimizi bilmiyoruz. ‘Çok seviyorum’ diye insan öldüren bir milletiz, başka izahı var mı? Tahammül sınırlarımız da çok kolay zorlanıyor artık galiba Evet çünkü kendimizi değerlendirmek ve değiştirmek zor geliyor. Dolayısıyla düşünmek yerine saldırıyoruz. Bir de güven eksikliğimiz var. O yüzden ‘Biz Türkler’ diye kendimizi aşağılayan cümleler kuruyoruz. Ama bir başkasının bizi eleştirmesine tahammülümüz yok. Peki neden bu böyle? Çünkü kendimizi değerlendirmek ve değiştirmek zor geliyor bize. ‘Acaba doğru mu yapıyorum,kendimde neyi değiştirmem gerek’ diye düşünmek yerine saldırıyoruz hemen. Ya da karşımızdakini değiştirmeye çalışıyoruz… Ya değiştirmeye, ya susturmaya… Televizyondaki en ciddi adamlar bile bir süre sonra birbirlerine bağırmaya başlıyor. Çünkü bağırınca karşısındakini susturabileceğini sanıyor. bu şekilde Onu susturabilirsin ama düşüncesini değiştiremezsin. [b]DEVLET ASABİ, ÇÜNKÜ BİREYLER DE ÖYLE[/b] Nasıl oldu da kapıldık bu "bağırma sevdasına"? Çocuklarımıza kendi davranışlarının sorumluluklarını üstlenmeyi öğretmek yerine güçlü, daha doğrusu baskın olanın kazanacağını aşıladık ve hala da aşılıyoruz. Ağaç yaşken asabileşiyor yani Öyle. Baba bağırırsa susarsın. O haklıdır, ne söylediğinin önemi yoktur. Büyüyünce sen de bağırarak karşındakini susturmaya çalışırsın. Çünkü daha çocukken şahit olup örnek aldığın davranış budur. Haydi bireyleri anladık "Mazeretim var asabiyim ben"i söylüyorlar, peki ya devlet? O da asabi mi? Devlet aslında bireylerin oluşturduğu bir kurum. Dolayısıyla bireylerinden farklı davranması imkansız. Dürtüleri bu kadar kontrolsüz olan bir milletin, devletinin kontrollü olmasını bekleyemeyiz. Kaldı ki Devlet, Baba'dır. Osmanlının şanlı tarihi ile öğünüp, doğulu bir ruha sahip olup, batılı gibi yaşamanın verdiği çelişkiyi de unutmamak lazım O da var ama ‘Türkiye’ye bir tanı koymam gerekirse ergenlik tanısı koyarım’ dedim ya. Ergenlik, kişiliğini oluşturma dönemidir. Mesleki, sosyal, cinsel kimliğini oluşturursun. İşte Türkiye bu kimlik kargaşasını yaşayan bir ergen gibi. Gençler de bu kimlik kargaşasına mı düşüyor? Düşmez olur mu? Oraya mı, buraya mı ait olayım derken o karmaşanın içindeler zaten.,ergenliğin özü bu. Biz de Türkiye olarak aynen o karmaşayı yaşıyoruz. Türkiye’nin ergenliği oradan kaynaklanıyor. Nereye ait olduğumuza ilişkin soru işaretleriyle karşı karşıya kalıyoruz. Peki DNA’mızda bu karmaşayı daha da tetikleyen dedikodu kavramı var mı? Başkalarının hayatını merak etmek var. Gözetleme kültürü evrensel bir duygu. Mesela batıdaki komşuluk ilişkilerinde insanlar birbirlerine merhaba derler ama özel hayatlarına pek girmezler. Zaten hep söylerler gurbet ellerde komşuluğun olmadığını. Aslında var ama bir yere kadar. Doğuya doğru gelince sınırlar kayboluyor. “Merhaba” dediğiniz zaman, “Dün gece niye yoktunuz, ışıklar yanmıyordu, neredeydiniz”ler başlıyor. Çok ciddi bir sınır sorunumuz var. Şimdiki büyük siteler ve rezidanslarla insanlar sınırlarını evlerinin içinde mi çiziyor. Bireysel sınırlarımızı koyamadığımız için böyle mekanik sınırlar çizip sitelere kapanıyoruz. Ötekileştirme dedikleri böyle mi oluyor? Gerginlik anlarında ; insanlar duygu ve düşüncelerini düzgün sunamadıkları zaman en iyi yöntem karşı tarafı reddetmektir. Onun dediği yanlış, benimkiyse doğru... Bunun sonu pek hayra alamet değil gibi Tabii. Önce ötekileştirirsin ardından gruplaşmalar başlar. Gruplaşınca da bazı küçük farklılıklara önem vermeye başlarsın. kıyafet gibi, bıyık şekli gibi.Bu da dolayısıyla gruplar arasındaki ayrışmayı belirginleştirir,çatışmayı gittikçe arttırır. Kimseyi yargılamak için söylemiyorum, bunu