BİNBİR GECCE TÜRK FİLMİ GİBİ!

Yayın Tarihi : 15-02-2008 14:43
Artık kabul edelim ki Binbir Gecce eski forsunu tamamen kaybetti.. Nerede o ilk başladığı günler, nerede şimdiki hali.. Ahlaksız teklifle hayatımıza girmişti, bizi kendine çekmişti, hatta sürüklemişti ama giderek kan kaybetmeye başladı.. Şimdilerde ise yerlerde sürünüyor.. Hatta kesinlikle abartmıyorum izlerken Türk filmi tadı bile alıyorum artık.. Senarist ekibi resmen çıldırdı.. İzleyiciyi şaşırtmak için değişik bir şeyler bulamayan ekip, birden bire Seval Hanım'ın aslında Kerem'in annesi olmadığını açıklayıverdi.. O andaki replikler, bakışlar, konuşmalar tam anlamıyla evlere şenlikti gerçekten.. Hadi bunu bir yere kadar kabul ettik diyelim, ardından Şehrazat ve Onur'un o mağrur ve gururlu konuşmaları deldi geçti yüreğimi.. Bir an karşımda İzzet Günay ve Hülya Koçyiğit varmış gibi hissettim.. Adam istediği zaman, kadın konuşmaz, kadın deli gibi özler ama belli etmez tam evet diyecekken adama bu kez de adam ayrılmayı teklif eder ya Türk filmlerinde aynı o hesap oldu Binbir Gecce'de de.. Şehrazat, kendini Hülya Koçyiğit gibi yatağa atıp ağlamaya ve bayılmaya başladı, kahroldu fakat iş işten geçmişti.. Fazla naz aşık usandırmıştı ve zengin ama gururlu delikanlı Onur, bağrına taş basarak Şehrazatı'ndan ayrılmak istemişti.. Seyircide 'nayır, nolamaz'lar havada uçuşuyordu tabii ki o sırada ve sanırım senaristlerin de istediği bu olsa gerek ki, dizi hala sakız gibi uzamaya devam ediyor... Bu bir barış, bir küs halleri nereye kadar devam ettirecekler bilmiyorum ama acilen bir şeyler yapılması lazım bu diziyle ilgili.. Resmen oyalıyorlar seyirciyi.. Ya bir sonuca bağlansın bu dizi ya da başka bir şey bulunsun.. Eski kaliteli günlerine dönsün ya da bitsin.. İki iki daha dört kadar gerçek.. Artık her bölümde acaba bu sefer kime ne olacak diye beklemekten kafayı yiyeceğiz milletçe.. Çünkü başka türlü bir atraksiyon olmuyor dizide.. Ya birine bir şey olacak, ya kaçırılacak, ya üvey anneler hortlayacak ya da ayrılık yaşanacak.. E hal böyle olunca acaba bu hafta ne olacak demekten de kendimizi alamıyoruz.. Bir de ricam Türk filmi tadından acil olarak uzaklaşılsın.. Binbir Gecce'nin şanına şöhretine bu kadar ucuz numaralara kaçmak hiç yakışmıyor.. [b] YALIN VE ŞARKILARI.. [/b] Öncelikle şunu söyleyeyim Yalın'ın yeni imajına, saçlarına ve sakallarına bayıldım.. Nasıl şeker bir hal almış öyle, izlemeye doyamadım resmen.. Yalın'ı çok fazla ekranda göremediğimiz için onun yüzünden geçen zamanlara fazla tanıklık etme şansımız olmamıştı açıkçası.. Sevgililer Günü'nün geccesinde 1.5 saat gibi bir süre ekranda görünce ne kadar sevimli bir adam olduğuna bir kez daha kanaat getirmiş olduk.. Yalın'ın sesine, şarkılarına özellikle 'Günaydın' ve 'Keşke'sine tapan biri olarak onu dinlemekten gerçekten çok keyif aldım dün gecce.. Sayesinde yalnız ama güzel bir Sevgililer Günü geçirme fırsatı da buldum.. Özellikle Gülben Ergen'in telefonda söylediği 'Aşksın Sen' de niye bilmiyorum gözyaşlarına teslim oldum.. Normalde dinlediğim zaman beni ağlatmayan bir şarkının öyle bir anda ağlatmasını da ortalıklarda dolanan pozitif enerjiye bağlıyorum.. Başka bir açıklaması olamaz sanırım, yani olmamalı.. Perşembe geccesiyle ilgili olarak sadece Natalie'nin performansından hoşnut kalmadım.. Daha başka hayal etmiştim sanırım beynimde, o yüzden öyle donuk bir performansla karşılaşınca hayal kırıklığına uğradım.. Ama onun dışında cidden pek keyifli bir Yüz Yüze oldu.. Canlı olması ve canlı müzik yapılması da bence ayrı bir hava kattı programa.. Kenan Erçetingöz, yayın sırasında 'formatımızın dışında bir yayın yapıyoruz' dedi ama bence şu canlı müzik işini bir kez daha düşünmeli.. Her zaman değil ama arada böyle hoş isimlerle hoş sürprizler yapmak çok lezzetli oluyor.. Benden söylemesi.. Bol seyirli günler efendim..