AYŞE ÖZYILMAZEL VE BANU ALKAN

Yayın Tarihi : 09-11-2009 01:27
Kabul edin ya da etmeyin, Ayşe Özyılmazel bir gazeteci.. Hem de iyi bir gazeteci.. Tabii ki arada sırada yanlışları, hataları olabiliyor ama bu hangimizde böyle değil ki.. Düşe kalka, hatalarla günahlarla hepimiz bildiğimiz işin en doğrusunu yapmaya çalışıyoruz. Ayşe de öyle yapıyor. Neco’nun kızı olması, Hıncal Uluç’un köşesinde yazılar yazarak bu işe başlaması ilk başlarda iyi bir malzemeydi çamur atmak için yanıp tutuşanlara ama geçti, artık başka bir şeyler bulunması gerekiyor.. Bulamayınca dönüp dönüp eski mevzulara dalmak hoş olmuyor. Kız her gün yazı yazıyor, hangi gün yazısını okurken ‘Bu kız Neco’nun kızı, ya da Hıncal Uluç’un torpiliyle yazı yazıyor (!) cümlesini kuruyorsunuz? Hiçbir zaman! Çünkü yazdıklarını okurken kendinizi kaptırıp gidiyorsunuz. Öyle değil mi? Peki Ayşe yeni yetme bir yazar mı? Hayır, çünkü o safhaydı da geçti.. Yanlışsam beni düzeltsin 6-7 senedir bu işi yapıyor ve üzerindeki tozu atalı epey zaman oldu. O yüzden herhangi bir eleştirisine kızdığınız zaman ‘yeni yetme bir yazarın bazı isimleri ağzına alırken dikkat etmesi, bin kez düşünüp tartması gerekiyor’ cümlesini de kuramazsınız. Bu felsefe de çürüdü.. E geriye ne kaldı? Yapacak bir şey yok; katılsanız da katılmasanız da ona saygı duyacaksınız. Hadi saygıyı da geçtim, eleştirisine katılmıyorsanız hakaret etmeden, karşınızdaki kişiyi rencide etmeden karşıt düşünce geliştirip ben de böyle düşünüyorum diyeceksiniz. Kısacası sen böyle düşünüyor olabilirsin ama ben sana katılmıyorum demek herkesin hakkı.. Tabii bunları derken, geliştireceğiniz karşıt görüşün sağlam doneler içermesi gerekiyor.. Eğer bu görüş sağlam donelerden uzaksa, komik duruma düşüyorsunuz. Tıpkı Banu Alkan meselesinde olduğu gibi. Alkan’ın elinde ne yazık ki sağlam doneler yoktu.. Ne yaptı? ‘Sen, sus yeni yetme yazar, edebinle otur aşağı muamelesi yapıverdi Ayşe’ye.. İzlerken delirdim, sinirden kudurdum hatta.. Olayı baştan anlatmakta fayda var, izleyemeyenler için.. Oray Eğin’in cumartesi gecceleri yayınlanan ‘Ya şimdi Ya Hiç’ isimli programının bu haftaki konukları Ayşe Özyılmazel, Saba Tümer ve Banu Alkan’dı.. Neşeli isimlerden oluşan bu program neşeli geçer diye düşünmüştüm ben de. Ama o da ne? Banu Hanım’daki Ayşe hazımsızlığı programı gerdi de gerdi.. Banu Alkan, ‘Ben Ayşe’ye Bülent Ersoy’la ilgili yazısından ötürü kızgınım’ diyerek söze girdi ve aldı eline sazı.. Yeni yetme yazardan girdi, çok bilmiş, entelektüel gazeteciden çıktı.. Neymiş efendim Ayşe, Bülent Ersoy’un ismini ağzına alırken oturup düşünecekmiş.. Öyle aklına esen hakkında kalem oynatamazmış. O bir Diva’ymış, yeni yetme gazeteciler onu öyle akıllarına geldiği gibi yazamazmış.. Buyrunuz, buradan yakınız.. Ne zamandır Banu Alkan yazılara düstur veren bir otorite oldu? Kaçırdım mı yoksa! Peki Ayşe ne yazdı da Banu Alkan Ayşe’ye bu kadar saldırdı diye soranlara, buyurun Ayşe’nin yazısından bir kesit: "Ben Gülben Ergen'i muhatap almam. Aynı bilgiye sahip değiliz, aynı tarzı icra etmiyoruz. Tabii Ajda Pekkan ve Sezen Aksu benim muhatabımdır. Onlar benim gibi A plus'tırlar. Siz bebesiniz, benimle yarışacak konumda değilsiniz!" Doğru! Çok doğru Bülent Ersoy! Çünkü sizinle kimse yarışmıyor