Alper Saldıran: "Kendimi tanıtma derdim yok!"

Onur Aktaş
Onur Aktaş
Yayın Tarihi : 02-08-2015 09:00
[b]Kalbim Ege’de Kaldı dizisine nasıl dahil oldunuz? Bu projede sizi çeken şey neydi?[/b] Mustafa bugüne kadar oynamadığım, farklı bir karakterdi. Bu da beni heyecanlandırdı. Bunun yanında iyi bir ekiple değerli oyuncularla çalışacak olmam ve işin Ege'de çekiliyor oluşu benim bu projeye dahil olmam da etkili oldu diyebilirim. [resim=20150801resim-164008CF][/resim] [b]Canlandırdığınız Mustafa karakterinden biraz bahsedelim. Nasıl biri? Sizinle ortak yönleri var mı?[/b] Mustafa ile benzeşen hiçbir yönüm yok diyebilirim çünkü Mustafa, serseri, kendi çıkarlarını düşünen, paraya düşkün, alemci bir adam. Çıkarları için her şeyi yapabilecek biri. Ama tabii hayat herkesi zaman içerisinde şekillendirdiği gibi Mustafa’yı da şekillendirecek. [resim=20150801resim-163808OF][/resim] [b]Rol arkadaşınız Oya Unustası nasıl bir partner?[/b] Oya'yla bu proje sayesinde tanıştık. Oya tatlı, samimi ve iyi bir rol arkadaşı. Karşılıklı oynarken iyi paslaşabildiğimizi düşünüyorum. [resim=20150801resim-163824UC][/resim] [b]Oya Unustası konservatuar flüt bölümü mezunu. Siz de müzikle çok haşır neşirsiniz. Trompet çalıyorsunuz. Müzik konusunda da birlikte bir şeyler yapmayı düşünür müsünüz?[/b] Son birkaç yıldır kendi kendime bile yapamıyorum…Enstrüman çalmak mesai isteyen çabuk paslanabilecek bir uğraş. [b]Sette durumlar nasıl? Kamera arkasında neler oluyor?[/b] Keyifli bir ekibiz… Kamera arkasında çok yoğun bir çalışma var. [b]Son dönemde televizyonda romantik-komedi tadında işler tutmaya ve izlenmeye başladı. Bu durumu neye bağlıyorsunuz? Sizce Türk seyircisi dramdan sıkıldı mı?[/b] Dramdan sıkıldılar diye bir genelleme yapmanın doğru olmayacağını düşünüyorum çünkü hala iyi reyting alan dramlar var. Genellikle bazı dönemler bazı türler seyirci tarafından daha çok izleniyor. Geçtiğimiz senelerde çok fazla dram işler vardı bu sene ise romantik komediler tercih ediliyor. Aslında bu sadece seyircinin seçimiyle de ilgili bir durum değil. Yapımcılar da bu tür işlere yöneliyorlar. Romantik komediler insanları kendi stresli, zorlu hayatlarından 2 saat de olsa uzaklaştırabiliyor. Bu da insanların hoşuna gidiyor. [resim=20150801resim-164056NA][/resim] [b]Yaklaşık 12 yıldır ekranlardasınız çok önemli dizilerde, çok önemli rolleri canlandırdınız. Ayrıca sinema ve tiyatroda da yer aldınız. Fakat Kalbim Ege’de Kaldı dizisiyle birlikte Türkiye’nin en büyük gazeteleri de dahil olmak üzere sizi “Ekranların yeni yakışıklısı” diye manşet yaptı. 12 yıl sonra bu şekilde manşet olmanızı nasıl değerlendiriyorsunuz?[/b] Demek ki taze kalabilmişim… Görünüş sadece yüz şekli, kaşınız, gözünüz değil… Aynı zamanda düşünceleriniz, duruşunuz ve yaptıklarınızla ilgili… Kendi adıma sürekli kendini güncelleyen, hayatı ve insanları yakından takip eden, çok araştıran, yeni bilgiler edinip bunları yaşamıma, mesleğime katmaya gayret gösteren biriyim… Hal böyle olunca insanın yaşlanmaya vakti kalmıyor. [b]Kendinizi iyi tanıtamadığınızı düşünüyor musunuz?[/b] Bilmem, hiç kendimi tanıtayım gibi bir kaygım olmadı, genelde yaptığım işe konsantre olurum… İşimi yaparım kenara çekilirim. [b]Sizin tiyatro kökenli olduğunuzu ve çok güzel oyunlarda başarılı performanslar sergilediğinizi biliyorum. Hatta Çehov Makinesi’nde sizi izlemiştim. Günümüzde bir çok eğitimsiz kişi sadece yakışıklı ya da güzel diye dizilerde başrol oynuyor. Bu durumu nasıl karşılıyorsunuz? Tiyatro için konuşmuyorum ama dizi oyunculuğu için sadece yakışıklı ya da güzel olmak yeterli mi?