İSTANBUL HAKAN ERATİK'LE EĞLENECEK!

Yayın Tarihi : 13-04-2012 16:24
Hemen ne alaka demeyin bence ve bize bir kulak verin :) [b]DJ’lik fikri nerden geldi aklınıza?[/b] Şöyle.. Ben 10 sene öncesinde radyo programcılığı yapmıştım.. O zaman radyolarda bilgisayar sistemi de yoktu.. CD’yi takıp 'play'a basıp bildiğin en eski modelde yapıyorduk.. O zamanlardan bir aşinalık ve müzik bilgisi var.. Uzun süredir ayrı kalmıştım tabii, oyunculuk kariyeri daha ön plandaydı.. Diziler, filmler, reklamlar derken müziğe çok da fazla zaman ayıramamıştım.. Ama bu bir tutku ve aşk.. DJ’lik özellikle kulüp DJ’liği sahne almak gibi aslında.. Bir şarkıcı sahneye çıktığında ya da biz bir tiyatro oyununa, perdeye çıktığımızda ne hissediyorsak ona çok benzer bir duygu.. Hatta aynı derecede bir coşku hissediyorsunuz.. Ben böyle sürekli kulüplerde DJ’lik yapmamıştım ama eşimin, dostumun, arkadaşlarımın kulüplerine gittiğimde arada bir sürprizler yapıp çalardım eskiden.. Çünkü çok keyifli bir şey gerçekten.. O atmosferi koklamak, insanların o anda ne hissettiklerini anlamak, kabinden onlarla iletişim kurmak ve o ambiyansı yönetmek müthiş bir keyif.. Bu keyfi özlediğimi fark ettim.. Ondan sonra bir dostum vasıtasıyla bu işe giriştim.. Ohannes Kan, ‘Yeni bir kulüp yaptık, burada çalmak ister misin?’ dedi. Benim de tam bunu düşündüğüm bir döneme denk geldi ve neden olmasın dedim.. İlk kez bu gecce DJ olarak çalacağım ve ondan sonra da her Cuma geccesi devam edecek.. [b]Ne tarz şarkılar çalacaksınız?[/b] Türkçe müziğe gecce hayatında inanılmaz bir dönüş var.. Doğrusunu da bulduk diye düşünüyorum.. Çünkü yabancı müziği fazla takip etmiyoruz.. Eğlenemiyoruz da fazla.. Çünkü insan eşlik edebildiği şarkıda eğlenebilir.. Dolayısıyla biz bir takım komplekslerimizi attık milletçe.. Türkiye’nin kendine olan güveni çok yükseldi. Bir güç, özgüven geldi ve Türküm demekten çekinmeme hali oluştu.. Bu bütün dünyada var olan bir durum ve bizim memleketimizin insanına da hasıl oldu.. Dolayısıyla bu özgüven Türkçe müziği geri getirdi.. İnsanlar bir Hande Yener dinledikten sonra, bir Ajda Pekkan dinledikten sonra peşine bir İbrahim Tatlıses’ten derin bir arabesk attığınızda fena coşuyor.. Çünkü istediğimiz, özlediğimiz bu, özümüz sonuçta.. Özümüze döndük.. Ve bu keyfe eşlik etme isteği belirdi bende ve o yüzden de böyle bir işe giriştim.. [b]Tarzınız nasıl olacak? Son dönem parçalarını dinlediniz mi, neler düşünüyorsunuz müzik sektörünün şu anki haliyle ilgili?[/b] Aslında 10 senedir sadece dinleyici olarak işin içindeydim.. Ama son günlerde özellikle arşivi toparlarken yeniden çok fazla şarkı dinlemeye başladım. Evet çok güzel şeyler çıkmıyor son zamanlarda.. Çok güzel şeyler çıkartanlar ve tutan şarkılar belli.. Her şey aynı insanlar çevresinde dönüyor.. Onlar da 2000’li yılların öncesindeki kadar güzel değil.. 90’lı yıllara dönüş var.. [b]E tabi insanlar hatta daha çok eğleniyor eski şarkılarla ve çoğu mekanda da eski şarkılar ağırlıkta zaten..[/b] Çünkü duygusu olan şarkılardı onlar.. Özellikle 2005 yılından sonra çok değişmiş bu işler.. Biraz geriye gidiş var.. O geriye gidiş geçmişe özlemi getirdi bununla beraber.. Biz de bu gecce tabii yeni çıkan şarkılara da yer vereceğiz ama genelde tanıdığımız, bildiğimiz isimlerden çalacağız.. Yani ben 90’lı yıllarda aşık olduğum, eşlik ettiğim ve sevdiğim şarkıları çalacağım ve biliyorum ki oraya gelen 20 – 50 yaşları arasındaki kitle de benim çaldığım müzikte çok eğlenecek. Herkese hitap edecek, herkes ezbere bilecek.. Oraya gelenlerin bilmediği bir şarkı çalmayacağım.. Ama şöyle bir farkım olacak tabii ki diğer DJ’lerden.. Kendi ruhumu ve o an hissettiklerimi yansıtacağım ve tabii ki oradaki atmosferi koklayarak şarkı seçimlerimi yönlendireceğim.. Çok güzel bir ambiyans yakalayacağımızı düşünüyorum.. Şarkıların sıralaması çok önemli.. İşte o sıralama benim tarzımı yansıtacak.. Bir Kazım Koyuncu çaldıktan sonra onun peşine bir Özlem Tekin koyuyorsam Özlem’in hangi şarkısıyla geçmem gerekiyor? Bunlar çok önemli.. Gerçekten çok heyecanlıyım. Ama çok keyifli olacağını da biliyorum.. [b]Arabesk çalacak mısınız?