Fulya Zenginer: Benim tek endişem rolün hakkını verememektir!

Onur Aktaş
Onur Aktaş
Yayın Tarihi : 09-02-2013 10:03
[resim=20130209resim-104341F7][/resim] [b]1) “İki Aile”, “Doktorlar”, “Küçük Kadınlar”, “Tövbeler Tövbesi” ve “Benim İçin Üzülme” dizilerinin yanı sıra “Sağ Sağlim” isimli bir filmde rol aldınız. Fakat sizi insanlar sanırım ilk olarak “Küçük Kadınlar” dizisiyle fark etti ve tanımaya başladı. Dilerseniz röportaja da buradan başlayalım. “Küçük Kadınlar” sizin için neyi ifade ediyor ve hayatınızın neresinde yer alıyor?[/b] Bir bebeğin hayata attığı ilk adım yaşamı için neyse benim de "Küçük Kadınlar" iş yaşamım için odur. Tüm zorlukları aklımın bir köşesinde, anıları da kalbimde duruyor.. [b]2) Sonrasında “Tövbeler Tövbesi” dizisinde rol aldınız. Açık söylemek gerekirse sizi bana sevdiren dizi odur. Bence orada çok sempatik ve doğaldınız. Bir rol yapıyor gibi değil de kendinizi oynuyor gibiydiniz. Var mı Fidan’la aranızda benzerlikler? Yoksa bunlar tamamen benim uydurmalarım mı?[/b] Ee böyle söylenince de "Evet evet kendimdim" diyesi geliyor insanın :) Ama şaka bir yana Fidan da dahil oynadığım her karaktere kendimden parçalar koyuyorum fakat bütününde çok farklı yanlarımız var. [b]3) “Tövbeler Tövbesi”nin ardından “Sağ Sağlim” isimli bir sinema filmi yaptınız. Gayet eğlenceli ve komik bir film oldu ve bayağı sevildi. Bu filmle ilgili bir şeyler söylemek ister misiniz?[/b] Evet ilk beyaz perde deneyimimdi. Belki milyon yapmadı ama güzel bir kitle yakaladı film. Bu da bana yetti. Bir de uzun yıllar dram oynadıktan sonra komedi oynamak kendimi geliştirmem için doğru adım oldu. [b]4) Gelelim “Benim İçin Üzülme” dizisine; bu diziye katılmanız nasıl oldu? Mahsun Kırmızıgül’le tanışmanız nasıl gerçekleşti? O süreci bize biraz anlatabilir misiniz?[/b] Mahsun Bey bir dizi projesi için görüşmek istediğini iletmiş menajerim Tümay Özokur'a. Ben de tabii ki seve seve kabul ettim. Ardından 3 buçuk 4 ay boyunca toplantılarımız sürdü. Bu süreçte kimseyle konuşmadım. Aslında neredeyse kabul ettiğim rol üzerinde bir sürü kişinin adı geçti ama herhalde tek konuşmayan bendim. Benim için çok heyecanlı geçen aylardı. Yoğun bir hazırlık süreci vardı ve herkes kendinden emin, mutlu ve hevesliydi. Bu tabloyu gördükçe ben de "İşte bu" dedim. Ayrıca Mahsun Kırmızıgül gibi kendini ispatlamış ve kabul ettirmiş bir sinema insanının bu projenin mimarı olması benim için en önemli etkenlerin başında geliyor. [b]5) Diziniz Hopa’da ve Kars’ta çekiliyor. Bunun zorluklarını yaşıyor musunuz? Kars’taki çekimler yoğun kar altında yapılmış sanırım.. İstanbul’daki meslektaşlarınızın “sette çok üşüyoruz” diye attıkları tweetleri düşününce sizin bu konuda anlatacak çok şeyiniz olduğunu düşünüyorum[/b] Aslında hep çok soğuk ve zor ortamlarda çalıştım. Kars'ta da söyle dedim "Demek bunca zorluk beni bu güne hazırlamış. Çok güçlüyüm arabaların kapılarının donduğu yerde birazdan dışarı çıkıp çekim yapacağım, elimden gelenin en iyisiyle oynayacağım. Bir sürü güzel insan emeklerimiz ve hayallerimizle buradayız. Tadını çıkartmalıyım". Ve gerçekten de öyle yaptım. Sahnede karşındaki oyuncunun bıyıklarının donduğunu görmek bir süre sonra korkunç değil komikti :) Hayatta bir kere yaşanacak bir tecrübeydi. Benimki de delilik işte. Zeki bir deliyim ben :) İstanbul'da üşüyen oyuncu arkadaşlarıma da -38'i gördüm diye hava atmayacağım soğuk soğuktur ve soğukta iş icra etmek daha da zordur tecrübeyle sabit. [b]6) Sizin diziniz Salı günleri yayınlanıyor. Kalıplaşmış bir seyirciye sahip olan ve zamanında reyting rekorları kıran ‘Öyle Bir Geçer Zaman ki’ dizisine rakip olarak başladınız ve büyük bir başarıya imza atarak reytinglerde zirveye yerleştiniz…[/b] [b]Salı günleri başlayan bir çok dizinin ‘Öyle Bir Geçer Zaman Ki’yle baş edemeyip yayından kaldırıldığı düşünülürse sizin ilk başlarda böyle bir korkunuz oldu mu?