PINAR’IN OĞLU OLACAK!

Yayın Tarihi : 29-07-2008 02:27
Bu aralar tüm gazeteci yazarların gündemi malumunuz Bodrum.. Herkes Bodrum'dan bildiriyor.. Hal böyle olunca, bana da Bodrum'dan bildirmek yakışıyor tabii ki.. Efenim senelik iznimi geçirmek üzere üç gün önce Bodrum'a ayak bastım.. Canımız işkence çekti; eğleniriz, gırgır şamata yaparız düşüncesiyle İstanbul'dan Bodrum'a arabayla gelmek gibi bir gaflette bulunduk.. İşte serde gençlik var ya 45 dakikada gelmeyi seçmek yerine bilmem kaç saat yollarda sürünüp feribot kuyruğu işkencesine katlandık.. Arabadan indiğimde toprağı öpecek haldeydim.. Durum böyle olunca kendime gelmem 3 gün sürdü; yazı da ondan gecikti, kusurlara bakmayınız ama bu üç günde size ne malzemeler topladım bir bilseniz.. Hadi dedikodular eskimeden hemen başlayalım; malum burası Bodrum; her saniye yeni bir gündem malzemesi patlıyor.. İzninizle en klasik gündemle başlamak istiyorum.. Bodrum çok boş :) Şaka bir yana belli başlı yerler dışında cidden acayip bir boşluk söz konusu.. Hani İstiklal Caddesi bile daha doludur öyle söyleyeyim ben size.. Ama o boşluğu geçtim popülerlik sıfatını yakalamış herkes burada.. Yani insan kalabalığından ziyade bir ünlü kalabalığı yaşanıyor burada.. Başımı ne zaman bir yere çevirsem biri fırlıyor karşıma; denizden ya da karadan.. Malum haberin yolu Bodrum'dan geçiyor.. Bir de tuhaf bir durum söz konusu; herkesin yeri belli.. İnsanlar sürekli aynı yerde konuşlanıyorlar.. Her gün aynı yerde piyasa yapıyorlar.. Garip bir durum.. Ya her gün aynı yere gidilir mi; bunlarınki rutin.. Sabah başladıkları yer aynı; gecceyi sonlandırdıkları yer aynı.. Bir de en ilginci (yani bana pek ilginç geldi) genç kızların durumu.. Geldiğim günü saymazsak iki geccedir çıkıyorum ve eve dönerken arabada hep aynı şeyi tekrarlıyorum kendi kendime: 'Ne olacak bu kızların hali?' Cidden ne olacak bunların hali? Kenan Bey yazmış anne kız durumlarını süper de anlatmış ve fakat ama zannımca bu kızları da giydiren ve süsleyen de anneleri galiba.. Daha taş çatlasa 15-17 yaş aralığındalar ama o süs o püs, ellerinden alkol düşmeyen o haller, hey DJ bağırışları; of of görmeniz lazım.. Plaja bir inişleri var, sanki Prens II. Albert'in tahta çıkış yıldönümü merasimine katılacaklar.. O kadar ağır makyajlı ve o kadar abartılı ki her şeyleri aklıma başka bir örnek gelmedi.. Etraf minik Süreyya Yalçın'lardan kaynıyor anlayacağınız.. Yaz başladığından bu yana sürekli yazıp çiziyorduk, Eda Taşpınar ve kankası şezlongun hikayelerini.. Nihayet bu yakın ikiliyi kendi gözlerimle görmek kısmet oldu.. Yazarınız yerinde tespit etti ve inceledi yani; hakkım ödenmez.. Gerçekten aralarında büyük bir aşk var.. İnsan hiç mi sıkılıp doğrulmaz yahu, benim şezlongla olan ilişkim yarım saati geçmiyor örneğin; 15 dakika ön, 15 dakika arka, sonra hooppp havuz.. Ama Eda Hanım, saatlerce yatabiliyormuş cidden ve biz gerçekten abartmıyormuşuz.. Bu da bir başarı, tebrik ederim.. Gelelim yeni anne adayımız Pınar Altuğ'a.. Henüz hiç göbek yok dersem abartmam sanırım.. Ama yüzüne gelen ışıltı bir hayli fazla.. Sanırım oğlu olacak, hani anneannelerimiz der ya erkek güzelleştirir, kız annesinin güzelliğini alır diye.. Benimki de o hesap bir tahmin işte.. Meşhur beachlerden birine tekneyle geldiler dün Yağmur'la.. Işıltısı ta uzaktan bile belliydi; yanıma gelince daha da net anladım; çok güzeldi zaten ama güzelliği daha da bir artmış.. O cehetle bence kesinlikle oğlu olacak.. Öyle hissediyorum. Tecrübe ve deneyim konuşuyor burada; kesinlikle yabana atmayınız derim. Allah nazarlardan saklasın, sağlıklı doğsun, mutlu olsun yeter.. Ve son günlerin en bomba konusu.. Plajda kebap.. Tamam Alişan biraz abartmış olabilir ama yeni bir akım başlattığı da inkar edilemez.. İki gündür gittiğim her yerde bikinili kızları ellerinde lahmacunla görüyorum.. Beachleri lahmacun modası feci sarmış durumda.. Garsonlar tepsi tepsi taşıyorlar vallahi.. Kabul ediyorum sıcakta hiç çekilmiyor; kokusu, yağı vs ama dediğim gibi burası Bodrum; burada farklı aksırsanız bile moda oluyor.. Kural bu; ha derseniz ki sen yedin mi? Aslaaaa!!!! Bu ara feci rejimdeyim, malum 4 Ağustos'a şunun şurasında ne kadar kaldı ki.. Oscar törenlerini bile çatlatacak geccemiz için bünyenin alıştığı 3 kilo bile feda olsun.. Her şey 'gecce' için..