Deprem öldürmüyor, binalar öldürüyor. Ne yazık ki depreme dayanıklı binalar yapılamıyor.
"Türkiye’nin kaderi mi bu?" diye soruyor insan kendine……
10 ilimizi birden etkileyen bu büyük felaketin sonuçlarını ekranlarda izlerken insanın içi acıyor. Türkiye’nin kaderi mi bu diye sormadan edemiyorum kendime. Kışın en ortasında, evini, barkını, anasını, babasını, kardeşini, evladını kaybeden ya da enkaz altından çıkmasını bekleyen insanların yerine koyunca kendimi, o insanların çaresizliğini kelimelerle ifade edemiyorum.
Depreme dayanıksız yapıların içinde geleceğini, hayatını, umutlarını kaybeden insanımızın kaderi mi bu? Deprem ne yazık ki ülkemizin kaçınılmaz bir gerçeği. Fakat gerçek bu olduğu halde inşaatların ne kadar malzeme yoksunu olarak yapıldığını görüyoruz.
Şimdi ne olacak diye düşünmeden edemiyor insan, yemeğimi yerken, alışveriş yaparken yani hayat devam ederken şu son bir hafta içinde düşündüklerim herkesler gibi sayısız.
İşin en ilginç ve korkunç yanı ilk yardımın uzun süre sonra ulaşması ve gönderilen ihtiyaç malzemelerinin yağmalanması umudumu kırmıyor değil!
En son üç ay önce gitmiştim Hatay’a Antakya Film Festivali'ne kaldığım üç gün süre zarfında daha evvel de gitmiş olmama karşın kültür mozaği kenti keyif ile gezme imkanım olmuştu, çarşısını, müzelerini, Şehir Klubünü, Asi Nehri’ni, Samandağ’ını her şeyi... Şimdi televizyonda izlerken düşünemiyorum bile o insanların durumunu...
Deprem belki o bölge de oldu ama yansıması acısı tüm Türkiye’nin…..
Hiç bitmiyor ki ekonomik kriz, terör, yangın, pandemi ve deprem Türkiye’nin kaderi mi bu ?