[/b] Aslında ben o tip reyting hesaplamalarını kanala ve yapımcıya bırakırım. Benim tek endişem rolün hakkını verememektir. Tabi reytingin iyi gelmesi de mutlu eder ama reyting bir yana çektiğimiz diziyi izlediğimde kalitesi ve ruhu önemlidir benim için. "Benim İçin Üzülme"nin de kalitesi ve ruhu daha hazırlık aşamasından belliydi seyircimiz de bunu aldığımız reytinglerle tasdikledi. [b]7) Sizce “Benim İçin Üzülme” neden bu kadar başarılı oldu? Bu dizide izleyici çeken şey neydi?[/b] Samimiyet, gerçeklik ve gökkuşağının her rengine sahip olmamız. Biz rengarenk bir diziyiz. Güldürürken ağlatan etkisi günlerce süren bir dizi ve en önemlisi bunu biz değil seyircimiz söylüyor. [b]8) Şiveli oynamanın zor yanları var mı?[/b] Elbette. Özellikle başlarda oynarken sürekli kendimi dinliyordum. Zaten ilk defa şive yapıyorum. Üstüne bir de herkes Karadeniz şivesiyle konuşuyor. Bazen ağzım kayabiliyordu ama artık alıştım sanırım yine de çok dikkatliyim. [resim=20130209resim-110706E5][/resim] [b]9) Biraz dizilerden uzaklaşıp sizi daha yakından tanıyacak olursak; Fulya Zenginer özel hayatında neler yapar, nelerden hoşlanır, onu neler mutlu eder, neden mutsuz olur? Biraz kendinizden bahseder misiniz?[/b] Tabi ben bir çok insan için kapalı kutuyum herhalde. Bir tek Twitter takipçilerim iyi tanıyor. Oradaki paylaşımlarımda oldukça samimiyim. Hareketli bir insanim ama ruhum sakindir. Kitap okumaya bayılıyorum. Sevdiğim kısımları da fotoğraflarını çekip paylaşıyorum. Çizim yapıyorum, yemek yapıyorum. Fazla bir şey yediğim söylenemez ama yapmayı seviyorum. Arkadaşlarımla kahve-sohbet ortamı benim en büyük keyfimdi İstanbul'dayken ama artık Hopa'da olduğum için bu özlemlerimden biri oldu. Şimdi kulağa komik gelecek ama bunu da şöyle çözdük. Yakın arkadaşım Neşe'yle görüntülü konuşma açıp elimize kahvelerimizi alıp sohbet ediyoruz :) Bunlar beni çok mutlu eden şeyler.. Aslında ekmek kokusu, yağmurda yürümek gibi ufak şeyler beni mutlu eder. Çok çabuk mutlu olurum, kırılganımdır, kırıldığımda susar kabuğuma çekilirim. Bir ortamda tavırlarından hoşlanmadığım insanlar olunca da hiç konuşmam. Öyle bir kabuk örerim kendime. Bir de az insan alırım hayatıma ama çok değer veririm. Böyle biriyim işte kimine sıradan gelen şeyler benim için olağanüstüdür çoğu zaman. [b]10) Bir röportajınızda “Mücadele etmemi gerektirecek bir aşk istemiyorum” dediğinizi ve aşktan uzak durduğunuzu okumuştum. Hala durum böyle mi? Bir de evlilikle ilgili düşünceleriniz neler?[/b] Geçenlerde rahmetli Meral Okay'ın bir yazısını okumuştum. "Aşk bir sızma halidir" diyordu. Bence çok güzel özetlemiş. Bana göre herkes için aşkın tanımı farklıdır. Zaten karşınıza çıktığında bunu anlıyorsunuz. [b]11) Kendinize örnek aldığınız oyuncular var mı?[/b] Örnek almak başka bir şey beğenmek başka bir şey. Sevdiğim beğendiğim değerli oyuncular var tabii ki de. Tuncel Kurtiz, Arsen Gürzap, Vahide Gördüm, Upur Yücel beğendiğim değerli oyunculardan bazıları. [b]12) Takip ettiğiniz başka Türk dizileri var mı?[/b] Maalesef izleyemiyorum. Çalışma saatlerim oldukça yoğum. Yalnızca haberdar olabilmek açısından fragmanlarına bakıyorum. [b]13) Son olarak gelecekle ilgili planlarınız neler? On yıl sonra kendinizi nerede görüyorsunuz?[/b] Fazla plan yapmıyorum aslında. Yani istekler ve hayaller var ama "İlla" yok hayatımda. 10 yıl sonrasına dair kafamda bir Fulya var ve o bin türlü kötülükle de karşılaşmış olsa hala iyi insan olabilmek marifetine sahip olacak. Somut şeylerden bahsedecek olursak hayatımı daha da dolu ve keyifli kılabilecek tasarılar var kafamda. Mesela endüstrial tasarıma çok ilgim ve yeteneğim var. Bununla ilgisi bir iş kolu yaratmak istiyorum kendime. Bir de kitap yazmak istiyorum ama herşeyden önce oyuncuyu ve önceliğim canlandırdığım karakteri kimsenin daha iyisini yapamayacağı şekilde oynamak. Çünkü işimi hakkını vererek yapmak hem kendime hem de seyirciye duyduğum saygıdır. [resim=20130209resim-110202B6][/resim]