DOBRA DOBRA KABUSU!

Yayın Tarihi : 23-08-2007 10:55
Artık akşamları yayınlanmaya başlayan Dobra Dobra programı, ilk günkü başarısını ne yazık ki artık gösteremiyor; giderek kan kaybediyor. Hele dün akşamki program, 'nasıl gazetecilik-televizyonculuk yapılmaz' dersi olarak iletişim okullarında öğrencilere kesinlikle izletilmeli! Zaten en başından beri Pakize Suda'nın neden orada olduğunu anlayamadım. Saba Tümer'le 'Lütfen Bu Konuya Girmeyelim' de Pakize Suda'ya bayılıyordum; acayip sevimli ve sıcaktı, oraya da çok yakışıyordu. Ama Dobra Dobra'da çok itici duruyor! Şenay Düdek programdan ayrıldıktan sonra apar topar oraya Pakize Suda konmuş izlenimi var bende hala! TV'de terk etme modası Neyse dün akşama dönmek istiyorum. Geçen hafta Rahşan Gülşen telefona bağlanmıştı, bu hafta canlı yayında konuktu. Şımarık, arsız ilkokul çocukları gibi sürekli araya girip 'Banu Hanım, Banu Hanım size bir şey sormak istiyorum' diye söylenip durdu. Banu Alkan onu kaile almadıkça o daha da çok delirdi ve sürekli 'soruma cevap istiyorum, soruma cevap istiyorum, Banu Hanım, Banu Hanım' diye bağırdı. O bağırdıkça ben sinir krizi geçirdim ekran başında. Hayır, Rahşan Hanım önceleri sadece otomobil yazıları yazıyordu, sonra kilolarıyla dalga geçtiği için kendisiyle barışık insan unvanı verilerek köşe açıldı, sonra herhalde aynı kilolar çok sevimli gelmiş olacak ekran yöneticilerine, yemek programı sunmaya başladı. Ama magazine ne ara bulaştı onu kaçırdım ben. Zaten geçen hafta programa canlı yayında bağlanıp Ahu Tuğba'yla kavga etmesinden anlamalıydım aramıza yeni bir magazincinin katılacağını. Hepimize hayırlı olsun! Televizyon programlarını terk etmek moda oldu biliyorsunuz. Artık sanatçılar, televizyoncuları gitmekle tehdit eder oldu. Bizim sunucular da konuk gitmesin diye ellerinden geleni yapıyorlar ama bana kalırsa çok zavallı gözüküyorlar ekrandan. Dün akşam Banu Alkan da, Rahşan Gülşan ve Alihan soru sorduğu için çok sinirlendi ve önce yayını terk etmekle tehdit etti, sonra ayağa kalktı gider gibi yaptı, sonra bir iki adım geri attı, konuşmaya devam etti sonra da mikrofonunu çıkarıp gitmeye yeltendi. Ondan sonrası tam bir karmaşa zaten ve ekranda beni dehşete düşüren görüntüler yaşanmaya başladı. Önce Müge Anlı Akdağ, yerinden kalktı yalvarmaya başladı, sonra Pakize Suda, 'gitme ne olur, otur tamam, soru sormazlar sana' dedi ve herkes aynı anda konuşmaya başladı. Tanrım, korkunçtu! Sonra reji nihayet vtr girmeyi akıl etti de eziyet sona erdi. Merak ediyorum, televizyon programlarına katılanlar, aynı anda konuşmayı neden bu kadar seviyor acaba? Ne anlıyorlar ya da ne anlatabiliyorlar, çözemedim. Bu kadar saygısızca bir programcılık anlayışını nerden edindik biz? Sunucular birbirinin sözünü keser, konuklar sunucuyu hiçe sayıp kendi bildiğini okur; diğer konuklar hiç kimseyi takmaz kendi aralarında konuşur. Demek ki suç, sunucularda; hakim olamıyorlar programlarına. Ben hiç Okan Bayülgen'i ya da Beyaz'ı izlerken böyle bir anlam karmaşası görmedim. Gerektiği yerde müdahale edip, aynı anda konuşanları susturabiliyorlar. Ama ne hikmetse Dobra Dobra ve Orada Neler Oluyor programında bir gürültü bir gürültü sormayın gitsin. Neden acaba!!!! Bu arada hiçbir sunucu programı terk eden konuk için asla kendinden ödün vermemeli. Gelen konuk, nereye geldiğini, ne tarz sorular soruculağını biliyor zaten, ondan sonrası hava civa arkadaşlar. Sunucuların yerinden kalkması, gitme ne olur demesi, ünlünün kaprisine alet olmakla eş değer! Sunucunun ağırlığını tamamen yok ediyor! Gidene kal demek her şekilde hatalı bir davranış işte; aşk olsun, iş olsun, program olsun fark etmiyor! BBG yeniden başlıyor Evet efendim beklenen yarışma başlıyor. Hepimiz yine birilerini gözetlemeye başlayacağız. Buradan şunu çıkarmak mümkün: 'Hiçbir yarışmayı tutturamadık, en tutulan yarışmayı tekrar başlatıyoruz' Ne acı öyle değil mi? Yeni bir yarışma programı başlatmak yerine eskilerden bir tane seçiyoruz; dizi çekilecek, offf kim yazacak yeni senaryo şimdi, bakalım eski Türk filmlerinde neler varmış, sinema filmi yapacağız, yine eski türk filmlerinin tozlu arşivine girer günümüze uyarlayıveririz aynı filmi... Tiyatro, müzikal vs. her yerde aynı dert. Türk filmi olmazsa, yabancı filmler var nasıl olsa! Herkes bulmuş işin kolayını Türkiye'de. 'Esinlenmek,' 'Etkilenmek,' 'Uyarlamak' moda olmuş! Yeni fikirler, yeni projeler, formatı sadece bize ait olan, gerçekten kaliteli programlar ne zaman moda olacak, bu akım ne zaman başlayacak çok merak ediyorum!!!