Alper Saldıran: Reyting kaygım yok, oynamak kaygım var.

Onur Aktaş
Onur Aktaş
Yayın Tarihi : 02-03-2013 10:00
Çekim arasında da dizinin başrol oyuncusu Alper Saldıran'la da keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. "Beni Böyle Sev"den, tiyatrodan, sinemadan ve tabii ki soğuktan konuştuk.. [resim=20130302resim-100923F6][/resim] [b]Dizideki karakterleriniz biraz bahsedebilir misiniz?[/b] Ömer mimarlık öğrencisi. Zengin, varlıklı bir aileden geliyor ama bunu çok isteyen biri değil. Daha hayatın içinden olmak isteyen biri. Fotoğraf çekmeyi seviyor ve bu yüzden fotoğrafı seçmiş. Fotoğraf çekip “o anları yakalayayım” düşüncesinde biri. Daha çok hayatı bilmiyor, öğrenmeye çalışıyor. Yani gelişecek bir karakter. Ayşem’le tanışıyor. Ayşem de tam zıttı. Daha hayatın içinden biri. Ondan da biraz etkileniyor. [b]Sizi bu diziye çeken en önemli unsur neydi?[/b] Kesinlikle senaryoydu. Senaryo çok içten çok samimi geldi ilk okuduğumda. Hikayesi de farklı bir hikaye. En temel nokta buydu. Sonra bunun üzerine de şöyle bir şey oldu. Yapımcı Çağrı Bingüller, Yönetmenimiz Cem Tabak ve senaristimiz Hakan Haksun senaryoyu okuduktan sonra toplandık. Onlarla da çok iyi anlaşınca “tamam” dedim. Kabul ettiğim en çabuk iş oldu. [resim=20130302resim-100953A8][/resim] [b]“Beni Böyle Sev”in usta oyunculardan oluşan bir kadrosu var. Sizin gibi genç isimler için ustalarla çalışma fırsatı bulmak önemli olsa gerek..[/b] Bu bir onur. Çok zevkli, çok keyifli. Tabii ki çok şey öğreniyoruz. Bu anlamda önemli tabi. [b]Bu sektör çok büyüdü ve bu da beraberinde bir takım zorluklar getirdi. Dizi sektörü bir çeşit kurtlar sofrasına döndü. Peki siz genç bir oyuncu olarak bu sektörde tutunabilmek için ekstra bir çaba harcıyor musunuz?[/b] Ben işimi en iyi şekilde, hakkını vererek yapmaya çalışıyorum. Bunun dışında bir çabam yok. Kendime bakıyorum, gerekenleri yapıyorum ekstra bir çabam yok. [resim=20130302resim-101133E6][/resim] [b]Bildiğim kadarıyla eğitimli bir oyuncusunuz. Hatta tiyatroya anaokulunda başlamışsınız. Fakat “Popüler” dediğimiz oyunculara baktığımızda genelde manken kökenli isimleri görüyoruz. Siz bu işin eğitimini almış biri olarak bu durumu nasıl karşılıyorsunuz? Siz mi kendinizi geri planda tutuyorsunuz?[/b] Yok hayır ben kendimi geri planda tutmuyorum. Oyunculuk sadece diziden ibaret değil. Bunun sineması var, tiyatrosu var. Sonuçta bunun için de bir eğitim gerekiyor. Ben tiyatro mezunuyum, tiyatro eğitimi aldım. Aynı zamanda hiç bırakmadım tiyatroyu. Açıkçası gezecek vaktim bile olmuyor. Bir yandan dizi, bir yandan tiyatro. Şu anda da hali hazırda devam eden bir oyunumuz var “Çehov Makinesi” [b]Nerede izleyebiliriz oyununuzu?[/b] Üsküdar Tekel Sahnesi. [b]Hangi günler oynuyorsunuz, biletleri nereden temin edebiliriz?[/b] Devlet tiyatroları bileti satılan her yerden temin edebilirsiniz. Dediğim gibi “Çehov Makinesi.” 