DİVA, EBRU GÜNDEŞ VE POPSTAR!

Yayın Tarihi : 14-04-2008 18:01
Pazar geccesi yine olaylı bir Popstar Alaturka Yarışması izledik.. Yine jüri, yarışmacıları solladı geçti.. Fakat öncelikle şunu söylemeliyim Mehtap'ın kalmasına süper sevindim.. Aygün'ün o bilmiş ve yapmacık tavırları beni son zamanlarda çileden çıkartıyordu.. Dün gecce final anında bile Mehtap'ı aşağılayan bakışları, ben kazanacağım nasıl olsa edaları bilmem dikkatinizi çekti mi? Neyse sonunda tüm beklentileri yerle bir oldu ve Mehtap yarışmaya devam etmeye hak kazandı.. Bir de uzun zamandır dikkatimi çeken bir şey var.. Osmantan Erkır, eleme anında Nihat Beyan'ı sahneye çağırıyor, Beyan elinde bir zarfla sahneye geliyor ve zarfı Erkır'a veriyor.. Erkır da o zarfı hiç açmadan katlayıp cebine koyuyor.. Şimdi hiç açılmayacak bir zarf için Nihat Beyan neden sahneye davet ediliyor? Pek tabii sonuçlar Osmantan Erkır'a bildiriliyor ama o zaman o zarfa neden gerek var? Hayır bu bir usulse, Osmantan Erkır'ın da usulen bile olsa o zarfı açması gerekmiyor mu? Biliyorsunuz Anton Çehov'un ünlü bir yargısı vardır: 'Oyunun ya da filmin başında duvarda bir silah asılıysa o silah mutlaka patlamalıdır..' Çünkü doğru olan budur.. Gereksiz ayrıntılara gerek yoktur.. Ama maalesef Pop Star Alaturka'da Nihat Beyan o zarfı her hafta boşu boşuna sahneye getiriyor, o silah bir türlü patlamıyor.. Cidden merak ediyorum, niye böyle yapılıyor? Laf olsun, torba dolsun mantığı mıdır yoksam bu? Yazının başında da dedim, yine pek olaylı bir yarışma izledik.. İlk olay Mehtap'ta patlak verdi.. Armağan Çağlayan, Mehtap'a 'Sendeki sorunu buldum.. Sen zamanında o kadar ağır şeyler yaşamışsın ki kendine duvarlar örmüşsün.. Bu nedenle sahnede eğlendirmiyorsun.. Kendini bir yere çekmişsin, hayata ve kendine dışardan bakıyorsun; hayatla dalganı böyle geçiyorsun' dedi.. Bülent Ersoy her ne kadar olayı geçiştirmeye çalışsa da olay inanılmaz bir boyuta ulaştı.. En son Ebru Gündeş, mikrofonu eline aldı ve Armağan Çağlayan'a katıldığını belirtti ve ondan sonra kızılca kıyamet koptu.. Ebru Gündeş, iki-üç haftadır Mehtap'a ithafen imalı sözler sarf ediyor.. İşte 'gerçekten göründüğün kadar samimi misin, saf mısın?' falan filan.. Bir şeyler bildiği belli fakat söylemek istemiyor.. Şimdi burası bir yarışma programı, insanları merak ettirecek açıklamalar tabii ki yapılabilir ama bir yerde bilinenler ortalığa dökülür ve iş sonuca bağlanır.. Bu kadar uzatılmaz bu bir.. İkincisi Mehtap ağlamaya başladıktan sonra, 'hah işte amacımız da buydu, seni ağlatıp birinci yapmaktı' diyebilme hakkına hangi jüri üyesi sahiptir? Üçüncüsü Ebru Gündeş'in insanları döver gibi konuşma lüksü var mıdır? Mehtap'ı dün gecce nerdeyse evire çevire dövmediği kaldı.. Parmak sallamak, kaş göz oynatmak, külhanbeyi edalarıyla konuşmak Ebru Gündeş'e hiç yakışmıyor.. Gündeş, diyor ki 'Seyirciye burun çevirme hakkın hiçbir zaman yoktur.. Seyirci bizim velinimetimizdir, onlar olmazsa biz olmayız..' Ama bunu öyle bir söylüyor ki, sanırsınız biraz sonra kalkacak ve Mehtap'a bir tane geçirecek.. Tamam bu öğütler süper bir şey yarışmacılar için ama öğüdün nasıl verildiği de önemli değil midir hiç? Öğle bir öğüt verirsin ki kişi bunu başının tacı yapar ama öyle bir söylersin ki direk kulak arkasına iter.. Ben Mehtap'ın yerinde olsaydım o an, o saniyede yarışmayı terk ederdim.. Hiç kimsenin karşısındaki insanı bu kadar ezmeye hakkı yoktur.. Bu Ebru Gündeş olsa bile yoktur.. Hani yarışmanın en sivri dillisi Armağan Çağlayan olarak gösteriliyor ya Ebru Gündeş'in dünkü tavırlarını izledikten sonra Armağan'ın solda sıfır kaldığını düşündüm.. Çünkü sivri bir dil kullansa da hep yol gösteren bir tavrı var Armağan'ın.. Ama Ebru Gündeş'in son zamanlardaki külhan bey tavırları, erkek gibi kadınım edaları ve bu eda-tavır ikileminin üslubuna da yansıması acayip itici geliyor bana.. Erkek gibi kadın olmak güzel bir şey olabilir.. Ama bu, kadın estetikliğini öldürmediğin ve bunu kendine bir duvar gibi örmediğin sürece güzeldir.. Kadının bir asaleti, inceliği ve nezaketi vardır ama son derece ilerlemiş erkeksi tavırlarla bunlar pekala da öldürülebilir.. Ebru Gündeş'teki ilerleme son zamanlarda bu yönde bana kalırsa.. O yüzden biraz daha dikkat etmesini öneririm, haddim olmasa bile.. Neyse tüm bu olayın ardından Bülent Ersoy'un Ebru Gündeş'le tamamen çelişen bir tavrıyla buz kesti ortalık.. İhsan'ın performansını değerlendiren Diva, 'Çingene çalıyor, Kürt oynuyor' dedi.. Seyircilerden de anında tepkiyi aldı tabii ki.. Fakat, 'seyirci bizim velinimetimiz, seyirciye asla burun çevrilmez' tavrı bir anda yerle bir oldu ve Diva, seyircileri azarladı: 'Bunun düzeltilecek bir tarafı yoktur, bu böyle kullanılır. Ve bende öyle söylüyorum. İlk defa mı duydunuz hayatınızda?' Buyurun cenaze zamanına.. Az önce ne deniyordu, şimdi ne yapıldı? İşte bu tavırlar son derece yanlış ve tutarsız.. Zaten bu ne ilk, ne de son.. Kendi söyledikleri alkışlanınca seyirciden kıymetlisi yok, ama es kaza seyirciye ters gelen bir şey söylediklerinde ve seyirciler de tepkilerini gösterdiklerinde seyirciden 'tü kakası' yok.. Hemen susturma kıvamına geçiliyor.. Hatırlayın bir iki ay öncesini, yazmıştım yine.. Seyircilerden birinin çocuğu ağlayınca Diva nasıl da kükremişti, 'sustur o çocuğu' diye.. Çocuğu ağlayan kadın seyirci değil miydi? Ya da velinimet grubuna mı girmiyordu? Anlamak imkansız.. Ne diyelim ki, her şey reyting için; aşk, kavga, polemik.. Devam edin.. Bol seyirli günler efendim..