SORUYORUM!

Yayın Tarihi : 24-05-2010 10:12
Bugün çeşitli sorularım var sizlere.. Yarışmalarda yeniden ünlülere sığınma durumu nereden çıkmış olabilir sizce? Bir ara ne güzel kurtulmuştuk bu durumdan.. Şimdi yeniden başladı.. Kim 500 Milyon İster yarışmasıyla reyting rekorları kıran Kenan Işık bile ATV’deki yeni yarışması Kelimenin Gücü’nde ünsüzlerle, ünlüleri yarıştırıyor.. Ya Metin Uca’ya ne demeli? Tekrardan Pasaparola yarışmasıyla ekranlara döndü.. Eskiden sadece ünsüz konuklarla kendini izlettirirdi.. Şimdi o da iki ünsüzün ortasına bir ünlü almayı alışkanlık haline getirdi.. Ünlüler olmazsa reyting gelmez korkusu mu bu, yoksa yeni bir tarz mı anlamadım ben.. Zaten gelen ünlülerin de sadece o kanalların dizilerinde rol alan ünlüler olması da bir hayli enteresan.. Madem ünlü alacaksın ortaya karışık yap, adaletli olsun.. Ama yok illa biz, illa kendi grubumuz.. İlginç mi, bence değil; anlaşılır mı, hiç değil.. İkinci sorum geliyor hazır mısınız? Bu Show Tv’de başlayan Evcilik Oyunu’nu anlayan var mı? Varsa biri bana anlatabilir mi? Olay ne, ne oluyor, amaç ne, mesaj ne? Niye bu isimler seçildi bla bla.. Düşünüyorum, acaba gençlere evliliği mi sevdirmeye çalışıyorlar? Yoo, hiç öyle bir durum yok.. Sürekli bir kavga, sürekli bir gürültü… Konulara bakıyorum, yastık kılıfını kim taktı, sandığı kim taşıdı, yemeği kim yapacak, ben neyi severim, sen neyi sevmezsin? Yine düşünüyorum, bana bir mesaj geçiyor mu? Bekar olsaydım bu yarışmaya bakıp evliliğe sempati duyar mıydım? Yoo, ne bir mesaj geliyor bana, ne de sempatiklik!! E öyleyse bu yarışmanın amacı ne, anlamı ne, sonucunda ne olacak? Üçlüyoruz soruları şimdi.. Bu şaka programlarını kim çıkardı? Ünlüleri işletmek bir ara modaydı evet güzel şakalar da yapılıyordu.. Ancak yeni nesil şakacılar bu şakaları kaka yapmaya başladılar ve kimsenin dur dediği de yok.. Radyoda bir çocuk var.. Hangi radyoda olduğunu hatırlamıyorum.. İsmini cismini de hatırlamıyorum çocuğun.. Oysa üstüne basa basa da söylüyor yayında.. Çünkü o da bu durumdan muzdarip, radyodaki şakacı çocuk diye hitap ediyorlarmış o da sıkılıyormuş, neyse.. O kadar söyledi ama hala ismi hafızamda kalmamış.. İki-üç hafta önceydi filan sanırım.. İşten eve dönüyorum ve rast gele bir radyo dinliyorum.. Ve bu şakacı çocuk var.. Bir şaka yaptı çocuğun birine, çocuk aklını kaybediyordu yemin ederim.. Çünkü kendini polis gibi tanıtıp, çocuğu birini öldürmekle suçladı. Çocuğun arkadaşıyla işbirliği yapmış, elindeki bilgiler de sağlam.. Çocuk yolda bir cep telefonu bulmuş ve almış.. İşte kendini polis olarak tanıtan radyocu o aldığı telefonun sahibini öldürmekle suçladı çocuğu.. Geliyoruz seni almaya birazdan, hazırlan, şöyledir böyledir diyerek çocuğu iyice korkuttu.. Çocuk, artık ağlamaya başladı telefonda.. Ama nasıl ağlamak; öyle böyle değil.. Yalvarıyor, haykırıyor ben yapmadım diye.. Ama radyocunun şakayı kesmek gibi bir niyeti yok.. Uzattıkça uzatıyor.. Ve ancak çocuğun ağlamaktan sesi kısılınca gerçeği açıklıyor.. Dinlerken bu olanı biteni pes dedim ya, kimsin