[/b] Kesinlikle.. Arabesksiz olmaz.. Biz arabesk bir milletiz zaten.. Ama 2000’li yılların öncesine kadar herkes saklı gizli arabesk dinlerdi. Ben kendi adıma hiçbir zaman saklı gizli dinlemedim ama.. 90’lı yıllarda da Müslüm Gürses’in en derin yırtıcı arabesk şarkılarını bilirdim ve eşlik ederdim.. Ferdi Tayfur, İbrahim Tatlıses, Orhan Gencebay şarkıları da keza öyle.. Şimdi bizim memleketimizde çok üst sınıf olan insanların arabalarının torpido gözlerine baktığınız zaman o dönemlerde de ‘Urfalıyım ezelden’ türküsünün olduğu kasetler, cd’ler vardır.. Onun yanında son çıkmış jazz albümü de vardır ama ‘Urfalıyım ezelden’ türküsünü dinlemeden olmaz. [b]Yeşim Hanım ne diyor bu yeni işinize?[/b] Yeşim çok mutlu.. Benim müziğe olan ilgimi, sevgimi ve bilgimi beğenir, takdir eder.. O hep bana derdi, ‘Neden yapmıyorsun, senin böyle bir yeteneğin var, neden ilgilenmiyorsun?’ diye.. Zaman olarak müsait değildim şimdi denk geldi.. Yeşim de çok memnun.. O da bir ara uğrayıp dinleyecek.. [b]Peki oyunculuk ne alemde, var mı yeni proje?[/b] Var.. Sinema filmimiz olacak.. Önümüzdeki haftalarda onun çalışmaları başlayacak.. Ufak ufak okuma provalarına başladık. Bir iki tane dizi görüşmem var, yeni sezon için.. Onlardan bir tanesi olacak gibi görünüyor.. Tiyatro da yapmak istiyordum ama sezon bittiği için yetişemedim, yeni sezona kadar hem DJ’lik yapıp, pasımı atıp sahne alıp hem de dizi ve sinema filmi için çalışacağım.. [b]Bir oyuncu olarak ve müzik sektörünü iyi bilen biri olarak dizilerle müziğin buluşması hakkında ne düşünüyorsunuz? Son zamanlarda müzikler hatta bir zamanlar eleştirilen şarkılar çok kullanılır oldu? Neler diyeceksiniz?[/b] Biz milletçe kendimizle yüzleşiyoruz galiba.. Bu yüzleşmede her şeye yansıyor; buna diziler de dahil.. Radyolara bakın, hemen hemen hepsi eski şarkılara döndü.. Çünkü tükettik ve tükendik.. O top 40 radyoları dinlenemez hale geldi.. 40 tane tane şarkıyı çevir çevir dinlettiler.. Sentetik ve naylon bir müzik bir de.. Gerçek değil, öz, değil, toprak değil, can değil! Şimdi bir toprağa, cana dönüş var. Kendiyle yüzleşme içinde milletimiz ve kimliğimizi bulduk diyebilirim. Şunu görüyorum, tabii yaşça çok tecrübeli bir adam değilim 35 yaşındayım ama takip ediyorum her şeyi.. Biz çok yol kat ettik son zamanlarda ve kendimizle barıştığımız için bundan sonra çok daha güzel, çok daha güçlü ve çok daha karakterli bir hayat bekliyor Türkiye’yi.. Bir millet için karaktersizlik çok zordur.. İnsanlar ve bireyler için de aynı şekilde.. İnsan kendini kabul etmezse mutlu olmaz, aynı şekilde bu bir mikro durumdur insan için ama ona makro baktığınız zaman da bir ülke, bir vatan kimliksizse çok büyük problemdir.. Biz bunları aşıyoruz.. [b]Son soru.. Yeşim Hanım’la boşanacağınıza dair haberler dolaşıyor ortalıkta.. Nedir bu iş, doğruluk payı var mı?[/b] Yeşim Hanım’la boşanmayı düşünmüyoruz.. Ufak tefek problem yaşadık, her ailede yaşandığı gibi..Tabii bu camiada kulaklar çok delik.. Anında pireler deve yapıldı.. Çok değişik şeylerle de karşılaştık.. Ama dediğim gibi şu anda boşanma gibi bir düşüncemiz yok.. Kızımızın birinci yaşını da yeni kutladık.. Şimdilik her şey yolunda..