Sennur Nogaylar; Her şeyi halen sinema da izlemeyi tercih ediyorum!

Caner Ural
Caner Ural
Yayın Tarihi : 05-07-2023 12:24

 

23. Frankfurt Türk Filmleri Festivalinde Sennur  Nogaylar,  ‘Turna Misali ‘ filmindeki Gülsüm Ana  rolü ile En İyi Kadın Oyuncu Ödülü ile Atın Elma’nın sahibi oldu.

                                                                                          

Başarılı  sanatçı ile Frankfurt sonrası bayram öncesi Kadıköy Bahariye’de  buluşup kahvelerimizi içerken festivali ve Sennur Nogaylar’ı konuştuk.

6. ncı Uluslararası Kadın Yönetmenler Festivali’nde Jüri Özel Ödülü, Haliç Goldenhorm Uluslararası Film Festivali’nde en iyi senaryo , en iyi kadın oyuncu , en iyi sanat yönetmeni ve jüri özel ödülüne layık görülen ‘Turna Misali ‘ filmi ile Frankfurt seyircisinin de kalbine giren güzel gözlü, muhteşem bir insan diyebileceğim Sennur Nogaylar  ile filmi, hayatı, Sennur Nogaylar’ı  her şeyi konuştuk.

Bu arada Frankfurt’ta 11-16 Haziran 2023 tarihinde  gerçekleşen 23. Frankfurt Türk Filmleri Festivali’ nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülünü ise Ali Kemal Güven’in yönettiği ‘Çilingir Sofrası ‘ filminde ki rolleri ile Barış Gönenen ve  Ahmet Rıfat  Şungar  almışlardı.

Frankfurt’ta Turna Misali filmindeki rolünüz ile En İyi Kadın Oyuncu Ödülünü aldınız  ilk bu soru  ile başlamak istiyorum, neler düşünüyorsunuz?

Öncelikle çok heyecanlı bir o kadar da çok mutlu ve sevinçliyim. Bu vesile ile arkadaşım ve filmimizin yönetmeni İpek Eren Danışman Boz, eşi Eyüp Boz’a teşekkür ederim. Frankfurt Türk Filmleri Festivali koordinasyonuna, dostlarıma Uzun Metraj Film Jürisine herkese çok çok teşekkür  ediyorum. Festival de çok iyi ağırlandım, çok özen gösterildi bana  sağ olsunlar var olsunlar. Frankfurt günlerim sevinç neşe ve keyif ile geçti. Çok da güzel bir ödül alıp  geldim, onur  duydum. Çok mutluyum açıkçası. Nice  Frankfurt Türk Filmleri Festivaline diyelim.

Frankfurt’ta  gerçekleşen Frankfurt Türk Filmleri Festivaline destek veren Başkansolomuz Erdem Tunçer , Kültür  ve İletişim Ataşemiz Ahmet Alemdar Beylere çok teşekkür  ediyorum. Frankfurt’taki Türk kültür hayatı için harcadıkları emek paha biçilemez, bu durum beni çok duygulandırdı özellikle onlara ve festival başkanı Hüseyin Sıtkı’ya bir kez daha teşekkür  ediyorum.

 

Festivalden festivale ödülden ödüle koşan ‘Turna Misali’ filmindeki Gülsüm Ana karakteri ile yollarınız nasıl kesişti?

Gerçekten de öyle, ben de Turna Misali’nin hatta  hak ettiği ödülleri daha almadığını düşünüyorum. Filmin yapımcıları İpek Eren Danışman Boz ve Eyüp Boz, onlar ile daha evvel TRT de yayınlanan ‘ Hayat Sevince Güzel ‘ adlı bir projede tanışmıştım. ‘Turna Misali ‘ TRT nin 12 Punto Yarışmasında ödül almış, başrol için araştırma yapıyorlarmış. Birçok isim ile görüşmüşler, olmamış, ortak arkadaşımız Serap Danış onlara beni önermiş, onlarda bize aksi suratlı bir kadın gerekiyor Sennur Hanım güzel bakıyor demiş, o da sen bir dene bakalım demiş, bir gece Eyüz Boz dan bir telefon geldi, sana senaryo  gönderiyorum okur musun dedi, senaryoyu okuyup ertesi gün menajerimi arayıp ben bu işe gidiyorum haberin olsun dedim. Serüven böyle başladı. Biz ‘ Turna Misali’ ne başladığımızda Toroslara sete çıkıldığında  yaklaşık 10 gün sonra pandemi başladı. Ödülden ödüle koşan bu film 15 gün de çekildi. Çok özverili çok özel bir çalışma idi benim için.