sana bir pskiyatr olarak soruyorum. Şehit oğlunun cenazesini vatan sağolsun diye gülerek mezara uğurlayan bir anne nasıl bir ruh hali içinde olabilir. Herkesin bir yas tutma şekli vardır ancak bu bahsettiğin sağlıklı yas olmaz çoğu kez. oysa yas zamanında ve doğru yaşanmalı Terör eşittir toplumsal paranoya... Zaten terörizmin hedefi de budur. Ama bizde aklıselim olması gereken insanlar da, medya da insanların acılarını,öfkelerini zaman zaman abartarak gündeme getirip istemeden de olsa terörün etkisini arttırıyor.bunlar dikkatli değerlendirilmesi gereken şeyler Yani ‘Terör haberlerini abartmayın’ diyen Başbakan'a katılıyorsun. Başbakanın istediği özel değil evrensel bir kuraldı. Mesela İngiliz basını IRA’nın hiçbir haberini abartmadı. 11 Eylül’den sonra ilk günkü yayının haricinde Amerikan televizyonları çok fazla görüntü vermedi. Çünkü terörizmin amacı korku uyandırmaktır. gerginlik otorite ile çatışmayı, o da senin dediğin karmaşayı artırır. [resim=20120916resim-185541D4][/resim] [b] SOSYAL MEDYAYI NARSİSTLER VE İÇE DÖNÜKLER KULLANIR[/b] Başka bir konuya geçelim. Sosyal medya diyelim Sosyal medyayı en aktif biçimde kullanan ülkelerden biriyiz. Son verilere göre Facebook’ta 7. sıradaymışız. Bunun psikolojik nedenleri? Sosyal medyayı en çok 2 grup kullanır. İlki narsistler. Bu gruptakilerin amacı kendilerini daha çok tanıtmak ve anlatmaktır. Bir de içe dönük insanlar var sosyal medyayı sık kullanan. Onlar da yüz yüze görüşmeleri başarıyla yapamayan ama sosyal medya vasıtasıyla daha rahat iletişim kurabilen bireylerdir. Bir de isimlerini saklayan, 'tebdil-i karakter' kullanıcılar var Gerçek kimlikleriyle söylemeye cesaret edemediklerini takma bir isim altında sansürsüz, biraz da yüzsüzce ortaya koyabilmek o şahısların amacı.ilgi çekmek de var tabi Ama bakıyorum da çoğu takipçileri yüz bini geçince gerçek kimliklerini açıklayıveriyor birdenbire Asıl amaç alkışlanmak, tanınmak. İzleyici olmadan alkış da olmaz. Takipçi sayınızı arttırmak için her şeyi yapıyorsunuz. O sayı belli bir yere gelince egonuz iyice kabarıyor, narsizm artıyor. Egonun çekingenlikten narsizme yatay geçişi Evet ama tıpkı televizyondaki anlık kahramanlar durumuna düşebiliyorlar sonunda. Çünkü kimliklerini ortaya koyduktan sonra izleyici kitlesi kaybolabilir. İsmini açıklayıp daha önceki performansını devam ettirebilen pek yok. İnsanların güvenini kazanmam için sahte isimle twitter hesabı açmamı mı öneriyorsun? Hayır.o güven değil, nam kazandiriyor, senin ihtiyacin yok sanirim. Sosyal medyanın insana getirdiği iki kavram var. Birincisi aşırı paylaşım. Yani kendinizle ilgili normalde paylaşmayacağınız çok şeyi ortaya dökmek. İkincisi dikizleme kültürü; komşunun evini perde aralığından gözetlemek yerine kullanmak Bir de çemkirme durumu var. Mesela şehit haberlerinin gündemde olduğu bir sırada ‘insanlar ölüyor siz lay lam lom yapıyorsunuz’diye küfrediyorlar. O anda biz onun klavye başında ne yaptığını bilmiyoruz. Belki parti yapıyor evinde. Bu tamamen yüzsüzLEŞME ilgili. Ekran başındasın ve insanlara yüz yüze geldiğin zaman söylemeye cesaret edemeyeceğin satırları yazıyorsun. yüzünün olmaması güven veriyor. Sosyal medya geldi yüzsüzlük arttı yani Aynen dediğin gibi… Bir de kan bağışı tweet’leri var. Bir isteği yüz binlerce kişi retweet yapıyor, acaba kaç tanesi gidip kan veriyor? Başta da dediğim gibi biz hep sorumluluğu başkasına bırakmayı seviyoruz. Dilenci gördüm, para verdim iş bitti. Gazetede bir tecavüz haberi çıktı, üzüldüm,5-10 tane tweet attım, benim için konu kapandı. Bu arada içini de rahatlatıyor. Hem de ne rahatlatma. Bir de savunma iç güdüsü