ve yarışmayacak. Siz lig dışısınız. Hiçbir genç sizi rakip olarak görmez. Yıllardır ne yaptınız da, sizden sonra gelenleri böylesine aşağılamaya çalışıyorsunuz? Bu hal bir sürü büyüğümüzde var. Siz boynuzken hep iyidir, kulağı geçtiniz mi canınıza okumak isterler. Her şeyi onlar bilir, en iyisini onlar yapar. Yok ya! Sadece bizden yaşlısınız diye bütün haklar size teslim edilmedi! Uyanın artık! Bülent Ersoy'un 'muhatabım' dediği Sezen Aksu ve Ajda Pekkan bir gün bile böyle cümleler kurmuş mudur? Biraz muhataplarına danışsın! Alooo! "Bizim yaşımız büyük, biz her şeyi biliriz" devri çoktan kapandı. Yıllar önce kazandığınız başarının ekmeğini hâlâ yiyemezsiniz! Ya daha çok çalışacaksınız, yenilikleri takip edeceksiniz, çağı yakalayacaksınız ya da susup oturacaksınız! Evet; Gülben Ergen, Bülent Ersoy'un muhatabı değildir. Çünkü yıllardır Ersoy kuş tüyünden kıyafetler giyerken o çalışmıştır. Elinden geleni ardına koymamıştır. Artık gerçekten bıktık bu "Ben bilirim" hallerinden. Belki Ersoy'a büyük şok olacak ama Maksim devri de çoktan bitti. Millet müziğini yapıp eğleniyor, kimse kimsenin ayağını kaydırma derdinde değil! Yani bebeler aştı o işleri. Ve biz Bülent Ersoy gibileri sevmiyoruz! Şişkin egosunu, ona buna bağırmalarını, ahkam kesmelerini mi seveceğiz? Kendilerini A plus egolarıyla baş başa bırakıyoruz... ‘ Bu yazıda Bülent Ersoy’un kişiliğine, sanatına bir hakaret var mı, yok! Sadece tavır eleştiriliyor.. Ki bu tavrı ben de dahil olmak üzere bir çok kişi eleştirdi.. Zaten çoğunluk, son zamanlarda ‘Bülent Hanım’ın şirazesi kaçtı’ görüşünde hem fikir. Siz Bülent Ersoy’u çok seviyor olabilirsiniz ama çok sevmek demek, gözleri ve kulakları tamamen kapatmak anlamına gelmiyor.. Yanlış bir harekette ya da tavırda tabii ki saygısızlık etmeden eleştirmek hepimizin hakkı.. Yapılan eleştirileri eleştirmek de sizin hakkınız ama belden aşağı vurmadan, saygısızlık yapmadan.. Ama bu kez sizde kaçtı şirazenin ölçüsü.. Çok gereksiz yerlerden saldırdınız Ayşe’ye.. Çünkü elinizde başka bir done yoktu, belki kendinizden bahsettirmek, reytinglerinizi yükseltmek istediniz. Ayşe her ne kadar ‘aradığınız reyting ben de değil’ dese de, yaptınız bunu.. Çünkü bu sizde alışkanlık haline geldi, tıpkı kaldığınız otellerin adını yayınlarda zırt pırt söylemeniz gibi.. Neyse.. Programın yapımcısı ve sunucusu Oray Eğin’e gelince.. Ona daha çok kızdım, Ayşe’yi harcattığı ve konuğuna müdahale edemediği için.. En son ‘Banu Hanım, izin verir misiniz ben biraz da Ayşe’yle konuşmak istiyorum’ dediğinde saçımı başımı yolmak isteğimi bastırmak için uğraşıyordum.. Allah’tan sonra Banu Hanım içeri gönderildi de Ayşe’ye olması gerektiği gibi konuşma fırsatı verildi.. Programın alt yazıları da tam faciaydı.. Ayşe, Banu Alkan’a cevap vermeye tenezzül bile etmiyordu ama nedense alt yazılarda Banu Alkan – Ayşe Özyılmazel polemiği yazıyordu.. Pes dedim, gerçekten.. Oray’ın da yaşananlara yeteri kadar müdahale etmemesi aklıma başka soruları, acabaları da getirdi ama o kadar derine inmek olmaz şimdi.. Neyse uzun lafın kısası Banu Alkan’ın saygısız yaklaşımına rağmen Ayşe’nin saygılı duruşunu çok takdir ettim. Yeni yetme(!) filan ama edep biliyor işte :) Deneyimli olup da edep bilmeyenlere örnek olur inşallah..