 

Türkiye’de çok Gülsüm Analar var değil mi?

Elbette var olmaz mı? Gülsüm Ana karakteri Eyüp Boz’un Yüksel Aksu ile  beraber çektiği ‘Sarı Keçeliler’ belgeseli üzerine çıkmış kurgusal bir senaryo, Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Belgesel Ödülünü aldılar. Göçmenlerin, yörüklerin göçlerinin engelleneceğini öğrenilmiş o dönem bu son göçü belgelemek için belgeseli çekmişler. Bu gerçekliği  sanat dili, sinema dili  ile anlatmak gereğini düşünüp filmin senaryosunu yazmışlar.

Kurgusal olması yanında gerçek bir sorundan kaynaklanan senaryo, dolayısıyla Evet Gülsüm Analar varlar, halen aynı sorunla mücadele ediyorlar. Kendi gibi olma, göçerlik haklarını koruma, mülk sahiplerinin mülksüzlerin üzerindeki baskısına direnme üzerine hala mücade ediyor Gülsüm Analar Toros Dağlarında.

 

Turna Misali filminin çekim süreci nasıl gelişti?

Filmin çekim süreci dünyanın da Türkiye’nin de zor olduğu bir dönem de çekildi. Pandemi döneminde İstanbul’dan kalkıp Toros Dağlarına yerleşmek, ordaki yaşantıya dönüşmek ve o senaryoyu çekmek zorunda idik.

Bence bir mucize  gerçekleştirildi. Bu kadar güçlü sinema filmi demin dediğim gibi 15 günde çekildi. Sen de izledin gördün bu Eyüp Boz ve eşi Eren’in ile teknik ekibin başarısıdır. Çok çalıştık, vermek istediğimiz her şeyi verdiğimizi düşünüyorum.

 

Tanıyabilir miyiz Sennur Nogaylar kimdir?

Sennur Nogaylar 19 Ağustos 1957 İstanbul’da doğmuş bir çocuk, babası Priştina göçmeni, annesi Orta Anadolu’dan gelen Çerkez kökenli bir kadın. Hayatım hep İstanbul’da geçti. İki tane kızım var. Evlilik sürecimde İşletme Fakültesi 3.sınıftan ayrıldım,  daha sonra tiiyatro eğitmenliği bölümünü bitirdim. Çağdaş Sinema Derneğinin eğitici drama derslerine katıldım. Uzun bir eğitmenlik ve oyunculuk yaptım. Halen Müjdat Gezen Konservatuarında eğitmenlik yapıyorum. Kitap okumayı  çok seviyorum.

 Karakter tasarımı ile ilgili kitapları, karşılaştırmalı edebiyat kitaplarını  çok severim. Ama en çok seyahat  etmeyi seviyorum. İspanya, Danimarka, Finlandiya dışında sanırım Avrupa’da çoğu  yere  gittim. Buralara para harcamasaydım daha başka mülklerim olabilirdi. Bu gezmeler beni çok zenginleştiriyor. Karakter tasarımı ile ilgili kitapları, karşılaştırmalı edebiyat kitaplarını  çok severim.  

 

Annelik nasıl bir duygu çocuklarınızın oyuncu olmalarını ister miydiniz?   

 Annelik benim içinde  şahane bir  duygu, insanı birden bire büyüten olgunlaştıran duygu, bura nere, ben kimim dedirten bir durum olması yanında çocuklarınızın büyümesi sonrasında sorumluluk sizden çıkıyor, çocuklara geçiyor. Ve ben artık genç iki kadın ile arkadaşlık ediyormuş gibi geliyor bana. Hatta onların fikirlerinden yeni jenerasyon olmalarından çok şey öğreniyorum. Çocuklarımın sayesinde yarına kalıyorum. Yani dünde kalmıyorum. Onlar beni yeni dünyaya adapte  ediyorlar.

Kızlarım benim için başka kıymet içeriyor. Arkadaşlarım ve onlardan öğrendiklerim ile. Büyük kızım mühendis, küçük kızım işletme mezunu. Büyük kızım Duygu şimdilerde Çınarcık’ta çiftçilik yapıyor. Küçük kızım Sinem ise mutfak sanatları akademisini bitirdi. Bayağı pasta ve ekmek yapıyor. Onlar  sayesinde  kendini yenilemeyi öğrendim, benim zamanımda böyle bir şey  yoktu. Tek bir iş de kalıyordu insan. Bu nedenle çoğu şeyi onlar sayesinde öğrendim, annelik benim için çok özel bir duygu. Oyuncu olmalarını isteyebilirdim, öyle çok dayatmacalı olmadım, aslında yetenekleri var, onlara çok gülüyorum, esprileri bayağı iyi, Leman kafası  durumları var, ama istemediler.