2-6-7 ve 8 Mart’ta oynanıyor. Yalnız şöyle bir durum var. Biz castlı oynuyoruz. Ben tabii ki herkes gelsin oyunu görsün isterim ama özellikle “senin oynadığın güne gelelim” diyenler için 2 ve 6 Mart’ta ben oynayacağım. [resim=20130302resim-101510A9][/resim] [b]Ben burada gördüm ki çok yoğun çalışıyorsunuz. Ayrıca tiyatroda olduğunu söylediğiniz. Eminim başka işlerle de uğraşıyorsunuzdur. Peki bu kadar işin arasında kendinize nasıl vakit ayırıyorsunuz?[/b] Bazen kendimi böyle zaman törpüsü gibi hissediyorum. Normalde ben müzikle uğraşıyorum vakit ayırdıkça. Mesela trompetle haşır neşirim. Ama yaklaşık 1 senedir 5 kere falan elime alabilmişimdir. Bunun dışında okuldan beri devam eden şan derslerim var. Her zaman diri tutmak lazım. Antremanlı olması lazım ses kasının da . Yani öyle bir şey ki atıyorum bir gün boşluğum varsa hepsini aynı güne yetiştirmeye çalışıyorum. Geri kalan zamanlarda da hiç bir şey yapmadan oturmak istiyorum. At binerim mesela ama ona da gidemedim uzun süredir. Benin en büyük deşarj olma yöntemimdir aslında. Bir çıkıyoruz 30-40 km gidiyoruz. Bunlarla uğraşıyorum normalde ama artık hiçbir şeye vakit kalmıyor. Bazen diyorum gün böyle 30 saat olsa 24 saat yaşasam 6 saat uyusam. Ama olmuyor tabii. [resim=20130302resim-101629B2][/resim] [b]Peki bu yoğunluk içinde takip edebildiğiniz diziler var mı?[/b] Kendi dizimi dahi izleyemiyorum. Bazen bir film izleyeyim diyorum koyuyorum yarısında uyuyakalıyorum. [b]Kendinize örnek aldığınız ya da beğenerek izlediğiniz kimse var mı?[/b] Var tabii. Örnek almak değil ama. Çünkü bizim işte nev-i şahsına münhasır olmak önemli. Ben bunun peşindeyim. Bazı şeylerin teknikleri belli ve sadece o teknikleri uygularsanız bir farkınız olmuyor. Bir fark olması adına ben kendi çizgimi takip ediyorum. Tabii ki beğendiğim, izlemekten keyif aldığım oyuncular var. Etkileniyorum da. “Vay be adamlar yapmış”diyorum. Genelde de Avrupa sinemasını takip ediyorum. Orada çok başarılı işler çıkıyor. [b]Peki bir sinema projeniz var mı?[/b] Sinema projesi netleşmemiş olmakla birlikte var. Ama vakit ayarlasak tabii. [b]Sizin işiniz çok zor gerçekten kısıtlı bir zamana birkaç iş sığdırmanız gerekiyor..[/b] Ben çalışmaya başladığımdan beri hiç tek bir işi yapamadım. Bir yandan tiyatro yaparken bir yandan dizi oldu, bir yandan dizi yaparken bir yandan sinema oldu. Hep bir koşturmacayla geçti ama ben bundan memnunum. Bir sorun yok. [b]Diğer oyuncu arkadaşlarımla yaptığımız röportajlarda hep set soğuğundan dert yanıyorlardı. Cidden söyledikleri kadar varmış. Burası çok soğuk. Soğuklarla nasıl baş ediyorsunuz?[/b] İçlik giyiyoruz. (Gülüyor) Evet çok soğuk. Bazı sahneler oluyor insanın kulağından giriyor o soğuk ama siz yokmuş gibi oynamak zorundasınız tabi. [b]Diziniz pazartesi günü yayınlanıyor. Reyting açısından Şu an Pazartesi’nin ekranlardaki en zor gün olduğu söyleniyor. Karadayı, O Ses Türkiye, Yalan Dünya gibi zorlu rakipleriniz var. “Kayıp Şehir” baş edemedi ve yayından kaldırılıyor. Bu konuda bir şeyler söylemek ister misin? Sizin böyle bir kaygınız var mı?[/b] Benim oynamak kaygım var sadece O yapımcının kaygısı o benim işim değil. [resim=20130302resim-101446F7][/resim]