var. Ben beş on tweet attım üzerime düşeni yaptım, zaten benim başıma böyle şeyler gelmez diye düşünüyor içinden. [b]AŞK GEÇİCİ BİR KÖRLÜK HALİDİR[/b] Hakkında en çok konuşulan bir başka konu daha var. Haydi aşka gelelim doktor. Niye bu kadar önemli Eros'un 'laneti'? Ona çok fazla anlam yüklediğimiz için. Birini görünce aniden şimşekler çakacak sanıyoruz. Gerçek aşkı bilmiyoruz çünkü. Şunun reçetesini yazsana bana… Nasıl aşık olurum? Aşk, beyin kimyasındaki değişiklikler sonucu oluşan geçici körlük hali diye tarif edilir. İnsanın algılarını değiştiren, gerçeği görme yetisini engelleyen, dolayısıyla da karşındakini gerçek olarak değil, kafandaki gibi değerlendirdiğin bir durum. ‘Aşkın ömrü 3 yıldır’ denmesinin sebebi de bu sürecin yaklaşık o kadar olması. Gerçekten 3 yıl mı aşkın raf ömrü? Kafanda canlandırdığın insanla, karşındakinin aynı insan olmadığını anlayınca aşk bitiyor. Ama eğer ikisi aynı insansa, işte o zaman daha ulvi, derin bir aşka geçmiş oluyorsun. Aşk bizi hem dövüyor hem seviyor. Nedir bizimle alıp veremediği Allah aşkına? Aşk, beynimizdeki ruhsal dengemizi sağlayan maddelerin, salınım dengesini bozan bir olgu. Bu bozulduğu zaman algılarımız farklılaşmaya başlıyor. Aynı anda yukarı çıkarken, bir anda aşağı vurabiliyorsun. Depresif ve manik dönemlerdeki gibi. [b]TÜRK HALKININ HAFİF PARANOYASI VAR[/b] ‘Nerede o eski aşklar’ deriz hep… Eskiden vardı da şimdi neden yok böylesi? Süreç aktıkça bir takım şeyler değişecek. İnsanların giderek beklentileri artıyor, beklentiler artınca da gördüğümüz ile hayal ettiğimiz arasındaki uçurum büyüyor. Galiba karşımızdakini değiştirmeye uğraşıyoruz. Bir başkasını değiştirebilme şansımız yok. Ancak kendimizi değiştirebiliriz. O zaman karşımızdaki de belki bir parça değişebilir. Ama biz aslında hiç kafamızdaki şablona uymayan birini alıp kendimize göre yontmaya çalışıyoruz. O yüzden evliliklerin ve ilişkilerin çoğu hüsranla bitiyor. Bir de aşk dahil her alanda soyu tükenmekte olan güven meselesi var… hem kendimize güvensizliğimiz hem de Türk halkı olarak hafif bir paranoyamız her zaman var. Ezelden beri şüpheciyiz. Hep göçmen yaşamanın, bir yere adapte olamamanın, sürekli düşman beklemenin verdiği bir duygu bu. Bizi bir arada tutan ortak düşman fikridir. Ortak bir düşmanın varsa, hiç biraraya gelmeyen insanlar bile bir çadırın altında toplanır. Çadır demişken… Deprem bölgelerinde de çok gözlemlerde bulundun… Depremlerin ardından, etkilenen bölgelerde nüfus artışı yaşandığı doğru mu? Doğru. Bir kere dış etkenler kesiliyor ve insanlar daha çok birbirleriyle oluyorlar. İkincisi; geleceğe dönük umut ve güven duygusu kaybolduğu için aile içinde paylaşma çoğalıyor. Bu da cinselliği ve üremeyi arttırıyor. [b]TECAVÜZCÜYÜ UZAKTA ARAMA[/b] Peki o karmaşada cinsel istismarlar da yaşanıyor mu? Cinsel istismar en çok yakınlardan, tanıdıklardan gelir. Tecavüzcüyü uzakta aramayacaksın. Çadırlarda tek bir yerde yaşamak aile içindeki cinsel istismarı çoğaltabilir. Ama aile içi cinsel istismar sadece deprem bölgelerine ya da bize özgü değil. Dünyanın her yerinde var. Türkiye’de bunların pek azı ortaya çıkıyor. Bunun ardındaki ruh yapısı nedir? Kişilik anlamındaki ruhsal bozuklukları saymazsak kültürel olarak bazı yaş guruplarıyla cinsel ilişki kurmanın doğal karşılandığı durumlar da var. Çocuk yaşta bir kızla evlenmek cinsel istismardır. Ama bizim kültürümüzde maalesef kabul görür. [b]18 YAŞ ALTI EVLİLİKLER ÇOCUK İSTİSMARIDIR[/b] Yasaklanmalı mı sence bu tür evlilikler? Tabii.. Herkes bir toplumun kültürünün sabit, ona özgü olduğunu düşünüyor.Halbuki kültür, toplum ile birlikte gelişen bir olgudur. Bu yüzden evlilik sınırı 18 yaşa çekilmelidir. 