Oyuncu olmak hayatınızda nasıl gelişti?

Gençliğim çok hengameli  bir  döneme denk  geldi. O dönemde lisede iken Felsefe öğretmenim tiyatro okuyacağımı empoze etti, ailem ile konuşmamı istedi, fakat o dönem ne tiyatrosu ailem üniversiteye dahi gitmemi istemiyordu. Herkes çok korkuyordu açıkçası, dolayısıyla tiyatro sanat çok konuşulur bir şey  değildi. Ama sonra tiyatroyu yapabileceğim ile ilgili inancım pekişti, kendimi orada görmek istedim, bu yönde hamleler  yaptım, fena da olmadı  herhalde.

Bugüne kadar çok güzel işlerde izledik sizi, illaki istediğiniz özel roller vardır, ilk etap ta  oynamak istediğiniz rol hangisi?

Reklamda, televizyonda, sinema da  bir miktar tiyatro da birçok tadı damağımda kalan rollerde  rol aldım. Çok ses getiren işlemlerim oldu. Binbir Gece, Aşk ve Ceza gibi devam eden işlerde  çalıştım. Sinema da komedi ve dramlar da rol aldım. Hokkabaz, Dur Bi Dakka, gibi yapımlar ilk aklıma gelenler. Beni ilk heveslendiren aslında reklamlar  idi çok sayıda reklam da bulundum. Semih Kaplanoğlu ve Serdar Erener’in yönettiği uzun soluklu reklam çalışmalarım oldu. Tiyatro Minör  de Kayhan Berkener’in yönettiği ‘ Bu Yaşta Hala Saklanarak Sigara İçiyorum’ adlı oyunda rol aldım. Oscar alan kadının bir söylemi var, çok sevdim ben onu cümleyi ‘ Hiç kimseye hiç kimsenin size artık en parlak çağınızda değilsiniz demesine izin vermeyin, her zaman oyuncusunuz ve her zaman başarınız söz konusudur.’ Benim keyfim vardı senaryo  seçebiliyordum, şu anda hayalimdeki rol ne dersen? Fakirlik üzerine çok düşünüyorum, yokluk ve yoksunluk üzerine kadın meselesine çok düşünüyorum. Bazen sokakta yatan, çöpten geçinen insanları  merak ediyorum. Allaha şükür  bu durumlara düşmedim, kimse düşmesin ama böyle yaşlı kadını oynamak isterim. Beni en etkileyen aktristlerden biri olan Merly Strepp in onunda böyle bir işi vardı, öteki gerçeklik olarak yani distopik bir gerçeklik olarak birisi yazsa da  oynasam dediğim bir rol bu. Hatta bunun tv dizisi olmasını isterim. Yaşamda kalmanın hayatta kalmanın gerçekliği ve katılığı üzerine ve üstelik  kadın ve yaşlı olmak üzerine çok sert  geliyor bana ama söylenmesi gereken ve henüz söylenmemiş  gerçekler gibi geliyor.

Proje konusunda seçimisiniz?

Bu saatten sonra  oynacağım her rolün içime sinmesini ve temsil edilebilir rol olmasını çok isterim. Yaşlandıkça böyle bir lüksüm oluştu. İnşallah bu şansım hep elimde olur.   

Son dönemde herkes oyuncu sektörde çok genç oyuncu var, bu konu da gözlemleriniz neler?

Oyunculuk yapmak tabii ki herkesin hakkı, kimseye yapamazsın diyemezsin, son tahlil de insan hayatına kast eden bir şey olmuyor, bu ben kalp doktoru olup ameliyata giricem demiyor. Kişi ben oyuncu olup bunu denemek istiyorum diyor. Küçük küçük çalışmalar yapıyor, derslere girip eğitim alıyor. Veyahut  konservatura gidiyor. Kimseye önceden şunu yapamazsın gibi bir ipotek konulamaz. Herkesin bu konuda deneme hakkı var. Ve bu hakkı kimseden alamayız. İçlerinden bazıları başarılı oluyor tabi, bazıları  olamıyor. Ekrana ve tiyatroya  çıkıyorlar. Hayal kırıklığı oluyorsa o  da onların göze aldıkları  bir riks olsa gerek. Olayı ticaret  gibi düşün, herşeyin riski olduğu gibi. Ben bunu yaparım diyor, seyircide  olmamış  diyorsa  yaşacağın çöküntü senin aldığın riskdir.

