ÇOCUKLAR DEĞİL 'GENÇLER' DUYMASIN OLMALI!

Yayın Tarihi : 10-05-2010 10:42
Çocuklar Duymasın yeniden başlıyor, hepimize hayırlı uğurlu olsun.. İlk fotoğraf yayınlandı, ilk görüntüler basına dağıldı, yayınlanacağı kanal da belli oldu.. Fakat benim anlamadığım dizinin adı hala neden ‘Çocuklar Duymasın?’ Bakıyorum Furkan kocaman olmuş, Duygu yerine gelen Hayal Garip de öyle.. Yani pek çocuk yok ortada.. E hal böyle olunca dizinin adı ‘Gençler Duymasın’ olsaydı daha güzel olmaz mıydı? En azından bir yenilik, bir hareket olurdu diyorum ben.. Siz ne düşünüyorsunuz bilemem.. Öte yandan bir de şöyle bir durum var ki, ben hala feci halda rahatsızım.. Neden sürekli geçmiştekileri pişirip şimdiye uyarlıyoruz? Tamam dizi zamanında fena tuttu, tekrarları bile reyting rekorları kırdı.. Ama zamanında yapıldı ve bitti.. Neden gelecekten beslenme, daha fazla yaratıcılık yönünde ilerleme gibi adımlar atılmıyor da sürekli eski dizilerden, filmlerden ya da kitaplardan besleniliyor; çözemedim, çözemeyeceğim de sanırım.. Sürekli alıntı, çalıntı, esinlenme ve tekrar projeler! E yeter artık ama.. Yaratıcılığı öldürdük, suyunu çıkardık, posasını eziyoruz uzun süredir.. Çocuklar Duymasın başlasın, arkasından Birol Güven En Son Babalar Duyar'ı patlatsın, İkinci Bahar yeniden çekilsin, Bir İstanbul Masalı kaldığı yerden sürsün, Asmalı Konak da ekrana dönsün.. Yaprak Dökümü bir asır boyu devam etsin, Aşk-ı Memnu hiç bitmesin.. Ne de olsa çok tuttular ve reyting alıyorlar.. Aman ne şahane! Silkelenip kendimize gelelim diyen yok, eskiye hücum diyen diyen çok! Bakalım ekran sonumuz ne olacak? Pek merak ediyorum doğrusu!! [b]ARZU BALKAN’IN TAMER HALLERİ[/b] Ünlülerimiz bir garip halde.. Anlayabilene aşk olsun durumları esiyor bünyelerinde.. Önce Mehmet Ali Erbil çıkıp ‘Tuğba’dan ayrıldığıma pişmanım, o benim ruh ikizimdi, değerini anlayamadım’ gibi laflar etti; şimdi de Arzu Balkan hanımefendimiz konuşmuş.. Demiş ki ‘Tamer’i başka birisiyle görürsem, içim acır ve üzülür, katlanamam’ Pardon da o iç zaten yeterince acımamış mıydı zamanında? Tamer Karadağlı milyonların önüne çıkıp ‘Ben karımı aldattım’ dediğinde acıdan mahvolmamış mıydı yüreğiniz Arzu Hanım? O yüzden apar topar boşanmamış mıydınız? Ne oldu da her şey birden bire değişti böyle? Ya da bir yaman çelişkide misiniz siz? Kafanız mı karışık, çözemedim ben bu işi.. Hem diyorsunuz ki, ‘başka birisiyle olmasına katlanamam’ hem de diyorsunuz ki 'başka bir erkekle evlenmeyi düşünürüm tabii, neden olmasın?’ Bu nasıl bir iştir? Hem tüm erkeklere hem de Tamer Karadağlı’ya yeşil ışık yakma durumları nedendir? Ayrılmışsınız bitmiş.. Ne kadar da güzel bir iş becermişsiniz ve kimsenin yapamadığını yapıp dost kalmışsınız.. Üstelik bir de dünyalar güzeli kızınız var.. Ne gerek var böyle açıklamalara.. Hayır yeniden bir araya geleceksiniz gelin.. Affettim deyin, seviyorum unutamadım diyin, takın yüzükleri parmağa geri.. Ama böyle ortada kuyu var yandan geç açıklamaları yapmayın bize.. Ya o kuyuya dalın, ya da o kuyunun kıyısından dolaşmayın.. Ben cidden bu kadınları anlamakta zorlanıyorum.. Arzu Balkan’dan çıktım şu anda.. Genel olarak tüm kadınlar üzerinden yazıyorum.. Adamlar eşlerini çatır çatır aldatıyor.. iş ortaya çıkıyor; adam evet aldattım diyor.. Kadın önce savunuyor, yanında duruyor fakat yine aynı şey olunca kadın kendine yakışanı yapıyor ve gidiyor.. Boşanma davası açıyor ve boşanıyor.. Vay be diyoruz ‘helal olsun, budur’ Sonra aradan zaman geçiyor, kadınlar bir çeşit bunalıma girip (ki o bunalımın adı bulunamadı hala) ‘ama o benim çocuğumun babası, çocuğumuz için bir araya geldik, bir şans daha verdim, bidi, bidi, bidi, bidi’ şeklinde demeçler veriyor.. Be kadın aklın nerdeydi o zaman? Madem bir daha şans verecektin o zaman niye tüm pireleri ve yorganları bir çırpıda yaktın? Durup düşüneydin? Zaman vereydin hem kendine hem adama? Bu gel-git’ler olmazdı o zaman.. Biz de başta attığımız ‘helal olsun’ çığlıklarımızı yutmak zorunda kalmazdık değil mi ama?