[/b] Sadece yakışıklı ya da sadece güzel olmak o kişiye tek atımlık bir şans verir. Evet seyirci ekranda beğeneceği kişileri görmeyi seviyor ama artık bunun yanında oyunculuğa, senaryoya, rejiye de bakmaya başladı. Seyirci o dünyaya girmeyi istiyor. Her yıl televizyonlarımızda yüzlerce yeni dizi projesi başlıyor. Kimisi devam ediyor kimisi ise kısa bir süre sonra seyirci elemesinden geçemeyip yayından kalkıyor. Artık karşısına ne koysanız izleyecek bir izleyici kitlesi yok. Seyircilerimiz de artık bu konuda profesyonelleştiler. Bu sebeple yalnızca güzellik ya da yakışıklılık seyircinin süzgecinden kolay kolay geçemiyor artık. [resim=20150801resim-164120UH][/resim] [b]Tiyatroda eşiniz Pınar Hanım’la birlikte rol aldınız. Bir dizi ya da sinema projesinde de birlikte rol almayı düşünür müsünüz?[/b] Bunu proje belirler, doğru bir projede neden olmasın? [b]Verdiğiniz bir röportajda “eşimi ilk gördüğümde psikomatik çekime uğradım” demişsiniz. Bu çekim hala devam ediyor mu?[/b] Ediyor… [b]Size göre bir evliliğin sağlam olmasının formülü nedir?[/b] İlişkilerde karşılıklı saygı ilişkinin direğidir… Saygı olmaz ise bir ilişki bitmeye mahkumdur. Kişiler birbirini tüketir… Fakat esasen ilişki bir üretimdir. [b][i]Alper Saldıran kimdir?[/i][/b] Alper Saldıran, 1984 İstanbul doğumlu. Sanatla ilişkisi, çocukluk yıllarına dek uzanıyor. Sahneye ilk kez 5 yaşında, anaokulunda oynadığı piyeslerle çıktı; hemen ardından folklora, özellikle Kafkas danslarına, yöneldi. İlkokul boyunca hem tiyatroya, hem dansa aralıksız devam etti. Ortaokul yıllarında müziğe ilgisi başladı; 2. sınıfta aldığı elektro gitarıyla 2 yıl boyunca ilgilendi. Lise 1. sınıfta, otel stajını tamamlarken, gelen reklam teklifiyle kamerayla tanıştı. Turizm Lisesinden mezun olan Saldıran, Marmara Üniversitesi Turizm Bölümü’ne geçiş yaptı. Okulunun ikinci yılı biterken meslek olarak oyunculuğu seçmeye karar verdi. Üniversite döneminde, Turgut Özakman’ın “Fehim Paşa Konağı” adlı oyununda Yusuf karakterini canlandırdı; bu rolüyle Üniversiteler-arası tiyatro yarışmasında En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu ödülünü aldı. Ardından “Bir Dilim Aşk”daki Burak rolüyle ilk televizyon dizisinde yer aldı ve paralel olarak reklamlarda oynamaya devam etti. Marmara Üniversitesi’nden ayrıldıktan sonra, 2005 yılında, “hayatımın en doğru kararı” dediği, Yeditepe Üniversitesi Tiyatro Bölümü’ne burslu olarak başladı. Yeni okulunun 1. sınıfında “Son Dünya” adlı oyunda görev aldı. Aynı dönemde Avrupa ile Akdeniz ülkelerini kapsayan Mısır Tiyatro Festivali’ne öğrenci olarak katıldı. Ertesi yıl aynı programa katılan diğer tiyatro öğrencileriyle beraber, “Babil Kulesi” oyununda rol aldı. Okul döneminde “Kara İnci” ve “Derman” dizileriyle televizyon kariyerine devam etti. Ardından ses getiren Vodafone reklamları ve “Melekler Korusun” dizisi.. Aynı dönemde Jean Genet'in yazdığı Müge Gürman'ın yönettiği “Hizmetçiler” adlı tiyatro oyununda Hanımefendi rolünü oynadı. Alper Saldıran, tiyatro bölümünden mezun olduktan sonra, dizi ve film oyunculuğuna hızla devam etti. “Yerden Yüksek” dizisinde Feyyaz, ilk beyaz perde deneyimi olan “Anadolu Kartalları” filminde Fatih Karakuş ve “Sağsalim” adlı filmde Recai rolünü canlandırdı. Yine aynı dönemde “Çehov Makinesi” adlı tiyatro Treplev rolünü oynadı. Ardından TRT 1 ekranlarında yayınlanan Beni Böyle Sev dizisinde Ömer karakterine can verdi. Ünlü oyuncu şimdilerde de Kalbim Ege'de kaldı dizisiyle hayran kitlesini arttırmaya devam ediyor.