Cahit Gök: Urfalıyım Ezelden'in bitmesine üzüldüğüm kadar...

Onur Aktaş
Onur Aktaş
Yayın Tarihi : 13-07-2015 11:46
Cahit Gök ilk kez tanıdığım biri. İlk kez karşılaştım ve hayran oldum diyebilirim. Çok efendi, saygılı ve beklemediğim kadar cana yakın olduğunu söyleyebilirim. Cahit Gök'le Tutar mı Tutar dizisini, bir dönem yayından kaldırılması olay olan Urfalıyım Ezelden dizisini ve özel hayatını konuştuk.. [resim=20150713resim-114416HL][/resim] [b]İnternette sizinle ilgili çok fazla bir bilgi yok. Bu boşluğu doldurmak adına bize biraz Cahit Gök’ü anlatır mısınız?[/b] Onun olmamasının sebebi var. Olmamasının birinci sebebi bence magazin dünyasının benimle çok ilgilenmemesi. Çünkü sizin çok ilgileneceğiz ve sizin çok merak ettiğiniz, size haber değeri taşıyacak çok göz önünde bir hayat yaşamıyorum. Ben sadece profesyonelce işimi yapmaya çalışıyorum. Tabii magazin, PR, habercilik bunlar da bizim işimizin bir parçası ama o tarafta pek işim olmadığı için bunlar oluyor olabilir. Ama ben bunu kötü olarak görmüyorum. Ben sessiz sessiz işimi yapa yapa, iyi işler yapa yapa hayatıma ve işime devam ediyorum. İşlerin de hangisi olursa olsun her şeyiyle arkasındayım.. [b]Cahit Gök normalde nasıl biri? Neler yapar, hobileri neler, nelerden hoşlanır?[/b] Ben Scuba dalış seviyorum, tüplü dalış. Yılda 1 kere ya da 2 kere mümkün oldukça dalış tatili yapıyorum. Çünkü çok sakinleştiren, huzurlu ,iyi gelen bir tatil oluyor benim için. Onun dışında Bodrum’a hayatımda gitmedim. “Aman Bodrum’a gidilmez” gibi bir şey söylemiyorum, öyle bir şeyden bahsetmiyorum bu konuda yanlış anlaşılmak istemem ama ben daha sakin ve daha doğayla baş başa kaldığım yerleri tercih ediyorum. Karadeniz’e gidiyorum, Ege’ye ve Akdeniz’e de gidiyorum ama bunları daha yalın bir şekilde yaşıyorum. Şapkamı, gözlüğümü takıp sade bir şekilde tatilimi yapıyorum. Onun dışında ailemle mutlaka vakit geçiyorum, onlara mutlaka ve mutlaka zaman ayırıyorum, tatil olarak da ayırıyorum. Ailem, yiğenlerim, kendi özel hayatım ve işim birbirine paralel ilerliyor ama işim hepsinin önünde. Hayatımın büyük bir bölümünü kapsayan yer işim. Hayatımda en şanslı olduğum şey bu; sevdiğim işi yapıyorum. Bu yüzden de şikayetçi değilim. Böyle, sade bir hayatım var. [resim=20150713resim-114432IK][/resim] [b]Tutar mı Tutar dizisindeki rolünüzden bahseder misiniz?[/b] Tutar mı Tutar gerçekten özel bir proje. Biraz zaman tanınırsa, izleyici biraz şans verirse, bizi biraz anlamaya çalışırsa, yakalamamız gereken kişileri yakalarsak çok keyif alınacak bir proje olduğunu düşünüyorum. İçinde çok ciddi bir zeka barındıran bir proje. Bu zekayı bir mahalle sıcaklığından güzel ilişkilerle, içinde fazla entrika olmadan, mahalle ilişkileriyle, komşuluk ilişkileriyle birleştiren bir proje. Bunun içinde Cemal, Ayhan ve Seyyar Taner bu projenin 3 tane entresan adamı. Ben okur okumaz, bana hiçbir şey söylenmeden “ben Ayhan’ı oynamalıyım” dedim. Bir sabah bir dizi içerisinde uyanan iki tane arkadaş ve çok gizemli bir karakter olan Seyyar Taner’in maceraları anlatılıyor. Seyyar Taber her şeyi yarı söylüyor, yarı söylemiyor. “Bir gün böyle bir şey olursa ne olur?” sorusundan yola çıktık. Böyle bir şey olursa absürt komedi olur ve buradan sıcak bir mahalle çıkar diye düşündük. Şenol, Urfalıyım Ezelden’de beraber çalıştığım bir yönetmendi. Rejisine, zekasına çok güvendiğim, iş disiplinini sevdiğim, oyuncu ilişkilerini ve ekibiyle olan ilişkisini çok beğendiğim, iyi bir profesyonel ve çok iyi bir hoca. Çok güzel sinema filmleriyle karşımıza çıkacak, çok güzel başka öykülerle de karşımıza çıkacak genç ve çok iyi bir yönetmen. Bu anlamda da bu ekibin içinde olduğum için mutluyum. [b]Oyuncular genelde set şartlarından şikayet eder. Sizin böyle bir şikayetiniz var mı? Tutar mı Tutar setinde durum nasıl?