 Tiyatro oyunculuğu nasıl gelişti hayatınızda?

  Benim zamanımda Tv dizi piyasası   çok aktif  ve düzenli de değildi. Şimdilerde  yeni prodüktürler işleri daha profesyonel yapıyorlar. Bir tek sorun var bizleri halen sigortalı  yapmıyorlar. Oyuncular Sendikası  çerçevesinde  bu konuda  pek  çok çalışmamız oldu. Aslında sektör  biraz daha profesyonelleşti. . Benim zamanımda bir tek hedef vardı oyunculuk ta o da  tiyatro  oyunculuğu olmaktı. Dolayısıyla oyuncu  dediğimizde sadece buraya yönelirdi insanlar, aslında herkesin idolü oyunculuğudur. Ben de tiyatro eğitmenliğinden ve daha sonra Çağdaş Drama Derneğinden eğitim aldım, belki benim gençliğimde kamera önü bu kadar popüler olsaydı bende ona yönelecektim.

 Kamera önünde  yapılan iş daha mahremiyet alanını ortadan kaldıran daha iç aksiyon isteyen daha riskli bir iş. Sinema oyunculuğu  oyuncuyu mental olarak zorlayan bir iş diyebilirim.

Sizi daha ziyade tv dizilerinden tanıyoruz, televizyon mu sinema mı son dönemde odak noktanız?

Elbette sinema, sinema da senaryoyu aldığında yazarı  veya  yönetmeni ile karakteri tasarlarsak tartışmak, daha güçlü doneler ile kendini donatmak, oraya konsattrere olmak, bu süreçte  yaratım süreci daha şehvetli ve verimli geçebilir, sinema oyunculuğu benim ağzımı daha çok sulandırır, kamera mahremiyeti kaldırır ve oyuncuyu  daha zorlar. O nedenle tiyatro mu sinema mı dersen sinema, sinema mı televizyon dersen Sinema!

Dijital işlere sıcak bakıyor musunuz?

Çağan Irmak ile güzel bir dönem işinde çalıştım daha yayınlamadı. Taner Ölmez, Erkan  Kolçak Köstendil, Çağrı Şensoy ile pek keyifli bir çalışmamız oldu. Dijital işlere tabii ki sıcak bakıyorum. Ama dijital de pek bir şey izlemiyorum, daha ziyade sinemaya gitmeyi tercih ediyorum. En son orada Karanlık Gece ve Balina’yı izledim. Ben herşeyi halen sinema da izlemeyi tercih  ediyorum.   

Var mı pişmanlıklar yaşanmışlıklar da?

Keşke gençliğimde  anne babamı ikna edip konservatura girip eğitimimi o anlamda tamamlayabilseydim. Ama annem de babam da çok korkmuşlardı o dönem.

Hayatınızın hangi dönemindesiniz?

Hayatımın güzel bir  dönemindeyim. Daha dingin daha sakinim,

Kırmızı çizgileriniz neler?

Kırmızı çizgilerim kişisel hakaret  edilmedikçe taciz ve tahkir  edilmediği müddetçe nardistlik eğilimlerim yok, herşeyin konuşabilir saygı ve sevgi çerçevesinde gerçekleştiği, kırmızı çizgim kimse kimsenin subjektik değerlerine saldırmamalıdır, hakaret etmemeli ve kabul etmelidir.

Elinize imkan geçse değiştirmek istediğiniz 2 şey  nedir?

Sistemi değiştirip, tekrar demokratik bir sistem gelmesini isterim. Bütün dünyanın doğanın kıymetini bilmesini isterim.

Sosyal medyayı yeteri kadar  kullanıyor musunuz?   

Sanmıyorum. Twitter ve İnstgram uygulamalarım var ama, bu konu  da pek aktif  değilim.

Sennur  Nogaylar  beraber fotomuz 

İşinizin olmadığı  bir  gün nasıl geçiyor? Hobileriniz var mı?