18 yaşın altındaki bir kızın veya erkeğin evlendirilmesi çok ciddi bir çocuk istismarıdır. Bir de demişsin ki “çiftler arasında 5 yaşdan fazla fark varsa bu cinsel istismara girer”. O dünya literatüründe var. Cinsel istismar Kabul edilmesi için iki kişi arasında 5 yaştan fazla yaş farkı olmalı deniliyor.Yani öyle “biz birbirimizi sevdik” kocaman adamlarla çocuklar arasında olunca bir savunma değil. 15 yaşındaki oğlunu elinden tutup geneleve götüren babaya ne demeli peki? Babalar bunun hem kendi hem de erkek çocuğunun erkekliğini gösterdiğini sanıyor. Ama cinsel eğitim için hem baba-oğul ilişkisi için çok sakıncalı, yanlış bir davranış bu. Cinsel ilişki mekanik bir durum değildir. Duygusal yönü de vardir. Ilk ilişkinin bu şekilde olması ciddi sorun olabilir. Diyelim ki 15 yaşında bir kızla 16 yaşında bir oğlan sevmişler birbirlerini… Hayatın bir gelişimi var. Beynin anatomik ve biçimsel gelişimi 20’li yaşlarda tamamlanıyor. 15-16 yaşındaki iki kişinin bir evde yaşaması için bu gelişim dönemini tamamlamış olması gerekir. [b]YETİŞKİNLER İÇİN PORNONUN ZARARI YOK[/b] Özellikle küçük yaştaki kız çocuklarının evlendirilmesi toplumdaki cinsel istismarı arttırıyor mu? Tekrar söylüyorum olayın kendisi zaten bir cinsel istismar. Adına evlilik denmesi hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü çocuk yaştaki biriyle ilişki kurmak, ona dokunmak, porno izlettirmek… Bunların hepsi cinsel istismardır. 15-16 yaşında cinselliğini keşfeden erkek çocukların porno ile tanışması normal mi? Kişi, gelişim düzeyi olarak gördüğünü anlayabilecek hale gelmişse porno zararlı değildir.bu yaşlarda çocuk gelişimini tamamlamamiştir. porno yanliş ve olumsuz bilgi verir. Delikanlılıkta insanın kavak yelleri esmesini romantizm zannederiz. Halbuki beynin fren sistemi gelişmemiştir. Kırmızı ışıkta bile depara kalkar, aklına geleni o anda yapar. Peki pornonun yasaklanması doğal mı? Erişkinler arasında, insanların kendi istekleriyle porno izlemesi dünyanın hiçbir medeni ülkesinde yasaklanmaz. Ya karı-kocanın birlikte porno seyretmesi? Eğer ikisi de birlikte kendi rızaları ile izliyorlarsa……. Porno 15-16 yaşındaki bir gencin ruh sağlığını bozar mı? Bozar. O yaştaki bir genci genel eve götürmek bile bütün cinsel hayatını etkileyebilir. Cinsel ilişkinin zamanı kişinin kendini bedenen ve ruhen hazır hissettiği gündür. Bu da 18 yaşından önce pek olmaz. Çocuğunu geneleve götüren babanın içinde sapıklık mı var o zaman? Sapıklık değil. Ama erkeklerde cinsellik çok abartılmış. Çocuklara da bu öğretiliyor; Cinsellik bir güçtür ve senin bunu mutlaka göstermen gerekiyor diye şartlanıyor çocuklar Ama aynı durum kız çocukları için geçerli değil.. Orada tam tersi. Onlara da; ‘cinselliğini ne kadar saklarsan o kadar iyi kız olursun’ öğüdü aşılanıyor. [b]ÖNCE ‘GÖSTER AMCANA PİPİNİ’, SONRA ‘KOPARIRIM O PİPİNİ’ [/b] Vur deyince öldürüyoruz yani… Erkek çocuklarında ‘göster amcana büllüğünü’ günlerinden başlıyor demek bu iş. Önce ‘amcana göster pipini’, sonra da ‘yakalarsam koparırım pipini…’ Toplumda cinsellik algısı böyle öğretiliyor işte . Bir de hayvanlarla cinsel ilişkiye girenler var. Geçenlerde ‘Mağdur Eşek’ diye bir haber vardı internette. Hangi duyguyla bir erkek böyle davranır? Bunlar patolojik ve psikolojik olaylar. Bir kısmı da cinselliğin belli yaşlarda yaşanmaması ve bilinmemesinden meydana geliyor. Bazı bölgelerde ise kabul edilebilir bir kültür haline gelmiş. Anlaşıldı konuyu değiştirme zamanı... Üçüncü bir cinsin varlığına inanıyor musun? Yani eşcinselliğe… Tabii inanıyorum. Yani eşcinsel olunmaz, doğulur, öyle