AYŞE MUHTEŞEMDİ AMA..

Yayın Tarihi : 26-06-2008 11:04
2001 – 2002 yılları arasıydı sanırım.. Sabah Gazetesi'nden ayrılan çok önemli isimlerle Metropol isminde bir haber yaşam dergisi çıkartıyoruz.. Ben hem derginin Yazı İşleri Müdürü'yüm hem de röportajlar filan yapıyorum arada sırada ünlülerle.. Neco ve ailesi de bu isimler arasındaydı.. Yanlış hatırlamıyorsam Moda'da oturuyorlardı o zamanlar ve ben de evlerine gitmiştim Neco ve kızlarıyla röportaj yapmak için.. Daha aldatma hikayeleri falan yok, gayet mutlu ve şeker bir aile görüntüsü çiziyorlardı.. Ayşe Özyılmazel de henüz popüler olmamış, gazeteciliğe adım atmamıştı.. Röportaj boyunca gazeteci olmak istediğinden, köşe yazıları yazmak istediğinden dem vurmuştu.. Çok sevimli ve şeker bulmuştum onu.. Ablası Zeynep'e göre tam bir fırlamaydı; çünkü Zeynep daha bir ağırbaşlı, daha bir sakindi.. Ama Ayşe gümbür gümbür geleceğinin sinyallerini o zamandan vermişti bana.. Sonra aradan baya bir zaman geçti, bir baktık Ayşe, Sabah'ta köşe yazarı oluvermiş, birden bire, aniden.. Gerisi de çorap söküğü gibi geldi zaten.. Önce yazılarıyla dikkat çekti, ardından da aşklarıyla.. Şimdi neden bunları anlattığımı merak ediyorsunuzdur; hemen söyleyeyim.. Ben Ayşe'nin yazılarını çok severek okurum, çok da eğlenirim.. Bıcır bıcırlığını yazılarına yansıtan nadir kalemlerden biridir.. Ancak, ekran önünde bu bıcır bıcır olmanın dozunu iyi ayarlamazsan birden bire şımarık olarak algılanıverirsin ki bu da bence kadın duruşuna yakışmayacak bir şeydir.. Gülben Ergen'in programına katıldı geçen akşam.. Sürekli dikkat çekmeye çalışan yaramaz çocuklar gibiydi hali.. Her lafın içinde, konuşmaların sonu sakız gibi uzuyor, aşırı kahkahalar atıyor falan filan.. Hele o bacağını ne yapacağını şaşırdı.. Bir an dedim kaldırıp masanın üstüne koyacak.. Neyse ki sonlara doğru hakim olabildi bacağına.. Demem odur ki programda izlediğim Ayşe'nin evde konuştuğum genç kızdan hiçbir farkı yoktu.. Aynı fırlamalık, aynı cinlik.. Ama işte ekran önü çok farklı; dozu cidden çok iyi ayarlamak gerekir.. O nedenle 'bu benim doğal halim, ben böyleyim' felsefesine sığınmamak lazım.. Doğallığa bile törpü gerekir ekranda.. Törpüsüz doğallığı izliyoruz işte her sabah.. Ayşe'nin tek hatası buydu bence.. Ama tüm bunları bir yana koyarsak, ekrana gerçekten acayip yakıştı.. Işıltısı süper çünkü.. Armağan Çağlayan'ın yarışmalarda bas bas bağırdığı star ışığından ve elektriğinden Ayşe de bol miktarda mevcut.. Kareoke şovu da muhteşemdi, başları biraz kaçırdı ama sonlarda süper toparladı.. Elbisesi, saçı ve makyajı da çok iyiydi.. Uzun sözün kısası Ayşe kendini ekran önü için biraz törpülerse bu iş tamamdır, ben çok sevdim elektriğini.. Şarkı Söylemek Lazım'ın starı şimdiden belli oldu sanırım :) Ne dersiniz? Bol seyirli günler efendim..