Spor  yapmayı  çok  seviyorum. Hayatım boyunca spor salonlarında spor  yaptım. Aletli jimlastik yapıyorum. Artık sağlık için yapıyorum sporu. Mutfakta çok başarılı değilim, kızlarım erkek gibi yemek yapıyorsun diyorlar. Hep mutfakta oldum ama artık yoruldum. Daha trajik bir şey  söylemem gerekirse yeteri kadar param olduğunda otele gidip  yaşamak, hep gezmek isterim. Sözlerini anlamadığım şarkıları dinlemeyi seviyorum. Emel Sayın mı Bülent Ersoy mu dersen? Ayıramam ki, çok kıymetli iki isim. Tarkan’ın yeni şarkısını bekliyorum. Nazan Öncel ve Sezen Aksu’dan etkilenirim. En son Any Winehous konserine gittim.

Yeni projeleriniz var mı?

Olacak inşallah

 

Bayramda  neler dinledim?

Evet, eskiler yeniler bir takım cover şarkılar bayram tatilimde  benimle idi, Eskiler mi güzel idi, yeniler mi güzel pek bilemedim ama ilk 10 şarkım dan bazıları da sizin favorinizdir umarım.

  1. Deha Bilimlier – Bana Sor,
  2. Ziynet Sali – Duy İstanbul
  3. Alya- Kamyon
  4. Emre Altuğ- Sevenler Ayrılmaz
  5. Sezen Aksu – Bir Kış Masalı
  6. Ömür Gedik – Pazara Kadar
  7. Buray – Kabahat Bende
  8. Sibel Can – Bize Kaldı.
  9. Hande Yener – Yalanın Batsın
  10. Tarkan- Adımı Kalbine Yaz


Harbiye'de Temmuz hızlı başladı!

Türkiye’nin starları bayram sonrası  Temmuz  başı  ile beraber  BtcTurk 10. Yıl Konserleri kapsamında Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda sahne almaya devam ediyorlar.

2 Temmuz Pazar günü Kenan Doğulu’yla başlayan  BtcTurk 10. Yıl Konserleri; 3 Temmuz Pazartesi Yıldız Tilbe, 4 Temmuz Salı Erol Evgin, 5 Temmuz Çarşamba Koray Avcı, 9 Temmuz Pazar Buray, 10 Temmuz Pazartesi ve 11 Temmuz Salı Sıla, 14 Temmuz Cuma Dolu Kadehi Ters Tut ve 15 Temmuz Cumartesi Candan Erçetin‘in muhteşem sahneleriyle devam edecek.

Sevilen sanatçıların özel repertuvarları ve sürprizlerle dolu geçecek olan yaz konserleri, yıldızlar geçidine sahne olacak. Konser biletleri biletix.com, passo.com.tr ‘de satışa sunuldu.

 

Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu Konser Takvimi:

2 Temmuz Pazar günü Kenan Doğulu
3 Temmuz Pazartesi Yıldız Tilbe
4 Temmuz Salı Erol Evgin
5 Temmuz Çarşamba Koray Avcı
9 Temmuz Pazar Buray
10 Temmuz Pazartesi Sıla
11 Temmuz Salı Sıla
14 Temmuz Cuma Dolu Kadehi Ters Tut
15 Temmuz Cumartesi Candan Erçetin

 

Erol Evgin 2023 yaz turnesi başlıyor!

Herkesin hayatına dokunan Türk pop müziğinin en sevilen isimlerinden  Erol Evgin, Kerki Solfej’in düzenlediği yaz turnesinin startını 4 Temmuz’da Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu konseriyle veriyor.

Erol Evgin, geçmişten günümüze sevilen şarkılarının arasına müzik yaşamından anılar, anekdotlar, şiirler ve şakalar katarak hazırladığı eşsiz şovuyla izleyenlere unutulmaz yaz akşamları yaşatacak. Sanatçı, yaz turnesi kapsamında Türkiye’nin birçok yerinde  konserleri ile kulakların pasını alacak.

Konser Takvimi;

4 Temmuz Salı Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu

14 Temmuz Cuma Altınoluk Amfi Tiyatro

21 Temmuz Cuma Çeşme Açıkhava Tiyatrosu

22 Ağustos Salı Bodrum Antik Tiyatro

8 Eylül Cuma Ankara Atılım Üniversitesi

3 Ekim Salı İzmir Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu

13 Ekim Cuma Bursa Kültürpark Açıkhava Tiyatrosu

20 Ekim Cuma Antalya Açıkhava Tiyatrosu

22 Ekim Pazar Alanya Açıkhava Tiyatrosu

  • Etiketler