mi? Bu riskli bir soru. Çünkü tanımlar kesin değil. Bizim ülkemizde eşcinsellik tabu olduğu için doğuştan gelen grupla, cinsel kimliği oluşmadan çevrenin etkisiyle diğer gruba özenen çocukları ayırt etmek lazım. [b]EŞCİNSELLİK ZOR BİR YAŞAM TERCİHİ[/b] Eşcinsel eğilimlerin tedavi edilmeye çalışılmasına ne diyorsun? Bizim gibi erkekliğin çok vurgulandığı ve önemsendiği bir ülkede,çocuğunun erkek gibi davranışlar göstermediğini düşünen bir ailenin paniğe kapılması çok normal. Bu tür ailelerin bir yardım arayışı oluyor. O zaman durumu çok objektif değerlendirmek lazım. Neyi değerlendiriyorsun? Doğuştan bir eğilimi var mı yoksa belirli nedenlerden mi böyle davranıyor?. Önce bu sorunun cevabını vermek lazım. Çocuk erişkin hale geçip ‘bunu içime sindirdim’de diyebilir. Ama bu tercih sadece cinsel kimlik değil aynı zamanda bir yaşam tercihidir. Zor bir yaşam tercihi.. Hem de çok zor. Çünkü bütün dünyada itilip kakılmayı, pek çok meslekten dışlanmayı göze alıyorsun. Bunların hepsini kabul eden bir insanın tedavi edilecek bir yanı yok demektir. Ya hala rahatsızlık duyuyorsa? Bu konularda çelişki yaşayan birine tedavi değil,daha çok destek lazım. [b]GİZLİ EŞCİNSELLİK KESİNLİKLE VAR [/b] Bir de cinsel kimlikleri açısından arafta kalanlar var. Gizli eşcinsellik diye bir durum kesinlikle var. Birisi bu yaşam tercihinin getireceği zorlukları kaldıramayacağını düşünüyorsa, kendi içindeki çelişkiyle baş edebiliyorsa, onun tercihidir. Saygı duymak lazım. Bir de aileleri tarafından zorla evlendirilerek bu durumdan ‘kurtarılmak’ istenen insanlar var… Zorla evlendirilmek kimseyi kurtaramaz. Bu şekilde bir aile kurmak diğer kişiye de müthiş bir haksızlık. Toplumu olumlu yönde etkileyecek tabular veya yasaklar yok mu peki? Hepsi mi öcü bunların? Toplumsal yaşamda mutlaka bazı ahlaki kurallar olmalı. Cinsel özgürlük demek sonsuz özgürlük değildir. Hem kendi, hem başkalarının özgürlüğü VE korunmasi için doğduğu andan itibaren çocuğun cinsel sınırlarını öğrenmesi gerekir. Ne zaman başlamalı çocuklara cinsel eğitim vermeye? Leylekle, kırlangıçla olmuyor galiba bu işler Doğduğu andan itibaren başlamalı. Zaten biz farkına varmadan ana karnında başlıyoruz eğitime. ‘Oğlum’ , ‘kızım’ demeler… Erkek ve kız isimleri koymalar… Çocuk algılıyor mu bunları? Tabii. Sadece cinsel organlar belirlemiyor çocuğun cinselliğini. Toplumsal, sosyal, kişisel, duygusal cinsiyetlerimiz var… Bunların hepsi bir bütün ve doğduğumuz andan itibaren başlıyor. Nasıl? onlara çoğu kez fark etmeden cinsel kimliklerini veriyoruz. kız çocuğuna kız, erkeğe erkek elbiseleri giydiriyoruz,isim seçiyoruz. oğlumuz kalkıp bezi alıp masayı silmeye kalktığında, ‘dur!onu erkekler yapmaz’ diyoruz. ama güç gösterdiğinde alkişliyoruz. Ve dünyaya nasıl geldiğini sorduğunda leylek getirdi diyoruz… Ya da lafı değiştiriyoruz. Oysa açık şekilde anlatılmalı. Mesela bir arkadaşımın 10 yaşındaki oğlu anneme sigaranın üzerindeki ‘Sigara sperm sayısını azaltır yazısını gösterip’ “Sperm nedir” diye sormuş. “Şaşırdım kaldım” dedi annem. Net bir cevap vermeli miydi? “Çocuk dünyaya gelmesi için erkeklerin bir tohum kadınlarında bir yumurta vermesi gerekir. Erkeklerin verdiği bu tohuma da sperm denir” diyebilirdi. [b]CİNAYET CİNAYETTİR, TÖRESİ FİLAN OLMAZ[/b] Bunu bir kenara yazdım...Biraz da töre cinayetlerini konuşalım… Bunlara töre cinayeti demeyelim. Çünkü töre cinayeti demek ona bir anlam yüklüyor ve cinayete bir haklılık getiriyor. Cinayet cinayettir. Bunun töresi falan olmaz. Bazı akademisyenler Türkiye'nin muzdarip olduğu şiddet belasının temel sebebini Aydınlanma Çağı'nda yerleşik değerlerden kopup yeterince bireyselleşememiş olmamıza bağlıyor. Nasıl çalışmış mıyım dersime? (gülüyor) Bu sav doğru olsaydı Amerika’da, Avrupa’da çok bireyselleşmiş insanlar ellerine silah alıp 30 kişiyi tarayarak öldürmezlerdi. Şiddetin kaynağı tek bir nedene bağlanamaz. Peki diğer nedenler hangileri? Sosyal, ekonomik, kültürel nedenler var tabii ki.O günkü şartlar ve toplumun şiddeti ne kadar onayladığı da çok önemli. Bireyselleştiğiniz zaman da, bireysel şiddet artıyor.