sen, bu hakkı nereden buluyorsun? Hadi o adamın bir hastalığı olsa, ne bileyim kalbi tutsa, şekeri fırlasa ve oracığa yığılıp kalsa, ne yapacaksın? Savunman ne olacak? ‘Şaka yapıyordum, öldü!’mü diyeceksin!! Ekranda da var bunun örnekleri giderek de çoğalıyor.. Ama niyeyse RTÜk uyuyor; o hala sevişmede öpüşmede.. Toplum ahlakını düşünmekten toplum sağlığına gelemedi henüz.. Anlayan var mı bu şaka programlarının amacını vs? Anlatınız lütfen bekliyorum.. Ve işte dördüncü soru.. Yarım ekmek sucuğun, bir kutu çikolatanın, sıcak suyun, şampuanın ve hamburger’in bu kadar değerli olduğunu bilir miydiniz Survivor’dan önce.. Sevgili Acun Ilıcalı, daha önce de yapmıştı Survivor’u ama açık söylüyorum ilk kez bu kadar sıkı takip ediyorum.. Diğerlerine göz ucuyla bakardım.. O yüzden ne oluyor ne bitiyor tam bilmezdim.. Ama şimdi her Pazar ekrana çivileniyoruz evde ve cidden her hafta şok geçiriyorum izlerken.. Yarışma değil işkence adeta.. Tamam Var mısın, Yok musun yarışmacılarının katılması tam bir handikap.. Hele Metin’in orada olması tam bir muamma.. Niye böyle bir strateji izlenmiş, anlamak mümkün değil!! Ülkedeki diğer insanlara kıran mı girdi de aynı isimler gitti oraya diye soruyoruz haliyle ve sonunda işin içinden çıkamayıp vardır Acun’un bir bildiği deyip geçiyoruz.. Ve diğer şeylere takılıyoruz.. Nasıl bir duygudur acaba bir tane hamburger mönü için işkence gibi yarışmalara katılıp onu kazanmaya çalışmak? Ya da sadece şampuanla duş almak, bir dilim pizza yiyebilmek için.. Düşünsenize herkesten, her şeyden uzakta yapayalnızsınız.. Ve şartlar o kadar ağır ki.. Her gün açsınız en basiti.. Ve aç bilaç güç ve performans gerektiren bir sürü yarışmaya katılıyorsunuz.. Çok zor ya, cidden beynim almıyor.. Milyonda bir şans için (ki o şans da 500 milyon) bu kazar eziyete katılmak? O şartlara tahammül etmek! Fena bir şey olsa gerek.. Hayır neden katılır ki insan böyle bir yarışmaya? Madem katılır, neden sürekli şikayet eder her şeyden? Kimse başına silah dayamadı, nereye geldiğini bilerek geldin, şartları da biliyordun.. E zaman dertleri ne bu insanların? Ve son ve en önemli soru.. Kemal Kılıçdarğolu’nun CHP Başkanlığı’na seçildiği anlarda twitter’da kıyamet kopuyordu. Gandi Kemal’ın konuşmasından etkilenen bir çok ünlü, ünsüz insan ya CHP Kadın Kolları Derneği’ne ya da Gençlik Kolları Derneği’ne üye olacağını açıkladı.. En ilginç yorumlar da Başak Sayan’dan geldi.. Sayan, ‘Ağlıyorum, uyanıyor güzel ülkem, uyanıyor’ çığlıkları eşliğinde karşıladı Kılıçdaroğlu’nu.. Bense şaşkınlık içindeyim halen.. Bu adam daha önce kimsenin söylemediği şeyleri söylemedi ki.. Hep aynı vaatler, hep aynı sözler.. Yoksulluk olmayacakmış da o olmayacakmış da bu olacakmış.. E o zaman aynı sözleri tekrarlayan bir insana aynı anda binlerce insanın koşması, ondan medet ummasının sebebi nedir? Siyasette yeni bir isim olması mı, ‘bunu denemedik, hadi bunu da deneyelim’ düşüncesi mi yoksa yine insanların kendi kendilerine bir umut tesellisi vermesi mi? Hangisi? Hadi buyurun cevaplayın bakalım..