MAÇTAN ÖNCE SEKS!

Yayın Tarihi : 05-01-2008 02:28
Maçtan önce futbolcular seks yapmalı mı, yapmamalı mı? Bu da nereden çıktı demeyin.. Bu soruyu ben değil Türkmax'daki programında Hülya Avşar sordu.. Avşar kızının bu haftaki konuğu Rıdvan Dilmen'di ve acayip keyifli bir program oldu.. Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki bu program Hülya Avşar'ın bugüne kadar yaptıklarının en iyisi.. Tarzını bulduğunu düşünüyorum.. Eğlence programları da keyifliydi fakat bu üslup ve bu tarz Avşar kızının şu anki olgunluk haline deyim yerindeyse 'cuk' oturdu.. Neyse ne diyorduk; efendim her şey Hülya Avşar'ın 'Deniliyor ki eşlerinizle bir gün önce seks yapmayacaksınız. Bu bana çok saçma geliyor. Futbolcular seks yasaklandığı için daha çok sekse düşkün olurlar diye düşünüyorum. Bu kötü bir şey değil mi yaa, canın istediğin zaman yapacaksın yani... Böyle saçma şey mi olur?" demesiyle başladı ve eğlenceli sohbet o an start aldı.. Rıdvan Dilmen başlarda biraz tutuktu önce bu tezin ardında durmaya çalıştı, insan kimyasına bağladı işi, sonra her insan vücudunun farklı olduğunu ve bazı kişilere yarayabileceğini bazı futbolculara ise yaramayacağını anlattı. Ve ardından bombayı patlattı: 'Bir gün önce seks yapıp ertesi gün daha iyi oynadığım maçlar oldu' Şahsen Rıdvan Dilmen gibi sessiz sakin bir adamdan böyle bir itiraf duymak beni şaşırttı.. Ama ne yalan söyleyeyim bir o kadar da hoşuma gitti.. Çünkü çok samimiydi.. Gelelim şu seks meselesine.. Hülya Avşar'la tamamen aynı görüşteyim.. Seksin zamanı olmaz.. Canın ister yaparsın, istemez yapmazsın.. Kurallar koymak bana da çok saçma geliyor açıkçası.. Ama şöyle bir şey de var: Bu iş seksin ne kadar kaliteli olduğuna göre de değişir.. Kaliteli seks adamı dünya şampiyonu bile yapabilir ama kalitesizini varın siz düşünün.. Yani bu noktada Rıdvan Dilmen'in 'bu bazı kişilere yarar, bazılarına yaramaz' söylemine de katılmamak mümkün değil.. Her anlamda kaliteli yaşıyorsan zaten yasakları delip performansa tavan yaptırabilirsin.. Ama tersi söz konusuysa o zaman boyun kıldan ince durumu, uyacaksın o yasaklara başka çare yok.. Uymamakta ısrar edersen büyük patrondan 'hesabınız ödendi' mesajı gelebilir.. Aman dikkat yani.. [b] MAGAZİN SANSÜRÜ MÜ DEĞİL Mİ? Mailler alıyorum.. Sabah programlarının yasaklanmasıyla ilgili siz ne düşünüyorsunuz diye soruyorlar.. Bu bir magazin sansürü olabilir mi diyorlar? Şimdi öncelikle şunu söyleyeyim.. Bunun bir sansür olduğunu düşünmüyorum.. 'Vay efendim magazin elden gidiyor, sansürleniyor, hangi çağdayız' isyanlarını işin kolayına kaçmak olarak yorumluyorum.. Her şey güllük gülistanlık olsa RTÜK de durduk yere böyle bir karar alsa o zaman yukarıdaki isyanlarda haklılık payı olabilir belki.. Ama son zamanlardaki durum sabah programları eşittir rezaletti bana göre.. Hakaretler, seviyesiz muhabbetler, adına sanatçı bile diyemeyeceğim isimlerin aile sırlarının ortaya dökülmesi ki Ankaralı Turgut'un canlı yayında karısına söylediği sözler hala kulaklarımda çınlıyor, tam anlamıyla bir felaketti.. Sabahın köründen gecce yarılarına kadar magazin konuşmak, tartışmak ve halkın magazine olan zaafından faydalanıp bundan reyting elde etmeye çalışmak magazini ucuzlaştırmaktan öteye gidemedi ne yazık ki.. Bunun zaten hepimiz farkındayız.. RTÜK de farkında o yüzden magazine savaş açan filan yok ortada.. Hemen bir bardak suda fırtına kopmasın lütfen.. Magazin hayatın bir parçası ama son zamanlarda hayatın tümü magazinden ibaretmiş gibi gösteriliyordu.. Akşam yayınlanan bir haber ertesi sabah tüm programlarda kusturuluncaya kadar tartışılıyordu.. Yani düşünün ilkokula giden bir çocuk Hüsnü Deniz aşkının tüm aşamalarını en az onlar kadar iyi bilir hale gelmişti.. İşte RTÜK bunlara savaş açtı.. O yüzden dedi ki, gecce 23.00'dan sonra olacak magazin programları.. Sabah eğitici ve öğretici yayınlar yapılacak.. Son derece doğru bir karar olarak yorumluyorum ve magazine hak ettiği saygınlık sıfatının iade edilebileceğine inanıyorum.. Yalnız anlamadığım tek nokta şu: Bu karar açıklandıktan sonra Şenay Düdek ve Müge Anlı'yla görüştüm.. İki ismin yapmış olduğu açıklamaları da gecce.com farkıyla okudunuz zaten.. Ama görüş aldığımız herkes 'biz zaten formatı değiştirmiştik, öyle yapmıyoruz böyle yapmıyoruz filan' dedi.. Eee bu işi yapan üç kişi var zaten.. Onlar da bunu reddediyorsa suçlu kim o zaman? Sacit Aslan'ı, Serpil Çakmaklı'yı, Ahu Tuğba'yı ve aklıma gelmeyen bir çok ismi arkası yarın kuşağı gibi haftada bilmem kaç kez canlı yayına kim çıkardı mesela? Ya da Helin Avşar'ı kast ederek 'erkekler bulaşık tastan yemek yemeyi sever' gibi son derece çirkin bir üslupla konuyu tartışmaya açan sunucu kimdi? Sonuçta herkes ucundan kıyısından bir şekilde alet oldu bu işe.. Sanatçıları kapıştırdılar, tartıştılar vs.. Şimdi külliyen yalan nidaları bana pek inandırıcı gelmiyor o yüzden. Artık sanatçıların yeni kasetiyle, çalışmalarıyla ilgili bilgi alabileceğimiz, şarkılarını dinleyebileceğimiz programları gerçekten izleyebilecek miyiz merak ediyorum doğrusu.. Hatırlarsanız gelin-kaynana-damat üçgeni de ekranda olmayacak denmişti ama üç dört ay sonra yeniden hortlamışlardı.. O yüzden bu kararın uygulanmaya başladıktan sonra ne kadar devam edeceği önemli.. Bekleyip göreceğiz.. Umarım magazin hak ettiği saygıya ve değere en kısa sürede ulaşır ve magazin gerçek üstatlarına yeniden kavuşur.. Bol seyirli günler efendim..