DİĞER YAZILARI Şafak Pavey’e soruyorum…. 01-01-1970 03:00 Fato neden Sultan’ın yanında yer almadı? 01-01-1970 03:00 Kadından Veliaht olur muymuş? 01-01-1970 03:00 Mesut Yar’ı fena öptüler! 01-01-1970 03:00 Tarkan'ın içine Sibel Can kaçmış! 01-01-1970 03:00 9 kurşun yarası ve suya düşen hayaller! 01-01-1970 03:00 Sezen Aksu havuz kenarında okuduğu kitabı neden gazete kağıdı ile kapladı? 01-01-1970 03:00 Sezen Aksu'dan şok sözler! 01-01-1970 03:00 İzzet Çapa'dan Che Guevara! 01-01-1970 03:00 Hatay'da neler oluyor? 01-01-1970 03:00 Şu anda cehennemde yaşıyoruz ve dünyamızı şeytan yönetiyor! 01-01-1970 03:00 Her yer Business, her yer çocuk... 01-01-1970 03:00 Süikastin perde arkası! 01-01-1970 03:00 Ara sıra keyif molası verin! 01-01-1970 03:00 Mehmet Ali Erbil'in Chanta'si ve kestane rengi saçları 01-01-1970 03:00 Saçmala günüm!.. 01-01-1970 03:00 Cengiz müjde, ben de saç ektiriyorum… 01-01-1970 03:00 Fatih Sultan Mehmet, Akşemsettin ve Pasteur! 01-01-1970 03:00 Ayşe Özyılmazel, Cengiz Semercioğlu'na ne cevap verdi? 01-01-1970 03:00 Cesur bir aşk hikayesi: Adnan Menderes-Ayhan Aydan... 01-01-1970 03:00 Mustafa Kemal Sabiha Sultan ile evlenseydi tarih değişir miydi? 01-01-1970 03:00 Tasavvufun ilkokulu Hindistan, üniversitesi burası! 01-01-1970 03:00 Celal Bayar'ı ipten alan Vatikan mı? 01-01-1970 03:00 Mısır'da günlerden 12 Eylül mü? 01-01-1970 03:00 Dayakla terbiye edilen çocuk... Bir 'Gezi Anatomisi' 01-01-1970 03:00 Osmanlı'nın Amazonları! 01-01-1970 03:00 Kennedy ve Lincoln arasındaki tarihi benzerlikler! 01-01-1970 03:00 Serena ile Sharapova'nın kavgası kortun dışına taştı! 01-01-1970 03:00 Sayın Kılıçdaroğlu lütfen.. 01-01-1970 03:00 Bir soytarıyla buluşacağımı sanıyordum! 01-01-1970 03:00 BİR SOYTARIYLA BULUŞACAĞIMI SANIYORDUM 01-01-1970 03:00 SULTAN İLAÇ MARKASININ YÜZÜ OLDU 01-01-1970 03:00 TERSANEDE MANGAL PARTİSİ 01-01-1970 03:00 YALANI AFFEDERİM ALDATILMAYI ASLA! 01-01-1970 03:00 "İSTANBUL KADIN OLSAYDI ONU ÇOK SEKSİ GİYDİRİRDİM!" 01-01-1970 03:00 MİLYAR DOLARLIK ADAM TÜRKİYE'DE! 01-01-1970 03:00 GOLF OYNAMAYI SEKSE TERCİH EDERİM… 01-01-1970 03:00 5,6 MİLYON DOLARLIK JEAN ÇARPACAK! 01-01-1970 03:00 ILIMLI SEKSTEN YANA BİR İNSANIM 01-01-1970 03:00 FİKRET ŞENES EFSANESİ GERİ DÖNÜYOR! 01-01-1970 03:00 ANGELINA GEZİYOR BRAD EV İŞLERİNİ YAPIYOR! 01-01-1970 03:00 DIŞIM PRENSES KATE, İÇİMSE FERİHA 01-01-1970 03:00 SEREN SERENGİL'İN 'SERENGETİ' MACERASI! 01-01-1970 03:00 İBO ERKEK BABASI OLACAK! 01-01-1970 03:00 ANGELINA JOLIE GELİYOR! 01-01-1970 03:00 "POLİS, 'GÜZEL SAHTE PASAPORT YAPTIRMIŞSINIZ MR. NADİR' DEDİ" 01-01-1970 03:00 BİZE DE Mİ LOLO İZZET? 01-01-1970 03:00 HAZIR OLUN, NİLÜFER'İN ÇOK SÜRPRİZİ VAR! 01-01-1970 03:00 DENİZ 'OĞLU'NU EVLENDİRDİ! 01-01-1970 03:00 HACI ŞEMSETTİN KRİSTOF KOLOMB’A KARŞI! 01-01-1970 03:00 KİM BU GİZEMLİ ADAM? 01-01-1970 03:00 O FOTOĞRAFIN HİKAYESİ! 01-01-1970 03:00 İŞTE BÖYLE OLUR BOYNERLER'İN DÜĞÜNÜ! 01-01-1970 03:00 PRADA CEKETLİ TEK GÖZLÜ KORSAN! 01-01-1970 03:00 YAYIN YÖNETMENLİĞİ İÇİN MATAH BİR ŞEY OLMAK GEREKMİYOR! 