Bir dansla gelen farkındalık

Onur Aktaş
Onur Aktaş
Yayın Tarihi : 02-12-2024 08:51

Hayat bazen bize en basit ama en anlamlı dersleri çocuklarımızdan verir. 8 yaşındaki oğlum Ata’nın bir gün yanıma gelip "Baba, yardıma ihtiyacım var," demesiyle başlayan bir hikâye, beni hem eğlenceli hem de düşündürücü bir yolculuğa çıkardı.

Ata, yeni okumaya başladığı Duygu Günlüğüm: Öfke adlı kitaptan bahsettiğinde içeriğinin bu kadar etkileyici olabileceğini tahmin etmemiştim. Kitaptaki Mira karakteri, öfkesini dans ederek kontrol altına alıyordu. Ata’nın bu hikâyeden etkilenip kendine özgü bir dans bulmak istemesi, beni oldukça şaşırttı ama bir o kadar da sevindirdi.

Ata’nın önerisiyle evin içinde “kendi dansımızı” yaratmak için oldukça komik hareketler denedik. Kollarımızı anlamsızca sallayıp, garip figürler uydururken eğlenmemek mümkün değildi. Belki dışardan bakan biri bizi delirmiş sanabilirdi ama o anın keyfi paha biçilemezdi. Dansımızı bulduk mu? Pek sayılmaz. Ama öfkeyle başa çıkmanın eğlenceli bir yolunu keşfettik.

Bu küçük hikâye, beni kitabın yazarı Klinik Psikolog Oya Doğan ile tanışmaya itti. Telefonda tanıştığım bu samimi ve içten insanın çocukların duygu dünyasına olan hassasiyeti beni derinden etkiledi. Duygu Günlüğüm serisi, çocukların stres, öfke ve zorbalık gibi zorlayıcı duygularla başa çıkabilmeleri için rehber niteliğinde bir eser.

Bu hikâye bana bir kez daha hatırlattı: Çocuklarımızın sorunları büyümeden, onlara dinleyerek ve eğlenerek yaklaşmak belki de en iyi yöntem. Bazen bir kitap, bazen de garip figürlerle yapılan bir dans, hayatımıza bambaşka bir bakış açısı katabiliyor.

Ata ve benim için bu deneyim, sadece bir dans arayışı değil, aynı zamanda duyguların anlaşılabilir ve yönetilebilir olduğunu fark ettiğimiz bir keşifti. Belki siz de öfkeyle başa çıkmak için bir dans denemelisiniz; kim bilir, aradığınız çözüm kollarınızı sallayıp ayaklarınızı yere vurmak kadar basit olabilir.