[/b] Set işçisi, set emekçisi olmak, bu sektörde çalışan birisi olmak fiziken evet gerçekten çok zor. Az uyku saati, aşırı sıcak, aşırı soğuk.. Ben geçtiğimiz yıl kışın -20 derecede Erzincan’da çalıştım. Şimdi +40 derecede İstanbul’da çalışıyorum. Ama işimizin doğası bu, böyle çalışıyoruz, bunu kabulleniyoruz. Ama bu tamamen normal demiyorum. Çok çok daha farklı şeyler getirilmeli. Sadece bu setler için değil tüm setler için. İş Güvenlik Uzmanları’nın olduğu, çalışma saatlerinin çok daha makul olduğu, haklarımızın daha fazla olduğu, telif haklarımızın olduğu günlerin tabii ki hayali ve çabası içerisindeyim. Ama şu an olan durum içerisinde durumu en insani şartlara getirebilmek için ben mümkün olduğunca sadece ve sadece işimle ilgilenerek, burada jenaratörü kullanan abiden yada malzeme taşıyan abiden hiçbir farkımın olmadığını bilerek, o bilinçle hareket ediyorum. Bu da çok rahat ve güzel bir ortam doğuruyor. Mutluyum setlerde. [b]Twitter’da sizinle ilgili atılan tweetleri inceledim. Hep güzel ve iyi şeyler yazmışlar. Sizin hiç kötü bir yönünüz yok mu, sizi niye kimse eleştirmiyor?[/b] Vardır mutlaka ama insanlar sizin neyinize şahit oluyorsa o yerlerden yorum yapıyorlar. İnsanların şahit olduğu şeyler genelde benim yaptığım işler, canlandırdığım karakterler ve hayatımdaki duruşumdur. Ben kimseye iyi ya da kötü yorum yapın gibi bir şey söylemiyorum. Ben normal nasıl birisiysem öyle yaşıyorum. Bu kiminin hoşuna gidiyor, kimininse gitmez. Seven de olur sevmeyen de olur. [resim=20150713resim-114449JT][/resim] [b]Rol aldığınız Urfalıyım Ezelden dizisi yayından kaldırılınca kanal büyük tepki çekti. Sosyal medyada olay oldu. Dizi başka kanalda yayınlanmaya başladı ama orada da yürümedi. Bu kadar tutmuş ve olay olmuş bir dizi neden yayından kaldırılır?[/b] Bunu bir şeye bağlamak mümkün değil. Evet iyi bir sektörüz, büyük bir sektörüz ama her alanda tam olarak endüstrileşemedik, her alanda tam olarak gelişemedik. Biz 13 bölüm paket işi yapıp ve bunu yayından önce yapıp, “evet iş budur” deyip yayınlayıp sonrasında devamını çekmeye başladığımız zamanlarda böyle şeylere çok üzülebilirim. Bunlar anlık gelişen, olan biten olaylar bir anda karşılık bulamayabiliyor. Reyting düşük olabiliyor ya da yapımcının beklentisi daha büyük olabiliyor o dönem ülkedeki siyasi ve politik durum her şey bu durumu etkileyebiliyor. O yüzden de evet güzel işlerin bitmesine ben de üzülüyorum, tabii ki çok üzülüyoruz. Urfalıyım Ezelden’de biz çok iyi bir ekiptik, çok iyi bir aile olmuştuk, çok iyi oyuncularla çalıştık bitmesine üzüldüğüm kadar böyle kaliteli bir işin içinde olmaktan da mutluyum. O işin içinde iyi ki olmuşum. [b]Sizi hep televizyon dizileri ve sinemalarda izledik. Tiyatroda rol almayı düşündünüz mü?[/b] Böyle bir çalışma temposuyla, böyle bir gerçeklikle yakın zamanda zor ama yapmak isterim. [b]Yeni bir sinema filmi var mı?[/b] Ara ara gelen projeler oluyor. Okuduğum senaryolar arasında çok güzel işler de var. Ama şu an bir dizinin içerisinde olduğum için aklım, fikrim, her şeyim şu anda bu projede. O yüzden bu proje dışında matematik olarak uygun olmayan hiçbir işin içinde yer almayacağım Zaman olarak iki taraf için uygun olursa tabii ki sinemada her zaman yer almak isterim. Sine içinde olmak istediğim ve keyif duyduğum bir yer. Rol aldığım Kuzu filmi hala vizyonda, Kutlu Ataman’ın filmi. [resim=20150713resim-114558EM][/resim] [b]Evet o filminiz çok konuşuldu.[/b] Başarılı ve güzel bir film oldu. Belki gişesi çok iyi rakamlara ulaşamadı ama sonuna kadar arkasında durduğum bir film oldu. [b]Gişeye çok takılmamak lazım ama.. Bir de festival filmi olduğu için düşük olabilir belki..[/b] Benim için gişe filmi, festival filmi diye bir ayrım yok. Ben senaryoyu okurum, karakterime bakarım, beni nasıl bir şeyde düşünüyorlar ona bakarım ve onun üzerinden karar veririm. Kuzu’ya baktığınız zaman gişe olarak karşılığı kesinlikle bu değil. Ramazan ayında, okullar tatil olduktan sonra gişede kendisine yer bulabildi. Önemli olan içimizin gönlümüzün rahat olması. Ben Kuzu’yu ilk Berlin film festivalinde izledim ve orada her milletten reaksiyonu gördüm. Alman, İngiliz seyirci alt yazıyla izledi ve çok güzel reaksiyonlar, çok olumlu tepkiler verdi. Benim içim o açıdan çok rahat.