01-01-1970 03:00 AKAKÇE’DEN ‘ÇIKARMA HAREKATI’ 01-01-1970 03:00 HANDE TAHTA ÇIKACAK 01-01-1970 03:00 ÇOK FLÖRT ETTİM ÇOK ŞÜKÜR 01-01-1970 03:00 İZZET'İN 'COOL' LİSTESİ 01-01-1970 03:00 MİKONOS'TA ŞAMPANYA 120 BİN EURO! 01-01-1970 03:00 BAZILARI AYŞE ARMAN KADAR İNSAN OLABİLİR Mİ? 01-01-1970 03:00 MALKOÇOĞLU BIYIKTAN SONRA SAÇLARINI DA UZATIYOR! 01-01-1970 03:00 "BÜLENT ERSOY'A BENZEMİŞSİN DİYE DALGA GEÇTİLER!" 01-01-1970 03:00 VETOLU KAYINPEDER! 01-01-1970 03:00 MUTFAĞIMIZIN MARKA DEĞERİ SIFIRA YAKIN! 01-01-1970 03:00 KEMAL BEBEK ERKEN GELİYOR! 01-01-1970 03:00 "HEM HÜRREM'İM HEM MAHİDEVRAN" 01-01-1970 03:00 NEWYORK'TA İLİŞKİLERİMİ YER ALTINDA YAŞARIM 01-01-1970 03:00 ÇOK ACAYİP BİR MANTI HİKAYESİ... 01-01-1970 03:00 SOĞANSIZ ÇIKMAM ABİ! 01-01-1970 03:00 "MEVLANA'DA ÇOK ETKİLENDİM!" 01-01-1970 03:00 "TAVUK YİYEN ERKEK EŞCİNSEL OLMA EĞİLİMİ TAŞIR!" 01-01-1970 03:00 MEVLANA BİR OKYANUSTUR! 01-01-1970 03:00 "BİR TEK HÜLYA'YLA EVLENMEK İSTEDİM!" 01-01-1970 03:00 MALATYALI VAHAP ADANALI İZZET’E KARŞI! 01-01-1970 03:00 13. CUMA'NIN LANETİ! 01-01-1970 03:00 50. YAŞ GÜNÜNE MUHTEŞEM PARTİ! 01-01-1970 03:00 REKLAMINDA 'SÜPERSTAR'I AJDA! 01-01-1970 03:00 AFRODİT'TEN ŞAHAN'A AÇIK TEKLİF! 01-01-1970 03:00 "BEREN SAAT TAM KADIN DEĞİL!" 01-01-1970 03:00 AJDA'NIN YANINDAKİ KİM? 01-01-1970 03:00 ORTAYA KARIŞIK DEDİKODULAR! 01-01-1970 03:00 PARİS’TE RİTZ KAVGASI ! 01-01-1970 03:00 BEYAZ'DAN 3 MİLYON 250 BİN DOLARA SATILIK VİLLA! 01-01-1970 03:00 "MEVLANA'DAN ETKİLENEBİLİRİM!" 01-01-1970 03:00 METİN - ZEKİ’YE KADİRİZM DESTEĞİ! 01-01-1970 03:00 TARKAN, FİRUZE'Yİ SÖYLÜYOR! 01-01-1970 03:00 25 MİLYON DOLAR BABA PARASI BATIRDIM 01-01-1970 03:00 ORTAYA KARIŞIK DEDİKODULAR! 01-01-1970 03:00 AYSEL'İN ALBÜMÜ SEZEN'İ BEKLİYOR 01-01-1970 03:00 BANA TÜRK KOCA BULUN! 01-01-1970 03:00 PİNK MARTİNİ TÜRKÇE ŞARKI SÖYLEYECEK! 01-01-1970 03:00 "SEZEN AKSU'NUN MÜRİDİ OLABİLİRİM" 01-01-1970 03:00 SEMRA ÖZAL, MEZARIN AÇILMASIYLA İLGİLİ İLK KEZ KONUŞTU! 01-01-1970 03:00 SPOR HOCASINI SPORA YAZDIRDI! 01-01-1970 03:00 "KATE MOSS İSTESE TEREDDÜTSÜZ DEFİLEYE ÇIKARIRIM" 01-01-1970 03:00 "İNŞALLAH BEREN, İLİŞKİSİNDEN ZARAR GÖRMEZ!" 01-01-1970 03:00 ALİ ARTIK PEŞİMİ BIRAK! 01-01-1970 03:00 EŞİMİ SEVMEM İÇİN TRİLYONLARCA NEDEN VAR! 01-01-1970 03:00 ROCK'N'KİBARİYE! 01-01-1970 03:00 AJDA, SEZEN, BÜLENT, NÜKHET, ZÜLFÜ, SELAMİ... AYNI ’SAHNEDE’ 01-01-1970 03:00 SEZEN İLE ADIM ADIM ANADOLU! 01-01-1970 03:00 MELEKLERDEN İSTERKEN TEK SINIR BİZİZ... MELEKLERİNİZDEN İSTEYİN GELSİN! 01-01-1970 03:00 BALONLAR,PAPATYALAR VE AMBULANS...BİR AYŞE ÖZYILMAZEL KLİBİ 01-01-1970 03:00 İSTANBUL’A DEAN&DELUCA GELİYOR! 01-01-1970 03:00 ARDA, SİNEM'İ KAPIDA KARŞILADI! 01-01-1970 03:00 MÜKEMMEL BİR KADIN OLDUĞUMA İNANIYORUM! 01-01-1970 03:00 AŞK İKİ KİŞİLİK DEVRİMCİ BİR ÖRGÜTTÜR! 01-01-1970 03:00 ARDA VE SİNEM’İN EVLİLİK PROVASI! 01-01-1970 03:00 SOSYETE ÇOCUKLAR İÇİN SAHNEYE ÇIKTI! 01-01-1970 03:00 ARDA VE SİNEM EVLENİYOR MU? 01-01-1970 03:00 GÜLŞEN'İN ESKİ EŞİ İZZET ÇAPA'YA KONUŞTU! 01-01-1970 03:00 BENGÜ’YE 125 BİN DOLARLIK ŞOK CEZA 01-01-1970 03:00 BAYAN CLINTON'IN İSTANBUL ZİYARETİNDEN ÇOK ÖZEL NOTLAR! 01-01-1970 03:00 "RAMAZANDAN SONRA ÇOCUK YAPABİLİRİM!" 01-01-1970 03:00 MUHTESEM ORTAKLAR KÖPRÜLERİ ATTI! 01-01-1970 03:00 ARDA TURAN REKLAM İÇİN ÖZEL JETLE GELDİ! 01-01-1970 03:00 FOTOĞRAFA HİKAYEYİ GETİRDİM! 01-01-1970 03:00 "SİZ UYURKEN..." 01-01-1970 03:00 YILMAZ ERDOĞAN ESKİ EKİBİNİ TOPLUYOR! 01-01-1970 03:00 10 ÜNLÜ İSİM CENAZEME GELMESİN! 01-01-1970 03:00 ŞAHİN'İN SARIŞIN DİLBERİ KİM? 01-01-1970 03:00 KENAN'LA BEREN CİNSELLİKTE TUTKULU! 01-01-1970 03:00 NEREDEN ÇIKTI BU VELET? 01-01-1970 03:00 EKREM BORA'YA ESKİ MISIR'DAN İKİ SORU! 01-01-1970 03:00 KADERİMİZ YÜZÜMÜZDE SAKLI 01-01-1970 03:00 300 BİN LİRA KRİZİ! 01-01-1970 03:00 KIVANÇ’IN GENÇLİK 'İKSİRİ' 01-01-1970 03:00 EN GÜZEL ROMAN KIZI TÜRKAN ŞORAY’DIR 01-01-1970 03:00 PANTER EMEL OUT, PANTER HALUK İN 01-01-1970 03:00 ŞEBNEM BENİ GİYDİRMEZSE PALYAÇOYA DÖNERİM 01-01-1970 03:00 LOKANTACININ BİR TİYATRO ELEŞTİRMENİ OLARAK PORTRESİ; BÖLÜM 2 01-01-1970 03:00 DİVA'YA ANGELİNA JOLİE'NİN İĞNELERİ! 01-01-1970 03:00 MEGASTAR POPSTARLARI SEÇİYOR! 01-01-1970 03:00 "KADERİMİ HEP KADINLAR BELİRLEDİ!" 01-01-1970 03:00 559 YIL SONRA BONOMO’NUN GEMİSİ KARADA YÜRÜMEDİ 01-01-1970 03:00 HÜLYA AVŞAR'IN YENİ AŞKI! 01-01-1970 03:00 JOUMANA HADDAD RÖPORTAJI 01-01-1970 03:00 HÜRREM KADAR GADDAR DEĞİLİM! 01-01-1970 03:00 NUR TOPU GİBİ BİR NOBU OTELİMİZ OLUYOR! 01-01-1970 03:00 MAYALARA MEYDAN OKUYAN PRENSES 01-01-1970 03:00 MURATHAN MUNGAN YÜZ NAKLİ Mİ OLUYOR? 01-01-1970 03:00 YERİNE GÖRE YAHUDİ, YERİNE GÖRE ALEVİ HATTA İSLAMCIYIM 01-01-1970 03:00 SEVGİLİ GÜNLÜK… 01-01-1970 03:00 ORTAYA KARIŞIK DEDİKODULAR.. 01-01-1970 03:00 İHANET NE KADAR GÜZEL BİR ŞEY! 01-01-1970 03:00 AHU YAĞTU'NUN GELİNLİĞİ MADONNA'NIN MODACISINA EMANET 01-01-1970 03:00 DEDİKODU TABAĞINDAKİ MAGAZİN MEZELERİ! 01-01-1970 03:00 "AŞIK DEĞİLİZ SADECE BİRBİRİMİZİ SEVİYORUZ" 01-01-1970 03:00 "ORTAYA KARIŞIK" HABERLER 01-01-1970 03:00 YAPAY CENNET DUBAİ VE BEYRUT’TA TÜRK OLMAK 01-01-1970 03:00 OBAMA'YA AY YILDIZ GÖNDEREN KADIN! 01-01-1970 03:00 SULTAN ÜMİT AVRUPA KAPILARINI ZORLUYOR 01-01-1970 03:00 “BANA BABA DEME, ABİ DE” 01-01-1970 03:00 84'LÜK DON KİŞOT VE 'MARKİZ' KARDEŞİ! 01-01-1970 03:00 LOKANTACININ BİR TİYATRO ELEŞTİRMENİ OLARAK PORTRESİ 01-01-1970 03:00 VEKALETEN YAPILMIŞ BİR LADY GAGA RÖPORTAJI 01-01-1970 03:00 EN ŞIK AJDA, RÜKÜŞ SEZEN! 01-01-1970 03:00 ÜMİT KARAN’DAN SON DAKİKA GOLÜ… 01-01-1970 03:00 BEN MUHAFAZAKAR ÇAĞDAŞIM 01-01-1970 03:00 EN BÜYÜK HAYALİM BÜLENT ERSOY'LA TANIŞMAK 01-01-1970 03:00 İSTANBUL EMNİYET MÜDÜRLÜĞÜ ALIMLI BİR HANIMEFFENDİ! 01-01-1970 03:00 DENİZ GEZMİŞ KAFKA OKUMAZ MIYDI? 01-01-1970 03:00 YILIN OLAYI BABAMIN GS'NİN BAŞINA GEÇMESİYDİ! 01-01-1970 03:00 TARKAN EMEĞİME SAYGISIZLIK YAPTI! 01-01-1970 03:00 DENİZ GEZMİŞ'İN ARDINDAN ÇOK AĞLADIM! 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE'DE SANATÇI YOK! 01-01-1970 03:00 2012 KIYAMETİ Mİ CENNETİ Mİ GETİRİYOR? 01-01-1970 03:00 SEZEN AKSU KADIN KUAFÖRÜYDÜ! 01-01-1970 03:00 NUR EVİ'NDEN ÇIKAN MAGAZİNCİ 01-01-1970 03:00 DEPRESYONA GİRMEK GÜNAHTIR! 01-01-1970 03:00 BU ARALAR 'ALİ TATİLİ' YAPIYORUM! 01-01-1970 03:00 GÖNÜL KAPIM AÇIKTIR ÇALMADAN GİR İÇERİ 01-01-1970 03:00 NE GÜZEL AĞABEYİMİZDİN SEN CENGİZ AĞABEY! 01-01-1970 03:00 ÇİRKİN İNSAN YOKTUR ÖNEMLİ OLAN CAZİBE! 01-01-1970 03:00 BALIKETİ KADINA KİLO SORULMAZ! 01-01-1970 03:00 "BANA ‘ZENGİN PİÇİ’ DİYORLAR" 01-01-1970 03:00 PARFÜMLE AYAĞINI YIKAYAN DİVA! 01-01-1970 03:00 İÇİMDE YEDİ CÜCELER VAR! 01-01-1970 03:00 MODA VE KİTAP ÜZERİNE DEDİKODULAR!.. 01-01-1970 03:00 CERILEVIS SORUNLU BİR EVLİLİĞİN MEYVESİ 01-01-1970 03:00 SENİ DE SADDAM'I DA HERKESİN ORTASINDA ASARIM! 01-01-1970 03:00 ATATÜRK MEZARDAN ÇIKSA CHP’YE YEDİNCİ OKU KOYARDI! 01-01-1970 03:00 SEZEN AKSU ANNEM OLUR! 01-01-1970 03:00 BARDEM, CRUZ, AKSOY ZİRVESİ! 01-01-1970 03:00 ÇOK SIKI BİR MADONNA RÖPORTAJI! 01-01-1970 03:00 TÜRKİYE'Yİ KUTSAL ÜÇGEN KORUYOR! 01-01-1970 03:00 İZZET ÇAPA'DAN MODA DEDİKODULARI! 01-01-1970 03:00 BAYRAMDA PERU'DA TÜRKLER LAMA MI KESTİ? 01-01-1970 03:00 ÇİĞDEM SİMAVİ'NİN ŞAPLAĞI 01-01-1970 03:00 VALİZLER HAZIR TEKSAS'A GİDİYOR 01-01-1970 03:00 UĞUR EVLENDİ! 01-01-1970 03:00 "BANA AYI ORHAN DERLER!" 01-01-1970 03:00 EROL KÖSE'DEN BOMBA AÇIKLAMALAR! 01-01-1970 03:00 SEZEN'İN ZOR GÜNLERİ 01-01-1970 03:00